ilkokula giderken de ağlardım 30 yasini gectik hala hirsimdan gözlerim dolar,maclarda. esim,ailem cok kizsa da herkes alisti artik,biliyorlar beni...
29
kaybedilen maçtan sonra ağlayan taraftar en içten taraftardır benim gözümde. hatta garip bile lan sadece bir topun çizgiden geçip geçmemesi insanın belirli zaman dilimindeki ruh halini belirliyor resmen. hayatında bir takıma bağlı olmayan adamları anlayamıyorum bu boşluğu neyle dolduruyorlar, ilginç. sinir krizi moduna girip sinirden ağladım iki maç var bir 5-0 yenildiğimiz bursa maçı diğeri de malum maç. ama içerde 2-0 dan verdiğimiz hamburg maçında alkolün de etkisiyle baya üzüntüden ağlamıştım, benim açımdan mutsuz bir dönemin çok kötü bir şekilde taçlanmasıydı. bir de belki pek alakası yok ama sami yen'in merdivenlerinden çıkıp çimleri ilk gördüğümde de yıllardır en büyük hayalimin gerçek olmasıyla gözlerim dolmuştu baya, o da garip ama çok güzel bir duyguydu benim adıma, kavuşma duygusu gibiydi.
30
babamın "oğlum kalk, onlar daha az üzülüyor..." diyerek beni teselli etme çabalarıyla son bulan hadise. küçükken en çok üzülüp ağladığım maç ise açık ara 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçıydı.