5
bir haftaya kadar karabük'e gideceğim. 7-8 gün kadar orda duracağım. o esnada kardeşimizle ilgileneceğim. arkadaş benim ikamet ettiğim mahallede. gelişmelerden haberdar edecegim
8
on binlerce multeci gibi cok zor sartlarda yasayan insan. "suriyeli kekolar" (okurken bile utandim) kadar da insan.
ulkelerindeki yogun insan haklari ihlallerinden, iskence ve kotu muamele tehditinden ve nihayet olumden kacip baska bir ulkeye siginan kisidir multeci. tarihi de devletler tarihi kadar eskidir neredeyse. ne bu genç, ne diger milyonlarca multeci bunu tercih etmedi. ulkelerinde yasayamadilar. savas vardi, kitlesel olumler vardi, surekli iskence tehdidi vardi. yoksa kimse ulkesinden kalkip da, dilini, cografyasini, kulturunu bilmedigi bir yere gitmek icin hayatini tehlikeye atmaz. "sokakta dileniyorlar" dedigin suriyeli adamlarin bir kismi muhendis, avukat falan mesela. ulkesinde bir yeri, bir statusu var. ama yasatmamislar orada. olecegine buraya gelmis. ki boyle bir statusu olmasa ne yazar? ulkesinde de dilenci olsa ne yazar? yasayamiyor orada. olecek. o-le-cek. burada da ac kalmis. dileniyor. ben dilenmezdim diyorsan "helal olsun" mu bekliyorsun? dilenme tabii. cunku sen icten ice biliyorsun ki bir gun multeci olursan "bati"ya gideceksin. oradaki insanlar on binlerce insanin sokakta dilenmesine sebep olup, onlara hicbir yasam umudu sunamayan hukumetlerinden hesap soracak. neden almiyor bati multecileri? veya almiyor demeyelim de, istemiyor diyelim. sirf irkcilik mi? hayir elbette. orada o insanlara, asgari duzeyde insanca yasam kosullari saglamak zorunda devlet. sokakta dilenen yuz kisi her yerde olur. sokakta dilenen yuz bin kisi ise ancak bizim gibi umursamaz, insana deger vermeyen toplumlarda olur. sokaklarda yuz bin kisinin dilendigi hukumeti basina yikarlar batida.
bir baska konu da "niye multeci kampinda degil" meselesi. kamplardaki kosullari, kamplardaki yer sorununu falan geçtim. sorunun cevabi bunlar degil cunku. cevap cok basit: zorunda degil. hakki onun ozgur, serbestce yasamak. multecilik statusunu alan kisi de senin kadar ozgur, senin kadar kamu hizmeti alabiliyor, senin kadar insan. oy kullanamiyor, secimlerde aday olamiyor o kadar.
"multeciler geldi, isimizi kapti" yalani var bir de. avrupa asiri sagi da bayilir buna. hayir efendim. multeciler geldi ve senin ulkenin asagilik sermayedari, kucuguyle buyuguyle, bu ucuz is gucunu, yasal guvenceleri karsilamadan, sigorta yapmadan, asgari ucrete bakmadan somurmeye basladi. kar marjini yukseltti ve sigortali calisanlari isten kovdu. kizacaksan bunu yapana kizacaksin. kizacaksan bunu denetlemeyen calisma bakanligina kizacaksin. kizacaksan buna karsi ceza davasi acmayip da sabah aksam kim cumhurbaskanina hakaret etti diye hafiyelik yapan savcilara kizacaksin.
inandigim bir allah yok ama sizin varsa dilerim ki omur boyu asla siginma talebi arayan bir duruma dusmezsiniz. hep yasayabilecek, donebilecek bir ulkeniz, bir eviniz olur. ama bazi insanlar sizin kadar sansli degil. onlarla biraz empati yapabilmek de bu kadar zor olmamali.