2
aşağıya elimden geldiğince ve bildiklerimin ışığında birşeyler karalayacağım, insanların bilgi sahibi olmasının fayda sağlayacağını düşündüğüm noktalar var. baştan uyarayım, olabildiğince tıbbi terimsiz ve kullandığım tıbbi terimleri de açıklamalarıyla birlikte vermeye çalıştım.
---
kalp hastalığı ağrısı *, sabit ve parmakla gösterilebilecek karakterde bir ağrı değildir, noktasal olarak ortaya çıkmaz. ağrı genellikle hastalar tarafından sıkıntı, bunalma, göğüste sıkışma, nefes darlığı çekme olarak ifade edilir ve hastalar tarafından avuçları ya da yumrukları göğüs üstüne bastırılarak gösterilir. yayılma özelliği olan bir ağrı olup, yukarıda alt çeneye, arkada sırta, önde boyna ve tüm göğse, aşağıda karın bölgesine, sol kolun tamamına veya her iki kolun iç yüzüne avuç içleri de dahil olmak üzere yayılabilir. ağrının şiddeti ve semptopmların başlayış zamanına göre 30 dakikayı geçebilir ancak 5-10 dakikadan daha az süren ağrı, koroner kaynaklı oluşu ekarte ettirir. 1 dakikadan az veya sadece saniyeler süren bir göğüs ağrısı ise, neredeyse tamamen kalpten bağımsızdır, kalbe ait ise de bir anlam ifade etmez.
anjina pektoris, egzersiz, sigara, yemek, soğuk gibi faktörlerle provoke olur. genellikle dinlenmeyle geçer veya hafifler. ağrının meydana gelişi, süresi ve ortadan kaybolma zamanı göz önüne alınarak çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır ancak bu klinik olarak önem taşıyan ve hekimin yaklaşımını belirleyen bir nokta olduğundan, detaydır. dil altı ilaçlarla ve dinlenmeyle geçen ağrı genellikle masumdur. yemek borusuna ait bazı patolojilerde de dil altı ilaç kullanımı ile ağrı geçtiğinden, kardiyak ağrıdan net bir şekilde ayrımı yapılmalıdır, yaklaşımları kesinlikle aynı değildir. reflü öldürmez ama kalp krizi öldürür, bu mutlaka akılda bulunmalıdır.
anjina pektoris’in vücut yayılımı ;
anjina pektoris atağı geçiren bir hastanın tipik görüntüsü aşağıdaki gibidir ;
http://www.merakname.com/...grisi-neden-olur.jpg
bu bilgilerden sonra gelelim kalp krizi yani miyokard infarktüsü adı verilen ekstrem duruma. ekstrem dediğime bakmayın, dünyada en 2012 yılı itibariyle insanları en çok öldüren durumlar kanser, kazalar veya infeksiyonlar değil, kalp hastalıklarıdır. bunların başında da miyokard infarktüsü gelir.
temel olarak kalbin kuvvetlice kasılmasını sağlayıp vücuda kanı pompalayan kalp kasının beslenmesi ve oksijenlenmesinin, azalmış kan akımına bağlı olarak yetersiz hale gelmesi sonucunda oluşan stres durumu, kalp krizi olarak tanımlanabilir. kalbe ait damarlar, (gkbz: koroner damarlar) adını alır. aort kökünden çıkıp kalp dokunun beslenmesini sağlayanlar koroner atardamarlar *, kalp dokusunun kirlenmiş kanını kalbin sağ atriyumuna boşaltan damarlar ise koroner toplardamarlar*dır. işte bu koroner arterlerde bir takım etkenler sonucu meydana gelen daralmalar, kalp kas dokusunun oksijen perfüzyonunun azalmasına –yani kalbin kanlanmasının bozulmasına-, ilgili bölgedeki dokunun geri dönüşümsüz ve iyileşmesiz olarak ölümüne sebep olur ki bu durum miyokard infarktüsü’nün ta kendisidir.
damarların daralması olayı iltihabı bir süreç olup, ateroskleroz adıyla bilinir. damar lümeni daralırken, duvarı kalınlaşır ve sertleşir. elastisitesi kaybolur. bunun bir numaralı etkeni yüksek kolesterol düzeyleri iken, sigara, bozuk beslenme alışkanlığı, diyabet, yağlı beslenme gibi durumlar da ateroskleroz oluşumunu kolaylaştırır.
yukarıda bahsettiğim anjina pektoris ise, kabaca –eğer müdahale edilmezse- miyokard infarktüsü’ne varacak bir sürecin işaretidir. her insanda aynı şekilde sonuçlanacak diye bir şart yoktur tabi ama, hayat şartlarının düzenlenmesi ve riskli grupların izlenmesi direkt olarak hayat kurtarıcı etkiye sahiptir. ne ilaç, ne cerrahi tedavi ne de anjiyoplasti* müdahalelerine gerek kalmaksızın.
miyokard infarktüsü’nü ilk defa geçiren hastalar, hayatlarında daha önce buna benzer bir ağrı olmadığını dile getirirler. bulantı, kusma, terleme, şuur bulanıklığı ve ölüm korkusunun eşlik ettiği bir durum olan miyokard infarktüsü’nün, bu özellikleriyle birlikte, karışabilecek herhangi bir organdan orjinli göğüs ağrısı veya vücudun herhangi bir yerindeki herhangi türdeki bir ağrıdan kesin ve net olarak ayrımı yapılabilir. miyokard infarktüsü’nü ilk defa geçirmeyip, özgeçmişinde bu atağı geçirme hikayesi olan ve hayatta kalmış kişiler ise, “önceki kadar şiddetli, o krizdekinin aynısı” şeklinde ağrıyı ifade ederler.
kriz geçirilirken öksürmenin, olayın gidişatına ve sonucuna etkisi olduğu gösterilmiş birşey değildir. öksürüğün, ıkınmanın* bazı hafif semptomlu aritmilerde göğüs içi basıncı arttırarak semptomları azalttığı ve yok ettiği bilinen ve etkisi kanıtlanmış bir gerçektir ancak infarktüs'te bu tarz bir manevranın etki gösterip ağrıyı ve yaşanan sıkıntılı süreci durdurması pek olası değildir.
miyokard infarktüsü’nü her insan geçirecek diye bir kaide yoktur. ancak belli risk grupları vardır. bunlar temel olarak;
- erkekte 45, kadında 55 yaş üstü olmak
- sigara kullanımı
- hipertansiyon (> 140/90 mmhg) veya hipertansiyon tedavisi alıyor olmak
- ailede * 55 yaş altındaki erkek veya 65 yaş altındaki kadınlarda kalp hastalığı bulunması
- diyabet (şeker hastalığı)
- dislipidemi (iyi huylu kolesterol olarak bilinen hdl kolesterol’ün 40 mg/dl’in altında olması, trigliserid düzeylerinin 150 mg/dl’in üstünde olması ve diğer kolesterol türlerinin düzeylerinin yükselmesi)
- bel çevresi genişliğinin erkekte 102 cm, kadında 88 cm’den yüksek olması ve santral* obezite
şeklindedir. hareketsizlik, düzensiz beslenme, stres gibi durumlar da minör risk faktörlerinden sayılmaktadır.
miyokard infarktüsü gelişmeden vücut kolesterol ve yağ düzeylerinin saptanması, düzenlenmesi, sigaraya elveda edilmesi, diyabetin kontrolü ve hastanın düzenli olarak izlenmesi, kesin hayat kurtarıcıdır. atağın nerede ne zaman geleceği kesin olarak bilinemeyeceğinden, ağrıyı ve darlığı provoke eden durumlardan da kaçınılmalıdır.
ayrıca kritik bir bilgi, diyabet hastası olan bir insan, sanki koroner kalp hastalığı varmışçasına izlenmeli, hayat standartları ve beslenmesini buna göre düzenlenmelidir. olası bir kalp hastalığı gelişim riskini azaltmak için, altın standart budur.
-----
elim döndüğünce bir şeyler karalamaya, temel bilgileri vermeye çalıştım. sorusu veya merakı olanlar varsa mesajla bana ulaşabilirler, yardımcı olmaya çalışırım.
son olarak, allah belanızı versin ligtv, tff, fenerbahçe ve ne türkiye’de futbolun, futbolcunun ve futbolseverin katil varsa.
---
kalp hastalığı ağrısı *, sabit ve parmakla gösterilebilecek karakterde bir ağrı değildir, noktasal olarak ortaya çıkmaz. ağrı genellikle hastalar tarafından sıkıntı, bunalma, göğüste sıkışma, nefes darlığı çekme olarak ifade edilir ve hastalar tarafından avuçları ya da yumrukları göğüs üstüne bastırılarak gösterilir. yayılma özelliği olan bir ağrı olup, yukarıda alt çeneye, arkada sırta, önde boyna ve tüm göğse, aşağıda karın bölgesine, sol kolun tamamına veya her iki kolun iç yüzüne avuç içleri de dahil olmak üzere yayılabilir. ağrının şiddeti ve semptopmların başlayış zamanına göre 30 dakikayı geçebilir ancak 5-10 dakikadan daha az süren ağrı, koroner kaynaklı oluşu ekarte ettirir. 1 dakikadan az veya sadece saniyeler süren bir göğüs ağrısı ise, neredeyse tamamen kalpten bağımsızdır, kalbe ait ise de bir anlam ifade etmez.
anjina pektoris, egzersiz, sigara, yemek, soğuk gibi faktörlerle provoke olur. genellikle dinlenmeyle geçer veya hafifler. ağrının meydana gelişi, süresi ve ortadan kaybolma zamanı göz önüne alınarak çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır ancak bu klinik olarak önem taşıyan ve hekimin yaklaşımını belirleyen bir nokta olduğundan, detaydır. dil altı ilaçlarla ve dinlenmeyle geçen ağrı genellikle masumdur. yemek borusuna ait bazı patolojilerde de dil altı ilaç kullanımı ile ağrı geçtiğinden, kardiyak ağrıdan net bir şekilde ayrımı yapılmalıdır, yaklaşımları kesinlikle aynı değildir. reflü öldürmez ama kalp krizi öldürür, bu mutlaka akılda bulunmalıdır.
anjina pektoris’in vücut yayılımı ;
anjina pektoris atağı geçiren bir hastanın tipik görüntüsü aşağıdaki gibidir ;
http://www.merakname.com/...grisi-neden-olur.jpg
bu bilgilerden sonra gelelim kalp krizi yani miyokard infarktüsü adı verilen ekstrem duruma. ekstrem dediğime bakmayın, dünyada en 2012 yılı itibariyle insanları en çok öldüren durumlar kanser, kazalar veya infeksiyonlar değil, kalp hastalıklarıdır. bunların başında da miyokard infarktüsü gelir.
temel olarak kalbin kuvvetlice kasılmasını sağlayıp vücuda kanı pompalayan kalp kasının beslenmesi ve oksijenlenmesinin, azalmış kan akımına bağlı olarak yetersiz hale gelmesi sonucunda oluşan stres durumu, kalp krizi olarak tanımlanabilir. kalbe ait damarlar, (gkbz: koroner damarlar) adını alır. aort kökünden çıkıp kalp dokunun beslenmesini sağlayanlar koroner atardamarlar *, kalp dokusunun kirlenmiş kanını kalbin sağ atriyumuna boşaltan damarlar ise koroner toplardamarlar*dır. işte bu koroner arterlerde bir takım etkenler sonucu meydana gelen daralmalar, kalp kas dokusunun oksijen perfüzyonunun azalmasına –yani kalbin kanlanmasının bozulmasına-, ilgili bölgedeki dokunun geri dönüşümsüz ve iyileşmesiz olarak ölümüne sebep olur ki bu durum miyokard infarktüsü’nün ta kendisidir.
damarların daralması olayı iltihabı bir süreç olup, ateroskleroz adıyla bilinir. damar lümeni daralırken, duvarı kalınlaşır ve sertleşir. elastisitesi kaybolur. bunun bir numaralı etkeni yüksek kolesterol düzeyleri iken, sigara, bozuk beslenme alışkanlığı, diyabet, yağlı beslenme gibi durumlar da ateroskleroz oluşumunu kolaylaştırır.
yukarıda bahsettiğim anjina pektoris ise, kabaca –eğer müdahale edilmezse- miyokard infarktüsü’ne varacak bir sürecin işaretidir. her insanda aynı şekilde sonuçlanacak diye bir şart yoktur tabi ama, hayat şartlarının düzenlenmesi ve riskli grupların izlenmesi direkt olarak hayat kurtarıcı etkiye sahiptir. ne ilaç, ne cerrahi tedavi ne de anjiyoplasti* müdahalelerine gerek kalmaksızın.
miyokard infarktüsü’nü ilk defa geçiren hastalar, hayatlarında daha önce buna benzer bir ağrı olmadığını dile getirirler. bulantı, kusma, terleme, şuur bulanıklığı ve ölüm korkusunun eşlik ettiği bir durum olan miyokard infarktüsü’nün, bu özellikleriyle birlikte, karışabilecek herhangi bir organdan orjinli göğüs ağrısı veya vücudun herhangi bir yerindeki herhangi türdeki bir ağrıdan kesin ve net olarak ayrımı yapılabilir. miyokard infarktüsü’nü ilk defa geçirmeyip, özgeçmişinde bu atağı geçirme hikayesi olan ve hayatta kalmış kişiler ise, “önceki kadar şiddetli, o krizdekinin aynısı” şeklinde ağrıyı ifade ederler.
kriz geçirilirken öksürmenin, olayın gidişatına ve sonucuna etkisi olduğu gösterilmiş birşey değildir. öksürüğün, ıkınmanın* bazı hafif semptomlu aritmilerde göğüs içi basıncı arttırarak semptomları azalttığı ve yok ettiği bilinen ve etkisi kanıtlanmış bir gerçektir ancak infarktüs'te bu tarz bir manevranın etki gösterip ağrıyı ve yaşanan sıkıntılı süreci durdurması pek olası değildir.
miyokard infarktüsü’nü her insan geçirecek diye bir kaide yoktur. ancak belli risk grupları vardır. bunlar temel olarak;
- erkekte 45, kadında 55 yaş üstü olmak
- sigara kullanımı
- hipertansiyon (> 140/90 mmhg) veya hipertansiyon tedavisi alıyor olmak
- ailede * 55 yaş altındaki erkek veya 65 yaş altındaki kadınlarda kalp hastalığı bulunması
- diyabet (şeker hastalığı)
- dislipidemi (iyi huylu kolesterol olarak bilinen hdl kolesterol’ün 40 mg/dl’in altında olması, trigliserid düzeylerinin 150 mg/dl’in üstünde olması ve diğer kolesterol türlerinin düzeylerinin yükselmesi)
- bel çevresi genişliğinin erkekte 102 cm, kadında 88 cm’den yüksek olması ve santral* obezite
şeklindedir. hareketsizlik, düzensiz beslenme, stres gibi durumlar da minör risk faktörlerinden sayılmaktadır.
miyokard infarktüsü gelişmeden vücut kolesterol ve yağ düzeylerinin saptanması, düzenlenmesi, sigaraya elveda edilmesi, diyabetin kontrolü ve hastanın düzenli olarak izlenmesi, kesin hayat kurtarıcıdır. atağın nerede ne zaman geleceği kesin olarak bilinemeyeceğinden, ağrıyı ve darlığı provoke eden durumlardan da kaçınılmalıdır.
ayrıca kritik bir bilgi, diyabet hastası olan bir insan, sanki koroner kalp hastalığı varmışçasına izlenmeli, hayat standartları ve beslenmesini buna göre düzenlenmelidir. olası bir kalp hastalığı gelişim riskini azaltmak için, altın standart budur.
-----
elim döndüğünce bir şeyler karalamaya, temel bilgileri vermeye çalıştım. sorusu veya merakı olanlar varsa mesajla bana ulaşabilirler, yardımcı olmaya çalışırım.
son olarak, allah belanızı versin ligtv, tff, fenerbahçe ve ne türkiye’de futbolun, futbolcunun ve futbolseverin katil varsa.