aynı zamanda
çök çökçü tayfa bunlar. üç kuruşa kiraladıkları bir gayrı menkulü ısrarla sahiplenmelerinin nedeni kıçlarını o koltuğa serip rahat rahat maç seyretmek istemeleri. bu yüzden başka çareleri yok zaten. sen ayakta seyrederken maçı seyredebilmek için mecburen seni "çök çök" diye uyarmak zorunda.
aslında zengin keyfi yaşamaya çalışan fakir fukara insanlar. tam bir "küçük burjuva" anlayacağın. yeterli paraları olsa maçı daha net seyredebilecekleri doğu ve batı taraflarından alırlar. yani ceplerindeki üç kuruş para ile on kuruşluk keyfin peşine düşmüşler. bu arada fakir insanlar olduklarını çaktırmamak için binbir numara yapıyorlar. efenim medeni insanlarmış ta, arada sırada kalkıp hörrr diye bağırıp ıslıklamak yetermiş te falan filan.
önceden yazmıştım, tribünlere koltuk koyma meselesi uefa'nın televizyon başındaki seyircinin bir kısmını stadyumlara çekmek için ürettiği bir dümen. mecidiyeköy gibi bir yerde 16.400 ortalamaya oynarken allahın dağına 30.000 kişi geliyorsa, bu olay iyi bir olaydır. kısacası stadyuma koltuk konmasına karşı değilim. gerçi taze boka çok sinek konar, bir çoğu yeni stadyumu merak ettikleri ve sağda solda galatasarayın yeni stadyumu muhabbetlerine meze hazırlamak için geliyorlar. hevesleri geçtikten sonra görücez asıl, orada kaç kişiye oynayacağımızı. şimdiden başladılar bile yok üst katlar soğuk, yok gidip gelmek zor diye zırlamaya. kar boranda görürüz maçalarını.
ben bu arkadaşları anlıyorum. fakir fukara insanlar ama televizyon başında yaşadıkları keyfi stadyumda canlı olarak yaşamak istiyorlar. bu arada haklarıymış ve parası ile keyif satın almak gibi çok meşru bir şeyin peşindeymişler gibi göstermeye çalışıyorlar.
haklı değilsin kardeşim;
her sorunu karşındakini zorlayarak kavga-dövüş çözmek yerine hak ve adalet duygularını kullanıp olayı her yanı ile anlamaya çalışsan ve her şeyin kendi içerisinde bir hukuku olduğunu kavrayabilsen dünya ne güzel bir yer olacak.
bizler futbolun içindeki hayatın peşine düşmüş insanlarız. kendimiz gibi insanlarla omuz omuza o maçı seyretmek için on beş günde bir gidiyoruz oraya. eğer sen ve senin gibiler sağda solda hava atmak için bugün o stadyuma gelip maç seyretme arzusu duyuyor ise bu bizim gibi insanların çooookkkk uzun yıllardır tepemizde güneş veya ensemizden içeri yağmur ile kar taneleri dolarken o stadyumlarda ayakta ve omuz omuza yarattığımız coşku sayesindedir.
senin ataların yıllarca bizim gibi insanlara "tuhaf" gözü ile baktılar. bizim gibi insanların yarattığı coşku sayesinde günümüzde futbol popüler olunca kıçınızı stadyumlara taşımaya başladınız. eyvallah hoş geldiniz de ev halinizi stadyuma taşımanız acaip. oldu olacak bir de pijama-terlik gelinde tam olsun. bu da yetmezmiş gibi bu "ev kültürü"nü baz alıp bizlere akıllar fikirler öğretmeye çalışmanız tam oluyor.
yok öyle bir dünya.
ben seni nasıl anlayıp sana hakkını teslim etmeye çalışıyorsam, sen de beni anla ve git iki adım ötede seyret maçını. orada kendine oturacak yer bulurmusun, yoksa ayakta mı seyredersin o beni ilgilendirmez. koltuk aşkın çok fazla ise maçayı sıkıp biraz daha çalışıp daha fazla para kazan ve doğu veya batı tribününden al biletini. yayıl rahat rahat maçını seyret orada. bizi rahatsız etme vız vız vız.
ayrıca;
bugün galatasaray taraftarının içinde bulunduğu kaos ortamına dua et. geçmişteki taraftar dayanışması ve coşkusu olsaydı o stadyumun kale arkalarında bugün bir tane sağlam koltuk bulamazdın ve pintinin kedisi gibi en dipte sinmiş oturuyor olacaktın.
elbet geçecek bu günler. taraftar, şu an azınlıkta kalmış yönetim uşağı gruptan kurtulup yeniden
galatasaray taraftarlığını yakalayarak reorganize olabilirse bambaşka bir stadyum olacak orası.
sen de ya o coşkuya ayak uyduracaksın, ya da paşa paşa kapalıya veya numaralıya transfer olacaksın. onun için çok çalışıp para biriktirmeye bak.
hadi hayırlı işler.