• 567
    http://gss.gs/FhP.jpg

    15 yıl önce bugün... zidane'dan gelen parayla lippi'nin aldırdığı dörtlü: buffon, nedved, zenoni, thuram.

    buffon halen oynuyor, nedved ikinci başkanlık yapıyor; ikisi de juventus efsanesi mertebesine çoktan yükseldi.
    thuram, nadir entelektüel futbolculardandı; şu an yazar-çizerlik yapıyor.
    zenoni ne bok yiyor bilmiyorum, futbolcuyken de ne bok yediği belli değildi zaten.
  • 924
    tarihimizde 3 kez şampiyonlar liginde eşleşip 6 kez maç yaptığımız takım. 2 galibiyet almışız, 3 beraberlik, 1 kez de mağlup olmuşuz. juventus eşleşmelerini ilginç ve unutulmaz kılan ise istanbul' daki maçlarda olağandışı gelişmeler yaşanması. daha açık bir ifadeyle adamlarla istanbul' da normal şartlarda, ağız tadıyla bir maç yapamamışız.
    98' de öcalan' in iadesi olayında maç 1 hafta ertelenir ve olağanüstü gergin bir ortamda normal takvimden 1 hafta sonra oynanır.
    2003' te istanbul' da sinagoglara yapılan terör saldırılarini koz olarak kullanan juventus, uefa' daki lobisini de kullanarak maçı tarafsız sahaya aldırmayı başarır. maç dortmund' un eski adıyla westfalen stadında oynanır.
    2013' teki tarihi maçta bu kez maça terör, siyaset, diplomasi değil hava şartları damga vurur. juventus güneş daha batmamisken, ay yüzünü gostermemisken şampiyonlar liginden elenir.
    yakın tarihte birçok avrupa devine kan kusturduk. 93' te ilk kez kurulan şampiyonlar liginde manchester united' ı organizasyon dışına ittik. 2000' de malûm arsenal' in elinden uefa kupasını, real madrid' in elinden süper kupayı söküp aldık. 2000 ve 2001' de milan' i şamar oğlanına çevirdik. ama avrupadaki en ezelî rakibimiz; karşılaştığımız bütün yıllarda futbol dışı etkenlerin de etkisiyle dramatik maçlar yaptigimiz juventus' tur herhalde.
    istanbul' daki 4. karşılaşmamızda üçüncü dünya savaşı mı çıkar, yoksa maç taşlarla sopalarla mı oynanır, yoksa israfil suru mu üfler bilemem ama muhtemelen o maç da normal şartlarda oynanmayacaktir. o zamana kadar arrivederci juve!
  • 872
    ronaldo'nun açıklanmasının ardından geçen 24 saatte 520.000 forma satmışlar.

    2015'te adidas'la yaptıkları anlaşma gereği büyük para kazanmış olmaları lazım. o anlaşma gereği 2021'e kadar senelik 23 küsur milyon avroyu trink alacaklardı. forma konusundaysa değişik bir anlaşma yapmışlardı (yanılmıyorsam).

    adidas, juve'ye forma ve diğer ıvır zıvırların satışını yapmayı ve bunun karşılığında da senelik 6 milyon avro ödemeyi önermişti ama juve bunu kabul etmedi. "sen bize ham malı sat, gerisini biz hallederiz." dediler.

    2015-2016 sezonunda 15 milyon avroluk lisanslı ürün satıp bunların ham halleri için adidas'a 3,15 milyon avro ödediler. yani geriye kalan para juve'nin oldu. neredeyse yüzde 80 kar. (isim-numara basımı için ekstra para alıyorlar bu arada.)

    imdi 520.000 formayı ortalama 100'er avrodan satsalar 52 milyon avro yapar. bunun 41 milyon avrosu net kar. bir günde elde edilen kar.

    çok iyi yönetiliyorlar.
  • 951
    sarri’yi kovduktan sonra juventus koltuğu için yüksek profilli birçok hocanın adı anıldı ama bir gerçek vardı ki sarri’nin 2022’de bitecek sözleşmesinin şartları gereği ceplerinden €20m çıkacakken (allegri’yi kovmaları da €15m’ya mal olmuştu) ve de pandemi etkisiyle birlikte bir önceki mali yılı €90m zararla kapamışken yüksekten uçmaları mümkün değildi. pirlo seçimine bu açıdan (sadece €1,8m alacak) bakmak gerek. yani “agnelli kendi zidane’ını çıkarmak istedi…” gibi laflar gerçeği yansıtmıyor. tamamen duygusal bir seçimdi. yoksa eminim o da isterdi boştaki pochettino’yu takımın başına getirmeyi.

    kulübün içine düştüğü maddi darboğazın sadece teknik direktör seçimine değil, transferlere de sirayet ettiğini görebiliyoruz. henüz sezon bitmeden barça’yla birlikte ederlerinin çok üstünde fiyatlara arthur-pjanic takasını gerçekleştirdiler. aynısını bir önceki sene roma’yla spinazzola-pellegrini takasında yapmışlardı. gerçi bu tarz muhasebe defterlerini makyajlama amaçlı şişirme takasları hemen hemen her kulüp yapar oldu. arthur’un dışında takıma katılan mckennie, morata ve chiesa’nın üçü de “kiralık+belli şartlar altında zorunlu satın alma” opsiyonlarıyla transfer edil”ebil”diler. üst üste yapılan rekorlar kırılarak yapılan higuain, ronaldo, de ligt transferlerinin bir bedeli olacaktı elbette.

    juventus’un uzunca bir süredir kötü değil çok kötü yönetildiğini yazıp çiziyorum. oysaki agnelli kulübün başına geldiğinde marotta’yla beraber akilane bir projeyi hayata geçirmiş, kendilerine ait statlarına kavuşmalarıyla da milano kulüplerine ve diğer büyüklere yıllar boyu toz yutturmuşlardı. öyle ki conte’nin takımı dımdızlak bırakması beklenen istifa sürecini bile kazasız belasız atlatmayı başardılar. yavaş yavaş da olsa her şey tıkırında gidiyordu… ta ki şampiyonlar ligi şampiyonluğu takıntısı mantıklarının önüne geçene dek. bu uğurda ilk hataları pogba’dan gelen parayı 29 yaşındaki higuain’e gömmeleri oldu. gerçi amaç biraz da napoli’nin önünü kesmekti ama bana kalırsa o da bambaşka bir hata ve bambaşka bir yazının konusu. ikinci büyük hatalarına ise ronaldo’nun gelişi ve dybala’nın varlığıyla yer ilk 11’de yer açmakta zorlandıkları higuain’i değersizleştirme pahasına bir oraya bir buraya kiralamalarını koyarım. allegri’yi kovduktan sonra “sarriball”ın uzağından yakınından geçemeyecek o kadronun başına sarri’yi getirmeleri hatalar zincirinin şimdilik son halkası. kısacası 2016’dan bu yana akıl almaz bir biçimde kendi topuğuna sıkan bir juve yönetimi var.

    bu transfer penceresinde de ne kadar kötü yönetildiklerine şahitlik etmemizi kolaylaştıran şeyler yapıldı. €90m ödeyerek aldıkları higuain’i bırak para kazanmak, üstüne bir de bu sezon alacağı maaşının büyük kısmını vererek zar zor gönderebildiler. khedira ise pipita kadar anlayışlı davranmayıp kadro dışı kalma pahasına gitmeyi reddetti; 2018’de aptalca uzatılan sözleşmesi sağ olsun… higuain gönderildikten sonra doğal olarak bir forvet almaları gerekiyordu ki bu konuda yine mala bağlayıp iki defa büyük hatadan döndüler ama sanmayın ki akılları başlarına geldiği için… birincisi 33,5 yaşındaki suarez’e seneliği 15 milyon avrodan üç senelik sözleşme vermeleriydi. uruguaylı, torpil de yaptırdıkları italyanca dil sınavından geçip vatandaşlık hakkını kazansa da (juve’nin ab dışı oyuncu kotası dolu olduğu için direkt alamıyordu), prosedürün çok uzun sürecek olması kulübün bu transferden caymasını sağladı. ikinci olaraksa 34’lük dzeko’ya sulandılar. roma’ya ödenecek bonservisle birlikte maliyeti 50 milyon avroyu bulacak bu transferin yatmasına ise, manidardır ki, roma’da dzeko yerine düşünülen milik’in yan çizmesi sebebiyet verdi. bunları düşündükçe morata transferinin (çoğunluğun aksine ben çok beğenirim kendisini) ne kadar doğru olduğu bir defa daha anlaşılıyor.

    kadro mühendisliğinde de sınıfta kaldıkları noktalar her zaman olduğu üzere bolca mevcut. mesela geçen sezon çok çektikleri bek mevkiini yine harman bıraktılar. sol bekte ya da kanat bekte mi demeliyim, elde sadece alex sandro var ki senelerdir formsuz+müzmin sakat bir isim. orada oynayabilecek ve aslen sağ bek olan danilo’yu pirlo stoper olarak kullanıyor. aslında geçen sezon cagliari’de pişen pellegrini mantıksız bir şekilde genoa’ya kiralanmasa hiçbir problem olmayacak ama uzun zamandır mantık yok zaten juve’de. altyapı mamulü frabotta a takıma çıkarıldı ve şimdilik kah onunla kah sol kanat beklikle uzaktan yakından alakası olmayan cuadrado ve bernardeschi’yle idare etmeye çalışıyorlar/çalışacaklar.

    yalnız şunu takdir etmek lazım; nihayet zıpkın gibi bir forvet hattı kuruldu. ta allegri’den beri o kadar hantal bir hücum hattı var ki kontraya çıkarlarken günler, haftalar, aylar geçiyordu. morata, kulusevski, chiesa ve onları destekleyebilecek cuadrado’yla birlikte nihayet hızlı juve akınları izleyebiliriz. tabii burada pirlo’nun planı da önemli. federasyona sunduğu bitirme tezinde bol bol “possession game”i övüyordu ama bu orta sahayla (arthur, bentancur, rabiot, mckennie) bu mümkün mü? arthur hariç hepsi fiziksel oyuna teşne, düz adamlar şunların. şeytan kulağına kurşun, malum bir bebek kadar narin, ramsey sezon başından beri çok iyi ama onu da merkezde değil, forvet arkasında oynatıyor pirlo. bir de dybala mevzuu var tabii. geçen yaz paratici’nin satabilmek için ingiltere’de kapı kapı dolaştığı arjantinli sözleşme uzatmak istiyor ama kendine teklif edilenle onun istediği meblağ arasında derin uçurum var. tam bir mevkiinin adamı olmaması da hocasının başını ağrıtması muhtemel bir başka sorun.

    pirlo’nun malum tezinde ve basın toplantılarında bahsettiği bir oyun planı var kafasında. hücum ederken 3’lü, savunma yaparken 4’lüye dönen bir defans hattı istiyor. peki bu takım üçlü savunma oynayabilir mi? oynayabilir ama de ligt iyileşecek, chiellini hiç sakatlanmayacak, merih ve bonucci aynen devam edecek. yani hepsini geçtim ama chiellini’nin şu saatten sonra devamlı ve üst düzey futbol oynama ihtimali yok. 36 yaşında olduğu için değil, son iki üç sezondur üst üste dört beş maç bile oynamadı bu adam. o olmadığı zaman da üçlü stoperin en netameli kısmı olan sol stoper mevkii kadük kalıyor. misal conte elinde bastoni varken gidip kolarov’u aldı orası için. ha pirlo oraya danilo’yu çekiyor ama şu ana kadar bu hamlenin tutmadığı aşikar.

    aslında ben geçen sezon bekliyordum ama inter’de yaşanan büyük sakatlıklar ve conte’nin “winner oyuncu” diye bahsettiği tecrübeli isim eksikliğiyle birlikte juventus şampiyonluğu yine bir şekilde kazanmayı başardı. fakat bu sene bu ihtimalin daha da arttığını düşünüyorum. pirlo’nun deneyimsizliği, formasyon değişimi, alternatifsiz oyuncuların çokluğu vs. bir yana lazio ve roma hariç diğer büyüklerin kadrosu önceki sezona nazaran artık çok daha güçlü. kısacası o köpeksiz köyde değneksiz dolaşan juventus artık yok. (şükürler olsun!)

    barcelona maçından sonra gelen ekleme: normalde galibiyet ya da mağlubiyet olsun, bir maç için eklemede bulunmazdım ama pirlo hayatımda gördüğüm en kötü hoca performanslarından birinin öznesi olduğu için dayanamadım. çıkardığı xi, çorba gibi formasyon, oyuncuları konuşlandırdığı saçma sapan mevkiler, maç boyunca sağ kanattaki kulusevski, cuadrado ikilisinin üstüne binen dybala ve buna seyirci kalması, ezim ezim ezilen takımına müdahale etmek için tamı tamına 75 dakika boyunca bekleyip kulusevski-mckennie değişikliğini yapması vs. pirlo’yla ilgili düşüncelerimi bayağı netleştirdi. yine de de ligt ve ronaldo takıma girdikten sonra ne yapacak, biraz da onu bekleyelim. hiç ümidim yok ama bakalım.

    eklemenin daha detaylı hali için: (bkz: #3004591)
  • 831
    herhalde real madrid'le bi' 100 defa daha eşleşseler, 100'ünde de real madrid'i desteklerim.

    geçmişten bihaber birileri varsa, kısa bir özet geçeyim.

    kendileriyle bugüne kadar şampiyonlar ligi'nde 3 kez eşleştik ve bu eşleşmelerin ilk 2'sinde büyük çirkefliğe imza attılar. önce 1998-99 sezonunda italya'nın bebek katilini o günlerde iade etmemesi dolayısıyla türkiye'de italyan mallarına başlayan boykotu ve terörü bahane edip istanbul'a gelmeyi reddettiler. ardından 1 hafta sonra lütfedip geldiler ve geçen sürede büyük konsantrasyon kaybı yaşayan takımımızdan 1 puanı çalıp kaçtılar. biz de tarihimizde ilk kez şampiyonlar ligi gruplarından çıkma fırsatını hiçbir iddiası olmayan athletic bilbao'ya son maçta 1-0 mağlup olarak kendilerine kaptırdık. grubu 2. sırada bitirmemize rağmen o dönemki statü gereği şampiyonlar ligi'nden elendik. son sırada ve hiçbir iddiası olmayan bilbao'nun bize karşı bu kadar dirayetli oynamasının sebebi de hala muammadır. neyse.

    2003-04 sezonunda kader bizi bir kez daha kendileriyle karşı karşıya getirdi ancak juveliler yine boş durmadılar. bu kez de el kaide terör örgütünün istanbul'daki eylemleri dolayısıyla türkiye'ye gelmeyi reddedip maçın dortmund'da oynanmasını neden oldular. hoş, bu kez tekme-tokat dövüp 2-0'la sepetledik kendilerini ama bu bize attıkları 2. kez kazık olarak mazideki yerini aldı.

    11 aralık 2013 galatasaray juventus maçında tüm bunların intikamını aldık sanırım ama o maçta bile pek rahat durmamışlar, asamoah olayında da tam anlamıyla mum dikmişlerdir.

    bir de bu akşam elendikleri * real madrid'e bakıyorum. bugüne kadar kendilerinin kulübümüze yönelik en ufak bir saygısızlığını olmayıp her sezon başında sahalarında oynadıkları santiago bernabeu kupası'na türkiye'den sadece bizi davet etmişlerdir. böyle bir durumda en başta söylediğimi bir kez daha ekleyeyim ve entariyi bitireyim. real madrid'le bi' 100 defa daha eşleşseler, 100'ünde de real madrid'i desteklerim.
  • 1020
    https://twitter.com/.../1597349564037890050

    dün akşam bütün yönetimi istifa eden kulüp. istifa sebebiyse kulübe savcılık tarafından mali konularda yapılan usulsüzlükler dolayısıyla soruşturma açılmasıymış. tancredi palmeri'nin sky italia direktöründen aktardığına göre juventus'un küme düşürülme riski varmış.

    bu arada 2006 yılında juventus şike yaptığı için küme düşürüldüğünde takımda ayrılmayan ve "bir kulüp küme düştüğünde futbolcular gider adamlar kalır." şeklinde bir laf eden nedved'in de yönetim kurulunda olduğunu ve dün akşam istifa ettiğini not düşeyim. bakalım bu sefer de küme düşecek mi juve.
  • 577
    2001'de otuzuna merdiven dayayan zinedine zidane'ı rekor bedelle real'e sattıklarında oradan gelen parayla nedved, buffon, thuram, salas, zenoni gibi adamları aldırmıştı marcelo lippi. zenoni ve salas hamleleri tutmadı; zenoni çöp oğlu çöp bir futbolcuydu zaten, salas ise isim olarak ne kadar şaşaalı olsa da trezeguet ve del piero'yu kesecek kadar cevval değildi. nedved; şu an kulübün ikinci başkanı, agnelli'nin sağ kolu. bizim için hagi neyse, zebralar için de nedved o; tartışmasız kulüp efsanesi. buffon'a gelince o da en az nedved kadar dokunulmaz juventus'lular için. ta 2001'da 50 küsur milyon avro gibi devasa ötesi bir paraya alınmıştı parma'dan (ki halen açık ara dünyanın en pahalı kaleci transferi budur.) ama 15 senedir o paranın her bir kuruşunun da hakkını verdi, bir terslik çıkmazsa 2018'e kadar vermeye de devam edecek. bu ikilinin böyle efsaneleşmesinde 2006'daki calciopoli olayının da muhakkak parmağı var tabii. calciopoli arefesinde dünyanın en güçlü kadrosu -bence- juventus'taydı. buffon-nedved-del piero-trezeguet-vieira-ibrahimoviç-zambrotta-cannavaro-thuram-mutu-emerson... diye giden bir kadrodan bahsediyoruz. bu olaydan sonra kulüp serie b'ye düşürüldü. ibo ve vieira inter'e; thuram, zambrotta barça'ya; emerson'u yanına alan kurt hoca capello da real'e gitti. nedved de o meşhur sözünü söyledi: "bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır.". sadece nedved değil; del piero, buffon ve trezeguet de gemilerini terk etmediler. şu an takımın demirbaşı olan chiellini ve marhisio da işte o sezon a takıma yükselen körpecik çocuklardı henüz. takımı yıllardır dahiyane bir şekilde yönetip güçlendiren futbol direktörü luciano moggi'nin telefon görüşmeleri vasıtasıyla hakemleri ayarladığı söyleniyordu. calciopoli onun da sonu oldu. lakin işin rengi değişmiş durumda: juventus'un italyan futbol federasyonuna açtığı ve geçen pazartesi, sonucu 45 gün sonrasına ötelenen bir iade-i itibar davası var ki 2005 ve 2006 sezonuna ait 2 şampiyonluğun juve'ye geri verilmesini ve daha da önemlisi kulübün o dönem yaşadığı maddi kaybı gidermek için 443 milyon avroluk tazminat tutarını da içeriyor. italyan futbol federasyonunun dava sonucundan umutsuz olduğu ve tazminat tutarını taksitlendirmek için juve'yle bir orta yol bulmaya çalıştığı konuşuluyor. bekleyip göreceğiz.

    calciopoli'den sonra juventus'un tekrar güçlenmesi hiç kolay olmadı. giden onca oyuncu, feshedilen sponsorluklar ve en önemlisi repütasyon kaybı... 2007'de serie a'ya tekrar yükseldikten sonra ortalıkta hayalet gibi dolaşan bir kulüp vardı. ilk iş olarak adı güzel, kendi çirkin delle alpi stadyumundan kurtulmak için projeler geliştirdiler. lakin bu kulübü iyice borçlandıracaktı ama olsundu, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmezdi. şu an ikamet ettikleri j stadium için ilk kazmayı 2009'da vurdular... aynı sezon ligde 7. oldular. işler iyice sarpa sarmıştı. lippi'lerin, capello'ların yönetmek için kapısında yattığı o eski juve gitmiş; del neri, ferrara, zaccaroni gibi çapsızların eline bakan bir juve gelmişti. eskiden bir parmak şıklatmayla istediği yıldızı alabilen kulüp, vitaminsiz milos krasiç'in 15 milyon avroluk bonservisini çingene pazarlığıyla düşürmek için koca bir 2010 yazını harcar olmuş; o krasiç de taraftara "yeni nedved" olarak lanse edilmiş ve calciopoli sonrası takıma gelen en büyük yıldız payesine yükselmişti! armand traore, jorge martinez, marco motta, amauri, iaquinta, boumsoung, poulsen gibi leş futbolcular ilk 11'de oynuyordu artık. 2005'te del piero-ibrahimoviç-trezeguet-mutu forvet hattına sahip takımın forvet hattı matri-quagliarella ikilisinden oluşuyordu. tam bir dibe çöküştü bu.

    mayıs 2010'da 100 milyar dolarlık fiat gruba da sahiplik yapan agnelli hanedanlığının genç veliahdı andrea agnelli kulübü devraldı: dedesinin, amcasının ve babasının da zamanında yaptığı gibi... gelir gelmez de giuseppe marotta'yı futbolun başına getirdi. geçiş sezonunun ardından takımın başına eski futbolcuları genç conte'yi oturttular. milan'da allegri'yle papaz olup kapı önüne konan registaların kralı pirlo'yu da bonservissiz şekilde kadroya kattılar, alamanya'dan sudan ucuza arturo vidal'i transfer ettiler. o sezon j stadium da kapılarını juventus'lulara açmıştı. calciopoli sonrası ilk şampiyonluklarını işte o sezon (2011-2012) yaşadılar. bu şampiyonluk ellerini oldukça güçlendirdi. kulüp artık daha akılcı ve daha şirketvari yönetiliyordu. şu an pazarlık kapısını 120 milyon avrodan açtıkları paul pogba'yı da 2012'de bedelsiz şekilde manu'dan kaptılar. o sezonu da şampiyon tamamladılar. ertesi sezon gene bonsevissiz şekilde llorente takıma katıldı ama yetmezdi, manchester şehrinden nefret eden carlos tevez de sadece 9 milyon avroya artık juve'nindi. tabii o sezonu da şampiyon bitirdiler. arka arkaya elde edilen üçüncü scudetto'ydu bu. 2014 yazında ise ne olduysa oldu, yönetimle takışan conte istifa etti. yerine şöyle namlı bir hoca beklerken milan'dan kovulan allegri'yi getirdiler. ne yalan söyleyeyim, yönetime az kızmamıştım o vakit ama zaman beni göd etti. allegri, nasıl becerdiyse becerdi takımı hem serie a şampiyonu yaptı hem de şl'de final oynattı. tabii
    marotta, o sezon başı da boş durmayıp psg'den kingsley coman'ı bedava şekilde kadroya katmayı başarmıştı ki sadece bir sezon oynattıkları (oynattı derken çoğu maçta yedekti.) coman'ı, bayern'e satın alma opsiyonu ve kiralama ücretiyle beraber 28 milyon avroyu bulan bir paraya yolladılar. geçen sezon başı da khedira'yı bonservissiz bir şekilde aldılar, satın alma opsiyonuyla beraber 1 sezonluğuna kiraladıkları lemina'yı bu sezon başı 10 milyon avroya satın aldılar ve şu an iki üç tane kulüp lemina için 20 milyon avroyu gözden çıkarmış vaziyette. neyse, geçen sezonu da şampiyon tamamladıklarını söylememe gerek yok zaten de şl'yi de rahatlıkla alabilirlerdi aslında. bayern deplasmanında 2-0 öne geçtikten sonra allegri birkaç bariz hatayı yapmasaydı şahsi kanaatimce ne atletico ne de real, juve'ye rakip olabilirdi ama kısfmet. bu sezon ise bildiğin hayvan gibi saldırıyorlar. dani alves'i bir sezon başı geleneği olarak bonservissiz şekilde takıma kattıktan sonra pjanic, pjaca ve benatia'yı da aldılar. morata'nın real'e gidişinden sonra bir santrfor alacaklardı zaten. mandzukiç çok iyi ve faydalı bir forvet ama net bir golcü değil. higuain'e sarmaları da hep bu yüzden. 90 küsur milyon avroyu ki o da iki transfer dönemine yayılacak, pogba'yı satmadan da tolere edebilecek bir ekonomik gücü elbette var juve'nin. daha ellerinden çıkaracakları pereyra, isla, hernanes, zaza gibi adamlar da var. "pogba'nın gitmesi şl hedefimiz için büyük bir geri adım olur..." demişti allegri geçenlerde. marotta ise "pogba'yı sadece gitmek isterse satarız." demişti. yani satmaya gönüllü değiller ama eğer giderse de yerine kimin geleceği (witsel, sissoko, rakitiç, verratti?) çoktan bellidir büyük olasılıkla.

    dün bazı arkadaşlar serie a başlığında pjanic ve higuain transferleriyle ligin tadının iyice kaçtığını söylüyorlardı. juventus, serie a'yı zaten kazanacaktı arkadaşlar; yüzde 95 olan şansını belki yüzde 99'a yükseltti sadece. bu transferlerin amacı serie a filan değil, şampiyonlar ligi şampiyonluğu ve şayet pogba gitmezse bence juve'nin kadrosu da artık real-barça-bayern seviyesine yükselmiş bulunmakta.

    juventus'un bugünkü seviyesini yakalaması akılcılığın zaferidir. inter ve milan saçma sapan hamleler yapıp daha stadyumlarını bile ayıramazken harap ve bitap durumdaki juve, tekrar on sene evvelki haline döndü. neredeyse hep doğru ata oynadılar, bir şampiyonlukla rehavete kapılmadılar. altyapıları cayır cayır işliyor. psg, barça, manu gibi kulüplerin altyapılarında ne kadar gelecek vadeden genco varsa salça oluyorlar; şu an portföylerinde 60'tan fazla futbolcu var. henüz iki gün önce benfica ve porto altyapısından iki tane 16'lık bebeyi daha getirdiler torino'ya. sassuolo'yu, pascera'yı pilot takımları gibi kullanıp gençlerini oraya kiralık olarak gönderiyorlar. neliklerle yaptırdıkları yeni statlarından her sezon 50 milyon avro para kaldırıyorlar. hala old school kafalarla yönetilen takımların olduğu serie a'ya elbette fazla gelecekti juventus. hele bir de bahsettiğim davayı ve tazminatı kazanırlarsa...

    az önce de dediğim gibi higuain ve pjanic gibi adamlar serie a için değil, şl için. bu sezon olmazsa gelecek sezon, o da olmazsa bir sonraki sezon olur ama juve önünde sonunda o kupayı tekrar kaldıracak. artık o kafa sikici real-barça, bayern hegemonyası bir şekilde sona erecek. 90 milyon avroya adam almaları bu büyükbaşlara bir ültimatomdur. "ayağınızı denk alın!" ihtarıdır.

    ne diyordu jay jay johanson: so tell the girls that i'm back in town...

    https://www.youtube.com/watch?v=_UJy2-TWKdI
  • 915
    15 temmuz 2019 itibariyle kadrolarındaki merkez orta saha oyuncuları şöyledir:

    miralem pjanic
    sami khedira
    blaise matuidi
    emre can
    adrien rabiot
    aaron ramsey
    rodrigo bentancur

    isimleri yazarken ağzım sulandı, bu nedir arkadaş! juventus tesislerine dalıp herhangi birini kaçırmak gibi planlar dönüyor kafamda. bence kimse bunlardan biri eksilse fark etmez, insan kadroya hangisini yazacağını şaşırır zaten. bir de üstüne ofansif orta saha gibi oynayabilen dybala var daha. vay vay vay...
  • 970
    fenerbahçe gibi kadro kuran takım. dolu mevkilere oyuncu alıp kadro kalitesini hiçbir şekilde arttırmadılar. kendi liglerinden sıradan oyunculara manyak paralar gömdüler. sonuç bu. gidip ölücü gibi beleş diye ramsey'i falan alırsan kadroya böyle olur. transfer kadroyu geliştirmek ya da kadro yapısını değiştirmek için yapılır. bunlar ikisini de gerçekleştirmeyen transferler yaptılar. pirlo tanıdığım en kötü hoca olsa da şu kadroya iyi oyun oynatmak da çok zor.
  • 591
    2011 yazında durumumuz aşağı yukarı aynıydı.
    biz de; onlar da yeni stadımızı açmıştık ve yıllardır da şampiyon olamıyorduk.
    biz galatasaraylı fatih terimi, onlar juventuslu antonio conte'yi getirdiler takımın başına.
    onların ilk transferi andrea pirlo, bizim de selçuk inan gibi benzer bir transferimiz oldu. biz de, onlar da o yaz epey kaliteli transferler yaptık.
    sonra biz de, onlar da 2 sene üstü üste şampiyon olduk.
    bizim teknik direktör milli takıma gittikten sonra, onların teknik direktörü de kendi ülkesinin milli takımının teknik direktörü oldu.
    sonra bizde hemen şımarıp milli karakterimiz istikrarsızlık başladı. onlar ise 5 sene üst üste şampiyon oldular.
    muhtemelen bu sene ile beraber altıncı kez üst üste şampiyon olacaklar.

    kısacası benim gözümde juventus son yıllarda en iyi yönetilen kulüp. bir çok dünya yıldızını bonservis ödemeden aldılar ve tekrar parlattılar. kendilerini gerçekten takdir ediyorum. yalnız bir fark var muhtemelen onların kulüp yönetimi daha iyi ve başlarında hükümet diye bir bela yok.
  • 1038
    serie a'ya hakim değilim ama sanki federasyon bunlara diğerlerinden biraz daha sert davranıyor. haginin topuğu da benzer açıklamalar yapmış.

    şikeden dolayı ligden düşürüldüklerinde tek şikeci bunlar değildi. diğerleri daha küçük cezalar ile kurtuldu. transfer usulsüzlüğünden ceza yiyorlar ama serie a'da çoğu takım bu durumda. geçenlerde haberleri çıkmıştı.

    sahipleri olan ailenin uyarılması için araç olarak kullanılıyor hissi oluştu bende.
  • 1052
    şike yaptıkları tespit edildiğinde küme düşürülebilmiş takım. italya'nın zenginiymiş, şımarığıymış, taraftarı çokmuş, havuz gelirleriymiş demeden bastılar cezayı. juventus düşerse italya futbolu batar demediler. nitekim batmadı. bu sezon şampiyonlar ligi yarı finalinde milan-inter derbisi izlerken, uefa avrupa ligi yarı finalinde juventus izliyoruz. inter cl finalinde, roma avrupa liginde finalde, fiorentina ise konferans ligi finalinde.
  • 642
    2010-2011 sezonu italya'da 7. olduklarında bizde lgimizde 8. olmuşuz.

    2011-2012 sezonu onlar conte ile, biz fatih hoca ile yeniden yapılanmaya gittik ve iki takımda şampiyon oldu.

    2012-2013 iki takımda şampiyon - iki takımda şampiyonlar ligi'nde çeyrek finalde

    2013-2014 iki takımın benzer kaderinin kesişerek değiştiği sezon, ligde onlar şampiyon biz ikinci, onlar avrupa ligi biz büyük okyanus *

    2014-2015 biz avrupa'da çöküş, onlar zirve. 2015-2016 biz avrupa'da yine çöküş, onlar istikrar. 2016-2017 avrupa'da yokuz bile, onlar yine iyi.

    sonuç: galatasaray, ne yapıyor ne ediyor bir şekilde çöküyor. 10 yılda bir faruk süren veya ünal aysal gibi biri geliyor, 3-4 yıl takılıp, onlardan sonra gelenler kulübü batırdılar diye eleştirip, kulübü daha da batırıp gidiyorlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın