626
az önce kendine iyi bak ile sohbet ederken kendisi hakkında konuştuk biraz. düşüncelerimi buraya da yazmak istedim. bu adamda fark ettiğim çok güzel bir özellik var. ama daha önce söylemek istediklerimi yazayım.
bu adam haksız yere eleştirildi. daha şans bulamadan bazı ahmaklar keita'nın gidişinden bile bu adamı sorumlu tuttular neredeyse. ne kronik sakatlığı kaldı ne uyuşturucu kaçakçısına benzelitmesi eksik oldu. sürekli takip ettiğim tek blog olan aceto 'da bile bülent timurlenk kendisini alenen aşağıladı. bkz: http://acetobalsamico.blogspot.com/...medrano-sirkine.html
fenerbahçe maçı sonrası twitter üzerinden pino hakkında yazdıklarınızdan ötürü bir düzeltme yapıcak mısınız ya da birkaç maç daha bekliyecek misiniz performansı için diye sorduğumda bana pino'nun büyük takım topçusu olmadığını yazdıklarının arkasında olduğunu söyledi. dedi ki fiziği zayıf, oyun zekası bikaç bişey daha saydı. bende bu saydığınız özellikler serdar özkan'da da yok. bu adamın tek suçu yabancı olması mı diye sorduğumda tahmin ediyorum biraz sinirlendi kendisi.
sonuç olarak pino her futbolcu gibi eleştirilir. ama nedense fino dediler sirkte oynar anca dediler. kronik sakat dediler. ama bize rijkaard'ın armağanı şu forvetsiz günlerde ilaç oldu. tabiki henry gibi plase vuramıyor. eksiği var. ama bu adam senede 600 bin euro ya oynayan bi adam. fiyat performans olarak aldığının kat kat fazlasını veriyor. yaş avantajına değinmiyorum bile.
başa dönersem pino'nun en beğendiğim özelliği gücünü 90 dakikaya inanılmaz derecede orantılı yayabiliyor. hakan şükür gibi deli dana presi yapmıyor ama gerektiğinde orta sahada hatta ceza sahasının önünde görüyoruz. sürekli hafif tempoda kendini de soğutmadan sıradan koşuları var top rakipteyken. kendisine top geldiğinde beyni ayaklarına hükmedebilecek kadar vucüdu diri kalıyor. ve bunu maçın geneline yayabiliyor. dikkat edilecek olursa maçların son anlarında depar atabiliyor bol pozisyona girebiliyor. atılan geri paslarda umarsızca kaleciye koştuğunu göremezsiniz ya da sağ stoper sol stopere pas attığında ordan oraya amaçsız pres yapmaz. bu da oyun içinde pino'yu diri görmemizi sağlıyor. çektiği şut sonrası ayakta kalıyor olması bunun en belirgin örneği. yorgun futbolcu son gücüyle şutu çektikten sonra kendini yere bırakır.
demem o ki bu adamı sevin. bu adama destek olun. bu adamda gelecek var. büyük takım topçusu değil yeaaaaa diyenlere aldanmayın. gol attıktan sonra eliyle kalp yapmasını çok önemsemeyin. şu an işini yapıyor olması samimi olması yeter de artar.
bu adam haksız yere eleştirildi. daha şans bulamadan bazı ahmaklar keita'nın gidişinden bile bu adamı sorumlu tuttular neredeyse. ne kronik sakatlığı kaldı ne uyuşturucu kaçakçısına benzelitmesi eksik oldu. sürekli takip ettiğim tek blog olan aceto 'da bile bülent timurlenk kendisini alenen aşağıladı. bkz: http://acetobalsamico.blogspot.com/...medrano-sirkine.html
fenerbahçe maçı sonrası twitter üzerinden pino hakkında yazdıklarınızdan ötürü bir düzeltme yapıcak mısınız ya da birkaç maç daha bekliyecek misiniz performansı için diye sorduğumda bana pino'nun büyük takım topçusu olmadığını yazdıklarının arkasında olduğunu söyledi. dedi ki fiziği zayıf, oyun zekası bikaç bişey daha saydı. bende bu saydığınız özellikler serdar özkan'da da yok. bu adamın tek suçu yabancı olması mı diye sorduğumda tahmin ediyorum biraz sinirlendi kendisi.
sonuç olarak pino her futbolcu gibi eleştirilir. ama nedense fino dediler sirkte oynar anca dediler. kronik sakat dediler. ama bize rijkaard'ın armağanı şu forvetsiz günlerde ilaç oldu. tabiki henry gibi plase vuramıyor. eksiği var. ama bu adam senede 600 bin euro ya oynayan bi adam. fiyat performans olarak aldığının kat kat fazlasını veriyor. yaş avantajına değinmiyorum bile.
başa dönersem pino'nun en beğendiğim özelliği gücünü 90 dakikaya inanılmaz derecede orantılı yayabiliyor. hakan şükür gibi deli dana presi yapmıyor ama gerektiğinde orta sahada hatta ceza sahasının önünde görüyoruz. sürekli hafif tempoda kendini de soğutmadan sıradan koşuları var top rakipteyken. kendisine top geldiğinde beyni ayaklarına hükmedebilecek kadar vucüdu diri kalıyor. ve bunu maçın geneline yayabiliyor. dikkat edilecek olursa maçların son anlarında depar atabiliyor bol pozisyona girebiliyor. atılan geri paslarda umarsızca kaleciye koştuğunu göremezsiniz ya da sağ stoper sol stopere pas attığında ordan oraya amaçsız pres yapmaz. bu da oyun içinde pino'yu diri görmemizi sağlıyor. çektiği şut sonrası ayakta kalıyor olması bunun en belirgin örneği. yorgun futbolcu son gücüyle şutu çektikten sonra kendini yere bırakır.
demem o ki bu adamı sevin. bu adama destek olun. bu adamda gelecek var. büyük takım topçusu değil yeaaaaa diyenlere aldanmayın. gol attıktan sonra eliyle kalp yapmasını çok önemsemeyin. şu an işini yapıyor olması samimi olması yeter de artar.