yazmam biraz uzun sürdü ama
galatasaray dergisine verdiği röportajın tamamını yazdım.
***
isveç,
1994 fifa dünya kupası'nda yarı final oynadığında 13 yaşındaydın. o zamanlar futbolcu olmak var mıydı aklında?
-kesinlikle! benim için ilham kaynağı oldular. turnuva, abd'deydi. her akşam yatmadan önce alarmlarımızı kurup,
gecenin bir yarısını isveç maçlarını izlemek için uyandığımızı hatırlıyorum. onların performansı, bu sporu daha bir şevkle oynamak adına bana ekstra motivasyon sağladı.
senin keşfediliş öykün ya da
başlangıç noktasına koyabileceğin birileri var mı?
-
ailemi en üst sıraya koyabilirim. iki erkek kardeşimin, özellikle büyük kardeşimin benim gelişimimdeki yeri çok özeldir. futbolla ilgili ilk tecrübelerim hep ona karşı oldu. bunun dışında, ilk antrenörümün üzerimdeki emeği büyüktür. beni oldukça genç yaşta takıma dahil etti, bir fırsat verdi. ama şu an isveç milli takımı'nı çalıştıran
erik hamren, beni bulan ve 18 yaşında isveç birinci ligi'nde oynamamı sağlayan kişidir. dolayısıyla kendisinin de benim için özel biri olduğunu söylemem gerekir.
genç yaşta avrupa'ya transfer oldun. isveç'teki yetenekli tüm oyuncular da bu yolu izliyor. senin açından
özel bir nedeni olabilir mi?
-isveç'teki her genç oyuncu, büyük liglerde önemli takımlar için mücadele etmek ister, herkes bu fırsatı yakalayabilmek için çalışır.
allsvenskan avrupa'daki ligler kadar yarışmacı ve çekici değil bir yandan. ayrıca avrupa'da
ekonomik özgürlüğünüzün sınırlarını daha rahat görebiliyorsunuz. isveç'teki yetenekli oyuncunun yurt dışında oynama arzusu, bunların getirdiği bir netice olabilir.
galatasaray tarihindeki
üçüncü isveçlisin. sence neden kuzey avrupa'dan türkiye'ye az oyuncu geliyor?
-
türkiye ligi'nde isveçli oyuncular var aslında. ve her geçen gün sayıları biraz daha artıyor. ibb'de
samuel holmen, gençlerbirliği'nde
harbuzi önemli isimler. bursaspor'da
gustav svensson, kayserispor'da
emir kujovic var. lig tarihinde neden az sayıda var bilmiyorum. aslında harika ve yaşamak için olağanüstü bir ülkedeyiz. ve lig de oldukça kaliteli.
peki,
isveç'in diğer kuzey ülkelerinden farkları nelerdir?
-
isveç, en iyi ülke! (gülüyor) danimarka'da iki sene yaşadım. insanlar çok rahat, ülkenin de dinlendirici bir otamı var açıkçası. bu anlamda biraz ispanyollara benzetiyorum ben onları. bizim ülkemizde biraz daha stres olabiliyor. finlandiya'da çok defa bulundum. isveçliler olarak biz finlandiyalıları tuhaf insanlar olarak görüyoruz. gölleri, ormanları, doğal güzellikleriyle harika bir ülkedir. ancak finlandiyalılar bize göre çok daha sessizdirler.
isveçli golcülerin ilk çıkışlarını genelde hollanda'dan yaptıklarını görüyoruz. sen de feyenoord ile başlamıştın avrupa kariyerine.
hangi faktörler sizi hollanda'ya çekiyor?
-hollanda'da başlamak bir avantaj, evet. isveç'e mesafe olarak uzak değil. üstelik iki ligi kıyasladığımızda benzerlikler olduğunu görebiliriz.
eredivisie'deki takımların büyük kısmı
hücum mantalitesine sahip ayrıca. eredivisie denge anlamında da avantajlı bir lig. ne çok büyük ne de çok küçük. ve bunların toplamında hücum oyuncularının kendi kariyerleri için tercih edebilecekleri bir seviye. hollanda'da takımlar genellikle sahaya
üç forvet çıkarlar. bu da hücumdaki oyuncunun daha fazla gol pozisyonuna girmesi anlamına gelir.
iyi bir başlangıç, iyi bir ilk adım. ve umarım isveçli oyuncular kariyerlerini bu şekilde şekillendirmeye devam ederler.
isveç,
fiziksel gücü üst düzeyde olan oyunculara sahip bir ülke.
henrik larsson veya
zlatan ibrahimovic gibi gol atmak için yaratılan forvetler de yetiştirebiliyor. bunu nasıl başarıyorsunuz?
-evet, iyi bir karışıma sahip olduğumuzu söyleyebilirim. isveçlilerin, daha da genelinde iskandinav oyuncuların saha içinde
sonuna kadar mücadele ettiklerini, takımları için her şeylerini verdiklerini biliriz. diğer yandan oldukça kaliteli, teknik oyuncularımız da var. ve kalıcı başarı için son derece önemli. isveç'in avrupa kupalarında, dünya kupası'nda belirli bir standart yakalamasının nedenlerinden biri de bu.
isveç futbolunun bir temsilcisi olarak tüm figürler göz önüne alındığında
türkiye'deki futbol kültürünü nasıl yorumlayabilirsin?
-kendi açımdan her şey çok olumlu. ligin kaliteli olduğunu biliyordum. buraya geldiğimde hızlı olduğunu gördüm.
savunma oyuncuları, sanırım onlar hakkında fikirlerimi söyleyebilirim, çünkü onlara karşı daha çok mücadele ediyorum,
oldukça sert. ancak futbolun bir gereği bu.
taraftarımız en iyisi. ama ülkenin herhangi bir yerindeki taraftar grubu da ateşli. taraftarımızın önünde oynamak heyecan verici. istanbul harika bir şehir. şu ana kadar her şey çok güzel.
önceki takımlarına göre daha rekabetçi bir kulüptesin. üzerinde bir baskı oluşturuyor mu bu? ayrıca bazı maçlarda oyuna sonradan girmene rağmen sessiz kalıyorsun.
ego denilen canavarla nasıl mücadele ediyorsun?
-evet, neden sessiz kalmayayım ki? bu, çok normal bir durum. çok kaliteli oyunculara sahip bir takımız ve rekabet futbolun olduğu her yerde var. bazen ilk 11′de başlarım, kimi zaman yedek kulübesinden oyuna dahil olurum. (gbkz: ben, sahaya girdiğim anda, hangi dakikada gerçekleştiği hiç önemli değil, takımımın kazanabilmesi adına elimden gelenin en iyisini yapmaya hazır olmalıyım). mentalitem bu şekilde. bir takımız, hepimiz aynı hedefe için mücadele ediyoruz, sürekli birlikte olmalıyız, birbirimize sadık kalmalıyız. başarıya giden yol buradan geçiyor çünkü. baskı, dünyanın her yerinde var. forvet oyuncusuysanız, sizden sürekli gol beklendiği için o baskıyı hissedersiniz.
galatasaray, biraz daha farklı yine de. dünya üzerinde
25 milyondan fazla taraftarı olan, çok büyük bir kulüp. ama ben bu baskıyla yaşamayı seviyorum, beni şu an olduğumdan daha iyi bir oyuncuya dönüşme konusunda ekstra motive ediyor. bu konuda hiç şikâyetim yok.
futbolun yaşadığı değişim sürecinde artık kanatlarda artık kanatlarda oynayabilen hücum oyuncuları ve messi, agüero, rooney gibi orta saha özellikleri de olan forvetler de öne çıkmaya başladı. bu periyotta
kendini nereye koyabilirsin?
-futbola başladığımda 4-4-2 dizilişiyle oynuyorduk. bu yüzden 4-4-2'ye çok alışıktım. ancak kariyerimin ilerleyen bölümlerinde
hedef santrfor,
10 numara,
forvet arkası olarak görevlendirildim. isveç milli takımı'nda hala 10 numaralı pozisyonda oynuyorum. futbol bu. sürekli yeni çözümlemeler bulmanız gerek. rakipler kendilerini sürekli yeniliyorlar çünkü.
kendi bölgende görev yapan oyuncular arasındaki
favorilerin kimler?
-
lionel messi'yi çok beğeniyorum. topu ayağına aldığı zaman daha önce hiç görmediğiniz hareketler, sonuca giden ekstra işler yapabiliyor. harika bir futbolcu.
cristiano ronaldo aynı şekilde.
zlatan ibrahimovic'in oldukça farklı bir futbol stili var. o da başka özellikleri olan bir isim. çocukken de
marco van basten,
ruud gullit gibi isimleri izlemekten büyük keyif alırdım.
milan baros ile bursaspor maçında
iyi bir işbirliği kurmuştunuz. sen ortaklığınızı nasıl değerlendiriyorsun?
-baros, rakip savunmada sürekli boşluk arayan, koşu yapan, hareketli ve oldukça kaliteli bir oyuncu. gol atma konusundaki hünerini yalnızca burada değil, avrupa’nın farklı birçok liginde gösterdi. ikimiz, ileride
beraber oynarsak bu bizim için harika olur. ileride tek santrfor olarak görevlendirildiğimizde de sorun yok. ikimiz de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
michael laudrup,
owen coyle,
bert van marwijk gibi teknik adamlarla çalıştın. sen bu isimlerden ne gibi deneyimler edindin? ve şimdi de
fatih terim ile berabersin.. o'nun hakkında neler söylemek istersin?
-
michael laudrup.. antrenman sahasında inanılmaz işler yapıyordu. bazen takımdaki diğer arkadaşlarımla ona bakar: "aman tanrım neler yapıyor." derdim. hayretler içerisinde kalırdım. futbolu yeni bırakmıştı. hala çok iyiydi. tabii eskisi kadar hızlı değildi ama hala klastı.
o'nun antrenmanda yaptıklarını denemeye çalışırdım daha sonra. çok kaliteli bir futbolcu olduğu kadar iyi bir teknik adamdı.
owen coyle.. harika bir karakter. takımdaki her oyuncuyla yakından ilgilenirdi. bir oyuncunun o haftaki maça ilk 11'de başlaması veya o gün tribünde olması önemli değildi. hepsine aynı değeri verirdi. ve futbolcusuna bunu hissettirmeyi bilirdi. o'na karşı büyük bir saygım var. o kulübe geldikten sonra beni halihazırda olduğum oyuncuya dönüştürdü. değiştirmeye çalışmadı beni. kendi oyunumu oynamama izin verdi, önümü açtı. bendeki yeri çok özeldir.
bert van marwijck ile
feyenoord'da beraber çalıştığımda henüz 19 yaşındaydım. o, bana ne derse yapmaya çalışırdım.
fatih terim ise gerçekten ne istediğini bilen, futbol mantalitesi olan, buna sürekli bağlı kalan ve sahada görmek istediklerini bize anlatma konusunda oldukça başarılı çok değerli bir teknik adam. ayrıca
futbol için büyük tutkusu bulunan iyi bir insan. o'nunla çalışmak çok önemli bir tecrübe.
futbol kariyerin boyunca
kırılma anı olarak nitelendirebileceğin bir figür, takım veya maç var mı?
-futbol kariyerim boyunca birçok önemli an yaşadım. feyenoord'a geçtiğimde çok gençtim. bazı maçlarda yedek kaldım, oynama şansı bulamadım. daha sonra 10 aylığına isveç'e döndüm kiralık olarak. benim için önemli bir değişimdi. yeniden kendime inanmaya yeniden futbol oynamaya başladım. brondby'de yaşadıklarım da çok önemliydi. daha iyi bir oyuncuya dönüşme ve aynı şekilde devam etme fırsatını yakaladım. ama kariyerimdeki
en önemli değişim gary megson'un ayrılmasını takiben
owen coyle'un bolton'a gelmesi oldu sanırım. o benim futbolu yeniden sevmemi sağladı. bana inandı, güvendi ve o güveni kazanmamı da sağladı. benim adıma büyük değeri vardı.
buz hokeyi, kaya, hentbol gibi birçok branşta başarı sağlayan bir ülkede büyüdün. senin
futbol dışında takip ettiğin spor dalı var mı?
-evet, tabi ki, diğer spor dallarını izlemekten büyük keyif alırım. kış mevsiminde iseniz
buz hokeyi periyodu başlar. ayrıca
hentbolda çok başarılı bir ülkeyiz.
kayak yarışlarını izlemek de büyük keyiftir benim için. isveçlileri bir şeyi istiyorlarsa onu kazanabilmek adına sıkı çalışırlar. farklı spor dallarında başarı göstermemizin nedenlerini bir anda söylemek kolay değil ama çok çalışmak başlıca etken.
isveç denilince bizim aklımıza önce göteborg gelir. ama spor kültürü üst düzeye olan bir ülkedir isveç.
senin çocukluğunda sporun yeri nasıldı?
-
göteborg, doksanlı yıllarda sürekli şampiyonlar ligi'nde oynardı.
ac milan,
barcelona,
manchester united gibi büyük takımları mağlup ederdi. ben de o dönemde göteborg'u desteklerdim tabii. isveçliler göteborg'un yaptıklarından gurur duyardı. kayak ile ilgili güzel anılara sahibim. pazar günleri ailece evde oturur kayak yarışlarını izlerdik. çok heyecanlı olurdu. evde sürekli sesler yükselir, tansiyon hiç düşmezdi. hentbol da favori sporlarımdandı. spora tutkuyla bağla bir ailede yetiştim. babamla birlikte evde dört erkektik. ve annem de iyi bir spor izleyicisiydi. bu yüzden çocukluğum sporla geçti.
yabancılar, sizleri
soğuk insanlar olarak tanır. ama sanatın her dalında isveç'i görürüz. bir isveçli olan
alfred nobel'in vasiyetiyle başlayan nobel ödülleri ile tüm insanlığa hitap edebiliyorsunuz. stieg larsson, astrid lindgren, ingmar bergman gini efsaneleriniz var. bu ikilemi açıklar mısın?
-isveçliler kendilerini iyi hissettiklerinde beraber vakit geçirilmesi keyifli olan insanlardandır aslında. bu zor bir soru. eve gidip biraz düşündükten sonra cevap versem olur mu? (gülüyor)
ülke olarak çalışmayı seviyoruz. ekonomik anlamda bir sıkıntımız yok. dediğim gibi başarıyı sağlamak adına yüzde yüzümüzü veririz. çalışmayı,
arkamızda bir hatıra bırakmayı seviyoruz. sanırım nedeni bu. ilginç bir araştırma gerçekten. bilemiyorum.
dünyayı keşfetmeyi seviyoruzdur belki de!
in flames mi
abba mı?
(düşünmeden yanıtlıyor)
in flames. daha sonra bir ekleme yapıyor. abba'yı da severim ama. o an için ne hissettiğim önemli. opera da dinleyebilirim. pavarotti de iron maiden da. bazen reggae hatta r&b bile. ama seçmek zorunda olursam
heavy metal, in flames!
son olarak
galatasaray taraftarına bir mesajın var mı?
daha önce de söylemiştim. futbol kariyerim boyunca gördüğüm
en ateşli en iyi taraftar grubunun önünde oynuyorum. onların bizi desteklediğini bilmek, bunu hissetmek oldukça önemli. aynı şekilde devam edeceklerini biliyorum. onlara elde edebileceğimiz en fazla puanı verip sezon sonunda şampiyon olmak için çalışacağız.
***
röportaj:
eray sözen