misal bizim mario jardel vardı, beşiktaş taraftarı karısının mesleğinden ötürü adama tezahürat yapardı. ha jardel çıkar golünü her maçta çakardı, beşiktaşlıların ne dediğini anlamaz, üstüne de karısıyla yaşadığı hayatına nasıl devam edecekse öyle devam ederdi. jo'nun eleştirilmesini de biraz biraz ona benzettim şimdi. adamı karısı yüzünden karalamakla maç bitip, rejenerasyon idmanını yapıp, duşunu alıp evine gittikten sonra eleştirmek nedense farklı gelmiyor bana.
hayır, ne bekliyorsunuz bu adamdan bilmiyorum ki? adamı sen santrafor diye almışsın, sözleşmesine "her mağlubiyetten sonra servet çetin bağlama çalar jo da yanık sesiyle acıklı türküler söyler" diye bir madde mi konduğunu sanıyorsun? santrafor abi bu adam, 2. bölgeden 3. bölgeye topu götüremezsen bu adamın golü atmasına imkan yok, olduğu olacağı sergen'in chelsea'ye attığı gol gibi kalecinin uzun topuyla olur, ki leo franco'nun attığı degajlarda topun genelde rakibe gittiği görülmüştür; ya da bülent korkmaz'ın diyarbakır'a attığı gol gibi orta sahadan bir şut çekersin, top kaleciyi geçer gol olur. hayır adamı pozisyona bile sokamamışsın, üstelik maçın
* en net pozisyonlarından birinde gio'ya topu çıkarıp asist yapası olmuş, gol bile kaçırmamış adam, elinden geleni yapmış. ne yapsın ,belki o da sizin gibi kederlidir de içmek için parti vermiştir.
illa
futbolcunun özel hayatı vs furbolcunun saha içi performansı başlığı mı açılması gerekiyor arda turan'ın sinem kobal ilişkisini didik didik etmemek, bu parti olayını kaşımamak için? kimse şimdi tutup da "e galatasaray ruhu, ahlakı?" demesin. bülent korkmaz dedik yukarıda, hatırlasanıza şimdinin galşatasaray ahlak bekçileri geçen sene ona kewell'ı oynatmadı diye "s.kertirim böyle adamı haa" diyordu.