---
alıntı ---
tam 27 yıl önceydi. sevilla yakınlarında bir çocuk, endülüs'te raks etmek üzere gözlerini açıyordu. küçüğe verilen ad, belki de her şeyi özetliyordu.
jesus navas, los palacios'tan sevilla'ya kazandırıldığında 15 yaşındaydı. çelimsiz delikanlı kısa sürede üzerine sayfalarca methiye düzülebilecek altyapının önemli parçalarından biri olmuştu. 23 kasım 2003'te espanyol karşısında ilk defa forma şansı bulan kanat oyuncusu, 2004-2005 sezonundan itibaren a takım'da düzenli olarak oynamaya başlamıştı.
2006'da kazanılan uefa kupası ile sevil berberi şen şakrak şakırken, bu ufak tefek futbolcu hafızalara kazınıyordu. yazın adı chelsea ile anıladursun, kulübü satmak istese de o londra'ya hayır demişti. evinden ayrılamıyordu da...
ertesi yıl sevilla uefa kupası'nı korurken, asistler yine ondan geliyordu. kral kupası da endülüslülerin olurken, o hep biraz gölgede kalmış gibiydi. 2009'da milli formayla tanışsa da yıldızlar topluluğunda bir türlü vazgeçilmez olamıyordu.
panik atak geçiriyordu sürekli. hattâ futbolu bırakmasını bekleyenler bile vardı. fakat o sahaya ayak bastığında döktürerek gerekli cevabı veriyordu. kasılma nöbetleri, bitmek tükenmek bilmeyen sıla hasreti ikâmetini başka yere aldırmasını engelliyordu.
2010 dünya kupası finalinde de sahne alan futbolcu bugün 27. yaşını kutluyor. binbir sıkıntısı bir tarafa çimlerde yapabildikleri parmak ısırtıyor. o kadarı kadının kızında da olur fakat ya onlar olmasaydı!
---
alıntı ---
ali murat hamarat