• 26
    son 60 yılda ilk defa dünya kupasına gidemeyen bir milli takımı vardır.
    türk futbolunun ise son 60 yılda 1 kere dünya kupasına gitmişliği vardır.
    adamlara tamam vuralım da biraz düşünmek gerekiyor.
    hep kendimizi dev aynasında görürüz ya. dünya kupasına her gidemediğimizde sanki almanya gidemiyormuş gibi basarız yaygarayı. bu milli takım neden başarısız geyikleri döner genelde. hemen yabancılar suçlanır, gençlerimiz şans bulamıyor geyikleriyle popülizmin dibine vurulur. bakın şimdi göreceğiz italya'nın ne yapacağını. 60 yıldır sürekli başarısız olan bir ülkenin yaptıklarını mı yapacak, yoksa bu işi almanya-fransa-ispanya gibi mi çözecek? göreceğiz...

    bence en başta ventura kararı facia. gören de italya'nın uluslararası seviyede antrenörü yok zannedecek. 69 yaşında, kariyerinde hiçbir başarısı bulunmayan, zır cahil, geri kafalı bir adamı kim bu takımın başına getirdiyse önce onun kellesini alsınlar. tam inter-milan toparlanıyorken, juve'ye napoli rakip olmuşken, avrupa'da italyan takımları dolu dizgin giderken bir anda milli takım faciası ülke futbolunun imajını belki de yerle bir etti. ama sorunlar da herkesin gördüğü üzere zaten vardı. alman-fransız-ispanyol milli takımları ile italya milli takımı arasında bu kadar yetenek uçurumunun olması kabul edilemez. ülkedeki stadyumların bu kadar eski kalması kabul edilemez. ülkedeki altyapı üretim bandının bu kadar düşük seviyede kalması kabul edilemez. bunların bedelini işte italyanlar bir bunak sayesinde çok ağır ödediler. italyanlar da sonuçta akdeniz ülkesi. net bir başarısızlığa kadar kendisinin muhasebesini yapamaz. belki de hayırlı olmuştur dünya kupalarına gidememeleri. sıkıntılarını yakın zamanda çözeceklerine inancım tam. çözemiyorlarsa da conte, mancini, ancelotti seviyesinden düşmesinler de bari en azından dünya kupasına gidiversinler. ventura kim ulan! hala sinirliyim amk.
  • 27
    -şike skandalından sonra dünya kupası kazanmış olan ülke. yani şikeden sonra pek bir sik de olmamış adamlara.
    -juventus asamoah'ı bize vermedi diye italya milli takımı dünya kupasına gidemedi. bu da çok ilginç. ne bileyim bir takım bizim bir futbolcumuzu istese, biz de vermiyoruz gardaş, bize lazım. belki daha sonra desek. adamlar da epey ısrarcı olsa siktirin gidin amk deriz. atıyorum almanya'dan shalke 04 bizim tolga'yı istedi. ya versek olur ama tam yerine de adam yok, bir dönem daha kalsın hele bi. sonra bakarız dedik. shalke'li taraftarlar da kendince öyle bir kuruldu ki paso bize sövüyorlar. sonra da türkiye dünya kupasına gidemiyor falan. ne alakaysa? dünya bizim etrafımızda dönüyor çünkü. en büyük sik bizim, en güçlü yumruk bizim, x bir ülkeyi tükürüğümüzde boğarız, bir gecede döver geliriz. biz çok acayip bir şeyiz.
  • 28
    insanı ikilemde bırakan futbol. bir yanım ulan yeter bu 3'lü defans sevdası son yıllarda hem milli takım hem kulüp takımları bazında kalbur üstü takımlara çok kolay çözülüyorsunuz diyor. diğer yanım da bir oyun anlayışının bir ülke futboluyla bu denli iç içe geçmesinden memnun ve korunmasını istiyor. bilemiyorum, italyanların kazanacağı ilk büyük başarının nasıl geleceğini merakla bekliyorum. yine kendilerine özgü tarzla mı yoksa farklı bir ekolün temsilcisinin elinin değmesiyle mi bekleyip görelim.
  • 31
    ligi giderek daha zevkli hale gelen futbol ekolu. evet juventus ciddi bir dominasyon kurdu ama bunu psg gibi katar sermayesiyle degil, iyi yonetilerek yapti. napoli inanilmaz bir yukseliste. roma yeni sportif direktoruyle juventus'un dususe gecmesi muhtemel gunleri kovaliyor. milan gattuso ile oyununu toparladi. inter bildigimiz inter, yine kotuler. atalanta gayet iyi. lazio enteresan takim.

    bu arada son 3 sezonda sampiyonlar liginde 2 final oynadi bu ligin takimi.
  • 34
    son derece subjektif olmakla beraber seyir zevki olarak ingiltere'nin ardindan fransa ligi ile beraber en iyi ligdir gozumde. iki binlerin ortasindaki o zevksiz, temposuz lig geride kaldi. ispanya'da barcelona ve real madrid var maclarini izleten. (bugunku atletico madrid'i izlemek benim için bir çile.) almanya ligi son iki sezondur cidden kutuk gibi oynaniyor. fransa cok zevkli bir lig. at gibi kosuyor herkes. sahiden keyifli. italya'da da keza hemen her hafta ilginc ve guzel maclar oynaniyor. roma, inter, lazio, atalanta, ikinci devre milan, elbette napoli ve juventus. sunlarin herhangi birinin maci olmadigi gun yok ve hepsi de izlemesi keyifli ekipler.

    bu arada bu ligdeki takimlarin gelirlerini turkiye ile kiyaslamak dahi gereksiz. turkiye'nin tarih boyunca italya ligini yakalama sansi yok.
  • 37
    bitmeyen, aksine yükseliş trendi devam eden futbol.

    uefa şampiyonlar ligi'nde son 3 sezonun finalistleri; atletico madrid (1 final), fc barcelona (1 final), juventus fc (2 final) ve real madrid (2 final). geçen sezon turnuvanın en büyük favorilerinden biri olarak gösterilen barca'yı saf dışı bırakan ekip italyan juve'ydi; bu sezon turnuvanın en büyük 3 favorisinden biri olarak gösterilen barca'yı saf dışı bırakan ekip italya as roma. her ne kadar günceli yansıtan bir istatistik olmasa da uşl tarihinin en başarılı 2'nci ülkesinin 12 şampiyonluk ve 16 ikincilikle halen italya (17 şampiyonluk ve 11 ikincilikle zirve ispanya'nın) olduğunu belirtelim.

    serie a'nın (daha doğrusu serie a takımlarının) popülaritesi artmış. premier league'in bu alandaki karşılaştırılamaz hakimiyetini bir kenara koyarsak serie a "global" popülarite bazında bundesliga'nın önünde, la liga'nın bir tık arkasında. "ulusal" manada "stadium load factor" olarak ifade edilen stadyum doluluk oranları skalası 2013 - '14 sezonu sonunda şu şekildeymiş; bundesliga %96, premier league %95, ligue 1 %70, la liga %68, serie a %56. içinde bulunduğumuz sezonun başlangıcı itibarıyla oranlar şu hale bürünmüş; premier league %96, bundesliga %91, ligue 1 %78, la liga %69, serie a %69 (farklı kaynaklarda bu oranlar ± 2 - 3 başka başka değerlerle ifade edilmiş).

    uefa katsayı gelişiminde son 3 sezonun durumu şu şekilde: http://gss.gs/21N.jpg

    serie a'nın popülaritesini baltalayan sıkıntılardan biri de stadyumların görsellikten uzak oluşu, teknolojiye ayak uyduramayan demode yapılar olarak kalmaları. adamlar bu işe de el atmış durumda. juventus arena'nın ve udinese'nin yenilenen* stadyumu stadio friuli'nin (dacia arena) haricinde yapılması planlanan yeni stadyumlar; stadio della roma (2020?), stadio fiorentina, stadio milan (2019?), atalanta yeni stadyumu, sampdoria yeni stadyumu. bu planlamaların dışında cagliari'nin ve palermo fc'nin da yeni stadyum projeleri olacağı yazılıp çizilmiş italyan medyasında.

    veriler böyle. italya milli futbol takımının 13 kasım 2017 italya isveç maçındaki elenişi italyan futbolunun son yıllardaki tek ciddi hezimeti bana kalırsa. kulüpler seviyesinde gümbür gümbür geliyorlar.

    kaynaklar: bleacher report, forza italian football, wiki.
  • 39
    asker selamı üzerinden bizim futbolculara baskı yapacaklarına yıllardır statlarında şahit olduğumuz ırkçılığa son verseler daha iyi olacak gibi.

    balotelli'ye üzüldüm. 2012 avrupa şampiyonasında italya'yı finale çıkarırken iyiydi. şimdi ise italyanlar tarafından ırkçılığa uğruyor. ırkçılık hastalıktır.

    https://twitter.com/.../1191082115569528837
  • 40
    gırtlağa kadar ırkçılığa batık futbol iklimi. aynı zamanda batık olunan şeyi normal gören, italya'da ırkçılık olmadığını söyleyen de bir ortam. corriere dello sport'un lukaku-smalling'li rezilliği sonrası* aynı gazetenin genel yayın yönetmeninin "ne var ki bunda" çıkışı birçok şeyi anlatıyor aslında. hakeza lukaku'nun birkaç ay önce isyan ettiği ırkçı tezahüratlar (maymun sesleri) için bizzat kendi takımının taraftarı* "çok takılma sen bu işlere reis, bizde rakibin moralini bozmak için yapılır bu tip şeyler, normal yani" gibisinden bir reaksiyon vermişti.

    https://www.theguardian.com/...italy-are-not-racist

    britanya, daha doğrusu ingiliz futbolunun ekstra yükselişinin, bu bölgedeki holiganizmin bitişiyle ilişkili olduğu bilinir ve dillendirilir. zamanında margaret thatcher'ın aldığı radikal kararın bir benzerine italyan futbolu da ihtiyaç duyuyor (?) bana kalırsa. tabii paranın futbolun midesine bu derece oturduğu bir futbol endüstrisinde thatcher formülü pek olası olmayabilir ancak devrimler, keskin çizgileriyle bilinen çıkışlar değil midir zaten. esasen buna bile gerek yok; teknolojinin geldiği noktayla birçok sıkıntının altından kalkabilmek mümkün. artık bir salona ya da stada onlarca kamera yerleştirilebiliyor, ses kayıt düzeneği kurulabiliyor. gelişen bilim sayesinde teknik ekipmanlarla bilmem kaç metre uzaklıktaki adamın burun kılını saptamak dahi mümkün. dolayısıyla ırkıçılık suçunu işleyen tipleri tespit edip bu yaşam formlarını spor alanlarından uzak tutmak eskisi gibi zor değil. bu geçici çözüm elbette, sadece olana müdahale edebilme imkanı sunuyor, zihniyeti komple değiştirmek için psikososyal eğitim(ler)e ihtiyaç var. çokça da insanlığa...

    uefa'nın no to racism mottosunun bir boka derman olduğu yok. "klip çektik, farkındalık yarattık" demekle olmuyor bu işler. zaten bu slogan başarılı olsaydı, aritmetik ve/veya geometrik olarak yükselişte olan bir ırkçılık akımından bahsedilmezdi. ha hoş, uefa mafyasının ırkçılığı pek salladığı da yok, paranın derdindeler sadece de neyse hadi, başka mevzu bu.

    avrupa futbolunun 3-4 temel direğinden biri olan italyan futbolundaki ırkçılık sorunun geldiği nokta gerçekten üzücü. serie a markası bunu hak etmemeli.
  • 42
    diğer ülkelere benzer şekilde italya'nın futbolla tanışması da ingilizler vasıtasıyla olur. (bunlar ülkenin liman şehirlerine gelen ingiliz denizcilerdir.)

    fakat ilk italyan kulübünü kuran kişi edoardo bosio'dur.

    (en sağdaki)

    https://gss.gs/7Wj.jpg

    bosio, ingiltere'de tekstille uğraştıktan sonra memleketine döner. gelirken yanında futbol topu getirmeyi de ihmal etmez.

    1880'lerin sonuna doğru "torino football and cricket club"ı kurar ki bu kulüp sonradan kurulan "nobili torino"yla birleşip "ınternazionale torino" olur.

    https://gss.gs/d4h.jpg

    ülkedeki milliyetçi akımın etkisiyle de beraber italyanlar futbola 1909'dan itibaren futbol değil "calcio" demeye başlarlar. calcio'nun kelime anlamı "tekme" aslında.

    peki bunu neye dayandırırlar? futbolu aslında kendilerinin icat ettiğini düşünüyorlardır.

    "calcio fiorentino" ya da "calcio storico" denen ve yüzlerce yıldan beri oynanagelen şu oyun bu teorinin dayanağıdır:

    https://www.youtube.com/watch?v=1_bMrTysuJs

    tekrar konuya dönelim. 1893'te ingiliz konsolosluk çalışanları tarafından ingilizlerden başkasının oynamadığı "genoa cricket and football club" kurulur. günümüzdeki genoa işte.

    (gianni brera'nın notları arasında bulunan kulübün kuruluş anayasası.)

    https://gss.gs/gn2.jpg

    ülkedeki kurallara uygun ilk maç 6 ocak 1898'de genoa ve football club torinese arasında oynanır. 250 küsur seyircinin izlediği maçtan 100 liretlik tribün geliri elde edilir.

    polislerin de görevlendirildiği bu maç için hakeme 2,5 liret ödenir.

    maçı torino ekibi kazanır.

    mayıs 1898'de kurulalı 3 ay olan italyan futbol federasyonu, torino'da ilk italyan futbol şampiyonasını düzenler. 3 torino takımı + genoa'nın katıldığı ve bir gün süren şampiyonayı genoa kazanır ve tarihin ilk scudetto'sunu (italyan futbol şampiyonluğu) kazanır.

    https://gss.gs/cxV.jpg

    torino'da bu şampiyona düzenlenirken italya'nın geri kalanında ayaklanmalar var bu arada. floransa'da milano'da falan kan gövdeyi götürüyor. detaylar aşağıda.

    https://en.wikipedia.org/wiki/1898_in_Italy

    genoa'da ingiliz gemicileri için doktorluk yapan james richardson spensley'nin önderliğindeki genoa 1900, 1902, 1903 ve 1904'te de şampiyon olmayı başarır.

    spensley takımın kalecisidir.

    https://gss.gs/8N7.jpg

    tabii sonraki şampiyonalar ilki gibi olmaz. 1899'daki 3 gün, 1900'daki 20 gün sürer çünkü artık diğer şehirlerde de kulüpler kurulmaya başlanır.

    juve ise agnelli gibi kodamanlar tarafından finanse edilen massimo d'azeglio lisesi öğrencileri tarafından 1897 sonbaharında kurulur.

    https://gss.gs/lct.jpg

    yukarıdaki pembe formaların hikayesi de ilginç bu arada.

    https://twitter.com/.../1154415646450622464

    milan ise 1899'da milanolu sanayiciler tarafından kurulur ki 1901'de ilk şampiyonluklarını kazanırlar. onların tarihine baktığımızda da yine bir ingiliz olan helbert kiplin ön plana çıkıyor.

    https://gss.gs/Gty.jpg

    kiplin sonrası dönemde milan'da italyan futbolculardan yana bir tavır hakim oluyor ve bu yüzden kulüp içinde bir tartışma yaşanıyor. bu tartışma o kadar şiddetli ki iş bölünmeye kadar gidecek.

    1908'de milan kulübünden kopan 44 kişi inter'i kurar. elebaşları bir ressamdır: giorgio muggiani. kulübün ilk logosunu da o tasarlar zaten.

    (soldan ikinci)

    https://gss.gs/YQJ.jpg

    adından da anlaşılacağı gibi inter, milan'dan kaçan anti-milliyetçi üyeler tarafından kuruluyor ve mottoları şu:

    "bize renklerimizi bu harika gece veriyor. yaldızlı mavi yıldızların fonunda simsiyah gökyüzü. bize 'internazionale' denilecek çünkü biz yeryüzünün kardeşleriyiz."

    https://gss.gs/x9h.jpg

    tekrar mevzuya dönelim. görüldüğü üzere sapır sapır kulüpler kurulmaya başlanıyor ama kimi zengin kimi fakir. zengin kulüplerde yabancı futbolcular var genelde ve adamlar futbolu biliyor. çok güçlü duruma geliyorlar.

    sadece bu da değil elbette. yabancı oyuncular genel olarak istenmiyor o sıralarda. birazdan açarım bunu da.

    işbu sebeplerden federasyon 1907'den sonra ligi ikiye bölüyor.

    1- italyan şampiyonası: sadece italyanların oynamasına müsaade edilen ve kazananın "italyan şampiyonu" olup "coppa buni"yle ödüllendirildiği lig.

    https://gss.gs/7CC.jpg

    2- federal şampiyona: italya'da yaşamaları şartıyla yabancı futbolcuların da oynamasına müsaade edilen ve kazananın "federal şampiyon" olup "coppa spensley" ile ödüllendirildiği lig.

    https://gss.gs/5y3.jpg

    genoa, torino, milan vs. federasyon'un bu kararını protesto amacıyla iki turnuvaya da katılmıyor o sene. italyan şampiyonasını pro vercelli, federal turnuvayı ise juve kazanıyor ama federasyon sonradan juve'nin şampiyonluğunu yok sayıyor. çünkü asıl rakipleri bir nevi grevdeler.

    federasyon 1909'da yine aynı şekilde iki ayrı lig düzenliyor. büyükler, yabancıların da oynayabildiği "federal şampiyonayı" asıl lig yapmak istedikleri için bu defa protestoyu sadece italyan şampiyonasıyla sınırlı tutuyorlar.

    şimdi olaya bak :)

    bu defa federal şampiyonayı pro vercelli, italyan şampiyonasını juve kazanıyor. yani bir önceki sezonun tam tersi.

    ama büyüklerin yaptığı boykot işe yarıyor ve federasyon bu defa da sadece federal lig şampiyonluğunu kabul ediyor.

    olan yine juve'ye oluyor tabii. üst üste iki sene yanlış (!) turnuvada şampiyon olduğu için iki şampiyonluğu berhava oluyor.

    tam bir çöl-kutup ayısı-bahtsız bedevi meseli.

    https://gss.gs/BtO.jpg

    federasyon 1909-1910 sezonunda yine akıllanmıyor ve şöyle bir şey yapıyor: format, lig formatı. toplam 9 takım var. içeride ve dışarıda maç yapıyorlar... hepsi iyi güzel ama diyorlar ki ligi kazanana "federal şampiyon" diyeceğiz, sadece italyan oynatan 4 takımdan en iyisine ise "italyan şampiyonu" diyeceğiz.

    o sezon "federal şampiyon" inter, italya şampiyonu ise pro vercelli oluyor ama federasyon sonradan pro vercelli'nin kazandığı şampiyonluğu yok sayıyor.

    https://www.legaseriea.it/...rie-a/roll-of-honour

    artık açabilirim. görüldüğü üzere ülkede derinden derine bir zenofobi yeşeriyor çünkü zaten tee ne zaman birlik olabilen ülkeyi bir arada tutmak için pompalanan kuvvetli bir milliyetçilik var ve italyan olmamak hiç de muteber bir durum değil o sıralarda.

    bu durumdan en çok da yabancılara karşı dostane tutumlarından dolayı inter ve genoa etkileniyor.

    misal babası isviçreli, annesi italyan ermanno aebi adlı acayip kaliteli bir futbolcusu var inter'in ama insanlar bu adamın futbolundan çok italyan mı isviçreli mi olduğunu tartışıyor o günlerde.

    https://gss.gs/WOR.jpg

    federasyon'a gelince, ana merkezi milan ve torino'da olsa da her şehirde karargahı var ve tutumu bölgeden bölgeye göre değişiklik gösterebiliyor.

    akabinde yeni takımların da katılımıyla nba'deki gibi bölgelerin en iyilerinin final-four oynayacağı bir sisteme geçiliyor falan filan...

    araya ı. dünya savaşı giriyor zaten... derken geliyoruz 1921-22 sezonuna.

    artık taşından toprağından takım fışkıran bir ülke italya. misal 1919-1920 sezonuna bakalım:

    https://en.wikipedia.org/wiki/1919–20_Prima_Categoria

    büyük kulüpler bununla ilgili bir düzenleme (takım sayısının azaltılması) istiyorlar ama federasyon bunu reddediyor. buna kızan büyükler kendi federasyonlarını kuruyor: confederazione calcistica ıtaliana.

    velhasıl 1921-1922 sezonunda iki ayrı federasyon iki ayrı lig düzenliyor. fıgc tarafından düzenleneni novese, cıc tarafından düzenleneni pro vercelli kazanıyor.

    şu an ikisinin şampiyonluğu da geçerli sayılıyor.

    https://gss.gs/7Mk.jpg

    ertesi sezon büyüklerin istediği oluyor ve fıgc takım sayısını azaltıyor.

    1926'da kuzeyden 17, güneyden 3 takımın katılımıyla oluşturulan turnuva 10'ar takımlık 2 gruba bölünüyor.

    1926-27 sezonunda şike yaptığı ortaya çıkan torino'nun şampiyonluğu elinden alınıyor.

    https://gss.gs/74l.png

    bu arada artık faşizm ülkeyi ele geçirmiş durumda. misal bologna'nın kazandığı bir 1925 şampiyonluğu var ki evlere şenlik ve buralara sığmaz. kulübün o zamanki hamisi, mussolini'nin kankası leandro arpinati önderliğindeki faşistler genoa'yla oynanan şampiyonluk play-off maçında sahaya inip kornere giden topu gol olarak saydırıyorlar mesela...

    inter'den komünizmi çağrıştırdığı gerekçesiyle ismini değiştirmesi isteniyor ve kulübün adı "associazione sportiva ambrosiana" oluyor.

    https://gss.gs/xH8.png

    ...

    mussolini'nin 1922'de iktidara gelmesi ve faşizmin iyice dallanıp budaklanmasıyla birlikte italyan futbolu tamamen bu ideolojinin sultası altına girer.

    arpinati'den bahsetmiştim.

    (mussolini'yle)

    https://gss.gs/4DS.jpg

    futbol tamamen bu herifin kontrolü altına geçer ki kendisi faşistin tillahıdır ve bologna'lıdır; zaten yine önceki flood'da bologna'yı nasıl şampiyon (!) yaptığından da bahsetmiştim.

    bologna'ya başka bir güzellik daha yapar ve federasyonun merkezini torino'dan oraya taşır.

    1926'daysa "carta di viareggio" adı altında bir düzenleme getirir italyan futboluna.

    bu tüzüğün iyi yanı şudur ki artık italyan futbolu tamamen profesyonel hale gelmiştir. futbolcular ve hakemler artık sadece futbolla ilgilenip geçimlerini oradan sağlayabilecektir.

    https://gss.gs/K8c.jpg

    kötü ve faşistçe olan yanıysa yabancı futbolcu oynatmanın "tamamen" yasaklanmasıdır.

    o esnada italya'da oynayan ve çoğunluğu macar/avusturyalı olan 80 küsur yabancı 2 sene içinde peyder pey işsiz kalır. kimi memleketine döner kimi italya'da hoca olarak kalır.

    yasağın esnetilmesi uzun sürmez. "oriundo" denen ve yabancı ülkelerde doğup büyümesine/yaşamasına karşın italyan kökenli olan kişilerin oynayabilmesine izin çıkar.

    bunun mimarı mussolini'den bizzat ricacı olan juve başkanı edoardo agnelli'dir. (mevcut başkan andrea'nın dedesi)

    https://gss.gs/hmx.jpg

    agnelli hatrı kırılacak biri değildir. o yıllarda italya'da üretilen her 10 arabadan 9'u onun fabrikalarından çıkmaktadır.

    onun ve sonrasında oğullarının, torunlarının nüfuzu ve bunu juve lehine sık sık kullanmaları juve'yi italya'nın en nefret edileni yapar.

    diğer büyüklerin de başı kel değildir tabii. şu an inter'le özdeşlese de pirelli imparatorluğunun ikinci kuşağından piero pirelli, milan'ı ihya etmektedir. 1909-28 arası kulübe başkanlık yapar ve 1926'da açılan san siro onun eseridir.

    https://gss.gs/2dE.jpg

    https://gss.gs/hxA.jpg

    inter ise senator borletti adlı bir başka kodamanın kanatları altındadır.

    https://gss.gs/XF9.jpg

    ikinci dünya savaşı'na yaklaşırken faşistlerin yahudi karşıtı politikaları futbola da sirayet eder elbette.

    "manifesto della razza" yani "ırksal manifesto" adıyla 1938'de ilan edilen ve yahudilere karşı ayrımcılığı kanunlaştıran bir manifesto buna yol açar.

    https://gss.gs/XPt.jpg

    bu manifestodan ilk ve ne çok etkilenenlerden biri macar futbol adamı egri erbstein olur.

    bakınız, bu adamın hayatından iki ciltlik roman ve güzel bir steven spielberg filmi olabilir.

    https://gss.gs/82t.jpg

    (aslında faşistlerin ona ikinci darbesidir bu manifesto çünkü ilki, futbolculuğu bırakmasına sebebiyet veren demin bahsettiğim "carta di viareggio"dur.)

    1938'den sonra italya'daki hayatı zehir olan (yahudi diye kızını okula bile gönderemiyor) ve görece ılımlı torino'ya giden erbstein çareyi hollanda'ya kaçmakta bulur ama oraya giderken naziler, trenin hollanda'ya girmesine müsaade etmez.

    oradan macaristan'a kaçar. zamanın torino başkanı ferruccio novo'nun yardımıyla italya'daki ailesini de oraya getirmeyi başarır. fakat 1944'te nazilerin budapeşte'ye girmesiyle toplama kampına yollanır.

    oradan auschwitz'e nakledilecekken bir şekilde oradan kaçar. nereye?

    italya'ya.

    ferruccio novo savaş sonuna kadar onu ve ailesini saklar.

    (novo)

    https://gss.gs/62l.jpg

    savaş biter. tekrar torino'da görev alır.

    ve de "grande torino"yu yaratır. 45-46, 46-47 ve 47-48 sezonlarında şampiyonluğa ambargo koyan o takım aynı zamanda harika bir ofansif futbol oynamaktadır ve avrupa'nın en iyi futbolcusu olarak gösterilen valentino mazzola'ya sahiptir.

    48-49 sezonunda da şampiyonluğa koşan takımın tek yıldızı o değildir üstelik. şöyle ki italya milli takımı'nın ilk 11'inin 10 tanesi torino'dan seçilmektedir.

    neyse...

    benfica kaptanı ve mazzola'nın yakın dostu jose ferreira'nın jübilesi için portekiz'e uçarlar.

    (mazzola)

    https://gss.gs/9zo.jpg

    dostane şekilde geçen maçı benfica 4-3 kazanır. futbolcular maç sonunda güler, eğlenir, formalarını değiş tokuş ederler.

    https://www.youtube.com/watch?v=mBszdvKrxZo

    dönüş vakti gelmiştir.

    kazanılacak bir şampiyonluk daha vardır ve ikinci inter'le aralarındaki puan farkı da 6'dır.

    hatta takım olarak, inter'e yenilmezlerse lizbon'a gitmeye karar vermişler, lizbon seyahatinden 4 gün önce oynanan inter maçı da -maalesef ki- 0-0 bitmiştir.

    4 mayıs 1949'da lizbon'dan torino'ya seyahat eden uçak hava muhalefeti nedeniyle şehre çok yakın superga tepesi'ne çarpar ve paramparça olur. kazadan kimse kurtulamaz. koskoca grande torino o gün yok olur. erbstein de o uçaktadır.

    (benfica maçından önce. en sağdaki erbstein)

    https://gss.gs/9ht.jpg

    kalan maçlara rezerv takımıyla çıkan torino şampiyon olur olmasına ama bir daha kendini toplayamaz. bu kaza hem onları hem de italyan futbolunu derinden etkiler.

    https://gss.gs/01i.jpg

    milli takım, 1950 brezilya dünya kupası'na futbolcuların performansını yerlerde süründürecek olan 2 haftalık bir gemi yolculuğuyla gider mesela. zaten 1970'e kadar ilk turu bir kez bile geçemezler.

    derler ki eğer o takım yok olmasa avrupa futbol tarihi bambaşka olurdu.

    bunu bilmek imkansız tabii...

    https://gss.gs/E36.jpg
  • 44
    ızdırap olmaya devam ediyoruz. tam da 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçının yıldönümünde bu kez 9 aralık 2021 lazio galatasaray maçıyla bir darbe daha vurduk. lazio maçı bizim saatimizle 23:00'te başlayıp 01:00 civarında bittiğinden 10 aralık tarihini yakalamış olduk. juve'ye 10 ve 11 aralık'ta 2 gün vurmuştuk.
    (bkz: 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçı)
    (bkz: 11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı)
    lazio'ya ise 9 ve 10 aralık'ta vurmuş olduk. juve'yi şampiyonlar liginden dışarı atmıştık. lazio'yu ise avrupa liginde ikinciliğe atıp, şampiyonlar liginden gelecek vahşi takımların kucağına ittik.

    (bkz: aslan spagetti sever)
    bu entry 90'lardan bir klişe ile bitmeliydi, çünkü 90'lar çocuğu olarak italyanları yenerek büyüdük.
App Store'dan indirin Google Play'den alın