40
gırtlağa kadar ırkçılığa batık futbol iklimi. aynı zamanda batık olunan şeyi normal gören, italya'da ırkçılık olmadığını söyleyen de bir ortam. corriere dello sport'un lukaku-smalling'li rezilliği sonrası* aynı gazetenin genel yayın yönetmeninin "ne var ki bunda" çıkışı birçok şeyi anlatıyor aslında. hakeza lukaku'nun birkaç ay önce isyan ettiği ırkçı tezahüratlar (maymun sesleri) için bizzat kendi takımının taraftarı* "çok takılma sen bu işlere reis, bizde rakibin moralini bozmak için yapılır bu tip şeyler, normal yani" gibisinden bir reaksiyon vermişti.
https://www.theguardian.com/...italy-are-not-racist
britanya, daha doğrusu ingiliz futbolunun ekstra yükselişinin, bu bölgedeki holiganizmin bitişiyle ilişkili olduğu bilinir ve dillendirilir. zamanında margaret thatcher'ın aldığı radikal kararın bir benzerine italyan futbolu da ihtiyaç duyuyor (?) bana kalırsa. tabii paranın futbolun midesine bu derece oturduğu bir futbol endüstrisinde thatcher formülü pek olası olmayabilir ancak devrimler, keskin çizgileriyle bilinen çıkışlar değil midir zaten. esasen buna bile gerek yok; teknolojinin geldiği noktayla birçok sıkıntının altından kalkabilmek mümkün. artık bir salona ya da stada onlarca kamera yerleştirilebiliyor, ses kayıt düzeneği kurulabiliyor. gelişen bilim sayesinde teknik ekipmanlarla bilmem kaç metre uzaklıktaki adamın burun kılını saptamak dahi mümkün. dolayısıyla ırkıçılık suçunu işleyen tipleri tespit edip bu yaşam formlarını spor alanlarından uzak tutmak eskisi gibi zor değil. bu geçici çözüm elbette, sadece olana müdahale edebilme imkanı sunuyor, zihniyeti komple değiştirmek için psikososyal eğitim(ler)e ihtiyaç var. çokça da insanlığa...
uefa'nın no to racism mottosunun bir boka derman olduğu yok. "klip çektik, farkındalık yarattık" demekle olmuyor bu işler. zaten bu slogan başarılı olsaydı, aritmetik ve/veya geometrik olarak yükselişte olan bir ırkçılık akımından bahsedilmezdi. ha hoş, uefa mafyasının ırkçılığı pek salladığı da yok, paranın derdindeler sadece de neyse hadi, başka mevzu bu.
avrupa futbolunun 3-4 temel direğinden biri olan italyan futbolundaki ırkçılık sorunun geldiği nokta gerçekten üzücü. serie a markası bunu hak etmemeli.
https://www.theguardian.com/...italy-are-not-racist
britanya, daha doğrusu ingiliz futbolunun ekstra yükselişinin, bu bölgedeki holiganizmin bitişiyle ilişkili olduğu bilinir ve dillendirilir. zamanında margaret thatcher'ın aldığı radikal kararın bir benzerine italyan futbolu da ihtiyaç duyuyor (?) bana kalırsa. tabii paranın futbolun midesine bu derece oturduğu bir futbol endüstrisinde thatcher formülü pek olası olmayabilir ancak devrimler, keskin çizgileriyle bilinen çıkışlar değil midir zaten. esasen buna bile gerek yok; teknolojinin geldiği noktayla birçok sıkıntının altından kalkabilmek mümkün. artık bir salona ya da stada onlarca kamera yerleştirilebiliyor, ses kayıt düzeneği kurulabiliyor. gelişen bilim sayesinde teknik ekipmanlarla bilmem kaç metre uzaklıktaki adamın burun kılını saptamak dahi mümkün. dolayısıyla ırkıçılık suçunu işleyen tipleri tespit edip bu yaşam formlarını spor alanlarından uzak tutmak eskisi gibi zor değil. bu geçici çözüm elbette, sadece olana müdahale edebilme imkanı sunuyor, zihniyeti komple değiştirmek için psikososyal eğitim(ler)e ihtiyaç var. çokça da insanlığa...
uefa'nın no to racism mottosunun bir boka derman olduğu yok. "klip çektik, farkındalık yarattık" demekle olmuyor bu işler. zaten bu slogan başarılı olsaydı, aritmetik ve/veya geometrik olarak yükselişte olan bir ırkçılık akımından bahsedilmezdi. ha hoş, uefa mafyasının ırkçılığı pek salladığı da yok, paranın derdindeler sadece de neyse hadi, başka mevzu bu.
avrupa futbolunun 3-4 temel direğinden biri olan italyan futbolundaki ırkçılık sorunun geldiği nokta gerçekten üzücü. serie a markası bunu hak etmemeli.