şimdi, bazı arkadaşlar işi
ali ece boyutundan kişiselleştirdiğimi düşündüğü için bir açıklama yapma gereği hissettim. buna hiç bir şekilde cevap vermeyeceğimi de belirteyim.
bilmiyorum yazıyı nasıl okuyorsunuz, ancak özellikle belirttim ki bu çıkışımın tek sebebi
biz kazanacağız değildi. ben
ali ece için girdiğim tartışmalara, m
ehmet demirkol için de,
arda turan için de girdim. daha doğrusu, ben ne ali ece ne mehmet demirkol ne de arda turan için tartıştım. bir zihniyet var, bu zihniyete göre herkes suçlu, galatasaray ve onu savunanlar hariç! ben bu zihniyete, bunun savunucularına karşı tartıştım. yani türk futbolu için, vicdan için. böyle paranoyakça ona buna sallayan zatlar var, bunlar türk futbolunu bataklığa sürüklüyorlar. galatasaraylılığı, o değerleri hiç anlayamamışlar! bu zatlar için kendilerininkinden başka fikir (bakın doğru demiyorum, yanlış ya da doğru, fikir!) yok. bir şeyi algılamakta güçlük çekmememiz lazım artık: insanlar farklı düşünebilirler. ali ece, ya da mehmet demirkol, ya da bir başkası hiç bir zaman şike meselesinde fenerbahçe'yi haklı bulduklarını söylemediler, ama söyleyebilirlerdi de. bu onları satılmış yapmazdı. bir çok dava tartışılıyor türkiye'de, bu da tartışılabilir gayet tabii.
öte yandan, sanki ben bu kişilerin eleştirilmesine ses çıkarmışım gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmış. komik.
ali ece'yi,
mehmet demirkol'u, ne bileyim,
uğur meleke'yi eleştirirsen, mesela "biz kazanacağız demişler, komik, çok romantik davranmışlar," dersen, ben de seni eleştirebilirim, ama vicdansız ya da terbiyesiz demem. ancak sen, bu insanlara hiç bir şey bilmeden, müthiş fütursuz bir tavırla "satılmış" dersen ben sana vicdansız da derim terbiyesiz de. bir yazara yapılabilecek en berbat ve aşağılayıcı ithamdır, kalemini satmak. böyle kolay değil bu işler, olmamalı, olamaz. ancak sizin için sorun değildir, çünkü sizler hayata
metin oktay gibi değil,
emre belözoğlu gibi bakıyorsunuz. hangi formayı giyerseniz, rakibiniz sizden nefret edecek siz de ondan nefret edeceksiniz. sizin yüreğiniz galatasaray sevgisiyle değil, müthiş bir paranoyaklık ve akıl tutulmasıyla atmaya başlamış farkında değilsiniz. elbet bunda bu futbol ortamının payı büyük, ancak bu kimseyi aklamaz.
bir diğer noktaysa şu sözde adalet arayışınız. siz adalet değil, intikam arıyorsunuz. adalet arayanlar suçluların diliyle konuşmazlar. adalet ise bu sistemde gelmez, sadece kişileri yargılar belki cezalandırırsınız. ancak yarın aynı suçtan sizin takımınız da mahkemelere düşer, ne olduğunuzu şaşırırsınız. siz futbolu bu hale getiren sistemle değil, fenerbahçe'yle savaşıyorsunuz. onların bu halde oluşundan zevk alıyorsunuz. evet, zulme karşı isyan haktır. biz bu yüzden sevdik
bülent korkmaz'ı,
gheorghe hagi'yi,
fatih terim'i; fakat sizinki başka bir şey. isyan değil. siz başkasının zulmünü yıkıp kendi zulmünüzü muktedir kılmak niyetindesiniz. bu yüzden kendiniz gibi düşünmeyen herkese saldırıyorsunuz. bu yüzden sizden olmayan herkes 'satılmış'. bu yüzden sizin üslubunuz,
aziz yıldırım'ınkinden farklı değil!
bu gün,
22 mayıs 2013 fenerbahçe trabzonspor maçından evvel, teknik direktörler ve futbolcular çıkmış 'itidal çağrısı'nda bulunuyor. şaka gibi değil mi? futbol yahu, adam itidal çağrısında bulunmak zorunda kalıyor ama! futbol dünyamız bu hale gelmiş, siz halen iki sene öncenin hesabının peşindesiniz. evet, hesap soracağız ve sormak zorundayız ancak bunu yaparken kimseye incitmemek lazım, bir. kimseyi yalan yanlış laflarla itham etmemek lazım, iki.
lafı uzatmayayım. böyle daha çok buraklar ölür, yusuflar hapse düşer, muzlar sallanır. çünkü takım sevgisini rakibine nefret üzerinden kuran, böyle yaptıkça da paranoyaklaşan ve insanlardan, farklı fikirlerden nefret eden bir toplum haline geliyoruz. yazık oluyor.
bir kelam da beni destekleyen ve gitmememi isteyen arkadaşlara edeyim: çok teşekkür ediyorum öncelikle. bana destek verdiğiniz için değil, işin o kısmı çok mühim değil, fakat halen aklı selim düşünebilen ve elini yüreğine götürdüğünde metin oktay'ın kemiklerini sızlatmayan insanlar olduğunu gösterdiğiniz için. artık sözlüğe girerken geriliyorum, bu yüzden bir süre sadece okuyucu olacağım. bundan başka da bir şey yazmayacağım, cevap vermeyeceğim. çünkü bu işin de futbol yöneticilerinin ucuz tartışmalarına dönmesini istemiyorum. söyleyeceğimi söyledim. tekrar teşekkür ediyorum.
son olarak; ben galatasaraylıyım arkadaşlar.
fikrim, vicdanım hürdür. ben değerlerimi felipe melo'dan almadım. isyanı gheorghe hagi'den, tevazuyu ve centilmenliği metin oktay'dan, gözünü yükseklerden ayırmamayı ise fatih terim'den öğrendim. bizim köklerimizde
tevfik fikret yatar, ali sami bey yatar. biz farklı fikirlere kuduz köpekler gibi saldıran anlayışsız, tahammülsüz insanlar olamayız. bu hakkımız yok. bu köklere ihanet edemeyiz.
haydi eyvallah.