• 10
    (bkz: #1081148) entry'sine (-sine ne lan, benim işte bu, entryime) gülenler, bir önceki entry'i (bkz: #1081072) okusalardı meselenin ne olduğunu, neye istinaden yazıldığını anlarlardı. zira o entry'de -benim gibi- albayrak'ı eleştirenlerin albayrak kadar galatasaraylı olmadığı iddia edilmiş, bu bir.

    "benden fazla sevmeyen" demek, "en fazla benim kadar seviyordur" demektir ki bunda acayip bir şey yok zira bu sevginin bir ölçeği yoktur, hepimiz seviyoruz ve aynı aşkla seviyoruz işte diye biliyorum, bu iki.
  • 12
    kendisine "albayrak senden daha iyi galatasaraylı" şeklinde yorum yapınca çıldırır ama

    - kimin ne kadar değerli olduğunu belirler: "metin oktay'ın da değil çorabı, ayağının tırnağı olacak seviyede bir adam değil. "
    - insanları kategorize eder, en iyi galatasaraylı kendisidir çünkü: "hadi siz şimdi hakan şükür'le kolkola, egemen bağış'larınızla galatasaray'a sövün."
    - kimin ne hakkında konuşması gerektiğini belirleyecek haddi kendisinde bulur: "siz efsane nedir, simge isim nasıl olunur bilmiyorsunuz. bilmeden konuşmasanız daha hayırlı olur."
    - tanımadığı insanların güdümlü olduğunu, çıkarcı olduğunu iddia edebilir: "kabul edebilenlerin de "fikri hür vicdanı hür" bir galatasaray taraftarı olduklarından kuşku duyuyorum."

    (bkz: #1136602) numaralı entry'sini hiç beğenmedim, fikirlerini insanlara hakaret etmeden yazarsa memnun olurum.
  • 15
    (bkz: #1249060) isyanında çok haklı olan yazar. ancak yaşananlar herkesi paranoyak yaptı, şu futbol ortamında kimseye güven kalmadı artık. burada olumlu şeyler iki gün konuşuluyor, ancak olumsuzluklar yıllarca hafızalardan silinmiyor.

    sözlük yazarları olarak daha sağduyulu olmamız gerekiyor. bende biliyorum bağış erten'in 3 temmuz sürecindeki tutumunu ama belki adam imana gelmiştir. heme satılmış kalemler diye suçlamak doğru olmaz.
  • 17
    (bkz: #1249060)

    ben de son zamanlarda yaşanan şiddet olayları ve sözlükteki benzer sebeplerden ötürü baya soğudum spordan ve sözlükten. 3 gündür yazacak tek kelime bulamıyorum. 3-4 gün aradan sonra ilk entrymi kendisinin bu yazısını kutlamak sebebiyle giriyorum. ''benim gitmem birşeyi değiştirmez zaten'' demiş ama yanılıyor. varlığı ve mücadelesi hep önemliydi, hep de önemli olacaktır. gitmek kolay, kalıp bu tip insanlara meydanı boş bırakmamak olay.

    birazcık hatırım varsa, kalmasını ve bizi yalnız bırakmamasını rica ediyorum kendisinden.
  • 18
    interaktif taraftar sitelerinden çok fazla şey bekleyen yazar.
    yine de antu'ya göre, fenerbahçe sözlüğe göre, hatta gscimbom'a göre son derece kaliteli bir ortam galatasaray sözlük.
    hep diyorum en az 20 milyon taraftarı olan bir camiayız. bu kadar büyük bir topluluk arasında anket yapılsa genel seçim sonucunu hata payı olmadan bulursun. yani türkiye profili neyse taraftar profili oldur. hah işte bunun internet kullananı da türkiye'nin internet kullanan insan profili ile örtüşür. yani herkesden seviyeli yorum beklemesi işin niteliğine aykırı. ama galatasaray sözlüğün hakkını da yemesin. çünkü ortalamanın üzerinde bir standardı olduğu rahatlıkla söylenebilir. tabi ki yazmaya devam etmesini istemekle birlikte yazıp yazmaması kendi tercihidir. diğerlerinden ne kadar iyi olursa olsun yine de böyle bir ortamda bulunmak istemiyorum da diyebilir, saygı duyarım. ama spor konuşacaksa sanıyorum şimdilik buradan daha düzgün bir platform bulması mümkün değil internette.
  • 19
    (bkz: #1249060) numaralı entry'si ile büyük saçmalamıştır.

    kendisi fazla iyimser bir yazarmış. satılmışı kiralanmışı bilmem ama başta ali ece olmak üzere türk spor basını nefretimdir. burada bizler bu türk spor basını denen topluluktan genelde haz etmeyiz. kendisi haz ediyorsa yazacağı doğru platform burası değil.

    al sana ali ece misal. (bkz: #1249094) bu adam ağzıyla kuş tutsa neyime ?

    galatasaray'ı sevmeyeni ben de sevmem.
  • 20
    (bkz: #1249060)

    yazısıyla sözlüğün durumunu aslında ortaya koymuş ama,

    şimdi bu arkadaş gibi düşünen yazarlara da bir sözüm var, iyi güzel bırakıyorsunuz da bırakırken de yeni yazarlar buraları ne hale getirdi demek yerine kalıp sizin gibi düşünenlere destek olsanız, sizin gibi düşünen yazarların yazılarının altına bir kalem de siz yazsanız çekip gitmek yerine daha iyi olmaz mı ?

    okumak zorunda değilsiniz ama düşüncenizi neden saklıyorsunuz ?

    arkadaşlar benim gözlemlediğim tek bir şey var, belli şeyler sürekli yazılıyor, sürekli ''on'' alma cabası üzerinden aynı kalıplar, farklı düşünen adamlara küfür, kafir, nick altı yazılar vs. vs. vs. ve bu durum sözlükde yazan adamların okuyan adamların ister istemez bilinç altına işliyor burda hep aynı şeyleri okumaktan tartıya cıkaramıyor bilgilerini hep sağda kalıyor yada solda cünkü tartışmıyoruz. hep aynı düşünüyoruz.

    ilk günden beri bu platformu duyduğumdan beri, okumaya başladığımdan beri aklımdaki tek soru işareti vardı o da;

    yahu galatasaray bir tane doğrusu yanlısı belli neyi tartışıp muhabbeti arttırıcaz ? ama yanıldım ve mutlu oldum burda herkes istediği gibi yazabiliyor ve doğruyu yanlışı daha akılcı çözebiliyoruz.

    ama herkes popüler olucam diye aynı şeyleri yazmaya devam eder, karşıt görüşteki yazarlar cekip giderse veya sindirtilirse ne yazıkki ilk düşüncelerimde ilerleyen zamanlarda haklı cıkmış olucam üzülerek.
  • 21
    (bkz: #1249060)

    olayı yanlış anlamış yazar. o saydığı isimler, ülkemizde alenen yaşanan şike ve ırkçılık olayları ile ilgili bir bildiriye imza attılar mı ? böyle ''biz kazanacağız'' gibi bir motto ile yola çıkıp, şike ve ırkçılık yapanların futbolumuzda yeri olmamasını sağlayacak somut bir adım attılar mı? ama şimdi çıkıp der ki; ''bu insanlar televizyonda, köşelerinde şike ve ırkçılığı yanlış bulduklarını belirttiler'' ee güzel de, bunu herkes yapar. sen şimdi şike ve ırkçılık ile ilgili türlü bahanelerin arkasına sığın ve konuşma. konuşsan da üstün körü geç, yanlış falan de ama iş başka konuya gelince, hemen ayaklan, bildiriler yayınla, kampanya başlat. adama gülerler ve sorarlar; 2 yıldır neredeydiniz beyler ??

    ben bu bağış erten'in ''şikeyi tek fenerbahçe mi yaptı?'' dediğini kulaklarım ile duydum. diğer isimlerin de aynı şekilde, ırkçılığı ve şikenin üstünü örtmek için nasıl yırtındıklarını gördüm, duydum, okudum. bunlar mı türkiye'nin en kişilikli yorumcuları? kimi kandırıyoruz beyler? ben şike ve ırkçılığa karşı aynı duyarlılık ile yaklaşmayanları samimi bulmuyorum. eğer bu insanları eleştiriyorum diye, yazar arkadaşın dediği gibi pisliksem, terbiyesiz isem bununla gurur duyarım. çünkü ben bu suça susarak ortam oldum demem. ama tarih, susup bu suça ortak olan gazeteci, televizyoncu ve bu tür insanların hepsini yazıyor, yazacak.

    son olarak, eleştiri yapanlara vicdansız olarak belirtmiş. ilk okuduğumda güldüm. çünkü; bir gün kendi takımı olan galatasaray'ın trabzonspor gibi bir duruma düşmeyeceğinin, haksızlık ve adaletsizlik ile karşılaşmayacağının garantisi yok. sen bugün bunlara susarsan, yarın senin de karşına gelir. bak zokora'ya ırkçılık yapıldı hasır altı edildi, bugün senin oyuncuna yapıldı ve karşına çıktı. şikenin de böyle olmayacağını ne bileceksin? bir gün senin de elinden haksızlık ile şike ile şampiyonluğun alınırsa, o zaman hangi yüz ile çıkıp hak arayacak, söz söyleyeceksin?

    bugün işte tam da bu noktada bu insanları eleştiriyorum, eleştiriyoruz. alenen yapılan şike ve ırkçılık konularında susup, bugün böyle parlarsan ve öne çıkarsan komik duruma düşersin ve bu tür eleştirileri de alırsın. sen kalkıp tapelerde ne tür işlere karıştığı ortada olan gazeteciler ile çalış, sonra adalet diye haykır, temiz futbol de, şiddete hayır de. adama gülerler.
  • 22
    şimdi, bazı arkadaşlar işi ali ece boyutundan kişiselleştirdiğimi düşündüğü için bir açıklama yapma gereği hissettim. buna hiç bir şekilde cevap vermeyeceğimi de belirteyim.

    bilmiyorum yazıyı nasıl okuyorsunuz, ancak özellikle belirttim ki bu çıkışımın tek sebebi biz kazanacağız değildi. ben ali ece için girdiğim tartışmalara, mehmet demirkol için de, arda turan için de girdim. daha doğrusu, ben ne ali ece ne mehmet demirkol ne de arda turan için tartıştım. bir zihniyet var, bu zihniyete göre herkes suçlu, galatasaray ve onu savunanlar hariç! ben bu zihniyete, bunun savunucularına karşı tartıştım. yani türk futbolu için, vicdan için. böyle paranoyakça ona buna sallayan zatlar var, bunlar türk futbolunu bataklığa sürüklüyorlar. galatasaraylılığı, o değerleri hiç anlayamamışlar! bu zatlar için kendilerininkinden başka fikir (bakın doğru demiyorum, yanlış ya da doğru, fikir!) yok. bir şeyi algılamakta güçlük çekmememiz lazım artık: insanlar farklı düşünebilirler. ali ece, ya da mehmet demirkol, ya da bir başkası hiç bir zaman şike meselesinde fenerbahçe'yi haklı bulduklarını söylemediler, ama söyleyebilirlerdi de. bu onları satılmış yapmazdı. bir çok dava tartışılıyor türkiye'de, bu da tartışılabilir gayet tabii.

    öte yandan, sanki ben bu kişilerin eleştirilmesine ses çıkarmışım gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmış. komik. ali ece'yi, mehmet demirkol'u, ne bileyim, uğur meleke'yi eleştirirsen, mesela "biz kazanacağız demişler, komik, çok romantik davranmışlar," dersen, ben de seni eleştirebilirim, ama vicdansız ya da terbiyesiz demem. ancak sen, bu insanlara hiç bir şey bilmeden, müthiş fütursuz bir tavırla "satılmış" dersen ben sana vicdansız da derim terbiyesiz de. bir yazara yapılabilecek en berbat ve aşağılayıcı ithamdır, kalemini satmak. böyle kolay değil bu işler, olmamalı, olamaz. ancak sizin için sorun değildir, çünkü sizler hayata metin oktay gibi değil, emre belözoğlu gibi bakıyorsunuz. hangi formayı giyerseniz, rakibiniz sizden nefret edecek siz de ondan nefret edeceksiniz. sizin yüreğiniz galatasaray sevgisiyle değil, müthiş bir paranoyaklık ve akıl tutulmasıyla atmaya başlamış farkında değilsiniz. elbet bunda bu futbol ortamının payı büyük, ancak bu kimseyi aklamaz.

    bir diğer noktaysa şu sözde adalet arayışınız. siz adalet değil, intikam arıyorsunuz. adalet arayanlar suçluların diliyle konuşmazlar. adalet ise bu sistemde gelmez, sadece kişileri yargılar belki cezalandırırsınız. ancak yarın aynı suçtan sizin takımınız da mahkemelere düşer, ne olduğunuzu şaşırırsınız. siz futbolu bu hale getiren sistemle değil, fenerbahçe'yle savaşıyorsunuz. onların bu halde oluşundan zevk alıyorsunuz. evet, zulme karşı isyan haktır. biz bu yüzden sevdik bülent korkmaz'ı, gheorghe hagi'yi, fatih terim'i; fakat sizinki başka bir şey. isyan değil. siz başkasının zulmünü yıkıp kendi zulmünüzü muktedir kılmak niyetindesiniz. bu yüzden kendiniz gibi düşünmeyen herkese saldırıyorsunuz. bu yüzden sizden olmayan herkes 'satılmış'. bu yüzden sizin üslubunuz, aziz yıldırım'ınkinden farklı değil!

    bu gün, 22 mayıs 2013 fenerbahçe trabzonspor maçından evvel, teknik direktörler ve futbolcular çıkmış 'itidal çağrısı'nda bulunuyor. şaka gibi değil mi? futbol yahu, adam itidal çağrısında bulunmak zorunda kalıyor ama! futbol dünyamız bu hale gelmiş, siz halen iki sene öncenin hesabının peşindesiniz. evet, hesap soracağız ve sormak zorundayız ancak bunu yaparken kimseye incitmemek lazım, bir. kimseyi yalan yanlış laflarla itham etmemek lazım, iki.

    lafı uzatmayayım. böyle daha çok buraklar ölür, yusuflar hapse düşer, muzlar sallanır. çünkü takım sevgisini rakibine nefret üzerinden kuran, böyle yaptıkça da paranoyaklaşan ve insanlardan, farklı fikirlerden nefret eden bir toplum haline geliyoruz. yazık oluyor.

    bir kelam da beni destekleyen ve gitmememi isteyen arkadaşlara edeyim: çok teşekkür ediyorum öncelikle. bana destek verdiğiniz için değil, işin o kısmı çok mühim değil, fakat halen aklı selim düşünebilen ve elini yüreğine götürdüğünde metin oktay'ın kemiklerini sızlatmayan insanlar olduğunu gösterdiğiniz için. artık sözlüğe girerken geriliyorum, bu yüzden bir süre sadece okuyucu olacağım. bundan başka da bir şey yazmayacağım, cevap vermeyeceğim. çünkü bu işin de futbol yöneticilerinin ucuz tartışmalarına dönmesini istemiyorum. söyleyeceğimi söyledim. tekrar teşekkür ediyorum.

    son olarak; ben galatasaraylıyım arkadaşlar.fikrim, vicdanım hürdür. ben değerlerimi felipe melo'dan almadım. isyanı gheorghe hagi'den, tevazuyu ve centilmenliği metin oktay'dan, gözünü yükseklerden ayırmamayı ise fatih terim'den öğrendim. bizim köklerimizde tevfik fikret yatar, ali sami bey yatar. biz farklı fikirlere kuduz köpekler gibi saldıran anlayışsız, tahammülsüz insanlar olamayız. bu hakkımız yok. bu köklere ihanet edemeyiz.

    haydi eyvallah.
  • 23
    kendisinin anladığım kadarıyla gerçekten bu medyanın dinamiklerinden haberi yok. yazı yazdığım kurum ki sporla çok da alakası yok, fenere fazla yüklenme bak bizim patron fenerli diyorsa, bilmiyorsan susacaksın.

    biz kazanacağız diyenlerin %95'i pislik kere pislik ve şikenin ş'sini ağızlarına ve kalemleriyle köşelerine taşıyamamış acizlerden oluşuyor.

    tekrar düşünmeni tavsiye ederim.

    sevgiler.
  • 24
    sağolsun, sayesinde bir sürü insanı kadro dışına ekledim.
    ayrıca bu yazısı bence kalıcı olarak sözlük girşinde olmalı.

    "son olarak; ben galatasaraylıyım arkadaşlar. fikrim, vicdanım hürdür. ben değerlerimi felipe melo'dan almadım. isyanı gheorghe hagi'den, tevazuyu ve centilmenliği metin oktay'dan, gözünü yükseklerden ayırmamayı ise fatih terim'den öğrendim. bizim köklerimizde tevfik fikret yatar, ali sami bey yatar. biz farklı fikirlere kuduz köpekler gibi saldıran anlayışsız, tahammülsüz insanlar olamayız. bu hakkımız yok. bu köklere ihanet edemeyiz. "

    bu adamın düşüncelerine yanlış diyenlere kötü bir haberim var. yanlış takımı tutuyorsunuz.

    galatasaray, ezeli rakibinin 10 dakikalığına da olsa formasını giyen metin oktaydır. galatasaray, ezeli rakibi ispanya'ya geldiğinde onları karşılayan arda turan'dır. galatasaray, gözü daima yükseklerde olan fakat toplantılarda olan her şeye rağmen rakibine tek ses çıkarmayan fatih terim'dir. galatasaray, büyük ayıp yapmış olmasına rağmen, konuyu geçiştirip ortamı sakinleştirmek isteyen ünal aysal'dır. galatasaray ezeli rakibinin stadyumunda şampiyonluk kutlarken "abartmayın abi ya" diyen selçuk inan'dır.

    galatasaray, sadece renklerini sever, başka renklere saygı duyar ve ne olursa olsun onlardan nefret etmez.

    siz bunları anlayamadıysanız, yanlış takımı tutuyorsunuz.
  • 25
    basın mensuplarını genelleyip haklarında yazılanlara kızmış bu arkadaş da, vakti zamanında kendisi hiç tanımadığını söylediği ali dürüst için "çıkarcı" ifadesini kullanmıştır. benim bildiğim çıkarcılık da pek hoş bir söylem değil. hele hiç tanımadığını söylediğin bir insan sırf sana öyle bir izlenim uyandırdı diye mesnetsiz şekilde kişiyi böyle nitelemek ne kadar etik?

    (bkz: #578440)
App Store'dan indirin Google Play'den alın