resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 6651
    hellas verona ile yaptıkları kıymetliydi ama üzerinde baskı yoktu bir şey yoktu. burası başka boyut, mental olarak sağlıklı kalmadan burada işler yürümüyor. galatasaray'ın şampiyonluk baskısını, taraftar etkisini vs. hâlen kaldırabileceğini düşünmüyorum.

    o yüzden en az 5 yıl falan bizden uzak olup stajına devam etmeli başka takımlarda.
  • 6653
    en stresli ve en sabrımızın olmadığı zamanda göreve gelip, bir de bunların üstüne bizim aleyhimizdeki facia skorlara, facia maçlara imza atmış olmasaydı, muhtemelen takımın başında daha uzun süre kalıp, daha başarılı olabilirdi.

    kendisini, özbek kardeşlerin sazına uyup sneijder'in olmadık bir şekilde takımdan yollanmasına ayak uydurduğu için pek sevmem, ama yerli hoca (yani okan buruk) olmayacaksa tercihimiz gelmesine çok da olumsuz bakmam.

    çünkü tudor, diğer ismi geçen yabancılara göre hem ligi, hem kulübü hem de ülkeyi biliyor. ayrıca hırslı bir kişiliği olduğu için kendini ispat etmek için geçmiştekinden de fazla efor sarfedeceğini düşünüyorum, winner bir karakteri var ama henüz sahaya yansıtamadı o başka.*
  • 6654
    kendisini seviyorum. gönderilmesine sinirlenmiştim. berbat maçları vardı evet, fakat benzer maçları, belki de fazlasını her teknik direktörümüzün geçmişinde bulabilirsiniz.

    bununla beraber, yeniden göreve getirilmesi bence en hafif tabiri ile ahmaklık olur. galatasaray, taraftarla kavga ederek yönetilemiyor, bunun artık görülmüş olması lazım. yola taraftar nezdinde 0 krediyle başlayacak bir teknik direktörün ayakta kalabilmesi mümkün değil. gerçekten çok sınırlı enerjimiz ve kaynağımızı birbirimizi boğazlamaya ayıracak lüksümüz yok.

    taraftarı arkasına alacak biri bulunsun, çok rica ediyorum.
  • 6655
    bana göre 21. yüzyılda takıma en iyi futbolu oynatmış (her ne kadar 8 hafta sürse de) galatasaray teknik direktörüdür. genlerimize uygun bir baskı ve coşku oyunuydu ortaya koymak istediği ve o sezonun ilk 8 haftasında gösterdiği. hem taktik hem kondisyon hem de karakter olarak resmen nakavt ediyorduk rakipleri.

    ancak şöyle bir durum oluştu o dönem: "kadro çok iyi tudorluk bi'şey yok" söylemleri yayılmaya başladı. futbolcular kendi özel kitlelerini oluşturup ülkeye ısındı. ortaya çıkan muazzam tablonun kimin eseri olduğu konusunda yayılan algılardan futbolcular da etkilenmeye başladı ve hocayla aralarında başarının paylaşılması meselesi başladı. medya "oyun güzel ama işlememeye başlarsa tudor'un b planı yok" algısı yayıyordu bi yandan. medya, tudor ve taraftar bütünleşmesinin önüne geçmek için elinden geleni yapıyordu. üstelik bunu yapanlar sadece suyun karşı medyası değildi, kime yakın oldukları bilinen gs'li gazeteciler bile bu yönde algı işliyordu. başarıyı yönetmenin zor olduğu zamanlar gelmişti.

    bu arada tudor bu oyunun yüksek efor gerektirdiği için hem içeride hem dışarıda uzun süre oynanamayacağının farkındaydı ve deplasmanları daha sakin ve garantici geçirmek için b planını uygulamaya başladı. deplasmanlara 3-4-2-1 çıkıp, rakibi önde değil 2. bölgede baskılayıp boşluk kovalayarak atalım, geride daha sıkı defans yapacağız nasılsa kolay gol yemeyiz düşüncesindeydi. ancak sonuç öyle olmadı. kadro, bu b planına ikna olmadı. çok merak edenler açıp maçları izleyerek, bazı futbolcuların tuhaf hareketlerini fark edeceklerdir. malatya maçını izlerken şu cümleyi kurmuştum: "futbolcular tudor'u göndermeyi kafaya koymuşlar." sonrası malum.

    igor tudor, daha 40 yaşında bile değildi. özellikle büyük takım teknik direktörlüğü konusunda hatalar yapması hiç tuhaf değildi. rakiplerin, medyanın gazıyla zaten sneijder vs. gibi mevzular yüzünden arasının nispeten açık olduğu taraftarla bütünleşmesinin engellendiği yetmezmiş gibi son olarak futbolcuları da kaybedince ayrılık kaçınılmaz oldu. süreci yönetmek için kendi camiasından bile hiçbir destek görmediği gibi köstek olundu.

    allah aşkına şu basın toplantısını izleyin. takım kazanmış ve lider ama arkasında ne bir taraftar desteği, ne bir yönetim yardımı kalmış, yalnız bırakılmış gencecik teknik direktörün psikolojisini anlamaya çalışın.

    https://www.youtube.com/watch?v=y9Q40Ffq1vI

    kendisi takımdan ayrıldıktan sonra sadece iki futbolcu veda mesajı yayınlamıştı: gomis ve ndiaye. bu bile bazı şeyleri açıklamak için yeterli. kendisinin tecrübesizlik ve iletişim gibi sorunları vardı ama galatasaray taraftarı, camiası ve medyası tarafından da sahiplenilmediğini ve malum sebepler yüzünden bir an evvel gönderilmesi için özellikle çaba harcandığını asla unutmuyorum.

    artık biraz daha tecrübeli ve olgun olduğunu düşünüyorum. karakter, cesaret, hırs, azim, enerji, teknik, taktik, kondisyon zaten hep vardı.
  • 6656
    adı geçen teknik direktörler arasında ilk üç tercihimden biri olmaz. ama gelirse yangın yapmam. verona'da güzel bir dönem geçirdi. bugünden bakınca, bizdeki döneminde de aslında potansiyel vadediyordu. fatih terim boşta olmasa muhtemelen o birkaç facia sonuca rağmen gönderilmezdi. belki o birkaç facia sonuç bile yaşanmazdı. o zaman gönderilmesi doğruydu, yanlış anlaşılmasın fakat demek istediğim, tudor'un yeteneksiz ve bilgisiz bir hoca olmadığı.
  • 6658
    maalesef doğru ya da yanlış fatih terim lobisi tarafından çatır çatır yendi. fatih hoca boştaysa, vah ki ne vah yeni teknik direktörün haline. mancini de benzer sıkıntıları yaşadı. tribüne ismiyle çağrılıp yuhalanarak fatih terim diye bağırıldı tribünlerde. bunlar çok çabuk unutuluyor. kendisinin kurduğu kadroyla fatih hoca 2 şampiyonluk aldı. 60 transfer yapıp takımı değiştirdiği 3 senede ise şampiyonluk alamadı fatih hoca. şu an o kadar şiddetli olmasa da benzer durum mevcut. durum daha az şiddetli ve tudor eskisinden daha iyi durumda. yine de galatasaray taraftarını birleştiremeyecek bir isim. bu ülkede dinamikler farklı. bizim kulübümüzde de farklı. terim-aysal olaylarından sonra klopp veya pep gelseydi de benzer sıkıntılar olacaktı. bu takım cevat güler ile de mutlu sona ulaştı. galatasaray sonrası gittiği her yerden kovulan hamza hamzaoğlu ile de. galatasaray kulübündeki en önemli durum taraftarı kenetlemek/bitleştirmektir. tudor çok iyi bir hoca ama en başında dediğim gibi taraftarı birleştirebilecek bir isim değil. artık fatih hoca bile bu isim değil. şu an genç/yenilikçi bir teknik direktör veya okan buruk bu şartları sağlayan isimler olacaktır diye düşünüyorum. umarım tudor'u getirmek gibi bir hata yapılmaz.
  • 6661
    dursun özbek’in getirebileceği en iyi hocadır. fatih terim’in bu sefer dursun’un lafıyla kulübe döneceğine inanmıyorum zira 2017’de de dursun’un son 6 ayı olduğunu bilerek gelmişti ki dursun’un muhteşem(!) öngörüsü sağolsun çok daha erken bir şekilde kulübün başına bir başkan seçebildik. dursun, başkan falan değildir.

    edit: igor tudor da hoca falan değildir.
  • 6662
    çatır çatır futbol oynattığı dönemde b planı yok diye eleştiriliyordu, gönderildi. o dönemki medya baskısını da kaldıramadığı kesin. çünkü b planı yok lafı arttıkça tuhaf tuhaf denemeler yapmaya başladığını hatırlıyorum, fakat o dönemden sonra takımda özellikle son 2 yıldır çalışan a planı da göremedik.

    derbilerde başarısızdı. derbi atmosferini kaldıramıyordu fakat tudor döneminde bazı maçlarda oynadığımız futbolu ben 2010'lı yıllardan sonra pek görmedim. olumlu anlamda da olumsuz anlamda da zirvelerde dolaşan bir futbol izlemiştik ve ben hiçbir teknik direktörün bir basın toplantısında bu derece muhabirler tarafından yenmeye çalışıldığını görmedim.

    eğer medya baskısını daha iyi kaldırmaya başladıysa o kendisini yemeye çalışan muhabirlere karşı direncini koruyabilecekse bir kez daha denenebilecek bir teknik direktör.

    okan buruk'un ardından şu anki şartlarda en iyi 2. tercih olduğunu düşünüyorum.
  • 6663
    5 kişinin sürekli kapkapçı çocuğa telefon çaldırmış gibi rakibin peşinden depar attığı yüksek eforlu oyunun iyi futbol zannedilmesi nedneiyle güzel bir oyun oynattığı zannedilen hoca. öncelikle futbol seyircisinin şunu anlaması lazım. seyir zevki ve kalite aynı şey değil. hatta modern futbol denilen oyun futbolun seyir zevki en düşük halinden biridir. tudor'un galatasaray'da o efsane 8 haftasından bir klip oluşturmuşlardı ne top oynatıyor diye, klibi izleyen beşiktaşlı bir sosyal medya fenomeni olm top hep rakipte bu klibi fatih terim mi hazırladı diye dalga geçmişti. tudor'un oynattığı o çok övülen oyun tam olarak buydu çünkü.

    kendisi kötü hoca mı, değil ama büyük takım için kötü hoca. çünkü başarılı bir a planı var ancak o a olanı büyük takımlar için uygun değil. büyük maçlarda büyük dağıldı, kimlikte yazan yaşı bile 38 olan adebayor içimizden geçmişti. 2. maç o emmanuel adebayor'u göğüs izasına anca gelen ve doğru düzgün kafaya bile çıkamayan jason denayer'e kilitletmişti.

    temmuz ayında sezonu açmıştı bize, eforlu oyun için hazırladığı takım hayvan gibi efor yapmış rakipler de sezonu ağustos ortasında açtıkları için o efora karşılık verememişti. ne zaman kondisyon durumları eşitlendi fark yaratamamaya başladık, tudor da saçma sapan arayışlara girdi. zaten tamamen 4'lü dizilim için kadro kurmasına rağmen bir şey olsa da 3 lüye dönsem diye dört gözle bekleyen bir tarzı vardı.

    ben kendisinin kötü hoca olduğunu düşünmüyorum, ancak kesinlikle yarışmacı bir takımın hocası olamaz. ayrıca kendisi insan ilişkileri de sorunlu biri. kendi getirdiği oyuncuların bile yarısıyla sorun yaşamış ki maicon pereira roque az kalsın dövecekmiş kendisini araya girmişler o dönem, nigel de jong sırf bu adama kızıdğından sözleşmesini fesh etmemişti. armindo bruma'ya yaptıklarını zaten bilmeyen yok. kendisinin geçen sene yardımcılığını yaptığı andrea pirlo şuan karagümrük'ün başında. bu yönden de ayrı bir komedi olur kendisinin tekrar başımıza geçmesi. umarım böyle bir hata yapılmaz.
  • 6664
    kendisinin dönemindeki ilk 7 maçlık iyi performansı sadece sezonu erken açmaya bağlamanın haksızlık olduğunu düşündüğüm eski teknik direktörümüz. eğer olay sırf sezonu erken açmaysa biz veya diğer takımlar her sezonu erken açtığımızda fark yaratılması gerekiyor gerekiyor ilk haftalarda. kendisinin dönemi hariç ben böyle bir durum hatırlamıyorum. geçen sene mesela temmuzda açtık sezonu psv eşleşmesi ile. sezona nasıl başladığımızı detaylı açıklamaya gerek olduğunu düşünmüyorum, herkes ne olduğunu hatırlıyor gayet iyi. eğer olay kötü maçlar yaşamaksa biz en farklı yenilgileri fatih terim döneminde aldık. buradan yola çıkıp fatih terim kötü hoca diyebilir miyiz? kötü maç yaşamayan teknik direktör var mı ki dünyada kendisini 1-2 maçtaki oyunla değerlendirelim.

    daha önce de yazılmış ama ben kendisinin geliştirmesi gereken en önemli konunun iletişim olduğunu düşünüyorum. gerek oyuncularla gerek medyayla ilişkileri performansını çok fazla etkiliyordu. bunu çözebileceğini düşünüyorsa kendisine bir şans verilebilir diye düşünüyorum.
  • 6665
    tarihte hiçbir teknik adama verilmemiş transfer ve maaş bütçesi ile başladığı sezonda eksik kadro kurmuş ardından önce östersunds'a elenmiş (hadi burada tam kadro değildik), ardından iyi giriş yaptığı ligde 8 puan farktan ta üçüncü sıraya kadar gerilemiş, imdat kolunu çekmesek* galatasaray'ı çok zor bir durumun içine atacak olan menajerdir. 8 puandan üçüncü sıraya düşmesi değil de xyz lobisi yemiş kendisini.*

    elbette torrentle kıyaslamam ama marco rose ismi geçiyorken de kendisini isteyecek değilim.
  • 6668
    derbilerdeki ürkek oyunundan vazgeçecekse gelsin. fatih hoca boşta olmasa bence yollanmazdı, şanssızlığı fatih hocanın boşta olması taraftarın ve oyuncuların kendisine sırt çevirmesi oldu. oynattığı baskın ve presli futbolu ben çok beğeniyordum, maliyetlere takılmadan kurduğu kadro iki sene şampiyon oldu. aynı hataları tekrarlamayacaksa gelebilir. italya'da iyi tecrübe kazandı, ligi ve ülkemizi biliyor. ilk tercihim hala okan hoca ama yabancı hoca denemesi oladak gibi, taraftar topyekun yuklenmeyecekse tudor iyi tercih olur.
  • 6669
    kendisi birdaha galatasaray teknik direktörü olur mu, olmaz mı umrumda olmayan teknik direktör. torrent'ten sonra olsa da olur, olmasa da benim için.

    sadece kendisi eleştirilirken başlıkta belki de en sık kullanılan argüman art arda kaybettiği 4 deplasman maçı. bunu çok mantıklı bulmuyorum açıkçası. kağıt üzerinde tabi ki kötü duruyor.

    detaylara bakacak olursak;
    fenerbahçe derbisinde hasan ali'nin elle kestiği pozisyona penaltı verilse ve belhanda çift sarıdan atılmasa (ki temas vardı o pozisyonda. penaltı olmasa bile ikinci sarı gerekmezdi) belki galibiyet serimiz devam edecekti.
    (not: evimizde fenerbahçe'yi o tarihe kadar 3 senedir yenemiyorduk ve o tarihten beri 5 senedir yenemiyoruz bu arada)

    ertesi hafta trabzonspor deplasmanında olcay'ın sahtekarlığı sonucunda feghouli son derece haksız yere atılmış ve ikinci yarıda ndoye'un önüne düşen top ve yusuf'un denayer'e çarpmasa ağlara girmeyecek topuyla birlikte moralmen tamamen çökmüştük.
    (not: ertesi sezon aynı deplasmanda yine 10 kişi kalıp bu sefer 4-0 yenilmiştik)

    5-1 kaybedilen başakşehir maçında ise şok yaşayıp 2-0 geriye düştükten sonra geri dönme sinyalleri verirken 2-1'den 3 dakika sonra yine denayer'e çarpmasa kalecinin kontrolünde kalacak topla geri dönme umutlarımız suya düşmüş ve dağılmıştık.
    (not: bu takıma daha önce o statta iki defa 4-0 kaybetmiştik, birinde prandelli, diğerinde tudor baştaydı)

    ardından rekor skorla bitebilecek olan beşiktaş derbisi geldi. ilk yarısını kafa kafaya oynadığımız ve pozisyonlar bulduğumuz maçın ikinci ilk atağında muslera'nın olağanüstü hatasından gol yiyerek yine moralmen çökerek tamamen dağılmıştık.
    (not: bu statta henüz galibiyetimiz dahi bulunmuyor)

    tudor'un kovulmasına vesile olan ve bardağın son damlası olan malatyaspor maçını ise çok iyi hatırlamıyorum açıkçası. çok da sık kazandığımız bir deplasman değil. sadece babel'in geçen sezon 88'de attığı golü ve kupada 5-2 yendiğimiz maçı hatırlıyorum. onun dışında malatya'da ya yeniliyor, ya da berabere kalıyoruz.

    uzun lafın kısası ben anadolu takımlarına karşı bu kadar ezici, geri düştüğü zaman bu takım bu maçı alır dedirten galatasaray'ı en son bu adam baştayken izledim. yukarıda saydığım ve sık sık eleştiri konusu olan bu maçlarda da çok da yapabileceği bir şeyin olduğuna inanmıyorum açıkçası.
  • 6670
    ilgilendiğimiz iddia edilen hocaların bir çoğundan daha iyi olan teknik direktör. bazı malum kesimler önceki dönemde bu adamı yemiştir ve camiada kimseden en ufak bir destek çıkmamıştır. kendisinin döneminde özellikle başlarda iyi futbol oynamamız sezonu erken açmak ile alakalı değildir. keza terim döneminde de sık sık sezonu erken açtığımız oluyor ama ligde hiç de öyle 8-9 haftalık fırtına gibi bir giriş yaptığımız yok. o yüzden tudor'un en azından “a planının” ilk haftalarda oldukça başarılı olduğunu söylemek ayıp değil. adamı sevmeyebilirsiniz de ilk haftalarda oynattığı futbol, denediği taktikler vb. konularda inatla tarihe aykırı açıklamalar yapmak doğru durmuyor. ayrıca kovulduğunda liderin sadece 1 puan gerisinde 2. sıradaydı galatasaray. terim boşta olmasa ve milli takım olayları çıkmamış olsa farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. tutturmuşlar beşiktaştan fark yedik bilmem ne diye, yahu terim de fenerden 6 yedi. bu terim’i kötü hoca mı yapıyor? sanki tarihimizdeki başarılı hocaların hiç kötü skorları yoktu. gelirse sonuna kadar destekleyeceğim kişidir. insan ilişkileri konusunda kendisini geliştirdiyse eğer başarılı olma şansı da oldukça yüksek.
  • 6673
    tudor'u yiyen malum kesim benim buradayım. hani bu malum kesimin kim olduğunu merak edersiniz diye kedimi ifşalıyorum.

    o dönemki malatya maçında sonra üşenmeden kalktım atatürk havaalanına protestoya gittim. takım otobüsünün çıkacağı yere en öne mevzilendim ve hedefteki kişi de kendisiydi. aprondan çıktı otobüse doğru geliyor biz can hıraş bağırdık çağırdık protesto ettik. bize el kol hareketi falan yaptı sonra koltuğuna oturdu. alex'in aziz yıldırım karşısındaki oturma şekline uygun şöyle necasetini tam bize dönerek ayak ayak üstüne attı ve s.kimde değilsiniz triplerine girdi.

    efendim sonra otobüs floryaya doğru yola çıktı bizde apar topar otobüsün peşine takıldık, kayınbiraderimin marifetiyle kortejin (polis escortları, koruma araçları vs. sadece biz siviliz) içerisine girdik. aracı kullanan kayınbiraderime otobüsün yanına geçmesini ve öne gelmesini söyledim. tabi bu arada yaklaşık saatte 120 km hızla falan gidiyoruz. hayatımı tehlikeye atarak aracın camında yarı belime kadar dışarıya çıktım ve yine protestoya devam ettim. tudor paşamızla göz göze geliyoruz tabi bu olaylar esnasında, simamı tanımaya başladığını hissediyorum.

    son tahlilde floryaya geldik. orada da protesto için bekleyenler var ama orayı bilenler için için söylüyorum protestocuları polis giriş kapısından 30-40 m aşağıya alıp bariyer koymuş. biz kortejle geldiğimiz için mevzunun içindeyiz. yine kayınçoya otobüsü geç floryanın giriş kapısının önüne gel dedim ve otobüsün yolunu kestik durduk. bu arada kayınçoyu polis kaptı. aracıda çekiyorlar falan o hır gürün içerisinde ben bir boşlukta otobüsün önüne atladım ve yine tudor paşamla göz göze geldik. tabi ben yırtınıyorum, bağırıp çağırıyorum. işte bilirsiniz ellerimle bitti işareti falan yapıyorum. tudor'un beni tanıdığını artık net hissediyorum. tabi içinden ne yapışık bir tip falan diyordur. derken polis beni de kaptı ve oradan uzaklaştırdı.

    şimdi bu trajikomik hikayeyi neden anlattım.

    ben 25 yıllık devlet memuruyum ve sabıka kaydım sıfır. astsubay başçavuş rütbesinde ordudan kendi isteğimle ayrılıp bir belediyenin basın yayın birimine geçtim ve memur olarak hayatıma devam ediyorum.

    benim gibi ortalama hayat yaşayan kanunlara saygılı, kötü alışanlığı olmayan bir adamı bu hale soktu bu arkadaş.

    yahu arkadaşlar evet fatih terim'de 6-0 yenildi ama biz o maçı kazanmayı hak etmiştik. tudor döneminde 3-0 yenildiğimiz beşiktaş maçı 6-0'lık fenerbahça maçı şanssızlığında geçse 10 gol yerdik.

    yine o sene 5 tane yediğimiz başakşehir maçında da tribündeydim. hem de maça formamla gitmiştim (deplasmanda başakşehir taraftarlarının içinde). futboldan anlamayan 45-50 yaşlarındaki belediye çalışanı dayılar benimle taşak geçmişti. futbolu bilen adamın dalga geçmesi koymuyor da böyle tiplerin dalga geçmesi acayip koyuyor.

    işte öyle aramızda deli manyak bir ilişki var. inşallah gelmez ama gelirse kendimi hatırlatırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın