"halamın bıyıkları olsa..." argümanlarıyla savunuluyor artık.
ben de şunu söyleyeyim o zaman: tudor yine aynı bu puanda olsa ama fener'i evimizde yenmiş, trabzon ve başakşehir maçlarından 1'er puan almış olsaydık bu derece eleştirilmezdi.
gördünüz mü nüansı? konu bu zaten. çünkü bu maçlarda bahsedilen sonuçları alabilmiş bir takım bu maratonu sürdürebileceğine dair umut verirdi. şimdi ise vermiyor. tudor hiç vermiyor.
defalarca anlattık. yaptığı her müdahale takımı daha kötüye götürdü. oyuncular da mutsuz. çünkü sahada yapacaklarını da yapamıyorlar. açın sezon başından beri attığımız golleri, izleyin. 1 tane mariano'nun golü biraz organize. onun dışında tamamen emprovize ve bireysel yeteneğe dayalı.
neden? çünkü tudor işin o kısmıyla ilgilenmiyor. "oyuncular nasıl olsa yaparlar" diyerek takımla fantezi üstüne fantezi deniyor. 2 maç daha kaybedelim bakın esas o zaman göreceksiniz oyuncuların şikayetlerini. çünkü adam elindeki oyuncunun performansını da düşürüyor.
büyük takım teknik direktörlerinin "benim şöyle bir oyuncu grubuna ihtiyacım var" deme lüksü yoktur. elinde zaten iyi oyuncular vardır ve bunu doğru kullanır. tudor efendiye ise sezon başında yepyeni bir kadro verildi. oldukça da yetenekli oyuncular var kadromuzda. eksiklerimiz var, evet. ama kimin yok?
saçma sapan denemeler, gereksiz gereksiz dizilişler, abuk sabuk oyuncu tercihleri... tudor bu kadar. bu işte. hamza da bu kadardı. riekerink de. bunlar bu kadar. ayıp değil, günah değil. tudor ufak takımların teknik direktörü olabilir. zamanla mamanla olmaz bu işler. dönün bakın şu an büyük dediğiniz teknik direktörler tudor'un yaşındayken ne yapıyorlarmış? gören de 30-31 yaşında zannedecek tudor'u.
konu çift forvet, tek forvet değil. bu takımın hücum planı yok. bu takımın planı yok. herhangi bir planı yok. rakibe karşı filan değil. sahaya 11 oyuncu çıkıyor ve oynuyorlar. yetenekleri yettiğinde maçı alıyorlar, yetmediğinde alamıyorlar. bu kadar. yani teknik direktörsüz oynuyor takım. tudor da farkında olayın. kendisini göstermek için abuk subuk denemeler yapıyor.
yeni kurulan bir takımda dizilişle, oyuncu tercihleriyle bu kadar oynanmaz. başakşehir maçına çıkarken sezon başındaki kadromuzdan sadece serdar yoktu sahada. feghouli zaten sonradan gelmiş ama hadi onu da sayalım.
peki tudor ne yapıyor? en olmayacak takıma karşı en olmayacak dizilişle çıkıyor sahaya
*. 4-4-2. hem de diamond. hem de 2 santraforla. hem de kanat orta sahası olmadan. sonuç ne oluyor? 5-1 mağlubiyet.
garip mi? hayır. neden? çünkü daha 1 hafta önce gençlerbirliği'ne aynı şekilde oynamışız. 5 atmışız ama öyle üstün bir oyun oynamamışız. yine oyuncuların bireysel yetenekleri ve rakibin berbatlığı sayesinde skor yapmışız. sahanın en kötü oyuncularından birisi olan eren derdiyok bütün hafta övülmüş medyada. bunu gören tudor da "hah işte imzamı atacağım bir iş" diyerek çıkmış başakşehir maçına. sonuç da ortada.
sorun budur. tudor burayı bir zıplama tahtası olarak görüyor. tamam iyi bunda sorun yok ama daha zıplayacak bacak yok kendisinde. bunun farkında değil.