aynı isimdeki diğer başlıklar:
resim
Harold Kewell
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Avustralya
  • 2152
    galatasaray, herhangi bir sporcusuyla değil; karizmasıyla, duruşuyla yollarını ayırıyor. şahsımı en çok üzen de bu. bir de bu gözler kendisini lucas neill ile aynı anda, o parçalıyı giyerken sahada göremeyecek, ona yanıyorum...

    niye be kewell? o kadar futbolcunun gidişini gördüm de, niye en çok senin gidişinde bi parçam kopuyormuş gibi hissettim? "gitmesin çocuğumu keserim, maç izlemeyi bırakırım" cılardan değilim, ama yine de kötü hissediyorum, hem de çok...

    harry kewell'ın gidişi ne bir futbolcunun gidişidir, ne de bir sevgilinin gidişi... başka bir gidiştir işte, adı konamaz.
  • 2156
    harry kewell'i 2000 yılından beri sever ve takip ederim. tabii ki kendisiyle olan tanışıklığım televizyonda izlediğim leeds maçlarımıza dayanıyor. dikkatimi çekmişti bu genç adam yaşım çok da büyük olmamasına rağmen. ilginç futbolcuydu vesselam, kendine has bir tavrı ve oyun stili vardı. o sıralar bugünün cristiano ronaldo'su kadar olmasa da egosu yüksekti, hırçındı, mücadelesini eder ama pozisyon icabı tartışmaya girmekten de kaçınmazdı. liverpool'a gittiği zaman maçlarını izlemek, kendisini takip etmek daha da kolaylaştı. hiçbir zaman tam anlamıyla bir "fan"ı olmadım harry kewell'in ama önceden de dediğim gibi bu adamda ilginç bir şeyler vardı. tabii uzaktan uzağa anlamak zor. neyse devam edelim, 2004 okyanusya uluslar kupası zaferi, 2005 şampiyonlar ligi finalinde sakatlanıp oyundan alınışı, 2006 dünya kupasında attığı golle ülkesini ikinci tura taşıyışı... hepsinde tv başındaydım ve maçlar ne kadar ilgimi çekiyorsa bir gözüm de kewell'daydı. o büyük sakatlığı yaşadığından beri fifa serilerinde tek devrelik yapar oldular kewell'in özelliklerini. hani bilgisayarda bile doyamıyorduk kendisine. kanatlara koyunca hakikaten 60. dakikada kırmızıya dönüşüyordu kondisyonu. ben de bu yüzden ikinci forvet olarak oynatır, bu süreyi ittire kaktıra 80-85'e kadar çeker, idare ederdim. yani aklımın ucundan geçti tabi keşke bize gelse diye ama kırk yıl düşünsem ihtimal vermezdim parçalıyı giyeceğine. bizimki de fantezi işte. sonra 2008 yazı oldu, malum o yaz "bum" diye transfer bombası patlatıyoruz. 4 temmuzdu sanırım, yazlıkta internet yok, haberleri gazeteden öğreniyoruz, bir açtım gazeteyi, kocaman yazıyor, "harry kewell galatasaray'da!", "2 yıllık anlaşma kesin olarak sağlandı!" var ya o gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. şu hayatta profesyonel olarak sevdiğim, maçlarını izlemekten keyif aldığım, durumuna içerlendiğim üç beş futbolcudan biri pat diye taraftarı olduğum takıma geldi. hani iş başka arkadaşlık başka derler ya, onun gibi düşünelim, profesyonelce takip edip keyif aldığınız biri birden adını bağıra bağıra haykırdığınız sevgiliniz oluveriyor, hiç ihtimal vermediğiniz ama uzun zamandır çok beğendiğiniz bir kızın/erkeğin birden çıkma teklifinizi kabul etmesi gibi... neyse işte 2 sezon keyifle izledim kendisini, büyük mutluluktu onu sami yen'de görmek, adını haykırmak, forma alıp arkasına adını yazdırmak falan. biliyordum ama kewell gidecekti bir gün, nasıl geldiyse aynı şekilde gidecek ve yine kendisini ekran başından izleyecektim. gitmiş diyorlar şimdi, doğrudur... ne oldu, hiçbirşey olmadı, yine başa döndük, işte bana yine sene 2008 şimdi... olsun canım, başına bir şey gelmedi ya? daha dünya kupası var, yaklaşık 5 yılı daha var... nasıl eskiden beri seviyeli bir hayranlıkla kendisini beğenerek takip ettiysem yine devam edeceğim gollerine içten içe sevinip istatistiklerini güncel olarak wikipedia'dan takip ederek... yani sözün özü kimseye aşık olacak onun için göz yaşı dökecek halim yok ama kewell benim eskiden beri sevdiğimdir zaten, iyi ki geldi, iyi ki tadında bıraktı ve gidiyor. kalsa onu da yiyecektik çünkü, arda turan'a ve frank rijkaard'a yaptığımız gibi ona da kötü sözler söylenecekti ki ucundan kıyısından söylendi. iyi ki şimdi gittin kewell. nasıl senin gülüşüne verecek kadar sulu hayranlarını içten bulmuyorsam sana edilecek küfür ve hakareti de o derece kaldıramazdım. çünkü sen eski dostumsun, hayali arkadaşımsın benim. ne mutlu bana ki bu adamı dünya gözüyle sahada gördüm, tv başından istisnasız her maçını izledim. kalsaydın kalıbımı basarım 1 yıl içinde sana da harry abi, kewell kangurusu diyen tipler çıkacaktı... iyi ki geldin ve iyi ki gittin kewell... işte şimdi göreceğiz seni kim sevdi gerçekten, sen gittikten sonra da gelecek peşinden, eski günlerde olduğu gibi... ama futbolu bıraktığın gün gerçekten üzüleceğim harry, işte yalnızca o günü düşünmek üzüyor beni. çünkü ben seni bize geldin, parçalıyı giydin diye değil, harry kewell olduğun için sevmiştim... uzaklarda da olsan sen hala harry kewell'sin, beğeniyle izlediğim güzel bir insan ve iyi bir futbolcusun... hani atatürk'ün çanakkale'de hitabesi var ya yabancı şehitlerin annelerine, uzaklarda da olsalar onlar artık bizim evlatlarımızdır diye, onun gibi düşün, seni kariyerin boyunca kimse bu kadar kısa sürede bu derecede sevip kabullenmedi, uzaklara gitsen de sen artık bizim evladımızsın, galatasaraylı kewell'sin, bizden bir parça sende, senden bir parça da bizde daima bulunacak... umarım hayatta çok mutlu olursun...

    orada bir kewell var uzakta; o kewell bizim kewell'imizdir...
  • 2160
    galatasaray taraftarının aman aman yakışıklı, of harika fuck off diyor diye değil, futbolunu izleyip ona göre karar verip sevdiği kişidir. bu adam geçen sezon sakatlanana kadar milan baros'un yokluğunda takımın gol yükünü çekti, sakatlanana kadar takımın en iyi oyuncularındandı hatta en iyisiydi. yani adamın sakat değilken nasıl oynadığını ve takıma nasıl katkı sağladığını biliyoruz, buna göre gitmesin diyoruz, aha da mantıksal düşünce. mantıksal düşünüyoruz diyip gitmesini destekleyenlerin tezi adamın sakat olması. e arkadaş bu adamı bir ay sonra televizyonda milli takımı için oynarken izleyeceksin, demek ki sakat değil.

    'tamam sakatlığı geçti diyelim ya ilerde yine sakatlanırsa' diyenler için de yerine alacağımız oyuncunun maç içinde bacağının kırılmama veya kewell gibi sakatlık yaşamama şansının ne kadar olduğunu sorarım. bu adam boşuna taraftarın sevgilisi olmadı, herif iyi futbolcu. aynısını almaya kalksan dökeceğin paranın haddi hesabı yok, takıma uyar mı uymaz mı sorunu vesairesi var. sırf bu yüzden gitmemeli. ayrıca yönetim seneye yeni stadı doldurmak istiyorsa kewell'a ihtiyacı var. en basitinden ben onu izlemek için günübirlik istanbul'a gitmeyi planlıyorum gelecek sezon, kimbilir benim gibi kaç kişi vardır böyle.

    of uzun uzun yazmayı da sevmem sözün özünü birkaç kere yazdım finalde de yazayım, bu adam gitmemeli.
  • 2161
    harry kewell, anelka vs gibi oyuncular avrupanin en buyuk kluplerinden sana gelirken bi bakman gerek. neden biraktilar bu adamlari. ya kronik sakatliklari vardir, ya dikis tutturamamistir, yada gotu kalkiktir. turkiyeye gelen transferlerin %90'i kanimca bu klasmanda. turkiye liginde kumaslari saglam ama herzaman bir sikintisi olan oyuncular er yada da gec kalitesini bi sekilde ortaya koyar. bir anda can olur kan olurlar. iki de sempatik tavirlari varsa reklamlarda oynar, adina marslar yazilir, daha nicesi. ama bir de bakarsin ki onu sadece jeneriklik haraketleriyle hatirlarsin, devamliligiyla degil. ekonomik sikintinin hat safhada oldugu gunlerde esek yukuyle para verdigin oyuncularin, sakatlarinir, ceza alir, kisisel mazeret bildirir uzunca sure kacar gider. bu sure icinde her sezon basinda buyuk klup olarak hedefledigin kupalar gider. onca para saydigin duzeninin bir parcasi haline getirdigin adam bir anda uzar gider. sen yine transfer calismalarina baslarsin.
    bizde sevdik harry'i en az sizin kadar ama hic bir zamanda hagi olmadi gozumde. yeri farkliydi ama galatasaray'i istekli yada isteksiz yari yolda birakanlardandi. 30 kusur yasinda, kronik sakatligi olan evet cok da yetenekli ve sempatik olan oyuncunu satmak zorundasin. cunku gunun kosullari bunu gosteriyor. umarim gitmezsin kalirsin harry ama sakatlanip formani terletemedikten sonra neye yarar...
  • 2163
    galatasaray forması ile iki sezon boyunca attığı tüm goller aşağıdadır;

    2008/2009 sezonunda ligde 23'ü ilk onbir olmak üzere 26 maça çıkmış, 8 gol atıp iki kez sarı kart görmüştür. attığı gollerin beşini sağ ayağı ile, ikisini sol ayağı ile, birini de kafayla atmıştır. toplam 1947 dakika sahada kalmıştır. ligde attığı goller;

    (bkz: 23 ağustos 2008 galatasaray denizlispor maçı) '36

    (bkz: 21 eylül 2008 kocaelispor galatasaray maçı) '82

    (bkz: 28 eylül 2008 galatasaray konyaspor maçı) '66

    (bkz: 2 kasım 2008 galatasaray gaziantepspor maçı) '10

    (bkz: 16 kasım 2008 galatasaray ibb maçı) '39

    (bkz: 7 aralık 2008 ankaragücü galatasaray maçı) '62

    (bkz: 17 mayıs 2009 galatasaray gençlerbirliği maçı) '63

    (bkz: 24 mayıs 2009 beşiktaş galatasaray maçı) '49

    tüm goller sırayla şuradan izlenebilir;

    http://www.youtube.com/watch?v=wY6QoDfQtJI

    türkiye kupasında o ilk onbirde olmak üzere 1 maça çıkmıştır. o maçta da 90 dakikayı tamamlamıştır.

    türkiye süper kupası finalinde oyuna sonradan dahil olup kafayla 1 gol atmıştır. bu maç aynı zamanda galatasaray ile çıktığı ilk resmi maçıdır.

    (bkz: 17 ağustos 2008 galatasaray kayserispor maçı)

    http://www.youtube.com/watch?v=3u_56ntLnJE '66

    uefa kupasında altısı ilk onbir olmak üzere 8 maça çıkmış, 4 gol atıp bir kez de sarı kart görmüştür. attığı gollerin üçünü sol ayağı ile, diğerini de kafayla atmıştır. toplam 568 dakika sahada kalmıştır. uefa kupasında attığı goller;

    (bkz: 18 eylül 2008 bellinzona galatasaray maçı) '39

    http://www.youtube.com/watch?v=aik2fJCySOQ *

    (bkz: 23 ekim 2008 galatasaray olympiakos maçı) '25

    http://www.youtube.com/watch?v=kJfX6l8ffDY

    (bkz: 26 şubat 2009 galatasaray bordeaux maçı) '45+1

    http://www.youtube.com/watch?v=DN5ypT9qRRQ

    (bkz: 19 mart 2009 galatasaray hamburg maçı) '42 (p)

    http://www.youtube.com/watch?v=D_AYTJx5arQ

    2009/2010 sezonunda ligde 12'si ilk onbir olmak üzere 17 maça çıkmış, 9 gol atarken 3 kez sarı kart görmüştür. attığı gollerin yedisini sol ayağı ile, ikisini de kafayla kaydetmiştir. toplam 1147 dakika sahada kalmıştır. attığı goller;

    (bkz: 15 ağustos 2009 galatasaray denizlispor maçı) (2) bu maç aynı zamanda harry kewell'in galatasaray forması ile bir maçta iki gol attığı tek maçtır.

    http://www.youtube.com/watch?v=yJEJW0ttbFU 45+1 (p)

    http://www.youtube.com/watch?v=8cbw-wmFfSI 67 (p)

    (bkz: 31 ağustos 2008 ankaraspor galatasaray maçı) '74

    http://www.youtube.com/watch?v=wSbkCnBVZ6c

    (bkz: 18 ekim 2009 galatasaray trabzonspor maçı) '23

    http://www.youtube.com/watch?v=N1z45R1S1J0

    (bkz: 1 kasım 2009 galatasaray sivasspor maçı) '45+1

    http://www.youtube.com/watch?v=l0BfmUtXZ3s

    (bkz: 22 kasım 2009 galatasaray manisaspor maçı) '38

    http://www.youtube.com/watch?v=wmbe-aHkZMI

    (bkz: 6 aralık 2009 galatasaray ibb maçı) '56

    http://www.youtube.com/watch?v=Nl_5TMf41hk

    (bkz: 11 aralık 2009 antalyaspor galatasaray maçı) '68

    http://www.youtube.com/watch?v=78MCQ4WukLk *

    (bkz: 19 aralık 2009 galatasaray gençlerbirliği maçı) '77

    http://www.youtube.com/watch?v=LO9lDUUJaKo

    türkiye kupasında ikisi de ilk onbir olmak üzere iki maça çıkmış, sol ayağı ile 1 gol atarken 1 de sarı kart görmüştür. toplam 122 dakika sahada kalmıştır. attığı gol;

    (bkz: 28 ekim 2009 galatasaray bucaspor maçı) '17

    http://www.youtube.com/watch?v=8lfBty6gBdw

    uefa avrupa liginde ön elemelerle beraber 9 maça çıkıp 4 gol atmış, 3 kez de sarı kart görmüştür. attığı gollerin ikisini sağ, diğer ikisini de sol ayağı ile atmıştır. toplam 570 dakika sahada kalmıştır. attığı goller;

    (bkz: 30 temmuz 2009 maccabi netanya galatasaray maçı) '47

    http://www.youtube.com/watch?v=1vP0hIhmnKg

    (bkz: 20 ağustos 2009 galatasaray levadia talinn maçı) '79

    http://www.youtube.com/watch?v=1lI-oUP7Bzw

    (bkz: 5 kasım 2009 dinamo bükreş galatasaray maçı) '22

    http://www.youtube.com/watch?v=_-hySygZxPY

    (bkz: 22 ekim 2009 galatasaray dinamo bükreş maçı) '32

    http://www.youtube.com/watch?v=j0IpiBsQtbM

    ilgilenenler için avustralya milli futbol takımı ile attığı goller de şuradan görülebilir ve bir kısmı izlenebilir; (bkz: #305523)
  • 2164
    artık bu saatten sonra galatasaraydan ayrılması gereken futbolcudur. bizde kendisini sevdik, bordeuxa füzeyi atınca zıpladık ama gerçekçi olmanın vakti gelmiştir. tabi ki değişen galatasaray taraftarı tipi yüzünden gitmesi başka futbolcuların başına patlayacaktır. başta serdar özkan ilk gol kaçırdığında 'dady coolum olacağdı çakacağdı yönetim istifa sesleri' gelecektir.

    daha gitmeden bile 'kombine almıcam, gs store yakıcam, daha hiç bir ürün almam' diyen türler çıkmıştır. böyle taraftarı profilini gördükçe yazık diyorum sadece.

    gerçi lincoln efendinin peygamber ilan edildiği yerde kewella yapılanlar sıfır kalıyor. en azından harry birçok şeyi haketmişti. artık rahat bırakın da sevgimizi de üzüntümüzü de normal şekilde yaşayalım. olan benim arda turanıma, emre çolağıma olcak yine arada ona üzülüyorum.

    (bkz: degisen galatasaray taraftari profili)
    (bkz: aynı yanlışı bir kez yaparsan hata iki kez yaparsan aptallıktır)
  • 2167
    hersey biter herkes gider
    gün bile kacar gecenin koynuna saklanir
    birtek ben kalirim benligimden tasar sevgim kahve gözlerinde
    yankilanir yasanmamislari düsünür kuytularda üzülürüm

    gel desen kosar gelir ellerim
    umursamaz dünyayi
    umursamaz yasami

    sadece seni tek seni bekledim
    gel diyen ellerini gözlerini özledim
    ne umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim

    yürek yanar kalpler aglar
    sevdam bile cirpinir cikis yollari arar
    birtek gözyasi kalir bu askdan geriye
    ruhumda yeserir yeniden ask yapraklari
    yasanmamislari düsünür kuytularda ölürüm
    yasanmamislari düsünür kuytularda ölürüm

    gel desen kosar kosar gelir ellerim
    umursamaz dünyayi
    umursamaz yasami
    sadece seni tek seni bekledim
    gel diyen ellerini gözlerini özledim
    ne umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim

    ne bir umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim

    gel desen kosar kosar gelir ellerim
    umursamaz dünyayi
    umursamaz yasami
    sadece seni tek seni bekledim
    gel diyen ellerini gözlerini özledim
    ne umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim

    ne umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim
    ne umut kaldi ne bir rüya geceyedir küsmelerim

    bir umut kaldi ve bir rüya yine sana seslenirim
  • 2169
    her şeyi geçtim. galatasaray forması altından çıktığı maç sayısı bir elin parmağını geçmeyen, attığı gol yaptığı asist ise bir elin tek bir parmağı dahi etmeyen linderoth gibi bir futbolcu 2 yıl galatasaray kadrosunda tutuldu. oysaki çok rahat sözleşmesi feshedilebilirdi, dondurulabilirdi. ama çok insaflıyız ya.. yapmadık böyle bir şey!

    ama galatasaray'la özdeşleşmiş, sakat olmadığı dönemlerde takımın en iyisi olan kewell gibi bir adam "sakatlığı" bahane edilerek şutlansın.
    olucak iş değil. sırf revizyon için, sırf "yedek bir silah" olarak dahi uygun bir ücretle kadroda tutulabilirdi.

    ama bunu yapmak yerine, şutlamayı, harcamayı tercih ettiler.
    umrumda da değil bu saatten sonra yönetim. ne bir maça giderim önümüzdeki sezon, ne de store'den bir şey alırım.
    onlar galatasaray'ı galatasaray yapan taraftara sırt çeviriyorsa, ben de yönetim değişene dek onlara sırt çeviriyorum, protesto ediyorum.
  • 2172
    dünden bu yana neden diye soruyorum kendime. bir türlü anlayamıyorum çünkü ben, böylesine bir ayrılığın nedenini. haldun üstünel lig tv'de aynen şunları söyledi, 'sakatlığı ve yaşı dolayısıyla gelecek sezon kadroda düşünmüyoruz'. bu benim için bir açıklama, bir gerekçe asla değil. hatta ayıbın daniskası.

    evet neden yahu?

    ekim ayına dönmek istiyorum. baros sakatlandı, resmen şampiyonluk orada gitti aslında. ama bu adam seni golleriyle taşıdı. ikinci yarının belli bölümüne kadar şampiyonluk şansını sürdürdüysen bu adam sayesinde. bu sadece bu sezon için bir örnek. hayır ben stoper falan oynamasından da bahsetmeyeceğim, tek tek saymaya ne gerek var. bu adam kewell. galatasaraylı kewell. 'yaşı ve sakatlığı..' diye başlayan bahane cümlelerinin baş aktörü olamaz ki. o ancak bizim, galatasaray'ın güzel günlerinin baş aktörü olmayı hakediyor. böyle gönderilmeyi değil.

    çıkıp da doğru dürüst bir açıklama yapılmadığı sürece ben 'neden' diye hesap sormaya devam edeceğim yönetime. eğer benim karşıma çıkıp 'yaşı eee bir de sakatlığı..' falan diye saçmasapan argümanlar sunarsan, hesap sorarım ben. bazı şeyler vardır, böyle gündelik hayatın klişeleri ile tanımlayamazsın. ve bazı adamlar vardır, iki kuruşluk cümlelerle süsleyip, ona dair hayallerin üzerini karalayamazsın. bugün bir şartlardır lafı almış başını gidiyor. işte adam sakat zaten, işte adamın yaşı belli. pardon ama sorarım o zaman ben yine 'niye aldınız o zaman kewell'ı' diye. daha çok soru sorarım, devre arası niye bin bir fedakarlıkla elde tuttun, sırf bedava diye sakatlık riski yüksek adamlar transfer eden de sen değil misin ey yönetim.. bu böyle gider yani.. o kadar çelişkilerle dolu ki olay. bu kadar basit, nasıl 'tek bir cümle' ile savuşturuluyor anlam veremiyorum. ve evet isyan ediyorum ben. hiçbir şeyde masumiyet kalmaz oldu. profesyonellik gerekli tabii ki, ama her tarafta yeni ve modern binalarla döşenmez ki. azıcık boş alan, bahçe falan bırakılsa keşke biz gariban futbol seyircisine ve onu severek oynayacak futbolculara. nedir bu tüketim, yıkım böyle? kewell ismi için fedakarlık yapılmayacak da kim için yapılacak. her anlamda sana fayda sağlayacak, bilmem kaç yılda bir yakaladığın değeri bu kadar kolay demek ki bu ülkede ardında bırakmak. yaşlı ve sakat.. peh.. asıl bu ülke ve zihniyeti yaşlı ve sakat..

    zaten 'bu ülke' diye başlayan her cümle çok acınası halde. bu ülke işte.. aralık ayında 'felaketim olur' dediğin bir ayrılık, bugün yanıbaşında ve ses seda yok. olan da çok cılız. çok ama çok çabuk alışıyoruz. yoktu kewell uzun süredir mesela, alıştık. evet insanın doğasında var, alışmak. ama bu denli hızlı ve çabuğu insanın doğasına da fazla. birileri geliyor, seviyoruz, baş tacı ediyoruz. ama cidden iki günlük. 'hayat devam ediyor' sonra.

    şimdi isyan bayrağını açsak, ne yaptığınızın farkında mısınız desek. belki bu sefer başarabiliriz desem.. ama geliyor peşim sıra..

    ama..

    ama o isyanı açacak fazla sayıda taraftar da göremiyorum ben. tuhaf bir şeyler oluyor bu ara. diyorum ya çabuklaşıyor her şey. kewell'ın gitmesini normal, mantıklı ve yerinde karşılayanlar olabilir tabii ki. ama bir de normal karşılamayanlara 'yahu adam sakat, yaşı ilerlemiş, maliyeti yüksek anlayınsana' diye tepki gösterip, üzülen insanları kewell'dan soğutmakla suçlayanlar var. bu gibi mantık cümlelerimiz olmasa keşke hayatta. her şey mantıklı ve kurala uygun olunca bu dünya daha güzel bir yer mi olacak sanıyorsunuz. siz de anlayınsana taraftarlık kalp işidir. aşıksındır ve aşık gibi yaşarsın. ya da değlsindir bilmiyorum. ama aşıksan nefesini bile ona göre alırsın. taraftar da aşıktır. aşkla yürütürsün cümlelerini, fikirlerini. kewell orada dursun istersin. çünkü aşkı besleyen o ve onun gibi adamların varlığıdır. yaşayarak büyütürsün aşkını.

    bence sorgulanması gereken bu çığlıklar değil, sessiz sedasız gidişinin seyredilmesidir. asıl sorgulanması gereken onun bu taraftar için 'performansı yüksek futbolcu' dan çok daha ötesi olduğunu anlayamayan yönetimdir, yönetimin 'yaşlı ve sakat..' cümlesidir, yine o yönetimin kewell'a sadece performans değerlendirmesiyle kapıyı gösterişidir, ha bir de semih'e eyvallah, kewell'a güle güle diyen taraftar profilidir.
  • 2174
    galatasaray taraftarını, galatasaray taraftarının onu sevdiği kadar seviyorsa bir sene bedava oynaması gereken futbolcudur. böylece o güzel gülüşünü de bizden esirgememiş olur... galatasaray yönetimi, 4,5 ay sonra sözleşmesi bitecek olan ve 4 ay oynamayacağı belli olan futbolcusunu sırf taraftar istiyor diye, taraftarın gönlü olsun diye takımda tutarak zaten yapması gerekenden çok fazlasını yaptı... hadi bakalım... sıra sende kewell... yok öyle tek taraflı ve maddiyata dayalı sevgi...
App Store'dan indirin Google Play'den alın