galatasaray tarihinin en çok haksızlık yapılan hocalarından biridir. taraftarın önemli bir kısmı kendisine yaptığı her hatanın ardından saydırmakta, çapsızlıkla itham etmekte geldiğinden bu yana. hızlıca bir noktaya değineceğim.
galatasaray'da 1(bir) tane bile transfer yapmadan, 1(bir) tane bile kamp dönemi geçirmeden
* hocalık yapan birini bilen var mı? cevat güler, bülent ünder gibi sezonu tamamlamak için idareten gelenleri saymıyorum. hamza hamzaoğlu, takımın başına aralık ayında geçti, puan olarak kötü durumda olmasa da futbol anlamında ve daha kötüsü mental anlamda bitmiş bir takımın başına hem de. tt arena açıldığından bu yana en düşük seyirci ortalamasına tanık oluyoruz. zaten gelen ve gelmeyen taraftarın da psikolojisi malum. adamın elinde önceki teknik direktörler gibi drogba, eboue, riera gibi oyuncular da yok. ikinci forveti umut bulut, en iyi sağ beki sabri. yabancı sınırlamasının olduğu ortamda semih kaya, burak yılmaz gibi oyuncular çok sık sakatlandı, melo ameliyat oldu sezonu büyük ölçüde kapattı vs vs...
tüm bu negatiflikler içinde kendisi oldukça yüksek bir galibiyet yüzdesi ile devam ederken ligde lider, taraftarı ve takımı şampiyonluk havasına sokmuş, türkiye kupası'nda da yoluna devam etmekte. herkesin çöp gözüyle baktığı oyuncuları kazanmış, verim almaya başlamış. futbol anlamında wesley sniejder ve burak yılmaz'dan açık ara en yüksek verimi o almış, almaya devam ediyor. maç başına gol ortalaması son dönemlerin en yükseği. üstelik bunları sıfır büyük takım tecrübesiyle yapıyor. adam bu olumsuzluklar karşısında yaptıklarına rağmen "top oynattığı yok" falan diye eleştiriliyor bir de. bir kere bu tespitin kale alınacak bir tarafı yok da, en basitinden çok başarılıydı diye arkasından ağlanan terim'in bile ağır ötesi futbol oynattığı takıma kazandırdığı hız ve dikine oynama alışkanlığını görmemek için kör olmak lazım.
kısa sürede bu yaptıklarının yanında bir de kusursuz futbol oynatsa zaten kendisi peygamberliğini ilan ederdi. benim kendisinin takımında gördüğüm en büyük problem, skoru bulduktan sonra maçı bitirmede yaşanıyor. bunda da en belirleyici unsur takım savunması zaafları. büyük takımlar topun arkasına geçtiğinde zor pozisyon verir, bir şekilde maçı bitirir ve kazanır. şimdiye kadar bir kez ağır bir şekilde başımız yandı bundan ancak çoğu maçta tehlikesini yaşadık. uzun vadede şampiyonlar ligi'nde başarılı olmak, o takımlara kafa tutabilmek için çok daha sağlam bir takım savunması ve alternatif stratejiler şart. ancak bu dediğim problem, maçtan maça geçen sürede oturup halledilecek bir şey değil. işte kamp denilen olay bunlar için var. takım halinde böyle temel hususları öğrenmek, geliştirmek için en uygun zaman yaz kamplarıdır. hamza hoca ortasında geldiği sezonu şampiyon bitirmeye çalışırken böyle şeylere zaman bulamaması normal.
kendisi 45 yaşında. bir teknik direktör için oldukça genç. kariyerinin başında, çalıştırdığı ilk büyük takım olan galatasaray'da kısa süre içinde yaptıkları bana heyecan veriyor. böylesine skor endeksli bir futbol ülkesinde skor almayı çok iyi becermesi ve kafasındaki futbolu, çok sayıda vasat oyuncu kullanarak belli ölçüde oynatmaya çalışması önemli özellikler. yaptıklarını isimli bir teknik direktör yapsa adama her dakika methiyeler diziyorduk şimdi. "hamza" yapınca adama akıllı maymun muamelesi gösteren taraftarlar var. dediğim gibi, bunun bizim söklükteki karşılığı haksızlık.