• 426
    (bkz: #1216950) genelleme yapmadan konuşması gereken yazar. ben ne bellinzona maçında heyecanlandım, ne de sabri'nin son dakikada bordeaux'a attığı golde deliler gibi sevindim. hamburg maçı dönemindeki heyecanda bu kupanın saygınlığı ve prestiji nedeni ile değil, sadece kadıköy'de bir kupa alma ihtimalinin heyecanıydı. hamburg'a elenmenin verdiği üzüntüde uefa'dan elendiğimiz için değil, orada kupa alma ihtimalimizin ortadan kalkmasıydı. tüm bu bizim yaşadıklarımızla, şu anki durumu kıyaslamak bu ligin artık avrupa futbolu için gazoz kupası olduğu gerçeğini değiştirmez.

    galatasaray her zaman en iyisini hedefler. kulüp bazında ise en yüksek çıta, şampiyonlar ligi'dir. 2000 yılında uefa kupası ile, şampiyonlar ligi arasında böylesine büyük bir fark yoktu. ancak şu an arada uçurum var. eğer sonunda kazanacağın kupa artık ''avrupa futbolu için bir önem arz etmeyen kupa'' ise ben o kupayı istemem. şu dönemde bu kupayı almanın tek bir artısını söyleyin? maddi geliri var mı, hayır. prestij geliri var mı, hayır. ben almak için heyecanlanmıyorsam, kaybedersem üzülmüyorsam benim için bu kupanın bir önemi yoktur. ben, tek bir maçın ile dünya'nın gündemine oturacağın real madrid ile şampiyonlar ligi'nde çeyrek final'i isterim. ayrıca; bir takımın oynadığı maçların hepsinde rakibin kırmızı kart görmesi, penaltı kazanmaları, kuralarda kolay rakip çekmesi bal değilde nedir?

    o kadar güzel saymışsın, chelsea'nin , tottenham'ın, atletico'nun nasıl bu kupa için çabaladıklarını. peki bu takımların, özellikle de atletico ve tottenham'ın bütün bir sezon boyunca şampiyonlar ligi'ne girmek için götünü yırttıklarını neden yazmadın? bu takım taraftarlarının, uefa maçlarından heyecanlandığını görebiliyor musunuz? bu seviyede takımların hiç birisi bu organizasyonda oynamak istemezler. ee mecbur oynuyorlar, burası bana göre değil, oynamıyorum deme hakları yok.

    sakin olup kendime de baktım, real ile fener lazio ile oynayan biz olsaydık, aynı şeyleri bize söyleseler haklılar derdim. real ile şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamak, lazio ile uefa'da çeyrek final oynamaktan daha saygın ve değerli bir iş, başarıdır. burada kimse fenerbahçeli futbolcuların akan terine falan da bir haksızlık yapmadı. fenerbahçe'nin lazio'yu yenip avantaj yakalaması saygı duyulacak bir iştir. ancak galatasaray'ın şampiyonlar ligi'nde çeyrek final'de real madrid ile -elenecek dahi olsa- oynaması daha saygın bir iştir, başarıdır.

    herkesin görüşü kendinedir, elbette saygı duyulur her görüşe. ancak tek bir şeyi kabullenemiyorum. futbol elitliği adı altında, rakibini böyle göklere çıkartmak, övmek falan bana biraz garip geliyor. fenerbahçe'nin plezen'i, bate'yi elemesi bir başarı değildir. bir zorunluluktur. eleyemez ise başarısızlıktır, ancak elemesi ''doğal'' olandır. ayrıca, son oynanan lazio maçında, lazio 10 kişi kalmasa, hatta kaldıktan sonra fenerbahçe penaltı kazanmasa bu maç bu skor ile bitmezdi. bunun adı futbol şansıdır. objektif olacağım diye zorlamanın anlamı yok. emin olun şu an, herhangi bir avrupa takımı fenerbahçe'nin o ''başarı'' denilen konumunda değil, galatasaray'ın şu an ki avrupa ''konumunda'' olmak isterdi. bu bile her şeyi ortaya koyan bir durumdur. saygılar..
  • 427
    (bkz: #1216950)

    yazısıyla galatasaray sözlük'e bakış açımı değiştirmiştir. öncellikle kendisine kendi adıma teşekkür ediyorum. nick altına yazmayı cok sevmem ama fazlasıyla haketti. birazcık da genel galatasaray sözlük yazarlarından bahsediceğim.

    öncelikle söylediklerinin coğuna katılsam da, şampiyonlar liginde real'e elenmeyi, avrupa kupasına tercih ederim. ama o kadar güzel kaleme almış, o kadar güzel bana göre karşıt bir görüşte belirtmiş ki yazdıklarını galatasaray sözlük'deki son zamanlardaki karşıt görüş sıkıntısını tek entry ile gidermiştir.

    özellikle çoğu yazarların sert tavırları, küfür, hakaret, baskı vs. vs. sözlük de karşıt görüş bir yazı yazmak cok zorlamıştı bazı yazarları. insanlar şimdi bir eleştiri yazsam, herkes beni harcıyacak mantıgıyla yazmamaya bile başladı sözlükde. bu entry o arkadaşlara örnek olmalı, düzgün bir şekilde kaleme aldığı zaman hem dikkat cekicek hem de örnek olucaktır. ben bu dikkat cekmenin ve belki de biraz hoşgörünün eski bir sözlük yazarı olmasından kaynaklandığını da düşünüyorum. ve eski sözlük yazarlarından bu objektif yaklaşımları cok daha fazla bekliyorum.

    yine söylediğim gibi benim beklediğim, istediğim galatasaray sözlük bu, yeri geldiğinde muhalif olunacak, saygı gösterilecek ve entryler kalitesinden belli olucak. kendisine gerçekten kendi adıma teşekkür ederim. eline sağlık hocam.
  • 428
    galatasaray sözlük tarihinin önemli kırılma noktalarından biri. günlerden bir gün çıkıp geldi ve sözlük makus talihini yendi. üç tane yazar bir araya gelince "alın da büyük zirve" triplerine girilen sözlük halı saha turnuvası düzenler, kadın basket maçında tribün doldurur, tüm türkiye'nin konuşacağı pankartlar yaptırır olmuştur. "sözlüğü kitlelerle buluşturmuştur" diyemesek de galatasaray sözlük bünyesindeki kitleleri birbiriyle buluşturduğu aşikardır. belki de sözlük hayata geçerken hagi'nin kafasında bulunan asıl düşüncenin pratiğe dönmesinde epey bir katkısı olmuştur, kim bilir...
  • 429
    o yazsin biz okuyalim. isterse laf soksun bir ustteki entrylerime farketmiyor. hatta taarabt'i bile savunurken kizamiyorum kendisine. cunku adam yaziyor ve en onemlisi de saglam bir toka'nin yaninda saglam bir yurek ve omurga'ya sahip. dogru bildigini yaziyor ve cok guzel yaziyor. tanimam etmem ama sozlugu sevme nedenlerimden biri. uzun suredir yazmiyordu bugunlerde yavastan yazmaya basladi. her entry bana saglam cevaplar icerse de kendisinin tekrar yazmaya baslamasi sevindirici.
  • 430
    kendisiyle tanıştığımız anda* bana sorduğu ilk soru "siz sahiden 6 kardeş olarak oz, of oz, wizard of oz, the wizard of oz, kewell the wizard of oz ve harry kewell the wizard of oz nickleriyle hep beraber sözlükte yazarlık mı yapıyorsunuz?" olmuştu...

    o zaman böyle bir geyik vardı, aslında çok güzel yıllardı. güya en büyük kardeş bendim, en küçüğümüz de oz idi...

    herkese sevgiler.
  • 434
    (bkz: #1451580)
    talihsiz bir real madrid örneği vermiş.
    cevapları basit:
    1- o kadar paran yok
    2- o kadar desteğin yok
    3- avrupanın en büyüklerinden değilsin
    4- real madrid 10 yıldır şampiyonlar ligi kupasını alamıyor.
    daha da uzatalım mı listeyi? bence gerek yok. net saçmalamıştır.

    hepsinden önemlisi kimseye siktirgit demeye hakkı yok. o hakkı kendinde görürse başkaları da başka şeyleri kendinde görür.

    edit: kendisi şöyle bir mesaj atmıştır: "o da futbol takımı biz de... gerisine gerek yok. nickaltı yazacağına git fikir yaz başlığa. ergen gibi çığırtkanlık yapma"
    hmm.
  • 435
    #1451593

    kendi neslinin başlığını açan yazar. vallahi yıllardır uğraşıyorum, anlatmaya çalışıyorum, fanboyluk kötü diyorum ama teknik direktöre toz kondurmayan taraftar diye başlık açmamıştım. böyle bir başlığı terimsporlu fanboy olan bir yazarın, bu başlığı açarak ironi mi yaptı yoksa çok mu alkollü anlamadım.

    zaten başlık altında yine fanboyluk yapmış. kendisi teknik adama toz konduramamış.

    akılfikir.dll bulunamadı.
  • 438
    (bkz: #1451580)

    real madrid

    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 3 kere lig şampiyonu olmuşlardır. *
    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 1 kere kral kupasını kazanmışlardır. *
    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 3 kere ispanya süper kupasını kazanmışlardır. *
    2003-2004 ile 2012-2014 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda ne şampiyonlar ligini ne de uefa avrupa ligini kazanamamışlardır.

    galatasaray

    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 4 kere lig şampiyonu olmuşuz. *
    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 1 kere türkiye kupasını kazanmışız *
    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda 3 kere türkiye süper kupasını kazanmışız *
    2003-2004 ile 2012-2013 sezonları dahil olmak üzere son 10 sezonda ne şampiyonlar ligini ne de uefa avrupa ligini kazanamamışız.

    son 10 yılda biz zaten real madrid'den daha başarılıyız ki. onları örnek almamıza gerek yok *

    edit : ironi barındırır
  • 441
    (bkz: galatasaray sözlük/#1479194)

    uzun uzun yazmak gerek aslında ama ne kadar yazsak da yaşanacak olan şeyler kadar iyi anlatamayacak. ben yine elimden geldiğince anlatmaya çalışayım, az kişiye anlatabilsem de kardır.

    liseyi yatılı okulda okudum, doğduğum, büyüdüğüm yerden yaklaşık 700 km uzağa gelmiştim, zamanla hiçbiri doğduğum, büyüdüğüm yerden olmayan ülkenin her bir yanından, çok farklı şekillerde yetişmiş arkadaşlarım oldu, aradan geçen "20" yılda hala daha çoğunluğunun benim için yerinin çok farklı olmasının nedeni bu farklılıklardan güzel ortak noktalar çıkarabilmek, ama ondan fazlası farklılıkların aramıza girmesine neden olacak kadar yüzeysel bakmamak oldu.

    6 sene önce evlendim, 6 sene boyunca birlikte olduğum ve her ne kadar şu anda görüşmesem de benim için hala önemli olan birisiyle 2 sene kadar evli kalabildik. nikah şahidim fanatik olmasa da fenerbahçeli bir arkadaşımdı, haliyle en yakın arkadaşlarımdan birisi. düğünümüz için kalkıp ta almanya'dan gelmişti. burada daha hayati bir işim olmadığı sürece ben de onun için kalkıp giderim, yol boyunca "ulan gidiyoruz ama adam da fenerbahçeli" diye düşünmeden.

    14 sene önce odtü 2. yurt kantininde uefa kupası finalini izlerken yanımdakilerden birisi benim galatasaraylı olduğum kadar fenerbahçeli olan bir arkadaşımdı, hiç de yapmacık bir sevinç göstermedi, galatasaray'a olmasa bile benim mutluluğuma sevinmişti, maç çıkışı sevinç gösterilerine katılmıştı.

    yine yatılı okuldayken fenerbahçe'yi yendiğimiz bir maçın sonunda hayatımda tanıdığım düzgün insanlardan birisi olan fenerbahçeli oda arkadaşım uzun uzun ağlamıştı. o günden beridir -ki o günden önce de çok adetim değildi ama- başkasının mutsuzluğu üzerine abartılı sevinç inşa etmemeye çalıştım.

    bugün devlette karşılaşma olasılığınızın hemen hiç olmadığı kadar düzgün karakterdeki eski daire başkanım -kendisi her kupa alışımızda veya avrupa'da tur geçişimizde, derbi galibiyetinde falan arayıp tebrik eder- geçenlerde galatasaraylı başka bir arkadaşımla beni görünce takılarak "artık seneye ben de sizi arayıp tebrik ederim" dedi. koskoca adamın fenerbahçeliliğine halel falan getirmedi hiçbir zaman beni vd. arayıp tebrik etmesi.

    hayatımda tanıdığım en fanatik fenerlilerden bir arkadaşım 2008 yılında şampiyonluğumuzdan sonraki ilk halısaha maçımızdan önce gelip beni tebrik etti, galatasaray'dan nefret eden birisi, belki de hayatta tebrik ettiği birkaç galatasaraylı'dan birisi benimdir.

    iş yerinde en çok güvendiğim arkadaşlarımdan birisi kendini milliyetçi olarak tanımlayan birisi, eski oda arkadaşım cemaate yakın birisiydi, küçüklüğüm tarikatçilerin yoğunlukta olduğu bir apartmanda geçti, hayatım boyunca kendime yakın görüşteki insanlar hiçbir zaman çevremin çoğunluğunu oluşturmadı. hiçbir zaman da sırf aynı memleketten, aynı siyasi görüşten, aynı takımdan, vb. diye bir insanla dostluk kurmadım. dostluğun başlangıç aşamasını kolaylaştırır bu saydıklarım, ortak bir şeyde buluşursunuz çünkü, ama sonraki aşamalar için tek başına anlam ifade etmez.

    tüm bunların yanında fenerbahçe'ye 6-0 yenildiğimiz maçın sonunda üniversitede sırf sevindiği için fenerli bir çocuğa saldırdım, demek istediğim yukarıda saydıklarımın bir kısmını ben yapamam, yani bir fenerbahçeliyi arayıp tebrik etmek, fenerbahçe kulübüne ve temsil ettiklerine karşı olumlu bir duygu beslemek benim için kolay kabul edilecek şeyler değil. ama yapanlar veya yaparsam ben yapmayanlardan daha az galatasaraylı olmuyoruz, hatta samimi bir şekilde bunu yapabilmek de güzel bir şey. dedim ya ben yapamam, düşününce zor.

    ama dağınık yazdığım yazının en kritik noktasına geleyim. yolun yarısına yaklaşmışken, bir dolu densizlik yapan insanla karşılaşmışken ve küçüklüğümden beri futbol muhabbetinin içindeyken, bir kez olsun bulunduğum ortamda kimse "densiz"ce galatasaray'a laf söylemedi, söyletmem, söylemeye çalışan olursa da kısa sürede söylememesi gerektiğini anlar. kulübün bana göre bir yanlışı varsa ben açık yüreklilikle ve uygun dille dile getiririm, herkesin görüşünü dile getirmesinden de yanayım ama dediğim gibi densizce lafı galatasaray gibi değer verdiğim bir kulübe söylettirmem.

    hal böyleyken, ben fenerbahçe kulübünün temsil ettiği değerlere karşıyım ve haldunustunelinsactokasi gibi feneri severim diyemiyorum ama samimi şekilde fenerbahçe'ye gönül veren pek çok insanın benim için yeri ayrıdır, diğer kulüpler için olduğu gibi. farklı bir hayattan gelen ve tam tersini söylemek için nedeni olanlara da sonuna dek saygı duyarım, yeter ki körü körüne bir düşünce olmasın.

    ama ben böyle düşünüyorum çünkü onlarca farklı takım taraftarı hayatımda bana galatasaraylı olduğum için o saygıyı gösterdi, en fanatiği dahil. saygı karşılıksız oluşmaz.

    bunun da çok kişinin diline doladığı romantiklikle falan zerre alakası yoktur, zaten beni tanısanız pek romantik düşünceye sahip olmadığımı anlarsınız. yazdıklarımın sanırım daha ziyade insanlıkla alakası vardır.

    sonuç olarak, haldunustunelinsactokasi salt feneri sevdiği için kendisine getirilen eleştirilere yönelik yazdığı cevapla takdir ettiğim bir yazardır.
  • 443
    (bkz: #1586436)

    emre çolak ve engin baytar'ın dikine oynadığını iddia eden yazar. engin için yine hak veririm de emre kendi etrafında bir tur dönmeden pas veremiyor.

    gerçi ikisinin de nereye oynadığı belli*... birisi şekil şukul yapmadan pas atamaz, öbürü görgüsüzlükte sınır tanımaz, gençken kendilerini geliştirmedikleri gibi diğer gençlerin gelişimine engel olurlar*

    (bkz: lan ben neyse bişey demiyorum)
    (bkz: beş para etmeyen adamlardan medet ummak)
App Store'dan indirin Google Play'den alın