1
14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçından sonra tebessüm ile entrylerini okuyacağım temiz yürekli , güzel yazar.
14 nisan 2019 itibariyle futbola duyduğum ilgi yarı yarıya azalmış artık bu ülkede futbolun, güzel oyunun , taktik dizilimlerin hiçbir önem ifade etmediğini görmüş bulunmaktayım.
şurada kadro mühendisliği yapıp , fernando'yu kenarıya çekip yerine ahmet'i mi alsak mehmet'i mi koysak diye saf duygularla kadro kuruyoruz. yepyeni dizilimler çıkarıp takımımıza hangisi daha uygun olur diyerek fm kültürümüzle harmanlayıp ideal 11'ler çıkarıyoruz. yaz sezonu norveç'ten , iskandinav ülkelerinden yepyeni futbolcular bulup başlıklarını açıp scout çalışmalarına giriyoruz.
türkiye'de işler ne yazık ki bu şekilde ilerlemiyor. ne kadar güçlüysen o kadar lobin var. ne kadar lobin varsa o kadar kayrılıyorsun. yaptığın transferlerin, aldığın futbolcuların, teknik direktörlerin, scout ekiplerinin hiçbir önemi yok. bunların önem arzetmesini istiyorsan gideceksin başka ligi takip edip, baska ülkenin takımını tutacaksın kardeşim. bırak romantizmi, bırak konsantrasyon sloganlarını. senin konsatrasyonunun içine etti bu mevcut siyasi karakterler. istediğin kadar mayıslar bizimdir, galatasaray his takımıdır cümleleri kur kimsenin umurunda değil. türkiye'de futbol artık sahada değil masabaşında oynanıyor. ve şampiyon takımlar agustos ayında çoktan belirlenmiş oluyor.
önümüzdeki sezon için en büyük favorim 2014 yılından beri şampiyon olamayan malum kuluptur. üzmezler benim ali'mi. hazır başakşehir'i araplara kakalamışken, fenerbahçe'nin vizyonunun başını öne eğmezler. biz de uefa fair play gölgesinde namusumuzla satmadan alamazsın politikaları ile kadro kurma çalışmalarına devam edip, duyumculardan aldığımız transfer haberleri ile mutlu olalım.
bir halk bu kadar keriz yerine konmaz. böylesi basit tiyatrolarla bir halkın ruh sağlığı ile bu kadar oynanmaz.
kahrolsun spora uzatılan kirli eller.
14 nisan 2019 itibariyle futbola duyduğum ilgi yarı yarıya azalmış artık bu ülkede futbolun, güzel oyunun , taktik dizilimlerin hiçbir önem ifade etmediğini görmüş bulunmaktayım.
şurada kadro mühendisliği yapıp , fernando'yu kenarıya çekip yerine ahmet'i mi alsak mehmet'i mi koysak diye saf duygularla kadro kuruyoruz. yepyeni dizilimler çıkarıp takımımıza hangisi daha uygun olur diyerek fm kültürümüzle harmanlayıp ideal 11'ler çıkarıyoruz. yaz sezonu norveç'ten , iskandinav ülkelerinden yepyeni futbolcular bulup başlıklarını açıp scout çalışmalarına giriyoruz.
türkiye'de işler ne yazık ki bu şekilde ilerlemiyor. ne kadar güçlüysen o kadar lobin var. ne kadar lobin varsa o kadar kayrılıyorsun. yaptığın transferlerin, aldığın futbolcuların, teknik direktörlerin, scout ekiplerinin hiçbir önemi yok. bunların önem arzetmesini istiyorsan gideceksin başka ligi takip edip, baska ülkenin takımını tutacaksın kardeşim. bırak romantizmi, bırak konsantrasyon sloganlarını. senin konsatrasyonunun içine etti bu mevcut siyasi karakterler. istediğin kadar mayıslar bizimdir, galatasaray his takımıdır cümleleri kur kimsenin umurunda değil. türkiye'de futbol artık sahada değil masabaşında oynanıyor. ve şampiyon takımlar agustos ayında çoktan belirlenmiş oluyor.
önümüzdeki sezon için en büyük favorim 2014 yılından beri şampiyon olamayan malum kuluptur. üzmezler benim ali'mi. hazır başakşehir'i araplara kakalamışken, fenerbahçe'nin vizyonunun başını öne eğmezler. biz de uefa fair play gölgesinde namusumuzla satmadan alamazsın politikaları ile kadro kurma çalışmalarına devam edip, duyumculardan aldığımız transfer haberleri ile mutlu olalım.
bir halk bu kadar keriz yerine konmaz. böylesi basit tiyatrolarla bir halkın ruh sağlığı ile bu kadar oynanmaz.
kahrolsun spora uzatılan kirli eller.