öncelikle bu entry'i gece yarısında tedavüle sokarak insanların dikkatini çekmek amacında olduğumu söyleyeyim de şey olmasın. neyse vazgeçtim şimdi gönderiyorum. efendim tartışmanın içine dalmadan önce hakikat'e yapılan eleştirilerin haklı olsa da ağır olduğunu belirtmek isterim. biz bu işi bu sözlükte biraz fazla yapıyoruz gibi geliyor. gerçi memleketin her tarafında bir alacakaranlıkta cadıyı yakmak için ellerinde yanan odunlarla yürüyüşe geçen avrupalı köylü psikolojisi var neden burda olmasın di mi?
tartışmaya gelirsek hakikat arkadaşımız tesise gidip futbolcu uğurlamanın kendince gereksizliğinden bahsediyor. öznel yargısı bunun yararsız ve anlamsız olduğu yönünde. karşısında olduğu grup bu yargıyı öğrenince elbetteki kırılıyor. çünkü kendilerince yaptıkları doğru ve yararlı bir şey. tanımadıkları biri tarafından böyle eleştirilmek canlarını sıkar. hakikat arkadaşımız burda hataya düşüyor işte. tam burda. bunu söylerken karşı tarafın duygularıyla, onların direkt olarak varlıklarıyla ilgili bir şeyi eleştirdiğinin farkına varamıyor.
bir insana işsiz demek, imada bulunmak günlük yaşamımızda ayıptır. sanal ortam olunca biraz gevşiyoruz. yargılarımız keskinleşiyor. ben eminim hakikat gerçek sosyal hayatta bu tesise gidenlere işsiz demezdi. bakın diyemezdi diyip ortamı germiyorum. o gereksiz bir tartışma. ama bunu söylemeyi doğru bulmazdı.
'kardeşim, sen paranı veriyorsun, vaktini harcıyorsun, belki sağlığına zarar gelmesini göze alıyorsun ve karşılığında çoğunlukla üzüntü, keder duyuyorsun. bu takımı veya herhangi bir takımı tesisten stada uğurlamanın, havaalanında oyuncu karşılamanın vs. bir yararı yok lan size işte.' şu cümle ya da tesise uğrayanların işsiz olduğu yargısı var ya hakikat arkadaşımız bir takım tutmanın, ona bağlanmanın abartılmaması gerektiğini söylüyor. e bunu her durum için kullanabiliriz. insan, bir topluluğa, gruba ait olmak ister. ister bunu bir milliyet, ırk olarak alın ister bir din ister bir takım ister bir hobi topluluğu. aidiyet duygusunu bu tür gruplarla oluşturur. türk olmak, kürt olmak, müslüman olmak, ateist olmak, galatasaraylı olmak, şikeci olmak varlığının bir parçasını oluşturur. bunlar artık insanların varlıklarının bir parçasını sakladığı dolaplardır, hortkuluklardır.
* eğer sen bir insanın kendisini oluşturan bir parçaya laf edersen o insan eşyanın tabiatı gereği kendini savunur. hatta savunmakla geçmez senin değer verdiğin şeylere, senin varlığına saldırır. ha senin yaptığın eleştiri yerinde olabilir. nesnel bir gözle bakıldığında senin yargın doğru da olabilir. sorun burda karşındaki insana bunu doğru ifade etmezsen işlerin karışmasıdır.
herkesin kendince anlamsız bulduğu şeyler var. her birimiz diğer insanların yaptıklarını, düşündükleri anlamsız bulabiliriz. bu doğaldır. kimine ibadet etmek kimine stada futbolcu uğurlamak kimine ada çayı içmek anlamsız gelebilir. ha bence her şey anlamsız. tüm bu tartışmamız, sıçmamız, yürümemiz, aşık olmamız, savcı olmamız, güzel hırvat taraftar, felipe melo. bunların hepsi hiçbir şey ifade etmeyen anlamsız şeyler. tarihin mezarlığında yerini alacak sonra da bir karadelik aracılığıyla yutulup tekilliğe atılacak boş laflar. sen ne arıyorsun burda derseniz şöyle geçerken bir uğrayayım dedim. başka bir şey değil.
not: galatasaraylıyım ama varoluşçuspora sempatim var.