aslında golü mermi gibi çaktıktan sonra hâlâ daha havada asılı kalacağını zannediyordum. o sırada kurallar gereği bologna, santra ile oyuna başlayacaktı. onlar oyuna başladıktan hemen sonra topu kapacaktık ve sonrasında yine
ümit davala'nın ortasına bu sefer de ayıp olmasın diye rovasata ile kendisinin ve takımının 2. golünü yazmasını bekliyordum kral'dan. pek zor olmayacaktı. çünkü bunların hepsi gerçekleşirken hakan şükür'ün hâlâ havada asılı duruyor olabileceğine kanaat getirmiştim.
düşünün artık, bunun olabileceğine inanmıştım o golün 80 küsürüncü dakikada bu şekilde geldiğini görünce.
yahu gülmekten gözümden yaş geldi editi: ben doğduğum günden beri galatasaray'ımın avrupa maçlarını ailem ile birlikte evimde seyrettim. daha nasip olmadı ülkem dışında deplasman maçını yerinden takip edebilmek. söz bu yazıyı yazarken, yine o gün evde blogna-galatasaray maçını babam ile birlikte izlediğim an aklıma geldi. daha demin editlemeden önce sordum babama. baba, hatırlarsın değil mi? ne goldü yahu dedim. şöyle bir baktı bana. dedi ki, '' evet hatırladım. hakan önce havaya sıçradı. iyicene yükseldi. daha sonra 2 dakika kadar bekledi ve kafayı eğip çaktı. o maçtan bahsediyorsun değil mi? ''
evet baba. aynen de o maç idi. galatasaray aile bağlarını da güçlendiren yegane sevgilimizsin.