• 1
    sultan ıı. bâyezid, sahilde gezintiye çıkmıştı. denizin mavi sularına bakarak ilerlerken bir aralık burnuna çok güzel kokular gelmeye başladı.
    yanındakilere:
    - bu güzel kokular nerden geliyor? diye sordu.
    paşalardan biri şu cevabı verdi:
    - devletlû padişahım, istanbul'un fethi sırasında yaralanarak gazi olan bir yiğit vardı. ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar... bugün kendisine gül baba denilmektedir. ağaçları, çiçekleri çok sever. bütün bu gördüğünüz yamaçları güllerle, türlü türlü çiçeklerle donattı. bu hoş kokular, işte o zâtın bahçesinden geliyor..."
    bu haber padişahın hoşuna gitmişti.
    - merhum babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim. ayrıca, yaşına rağmen yaptığı bu faydalı işten dolayı, kendisini taltif etmek de iyi olur" dedi.
    padişah ve yanındakiler, gül baba'nın kaldığı kulübeye doğru yürüdüler. zaten kulübe de birkaç yüz metre ilerde idi. gül baba onları ayakta karşıladı. padişahla aralarında şu konuşma geçti:
    - savaşta bastığı yeri sarsan, barışta oturduğu yeri gül bahçesine çeviren yiğit asker sen misin?"
    - siz öyle diyorsanız, öyledir sultanım. sizin iltifatınıza nâil olmak benim için büyük bir şereftir."
    bu konuşmadan sonra, padişah atından inip kulübeye girdi. gül baba'nın utana sıkıla gösterdiği sakince bir minderin üzerine bağdaş kurup oturdu. bir müddet istirahat etti. gül baba'nın sunduğu şerbeti içtikten sonra, ona şöyle dedi:
    - dilersen seni saraya alayım, artık çalışma. yaşlılık dönemini dinlenerek geçir..."
    padişahın bu teklifine, gül baba şu cevabı verdi:
    - sağolun sultanım, ben burada oturmak, yine güllerle, çiçeklerle, ağaçlarla meşgul olmak isterim. bu meşguliyet benim için zahmet değil, büyük bir zevktir. ama ille de bana bir iyilik yapmak isterseniz, şu kulübenin bulunduğu yere benim hayrıma bir mektep yaptırın, memleket evlâdı okusun, milletine faydalı insanlar olarak yetişsin. benim de amel defterime devamlı nurlar yağsın, sevablar yazılsın."
    padişah, gül baba'nın bu sözlerinden çok duygulandı. onun bu yaştaki çalışma azmi ve gayreti, hiçbir maddî menfaat gözetmeyen ihlâslı hâli çok hoşuna gitmişti.
    - gönlün rahat olsun, gül baba, dedi, dileğin en kısa zamanda yerine getirilecektir."
    yıl 1491 idi. gül babanın kulübesinin bulunduğu yere büyük bir bina yapıldı. o günden itibaren bu bina, sırayla mektep, hastahane ve saray olarak kullanıldı. nihayet 1868'de tekrar mektep hâline getirildi. cumhuriyet döneminde de adı galatasaray lisesi olarak değiştirildi.

    gül baba'nın kabri de mektebin hemen yanıbaşındadır.
    bu tarihî olay, îman ve ibâdet duygusunun insana yaşlılıkta bile verdiği çalışma gayretini, insanlara ve gelecek nesillere faydalı olma azmini, en güzel şekilde göstermektedir.

    http://www.baktabulum.com/...zid-ve-gul-baba.html
  • 4
    --- alıntı ---

    osmanlı padişahı kanuni sultan süleyman'ı etkileyen ve avrupa taaruzlarına katılan önemli bir bektaşi babası dır. hayat yolu evliya çelebi tarafından yazılı kaynaklara geçirildi. gül baba'nın budapeşte’de türbesi ve heykeli bulunuyor. başından gülü elinden ise tahta kılıcı eksik olmazmış. savaşlarda başının üstünde bir gül taşıdığı için gül baba diye anıldığı rivayeti nesilden nesile iletilir.

    1481'de ii. bayezid döneminde galata'nın üstleri, perşembe pazarı'nın voyvoda konağı'nın yukarılarına düşen bölge, sık ağaçlarla kaplı ve avlanmaya müsait bir bölgedir. sultan ii. bayezid mevsim kış olmasına rağmen bu bölgede avlanırken, bir av dönüşünde, günlerini, yetiştirdiği gül fidanları arasında ibadetle geçiren gül baba' ya rastlar. gül baba'nın kendisine sarı ve kırmızı güller sunmasından memnun olan sultan, kendisinden dileğini sorar. adını yetiştirdiği güllerden alan gül baba, bahçesinin ilerisindeki tepeyi göstererek, "bu tepeye, mekteb-i irfan tesis ile, orada okuyup yazanları hizmet-i hümayununda istihdam eyle, vakti gelince devletine lazım olur" der. sonuçta devlete görevli yetiştirmek amacını güden galata sarayı kurulmuş olur.[1]

    sayısız savaşa katıldıktan sonra, 1526 yıllında kanuni’nin daveti üzerine gül baba budin seferine katılıyor. 1531 yılında budin'e gelmiş ve 10 yıl burada yaşamıştır. 1 eylül 1541 yılında vefat etmiştir. 2 eylül 1541 tarihinde 200 bin kişinin cenaze namazına katıldığı bilgileri evliya çelebi'den sözlü gelenekden yazılı kaynaklara dökülür. yalnız türkler tarafından değil aynı zamanda macarlar tarafindanda cok sevilen ve halen macaristanda gül baba adiyla yasatilan efsanevi bir kişiliktir. aynı isimle bir macar filmide mevcuttur. evliya çelebi, elinde büyük bir tahta kılıçla savaşlara katılan gül baba'ya bu lâkabın verilmesine, daima bir gül taşımasının sebep olduğunu da belirtmiştir.

    gül baba budapeşte'de bir yüksek tepeye gömülür ve tepeye "gültepe" adı verilir (macarca. rózsadomb). türbesinin yanına yaptırılan gül baba bektaşi tekkesi, 1686 yılında yıkılmıştır. bir diğer kaynağa göre gül baba'nın iki mezarı daha vardır. bunlardan bir tanesi, galatasaray lisesi'nin arka bahçesindedir ve sembol mezardır. asıl mezar ise boğazkesen'den tophane'ye inen yolun sağında bulunan gül baba sokağındaki caminin avlusundadır. mezar i. abdülhamit zamanında onarılmış ve başına kitabeli bir taş dikilmiştir.[2]

    ordu sefere çıktığında, osmanlı yeniçeriler döneminde, askerlerin ruhlarını güçlendirmek için dervişler, saz ozanları de sefere katılıyor, mola zamanlarında dualar okunuyor, destanlar söyleniyordu. dervişler, saz ozanları gerektiğinde silâhlanıp savaşa da katılıyorlardı. gül baba, savaşlara katılan dervişlerden biriydi. hacı bektaş veli yeniçeriler için pir olarak kabul ediliyor ve dolaysıyla yeniçeriler bektaşi dervişlerine derin şekilde saygı gösteriyorlardı.

    --- alıntı ---

    heykeli'nin bir fotoğrafı, detaya dikkat edelim; http://upload.wikimedia.org/...G/640px-Gul_Baba.JPG

    türbesi'nin videosu; https://www.youtube.com/watch?v=3tG_13y7B3Q

    çok mübarek bir insanmış.
App Store'dan indirin Google Play'den alın