1
benim..
yaşım gheorghe hagi'nin galatasaray'da geçirdiği her bir seneyi doyasıya izlemeye ucu ucuna yetiyor, o geldi ve ben her sezon her hafta her maçı takip etmeye başladım, ve de biliyorum ki en güzel yerden başlamışım izlemeye..
sonradan videolarını, röportajlarını ve kendisi hakkında hazırlanan kısa belgeselleri tekrardan izledikçe içim geçiyor, 'bu adamın yolu nasıl oldu da sami yen'e düştü' diye şaşırıyorum her seferinde..
'metin'i izlemeyenler bilmez' vs. diye her fırsatta cins cins konuşan abiler gibi olacağım ileride biliyorum ama 'bu aşmış insan evladının burada ne işi vardı' diye soruyorum kendime her seferinde..
'bir hagi değil' diye bir cümle bile kurulamadı bugüne kadar..
niye?
çünkü tabii ki de bir hagi değil amk, nasıl olsun bir hagi?
bir adamı lorik cana ile matias delgado ile kıyaslarsan o zaman dersin "bir bilmem ne değil" diye..
hagi ile kimi kıyaslayacaksın lan?
bugün kaka diye salyalar akıtıyoruz hepimiz, ben de dahilim bu gruba..
peki hagi'ye kıyasla kaka kim lan allah aşkına?
bugünkü galatasaray kadrosunu, transfer ihtimalini falan da siktir edin..
kaka kim lan?
bu ne lan, bunu açıklayın;
http://www.youtube.com/watch?v=0mTnWfbXk28
seviyorum; küçük çocukluğum, pis ergenliğim, ilk aşkım lan o benim.. sikerim teknik direktörlüğünü, hocalığını..
hagi deyince tüm gazeteciler, futbol yorumcuları canlı yayında sesini keserdi o zamanlarda, 'biz susalım, görüntüler konuşsun' diye bizim o hafta yaptığımız maçın özet görüntülerini verirlerdi.. maç öncesi hagi'nin arkadaşlarıyla konuşması ve santradaki duruşunu, frikiklerde hagi'nin topun başına geçişini, kaçan golde veya yerine ulaşmayan paslarda hagi'nin tepkisini, ilk yarı sonunda hagi'nin soyunma odasına girişini, ikinci yarı başında hagi'nin tünelden çıkışını, sonra hagi'nin nasıl hırs yaptığını, nasıl tozu dumana kattığını ve de maçı nasıl aldığını gösterirlerdi her hafta..
ilker yasin, mehmet emin karamehmet'in; şansal büyüka, aydın doğan'ın kanalında çalışırdı o zamanlar; güntekin onay, televole'yi sunardı; ahmet çakar koca göbeğiyle maç yönetirdi; erman toroğlu, hıncal uluç'la beraber açık kanaldan maraton yapardı; türk futbolunun ne olduğu, nasıl bir potansiyele sahip olduğu bile belli değildi o zamanlar..
hagi geldi geçti o zamanlar..
hala kıyaslıyor amına koduklarım..
bi siktirin gidin..
yaşım gheorghe hagi'nin galatasaray'da geçirdiği her bir seneyi doyasıya izlemeye ucu ucuna yetiyor, o geldi ve ben her sezon her hafta her maçı takip etmeye başladım, ve de biliyorum ki en güzel yerden başlamışım izlemeye..
sonradan videolarını, röportajlarını ve kendisi hakkında hazırlanan kısa belgeselleri tekrardan izledikçe içim geçiyor, 'bu adamın yolu nasıl oldu da sami yen'e düştü' diye şaşırıyorum her seferinde..
'metin'i izlemeyenler bilmez' vs. diye her fırsatta cins cins konuşan abiler gibi olacağım ileride biliyorum ama 'bu aşmış insan evladının burada ne işi vardı' diye soruyorum kendime her seferinde..
'bir hagi değil' diye bir cümle bile kurulamadı bugüne kadar..
niye?
çünkü tabii ki de bir hagi değil amk, nasıl olsun bir hagi?
bir adamı lorik cana ile matias delgado ile kıyaslarsan o zaman dersin "bir bilmem ne değil" diye..
hagi ile kimi kıyaslayacaksın lan?
bugün kaka diye salyalar akıtıyoruz hepimiz, ben de dahilim bu gruba..
peki hagi'ye kıyasla kaka kim lan allah aşkına?
bugünkü galatasaray kadrosunu, transfer ihtimalini falan da siktir edin..
kaka kim lan?
bu ne lan, bunu açıklayın;
http://www.youtube.com/watch?v=0mTnWfbXk28
seviyorum; küçük çocukluğum, pis ergenliğim, ilk aşkım lan o benim.. sikerim teknik direktörlüğünü, hocalığını..
hagi deyince tüm gazeteciler, futbol yorumcuları canlı yayında sesini keserdi o zamanlarda, 'biz susalım, görüntüler konuşsun' diye bizim o hafta yaptığımız maçın özet görüntülerini verirlerdi.. maç öncesi hagi'nin arkadaşlarıyla konuşması ve santradaki duruşunu, frikiklerde hagi'nin topun başına geçişini, kaçan golde veya yerine ulaşmayan paslarda hagi'nin tepkisini, ilk yarı sonunda hagi'nin soyunma odasına girişini, ikinci yarı başında hagi'nin tünelden çıkışını, sonra hagi'nin nasıl hırs yaptığını, nasıl tozu dumana kattığını ve de maçı nasıl aldığını gösterirlerdi her hafta..
ilker yasin, mehmet emin karamehmet'in; şansal büyüka, aydın doğan'ın kanalında çalışırdı o zamanlar; güntekin onay, televole'yi sunardı; ahmet çakar koca göbeğiyle maç yönetirdi; erman toroğlu, hıncal uluç'la beraber açık kanaldan maraton yapardı; türk futbolunun ne olduğu, nasıl bir potansiyele sahip olduğu bile belli değildi o zamanlar..
hagi geldi geçti o zamanlar..
hala kıyaslıyor amına koduklarım..
bi siktirin gidin..