bir arkadaşım faşizmi tanımlarken şöyle demişti; faşizm bir şeyleri söyleme zorunluluğudur. şu an benim hissettiğim duygunun ta kendisi. hagi’nin futbolculuğunu eleştirmiyorum, eleştirmem de. ama biz artık hagi teknik direktör olmuş, kulübede otururken 10 numaralı formasını çıkarmış, teknik direktörlük kıyafetini giymiş diyorsak, hagi bundan böyle benim gözümde artık galatasaray’ın teknik direktörüdür. efsanevi futbolcusu değil. faşizme boyun eğdikten sonra – sıkıysa eğme – inceden dokundurmaya başlayayım.
öncelikle benim hiç ama hiç anlamadığım bir mevzu var ki, evlere şenlik. hagi 1. teknik direktörlük döneminde bu takımı liderin 2-3 puan gerisinde 3. yaptı. kimin ardından? fenerbahçe. fenerbahçe’nin kadrosuna bakıyoruz. elle tutulur iki adam var. fan hoydonk ile dönemin formda adamlarından marco aurelio. defansta shevchenko’nun madara ettiği, yıllar geçmesine rağmen hiçbir gelişim gösteremeyen servet çetin ile kolpa trivelacı ümit özat. peki 3. olan galatasaray’ın kadrosuna bakalım, hani hagi’nin liderin arkasından az bir puan farkıyla 3. oldu diye başarılı sayıldığı kadroya.
defansta song-tomas ikilisi, kalede mondragon. kafadan 1-0 galip başlıyorsun türkiye ligi’ne. hani o futbolcu mu lan bunlar denilen iki adam var ya, işte onlardan cihan haspolatlı olanı dönemin türkiye’deki en iyi sağ beki. en iyisi. senin şimdi futbolcu mu bu amk dediğin cihan var ya, işte o. orhan ak ise, anaların yıllardır doğuramadığı sol bek kısırlığında türkiye’deki en iyi sol bek olarak kayıtlara geçsin. sen zannediyorsunki memleket sol bekten geçilmiyor, orhan ak tukaka. nerden bileceksin canım kardeşim, ezberci sistemin kulu köpeği olmuşsun, 3 gün öncesini unutuyorsun haliyle.
defans ve kaleci derken orta sahaya geliyorum, bak hani o 3.lüğünü başarı saydığın hagi’nin elinde orta sahada kimler var. alioum saidou, flavio conceiçao, hasan şaş, elvir baliç, hakan yakın, ayhan akman, volkan arslan, franck ribery, ergün penbe ve bunlara ek olarak bizzatihi kendisinin getirdiği ovidiu petre.
forvet hattında ise; dönemin en formda yerli forveti necati ve çatır çatır top oynayan 35′lik hakan şükür. arif erdem ile ümit karan’ı saymaya gerek görmüyorum. hasan kabze de stepne. bu kadro; ki benim gözümde o dönem türkiye ligi’nin üstünde bir kadroydu ve 3. oldu. şimdi soruyorum; hagi başarılı mıymış? başarısız demek burada hagi’yi yerin dibine sokmak veya cacık olmayacağını söylediğimiz anlamına gelmiyor. bir insana; başarısız olduğunda başarısız demenin nesi kötü arkadaş? rijkaard da başarısız oldu, skibbe de, hagi de. o dönem hagi’yi kulübede futbolcu hagi olarak gördüğümüzden ve daha podyuma ilk çıkışı olması hasebiyle gönüllerimizde oturttuğumuz yerde koruduk, kolladık. gram değişmedi yeri.
şimdi ise kazın ayağı öyle değil. ben kendi içimde hagi’yi futbolcu olarak oturttuğum yerde hala o geldiği günkü haliyle oturtuyorum ama artık hagi benim değerlendirme mıntıkamda ” teknik direktör ” ve bu yüzden de henüz bir yeri yok. teknik direktör olarak yer edinemedi. kötü mü? hagi’nin kişiliğine bir laf söylemişliğim mi var veya hagi’nin yeşil saha içinde yaptıklarına mı çakıyorum? hayır.
ona göre fedakarlık, bana göre ucuz kahramanlık peşinde. fatih terim’in kabul etmediği teknik direktörlük görevini, galatasaray’ın zor durumunda yanında olmak için geldim diyerek kabul ediyor. fatih terim senden daha mı az galatasaraylı ya da senden daha mı az umursamaz? o gelmiyor da sen neden geliyorsun hagi? teknik direktör olarak kendini tekrar kanıtlamak için olmasın? galatasaray’ı bir basamak olarak kullanmak istediğin için olabilir mi? hayır yani son seneni düşünüyorum da, futbolu bırakacağım demiştin de önüne bugünün parasıyla 3-4 milyon euro serildi diye mi vazgeçtin, tekrar 1 yıl oynamaya devam ettin? hakkındır, helali hoş olsun ama sen artık teknik direktörsün gözümde hagi.
mehmet batdal’ı kurtarıcı olarak oyuna sokarken, sahada adam akıllı top dağıtan elano’yu oyundan çıkarmakla en büyük yanlışı 2 kere yapıyorsun. bizim görmeyi hiç istemediğimiz o doldur boşalt ve taşşak geçtiğimiz rıdvan dilmen gibilerin felsefesi olan sok-çıkarcı zihniyete bürünüyorsun. bırak elano’yu 90 dakika oynasın adam. bırak cana defansa geçmek zorunda kalmasın, yerinde oynamaya devam etsin. bırak artık sahada ne yaptığını bilmeyen ve öğrenemeyecek olan emre çolak’ı kurtarıcı olarak oyuna sokmayı. bırak bu çocuklar artık dakikalar 70′i gösterince kenara ” acaba ben mı çıkacam “ düşüncesi içerisine girmesin. sen bu takıma teknik direktörlüğünle 5 gömlek küçüksün hagi. sen bu yönetimin topraklamasısın. sen; duyguları sömürülen bir kitlenin duygularının sömürülmesine alet olan bir adamsın. neden geldin isstanbuuuğğla hagi?
bu takımı sen kurmadın. sen seçmedin bu adamları ama sen bunu bilerek gelmeyi kabul ettin. sezon sonunda kendi adamlarımı toplayarak gelirim diyemedin mi? ne o, yoksa sezon sonu seni galatasaray’ın başına geçirmeyecekler diye mi düşündün? ya bırak allah aşkına hagi. senin olman gereken tek yer, bu yönetimin kuracağı 15 kişilik scouting ekibinin içidir. mesele galatasaray’a hizmet etmekse, bu şekilde de pek ala hizmet edebilirdin. gözümde futbolculuğunla hep büyüksün ama teknik direktörlüğün bir skibbe kadar bile değil.
ve yönetim; bence zor olanı başararak, mağlubiyete üzülmeyen bir taraftar modeli yarattınız. galatasaray’a gönül verenler, artık mağlubiyetlere üzülmüyorlar bile. bugün beşiktaş ile maçımızın olduğunu, saat 17:45 olunca arkadaşların arayıp nerde seyrediyoruz abi maçı demesiyle hatırladım. ve eskiden haftasonu olsa da galatasaray’ı seyretsem diyen ben, haftasonu olsa da neyşınıl coğrafik’teki o manyağın ” tek başına bir ormanda nasıl 7895642 gün hayatta kaldım ” belgeselini izlesem diye heyecanlı bekleyiş içerisine girer oldum. biz artık bir macclesfield town, bir milton keynes diamond, bir port vale, bir huddersfield, bir chesterfield, bir dijon, bir albinoleffe, bir piacenza, bir fortuna düsseldorf taraftarları ile aynı durumdayız. 3 mağlubiyet 1 galibiyete sevinir, takımızda forma giyen adamın insanüstü mücadele etmesi ile gurur duyar, maç içinde ters kademeye girip atağı kesmesi ile de övünür olduk.
fifa 11′de bu takımları alınca; ulan benim kadromda bir cana, bir misimovic, bir elano, bir neill olsa premier lig’e çıkardım diye iç geçirir oldum. en sonunda da baktım olacak gibi değil, bu adamları servet çetin, ali turan, barış özbek, mustafa sarp gibi adamların olduğu yerden kurtarıp transfer ettim ve şu an premier lig’teyim. huzurluyum. haftasonu gelse de, takımım premier lig’te maça çıksa.
nkfvas'in klavyesinden çıkma bir yazıdır.
http://www.soroscuaslanlar.com/.../11/hagi-cavcav.html