resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:59
Uyruk:Romanya
  • 5727
    çocukken öğretmenimiz "en sevdiğiniz süper kahraman?" şeklinde bir soru sormuş, ben cevabı "hagi" şeklinde vermiştim. :) gerçekten de benim için bir kahramandı. işler kötü giderken her şeyi düzeltmesi beklenen kişiydi. maçın seksen sekizinci dakikasında, "iki dakika kaldı, hagi bir şeyler yapsa da golü bulsak" cümlesini kurduran adamdı. rakibin haddini aşan bir oyuncusu ya da teknik direktörü varsa ona ya oyun kuralları içerisinde ya da dışarısında cevabını verirdi. sırf bir şampiyonlar ligi maçında hagi'yle atıştığı için terim sonrası düşünülen ama takımın başına getirilmeyen teknik direktör bilirim. :) (bkz: luis fernandez)

    bugün lionel messi 32 yaşında. birisi çıkıp, "messi'yi mi, yoksa 32 yaşındaki hagi'yi mi galatasaray'da görmek istersin?" diye sorsa, hemen hagi'yi seçerim.
  • 5728
    hayatım boyunca en çok sevdiğim futbolcudur ve muhtemelen baska hic bir futbolcu yerini alamayacaktır. cocukluk yıllarımda 10'u izleyip sokakta topa onun gibi vurmaya çalışmak hayatima sirayet etmis durumdadir hala hali sahada kolay gol atmak varken gözüm 90'da topa vururken. yenilgiden sonra aglamayan yıldız futbolcu olamaz demiş üstad. ne güzel söylemiş. sahada o varken içimiz hep rahatti biliyorduk istemediğimiz skorları onun da kabullenmeyeceğini. ercan taner anlatımıyla beraber onu seyretmek paha biçilemez bir spor olayıdır.
  • 5729
    ilk entryi hakeden, karpatlarin maradonasi, karakter, guclu bir karakterdir hagi.

    gogsumuzun cocukluk, buyukluk gecisi yillari arasinda en cok kabardigi anilarin icerisinde o vardir desek yalan olmaz.

    buyudukten sonra daha detayli ogrendik tabii hagiyi. hagi gercekten de lakabi gibi bir komandanteydi. romanya’da milli mactan sonra basin mensuplariyla tartismasi, onun meshur tartismalarinin arka planini biraz daha anlamamiza yardimci oluyordu. hagi haksizliga gelemeyen, hakkini ve hakli oldugunu dusunduklerinin hakkini yedirmeyen bir adamdi. teknik, 30-40 metreden attigi gollerin olusturacagi intabain aksine hagi calisma disiplini, ahlaki cok yuksek olan bir adamdi.

    futbolu birakmasini da boyle acikliyor zaten. oynasan son yarim saat, yirmi dakika girip bir tane sallasan daha devam edersin diyenlere hagi; oynamaya enerjim var ama antrenman yapmaya yok, antrenmana cikarsam en cok calisan ben olmaliyim diyor.

    simdi cok yakindan takip etmesem de romanyada bir futbol akademisi kurmasini da karakteriyle bagdastiriyorum ben. hagi dertli bir adam ve dertlendigi seylerin cozumunun yukarlardan degil de asagilardan gelebilecegini dusunup, bunun icin cabalayacak kadar da mert bir adam.

    marshall reklamli formalarla kendisini izledigim icin kendimi hep sansli saydigim, buyuk karakter, komandante!
  • 5730
    hagi galatasaray'a imza attığında ben 15 yaşında bir çocuktum. yaz tatilini geçirdiğimiz devlet kurumu kampında her gün fanatik ve fotospor alarak takip ediyordum transfer gündemini. zira kampta televizyon yoktu, zaten o günlerde spor kanalları ya da her saat başı spor bültenleri de yoktu. çok değil iki sene öncesinde romanya milli takımında dünyayı kendisine hayran bırakan adamın galatasaray'a geleceğini yazıyordu gazeteler. kelimenin tam anlamıyla insanın inanası gelmiyordu. ya doğru değilse diye o kadar çok korktum ki. ergun gürsoy'un yanında, boynunda galatasaray forması ile fotoğrafını görene kadar inanmadım. sonrasında rüya gibi 6 yıl geçti göz açıp kapayıncaya kadar. dünya gözü ile onu izlemek de nasip oldu rabbime şükürler olsun. galatasaray forması altında futbolu bıraktığında 21 yaşında hıçkıra hıçkıra ağladım. bence hagi ile galatasaray taraftarı arasındaki bağı en iyi anlatan olay da budur. hayatları boyunca eşlerine bir kez dahi seni seviyorum dememiş adamlar, onu izledikleri son maçta, bir yandan ağlarken bir yandan "ay lav yu haciii" diye avazları çıktığı kadar bağırıyordu. o anları hatırlamak isteyenler trt'nin şimdiye kadar yaptığı en güzel spor belgeselini (bkz: 10'un vedası) izleyebilirler.

    (bkz: karpatların maradonası)
  • 5731
    kendisini canlı izleyebildiğim tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük galatasaray efsanelerinden biridir. hatta yabancı olarak bakıldğında rahatlıkla ilk sıradadır. 2000 yılında kazanılan uefa kupasında ve süper kupada katkısı çok ama çok büyüktür. hatta uefa kupası final maçında gördüğü kırmızı karta dahi kızabilecek bir galatasaraylı var mıdır diye düşünmeden edemiyorum. kariyerinde barcelona ve real madrid ten sonra bizi tercih etmesi ise galatasaray büyüklüğünün dosta düşmana çarpıcı bir göstergesidir.
  • 5732
    türkiye topraklarına gelen en büyük futbolcu.
    nice başarılar yaşayıp galatasaray taraftarlarının unutulmaz bir efsanesi olduğu için hepimiz çok şanslıyız bence.

    bu adam futbolculuk döneminde boşuna karpatların maradonası lakabını almadı. kariyeri her zaman üst noktalarda oldu. en güzel dönemlerini bizimle yaşadı. hem kendisi bizi, biz de kendisini çok sevdik.

    hagi’yi canlı izleyenler bilir; o dönemler hepimiz inanılmaz heyecan ve tutkuyla izliyorduk maçları. dört yıl üst üste şampiyon olmamız bir yana, futbol zekası ve yaptıklarıyla bizi kendisine aşık etmişti bu adam.

    10 numara seninle güzeldi, en çok sana yakıştı metin oktay’dan sonra. belki bu gözler bir daha senin gibisini izleyemeyecek ama inşallah oğlun* bir gün parçalıyı giyer ve en azından sahaya çıkıp gol attığında tribünlerden “hagiii” diye bir çığlık atarız...

    https://gss.gs/XDT.jpeg
  • 5733
    parçalı formamız altında birçok başarıya imza atmış, zamane çocuklarının futbolu ve galatasaray'ı sevmesinde payı oldukça büyük ''karpatlar'ın maradonası'' lakaplı rumen yıldız. uefa ve süper kupa mimarlarından ''sağ ayağına 500 sayfalık roman yazılıp son sayfasına da 'o bir solaktı' yazılır'' sözü ile nasıl bir yetenek olduğunu daha fazla anlatmaya gerek duymuyorum.

    kendisine olan sevgimi, kendi ağzından çıkan şu sözlerle tamamlamak istiyorum;

    başka bir şey yok kardeşim en büyük galatasaray!
  • 5735
    kendisinin maçları çözme konusunda şahsına münhasır bir taktiği vardı. bazen maç içerisinde bir süre kaybolurdu. bu zamanlarda, doğru pozisyon alarak iyi savunma yapan rakibi gözlemler, onların açığını tespit etmeye çalışırdı. sık sık yer değiştirir, topla farklı bölgelerde buluşup yeni olasılıklar denerdi.

    sonra bir bakmışsın öyle bir yerde topla buluşmuş ki, sadece topla buluştuğu yer bile rakibin savunma düzenini bozmuş, geriye deliksiz basket tadında gol olacak bir şut pozisyonu oluşmuş yahut "al da at" derecesinde bir asist yapmış.

    büyük futbolculuğu, yeteneğinden çok aklıyla olmuştur.
  • 5736
    galatasaray efsanesi olarak anılmayı kesinlikle hak etmiş eski futbolcumuz.

    o dönem ki rumen sporcular aynı zamanda asker sayıldıkları için rütbeleri vardı ve hagi'de albaydı. bence hagi sahada yaptıklarıyla rütbeyi, hatta general rütbesini de hak ediyordu. yaşı yetmeyenler onu daha çok internetteki kısa videolardan tanıdığı için, saha içinde neden general olduğunu bilmeyebilir. maçlarını canlı izleyen dikkatli taraftarlarsa, hagi topu aldığında takımdaki diğer futbolcuların, tabiri caizse kendilerine nasıl çekidüzen verdiğini hatırlayacaktır. top onda ise defans arkasına koşu atması gereken forvet ve ya bindirme yapması gereken bek, sanki komutanından emir almış asker gibi mutlaka görevini yerine getirmeye çalışırdı. hatta hangisi olduğunu şimdi hatırlamıyorum, ali sami yen stadyumu'ndaki bir maçta, o dönem sağ bek oynayan julian filipescu boş alana hareketlenmeyince, saha içinde hagiden bir hayli azar yemiş, taraftar da bu azarlamayı alkışlamıştı.

    büyük komutanların cephede bozulan askerlerine moral ve cesaret verdiği gibi, takımın kendini salmaya başladığı bazı maçlarda, hırsı ve mücadelesiyle olası bir gevşekliği engellediğini çok kez gördük. ya da tıpkı yine büyük komutanlar savaş sırasında yaptıkları gibi, hagi de maçın en kritik anında insiyatif alıp maçın gidişatını değiştirirdi.yani o attığı klas goller ve öldürücü paslarla skoru değiştiren, maç kazandıran yıldız bir futbolcu olmanın daha ötesinde, takıma mücadele ruhu ve kazanma isteği veren bir karakterdi.

    sahaya sandalye atıp otursa da olur denilecek bir futbolcu varsa, o futbolcu gheorghe hagi'nin ta kendisiydi.
  • 5737
    çocukluğumda sokaklardaki kutu kolalari tekmelerden adını istisnasız her daim ağzımdan düșürmediğim efsanemiz. șu anda senin gibi saha içi bir lidere o kadar ihtiyacımız var ki.saha içinde vurdumduymaz isyan etmeye mecali bile olmayan oyunculari görünce seni anmamak imkansız. șimdi versek șu yașında sana 10 numarayı, sahadaki boș beleș oyunculardan 4-5 gömlek fark ettirir. bazen youtubeda eski maçlardaki performanslarını açıp izliyorum. izledikten sonra onu ülkemizde ve galatasarayda izlemek büyük lütufmus.
  • 5738
    bram stoker'ın dracula adlı eserini okuduğumdan beridir romanya benim için hep özel olmuştur. romanya milli takımını severdim mesela ergenken. başarılı olmasalar da takip ederdim falan. bunun sebebi dracula değildi tabii, efsanemiz george hagi'ydi ama olsun. kafamda böyle şeyleri bir araya kodlamıştım. bir de eskiden aşık olduğum, kısa bir süre sevgili gibi olduğumuz kız rumen'di. o rumence konuşurken dinleyince falan aklıma hem dracula hem hagi geliyordu lan. çok acayip. neyse karıştı hepsi birbirine. kendisi kumandandır. kendisi gibi bir on numara bir daha gelmemiştir galatasaray'a. belki biraz wesley sneijder, o kadar.
  • 5739
    futbol tarihinin en şöhretli, en iyi oyuncularından biridir. bugün galatasaray kadrosunda bulunan büyük cv’li futbolcuların ilah diye tapacağı futbolcudur.

    galatasaray’da 5 sezon top oynamıştır. bu sezonların dördü taktik bilmeyen(!) fatih terim dönemidir.

    hagi bu dönemde ne antrenman aksatmış ne de saha içinde ruh gibi dolanmıştır. çok iyi cv’si olup küçük kasabadaki bir aile şirketine(!) geldiği halde, hatta dönem dönem parasını alamadan sahaya çıkmak zorunda kaldığında bile, seveyim sizin yapacağınız işi deyip saha içinde boşlamamış, kazanmak için her zaman en büyük mücadelesini vermiştir.

    kıssadan hisse hagi iş ahlakı olan bir futbolcudur. onu dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 100 futbolcusundan biri yapan şeylerin başında da bu gelir.
  • 5740
    adını futbol tarihine altın harflerle yazdırmış bir dünya yıldızıdır hagi. çoğumuzun adını bile henüz duymadığı,endüstri ürünü oyunculara onlarca milyon euro’ların verildiği bugünün futbol dünyasında onun parayla ölçülebilecek bir değeri olduğunu sanmıyorum. kendisini izleyememiş genç kardeşlerimize hagi’yi anlatmak gerçekten çok zor. evet, genç arkadaşlar kendisinin videolarını internetten izleyebilirler ama canlı bir maç izlerken onu sahada görmenin hissettirdiği güveni bilemezler. tarihimizin en gerilimli karşılaşmalarında bile top onun ayağındayken herkeste bir rahatlama hissi oluşmuştur. çıktığı her karşılaşmada psikolojik üstünlüğümüz olmuştur. hagi, dosta güven, düşmana korku vermenin 10 numara giydirilmiş halidir. birçok yetenekli oyuncu izlemiş olabilirsiniz ama bazıları bu yeteneklerini zekasıyla harmanlar. hagi, böyle bir yıldızdır. bazıları ise kaybetmeye tahammül edememeleriyle kendini belli eder. hagi, aynı zamanda böyle bir oyuncudur. galatasaray çok yıldızlar görecek, çok şampiyonluklar kazanacak ama hagi’nin yaşattığı duyguları tekrar hissedebileceğimizden hiç emin değilim.
  • 5741
    yetenegi, hirsi, akli ve kalitesiyle galatasaray 10 numarali forması onun icin adeta biçilmiş kaftandı. hagi 31 yaşında resimi imzayı atarak galatasaraylı oldu belki ama onun karakteri zaten galatasaray ruhundan bariz izler taşıyordu. özgür ruhu, kazanma hirsi, ileri görüşlülüğü, calışma azmi ve taraflı tarafsız herkesin gözündeki sayginligi, uluslararasi basarilari ve ülkesinin en büyük markası olması onu her haliyle galatasaraylı yapıyor. bu buyulu kimya onu 5 sene giydiği galatasaray formasında bir güneş gibi parlamasını sağladı. sansliyim sayısız kere kendisini ali sami yen'de canlı izledim ki buna son maçı olan 26 mayıs 2001 galatasaray trabzonspor maçı da dahil. boyle bir futbol tarihine altın harflerle ismini yazdirmis bir efsanenin sadece galatasaray'a degil futbola veda ettigi o maçı tribünden izlemek butun hayatım boyunca gururla hatirlayacagim bir anidir benim icin de.
  • 5742
    1996-2001 yılları arasında galatasaray'ımızda tam olarak 5 yıl forma giyen, dünya futbolunun yetiştirdiği en büyük yeteneklerden biridir. formasını giydiği 5 yıl boyunca galatasaray 14 kupa kazanan gheorghe hagi ileri de kral hakan şükür'le birlikte çok iyi bir ikili oluşturmuştur.

    galatasaray'da oynadığı dönemde kazandığı kupaların dağılımı şu şekildedir; 4 lig şampiyonluğu, 1 türkiye kupası şampiyonluğu, 2 türkiye süper kupası şampiyonluğu, 1 uefa kupası şampiyonluğu, 1 uefa süper kupası şampiyonluğu, 2 cumhurbaşkanlığı kupası ve 3 tsyd kupası şampiyonluğu kazanmıştır.

    çok iyi bir kariyere sahip olan hagi, galatasaray'ımızın avrupa şampiyonluğuna giden yolda teknik direktör fatih terim önderliğinde, hakan şükür'le iyi bir ikili oluşturarak çok iyi bir uyum yakalamıştır. modern futbolda 10 numara teriminin sözlükte karşılığına örnek verecek olsak direkt olarak hagi'nin oynadığı futbolu verebiliriz. hagi belki de son modern 10 numaralardan biridir.

    biz galatasaraylılar olarak; kazanılan o kadar kupanın, başarının, şampiyonluğun yanı sıra; ali sami yen stadı'nda monaco'ya attığı o muhteşem gol, süper kupa finalinde roberto carlos'a attığı müthiş çalım, uefa kupası finalinde bergkamp'a attığı vücut çalımı, atletic bilbao'ya attığı süper gol, ligde adanaspor'a sağ ayağıyla attığı şahane gol, altay'a attığı gol, bursaspor'a attığı gol, rapid wien'e sağ ayağıyla attığı gol, trabzonspor'a atılan frikik golü, antalyaspor'a farklı lig maçlarında attığı iki frikik golleri, ankaragücü'ne attığı frikik golü, almanya'da borussia dortmund'a attığı gol, gençlerbirliğine attığı süper gol, denizli'de denizlispor'a attığı frikik golü vs. hepsi çok özeldir.

    her oyuncumuz tabiki özeldir bizim için, ama başarılı geçen uefa, süper kupa şampiyonluğuna giden yolda galatasaray'ımızın başarılı olmasında bence iki önemli isim vardır bunlar; kral hakan şükür ve gheorghe hagi'dir.

    gheorghe hagi, dünya'nın en iyi ofansif orta saha oyuncularından biri olarak kabul edilmektedir, hem bize gelmeden önceki kariyeri, hem de galatasaray'ın avrupa şampiyonluğu'na giden yolda katkısı, yaptıkları bunun en güzel şekilde ortaya koymaktadır...
  • 5743
    kendisini canlı izlemiş nesil hatirlar; son sezonunda 30. haftadan itibaren yönetim ve camia yalvarmisti kendisine bir yıl daha devam edelim diye. hagi' nin söylediği söz 'zirvede bırakmak istiyorum, taraftara güçsüz hagi izletmek istemiyorum' demişti. bi de 'maçlardan çok antrenmanlar beni çok yıpratıyor' demişti.
    şimdi düşününce diyorum ki çok kafasız adammissin be ciga! 4 milyondan (o zamanın parasıyla 4 tirilyon) bir yıl daha kalsan olurmuş.
  • 5744
    goal.com’un derlemesine göre kulüp tarihimizin en pahalı transferleri arasında 39. sıradadır. ne olursa olsun yekta kurtuluş’a, olcan adın’a, tarık çamdal’a 10’dan daha çok para harcamış olmamız üzücüdür.

    https://www.goal.com/...8gr4i17w14yhz42cut href="/entry/696" title="#696" class="title">#696qzyel7ygk1coqr3iholh0c

    hagi’nin 3,75 milyon avroya barcelona’dan galatasaray’a geldiği sezon,

    zola 6.20 milyon avroya parma’dan chelsea’ye,
    van hooijdonk 6 milyon avroya celtic’ten nottingham’a,
    shearer 21 milyon avroya blackburn’den newcastle’a,
    zidane da hagi’yle aşağı yukarı aynı paraya bordeaux’dan juventus’a transfer olmuş.

    ayrıca daniel amokachi de 2 milyon avroya everton’dan beşiktaş’a getirilmiş. (kaynak transfermarkt)
  • 5746
    1996-2001 yıllarında futbolcumuz, 2004-2005 ve 2010-2011 yıllarında da teknik direktörümüz olarak görev yapmış rumen futbol adamı, nam-ı diğer "karpatların maradonası."

    gerçi hagi'ye karpatların maradonası demek çok tartışmalı bir konudur. çünkü bazı taraftarlara göre hagi karpatların maradonası değil; maradona andların hagisidir. bu da hagi'nin ne denli büyük bir futbolcu olduğunu, kendisine duyulan hayranlık ve sevginin hangi boyutta olduğunun en temel göstergelerindendir.

    1996 yazında ingiltere'de gerçekleşen avrupa şampiyonası'nın ardından kariyerinde büyük başarılara ulaşacağı galatasaray'a imza attı. gheroge hagi 1996 yılında galatasaray'a katıldığında futbol otoritelerinin olduğu gibi hayranlarının da kafalarında çok sayıda soru işareti vardı. özellikle bugün hala fatih terim'in o günlerde hagi'nin transferine muhalefet mi ettiği yoksa olmazsa olmazım mı dediği spekülatif bir durumdur, sürekli tartışılıp durulur.

    gheorghe hagi, kendisini eleştirenlere karşın, ilk üç maçındaki galibiyet golleriyle galatasaray'da etkisini kısa süre içinde gösterdi. metin oktay, turgay şeren, fatih terim gibi kült oyuncuların ölesiye özlemini çeken taraftar, gheorghe hagi'yi bağrına bastı. çok geçmeden ali sami yen'in yanı sıra dört bir yandaki stadyumlar 'i love you hagi' sloganıyla yankılanmaya başladı.

    bizimle geçirdiği 5 sezonda; 4 sene üst üste şampiyonluk, 2 türkiye kupası, 2 türkiye süper kupası, 1 uefa kupası, 1 uefa süper kupası, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali elde etti, bir çok kritik anda goller attı ya da attırdı. 2001 mayıs'ın da gözyaşlarıyla ve omuzlarda uğurlandı galatasaray'dan. yaşarken efsane oldu. onun gibisi bir daha bu topraklara gelir mi bilemem...

    futbola veda ettikten sonra teknik direktör olmaya karar veren hagi ile yollarımız 2004 nisanında yine kesişir. fatih terim'i kovan canaydın, kulübeye hagi'yi getirerek taraftara şirin gözükme çabalarını sürdürür.

    ne var ki, teknik direktör hagi, futbolcu hagi'den çok farklıdır. adeta "iyi futbolcu iyi teknik direktör olamaz" sözünü doğrulamak istercesine bir teknik yönetim sergileyen hagi, galatasaray'a umduğunu buldurtamaz. 2004-2005 sezonunda, yani 100. yılımızda ligde 76 puan toplasa da şampiyonluğu fenerbahçe'ye kaptırır ve yollar ayrılır. o sezon, türkiye kupası'nı finalde fenerbahçe'yi 5-1 gibi net bir skorla yenerek müzesine götüren hagi kulübüne kupasız veda etmemiş olur.

    yıllar sonra takvimler bu kez ekim 2010'u gösterirken adnan polat gerekirse yıllarca arkasında durup futbol devrimi yapmasını sağlayacağını iddia ettiği sevgili rijkaard'ını fatih terim'i getirmek için aniden kovar. fakat terim, polat'a güvenmez ve teklifi kibarca reddeder. adnan polat, terim'i de takımın başına getiremeyince, taraftara şirin gözükmek için yeni teknik direktörün hagi olduğunu ilan eder. hagi bir kez daha galatasaray'dadır artık.

    galatasaray tarihinin en berbat sezonunda hagi'nin zaten tartışmalı olan teknik direktörlük anlayışı tuz biber olur. ama hagi'yi bu dönemle eleştirmek doğru değildir. takım, taraftar ve yönetim sezonun bitmesi için adeta gün sayıyor, her maç tüm galatasaraylılara zul gelmekteydi. hagi'nin yapabileceği pek de bir şey yoktu yani. işte öyle bir sezondu ve hagi tt arena'da öne geçtiği maçı son 15 dakikada fener'e hediye edince mart 2011'de kovuldu. ve yerine sezon sonu fatih terim gelene gelene kadar 8 maçlığına bülent ünder vekalet etti. ne garip yıllar önce yerini hagi'ye bırakan terim, takımı hagi'den devralacaktı. kaderin cilvesi işte.

    işte böyledir büyük hagi'nin hikayesi. o hep bizimle ve kalplerde..
  • 5748
    galatasaray’ın kendisine ihtiyacı varsa bazıları gibi kıvırmaz ve bahane üretmez; gelir.
    galatasaray’ı bazıları gibi onu-bunu bahane edip ortada bırakmaz.
    kendini galatasaray'dan üstün görmez bazıları gibi.
    hocalığı döneminde galatasaray yöneticisi olan bazı şahısların daha ülkesini bilmediği, hakaret edebildiği; buna rağmen galatasaray'a küsmemiş, yarı yolda bırakmamış, yüzünü asla çevirmemiş bir efsane.
    bana sen yetersin. *

    edit: bu entryde kimse yerilmemiş; yalnızca gerçekleşmiş gerçek olaylar aktarılmıştır. gerçek olaylarla ilgili sorunu olan varsa o olayların başrolündeki isimlerle sorunlarını halletmeliler.
  • 5749
    kendisi tanrıdır benim gözümde, o başka.

    ama kendisi üzerinden iki galatasaray efsanesini kıyaslamaya, biri var diye diğerine tu kaka yapmaya çalışanlara itibar etmeyiniz.

    kendisi efsanedir, teknik direktörlüğü başarısızken de çıkıp savunmuşumdur, hatta sanırım destan yazdığım entryler listesinde ilk üçte falan bununla ilgili bir entry var.

    fakat kendisinin efsaneliği başka efsanelerimizin değerini azaltmıyor, azaltmayacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın