resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:59
Uyruk:Romanya
  • 5301
    galatasaray sözlük’te dünyanın en kötü teknik direktörü olarak tanımlanabilen kahraman.
    yoktan, bakın bildiğiniz yoktan takım “yaratıp”, ülkesinin en dibinden başlayıp en tepesine çıkarmış birine, geçtim gheorghe hagi olmasını, şunu bülent uygun yapsa saygıda kusur etmem; edemem.
    çünkü ağır zeka sorunları veya futbolla ilgili hiçbir şey bilinmediğine delalettir.
    bu sözlükte bunu söylemek içinse ekstra ne olmak gerekir bilmiyorum.
    bunları da sakin yazıyorum aslında. çünkü ortamda söylese biri, bir bahane bulup dalarım açıkçası.

    azalarak bitesiniz inşallah.
    he hagi kötü hoca he.
    he add manager he.
    he genç romantikler he.

    çok kolay yazar yapıyorsunuz herkesi.
    gerçekten çok kolay.
    galatasaray sözlük’te yazar olacak insanda bazı niteliklerin var olması gerekir.
    bu kadar kolay olmamalı.
    sonra küfredenleri uzaklaştırmanız gerekiyor.
    küfretmeden nasıl anlatalım şimdi?
  • 5308
    yaklaşık dört buçuk saattir kendisi hakkında tüm yazılanları okumaya çalıştığım, youtube'de ne kadar video varsa izlediğim, kendisini anlatmaya kelimelerin yetersiz kaldığı, galatasaray tarihinin en iyi futbolcusu. comandante!

    bana hagi'yi anlatın abiler! yetişemedim o jenerasyona. 96 doğumluyum. hafızamı zorlamaya çalışıyorum ama ne yaparsam yapayım olmuyor. bana onu anlatın. lütfen anlatın.
  • 5309
    bazen maçta stopere geçer, takımı geriden yönetir, kendisi de aktif dinlenme yapardı. sonra kimin yerine geçtiyse onu geri çağırır, kendi yerine gider ortalığı yakar yıkardı. ben hayatım boyunca böyle lider bir oyuncu görmedim. puyol vs tamam da hagi lider kelimesinin sözlük anlamıdır benim için.

    kendisinin anlatılamaz olduğunu sabri ugan bir golü ile özetlemiştir zamanında: (bkz: nasıl anlatalım şimdi bu golü size)

    yine, yeniden: allahımsın hagi..
  • 5310
    uefa kupası finalinde; arsenal'in afili isimleri karşısında takım bir ara bocalayıp topu savunmadan çıkaramıyorken, mahallenin en iyi oynayan çocuğu edalarıyla defansa gelip bir-iki çalım atarak "onlarda bergkamp, henry, overmars varsa sizde de ben varım" mesajıyla takımı ayağa kaldırmıştı.

    büyüklüğü, gol-asist toplamlarının ve diğer bilumum garip istatistiksel verilerin dışında ve üstünde bir büyüklüktü. mahallenin en iyi oynayan çocuğuydu. top onun değildi, oyun onundu.
  • 5311
    üç dört gün önce denk geldiğim mini bir hadiseyi anlatmak istiyorum kendisiyle ilgili. yazmayı düşünüyordum zaten, başlığı görünce pas geçmeyeyim dedim.

    akşam 6 buçuk falandı. sokak arasında mahallenin çocuklarından dördü kendi aralarında küçük çaplı bir maç yapıyorlar. yaşları en fazla 10, belki yoktur bile. hagi'yi izlemiş olmalarına imkan yok yani. kale direkleri kaldırım kenarları ve yumruk büyüklüğündeki taşlardan yapılmış. bir mahalle futbolu klasiği. palelerden biri sol ayağıyla kaleden kaleye* bir şut çekti ki aman be kardeşim, tam doksana. golü atan çocuğun sevinirken kurduğu cümle hagi'nin galatasaray tarihinde, türk futbolunda nasıl bir iz bıraktığını hatırlattı bana... bir kez daha:

    "off adaş ne vurdum ama hagi gibi attım, tam doksana!"
  • 5312
    monacoya astigi gol bir yana roberto carlos'u madara edisi an be an gözümün önünden gitmeyen olaganüstü futbolcu.

    kendisinin topu bacak arasindan gecirip ayaginin disiyla 180 derece ters istikamete attigi paslari bütün mahalle asfalt sahalarda calisirdik.

    koca bir mahallenin 7 8 yasinda bicirlarinin toplanip bunu yapmaya calistigini düsünün. öyle bir futbolcuydu iste.
  • 5313
    bu fakirin seyrettiği için hem de canlı canlı seyrettiği için kendini şanslı gördüğü bir adamdır.

    tek bildiğim topu sol ayağına alınca isterse kendi yarı sahamızda olsun 'ulan şut atacak' hissi uyandırırdı bende mesela.

    ve 'kazanacağız ne olursa olsun kazanacağız' hissi var bir de. atletic bilbao maçında tam maç bitti derken üstelik ortada pas atacak müsait kimse yokken topu çaprazda sürüp sürüp ve birden namluda kalan son mermiyi sallar gibi sallamasını asla unutmayacağım mesela.

    bu ülkeye o ana kadar rüyada görsek uyanıp besmele çekeceğimiz 2 tane avrupa kupası gelmesinde büyük rol oynamış, ligde 5 sezonun 4'ünde şampiyon olmuş, son yılında takımı anlamsızca satanların ve sabote edenlerin inadına son maça kadar şampiyonluğa inanmış bir cengavercesine savaşmasını unutmayacağım mesela.
  • 5314
    futbol zekası, sahadaki ağırlığı, oyun görüşü ve kazanma hırsı inanılmaz düzeydeydi.

    sadece galatasaray'ı değil, rakibi ve hakemi de yönetirdi.
    mesela hagi varken doğru koşuyu yapmak zorundaydın. çünkü sahanın her yerini görüyordu adam. galatasaray'da koşu yapması gerekip de koşmayan kim varsa azarlardı. senin yüzünden atağı, pozisyon şansını kaçırdık diye bağıra bağıra anlatırdı maçı izleyen herkesin önünde. götün yemezdi yapman gereken koşuyu yapmamaya. rencide olurdun çünkü. o jenerasyon o kadar iyi top oynadıysa, o kadar etkili bir takım olduysak fatih terim kadar saha içerisindeki hagi korkusunun da etkisi büyüktü.

    misal sinan gümüş'ü ya da bruma'yı ele alalım. hagi olsa bu adamlar doğru oynamak zorunda kalırlardı. bruma sadece ayağına top bekleyemezdi. onu yaptığı dakka hagi ne duruyon elin belinde amk, koşsana ileri ben atıcam o topu sana diye bağırırdı. sinan olsa ben it gibi koşuyorsam sen de koşacaksın diye üzerine yürürdü.

    baskı falan da yemezdiniz sahada hagi varsa. çünkü baskı yediğinde gelir topu alır, rakip baskıyı kırıp sana pozisyon yaratırdı. öyle hücum presle falan sahasına hapsedemezdiniz galatasaray'ı.

    bir de eksikliğini hissettiğimiz savaşçı melo var ya. o adam hagi'ydi. bağırır çağırır takımı ateşlerdi. rakip sert oynuyorsa o da sert oynardı. hakemleri öyle bir kontrol ederdi ki, hiç bir hakem dur galatasaray'ı sindireyim diyemezdi. çünkü saha içerisinde üstelik her maç tekrardan daha 10. dakikada herkesin saygısını kazanırdı. işte böyle bir adam "nabıyon amuakoyyum, o ne biçim düdük" diye sana çıkışınca hakem olarak da onu dinlemek zorunda kalırdın. collina olsan "keli olsa da kelinden öpsem hagi'yi diye iç geçirirdin."

    tekniği, şutu, cartı, curtu hikaye. bunları anlatırsam hagi'yi alex'le kıyaslayan dallamalar türer. saha içerisinde komutandı hagi. hem de sadece galatasaray'ın değil o sahadaki herkesin komutanı. boşuna elini sıkmıyordu hakemler oyundan çıkarken hagi'nin.
  • 5315
    bazı arkadaşlarımız biraz abartıp olayı fantastik boyutlara vardırıyorlar bence ama ziyanı yok. abartılmayı hak edecek bir adam varsa o da hagi' dir zaten bu ülkenin futbol tarihinde.

    ben de kendisini daha önce bir iki defa anlatmaya çalıştım ama bir de şöyle özetleyeyim. unutulmaz maçlar belgeselinde prekazi' nin monaco' ya attığı golün olduğu kısımda prekazi, eşinin olaya tepkisini anlatır; ''hatırlıyorum maçtan sonra eşim dedi... bugüne kadar inanamıyor... kendi demiş ki deli buradan ki vuracak o manyak mıdır... o uzaktan ki vuracak topa...''

    işte hagi rakip sahada topu aldığında biz ya da rakip takım taraftarları ilk zamanlar prekazi' nin eşi gibi düşünüyorduk ''bu manyak oradan vuracak?''

    tabii kısa sonra manyak değil de saf bir yetenek olduğunu anladık; çünkü hep vurdu, hep attı, hep atacağı izlenimini yarattı.

    prekazi için efsane olan şut, prekazi için bile efsane olan bir şut hagi için yalnızca bir şuttu hepsi o; https://www.youtube.com/watch?v=nKET88JBuXc
  • 5316
    her klasik 10 numara gibi koşmazdı. defansa katkısı sıfırdı ki okan, emre, tugay, suat gibi süper bücürler bunun için vardı. bazen sahada 10 dakika ismini duymazdınız. kendisini doğru zaman için saklardı. eminim ki sosyal medya çağında yaşasaydı tipik düşmanları olurdu. neyse ki insanın insan gibi yaşadığı son dönem olan 90'larda top oynamıştı. ve hak ettiği saygıyı dibine kadar gördü.
  • 5317
    80'lerin ilk yarısında doğduysanız ve galatasaraylıysanız, bir kahramandır gheorghe hagi.
    yolun yarısını devirdim; hâlâ böyle berbat başlayan pazartesileri, kendisinin, takım arkadaşları için basınla kapıştığı videosunu izlerim.

    https://www.youtube.com/watch?v=jQfiLQ0wBUY

    zor geçecek bir görüşme öncesi "hayatım boyunca maçlara karşımdaki rakip en fazla benim oynadığım takım kadar güçlü diyerek çıktım. hiçbir takımı küçümsemedim. hiçbir rakibi gözümde büyütmedim. sahada kimseye boyun eğmedim!" sözünü hatırlarım.

    sinirlerime hakim olamayıp birilerine atar yaptıktan sonra kendi kendime "oovvv çok sert çok sert çok sert cladi! neden cladi?" derim şu sahneleri hatırlayıp https://www.youtube.com/watch?v=rq-COfSe6vk

    işler çok kızıştığında ve kimse taşın altına elini sokmadığında "ya yapacağınız işe sizin..." diyerek tüm sorumlulukları üzerime alıp alayına gider bununla yaşayacaksınız moduna girer gözümü kapar ve bu mucizeyi düşünürüm https://www.youtube.com/watch?v=cacOZqp3u2c

    bir şeyi çok istiyorsam sürekli çalışır ve uygun anı kovalarım. uygun anın geldiğini hissettiğimde kafamdakini gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa yaparım. https://www.youtube.com/watch?v=-zxOVblf8MM

    daha da uzar bu liste.
    bizim için bir kahramandır o.
    para veya mevki için galatasaray'ı satmadı; satmaz.
    kötü anmadı; anmaz.
    kariyerini riske etmesi gerektiğinde eder; sağı solu ayrı oynamaz.

    çok zordur anlatması.
    yaşayanlar birbirini anlar. sevenler birbirini tanır. askerler konuşmadan anlaşır.
    hagi varsa kafanız rahattır. nasıl ki takım sıkışıp topu hagi'ye attığında rahatlar; siz de yaşattıklarını hatırlayıp rahatlarsınız.

    gelmiş geçmiş en iyisidir o.
  • 5318
    kendisini diğer herkesten ayıran en net özelliği tıpkı michael jordan'da olduğu gibi kazanma hırsıydı. yoksa sol ayağı o'ndan iyi oyuncu da vardı, çalım atma yeteneği olan da. ama bu ülkeye gelmiş hiçbir oyuncuda o'ndaki kazanma hırsı olmadı. muhtemelen de olmayacak. galatasaray ve türk futbol tarihine adını altın harflerle kazımıştır. bugün herhangi bir yerde canlı görsem gözlerimin dolacağı tek galatasaray oyuncusudur.
  • 5319
    nasıl anlatılır bu adam bilemiyorum. onu izlemek çok büyük ayrıcalıktı. bir abi gibi baba gibi seviyorum onu. hala eski fotoğraflarını görünce göğsümde bir gariplik oluyor. romanya'da teknik direktör olarak şampiyonluk yaşayınca ağlamak için içeriye koşuşunu gördüğümde gözlerim dolmuştu. onu mutlu ve başarılı görmek en büyük dileğim. iyi ki varsın hagi.

    i love you hagi
  • 5321
    başlığında yazılanları okurken kendimi ekmek teknesinde heredot cevdet’in kahve milletine hikaye anlattığı hikayeleri dinler gibi hissediyorum. hikaye gibiydi kendisi. çocukken yaptıklarını taklit etmeye çalışırdık, maçlara çıkarken hayal ederdim maçı yaşardım ilham alırdım onun gibi oynamaya çalışırdım; ama olmadı tabi. galatasary’ın başına gelmiş en güzel şeydir, çocukluktur, babadır, mirastır.
  • 5322
    galatasaray futbol takımının 10 numaralı formasının en çok yakıştığı iki oyuncudan yabancı olanı.onun zamanına yetişebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.duruşuyla,karizmasıyla,futboluyla her anlamda özel bir oyuncuydu.onun hakkında şöyle bişey okumuştum ;''sağ ayağına kitap yazılır son satırına solaktı diye eklenir''.bu onu en iyi anlatan sözlerden biriydi.
  • 5323
    lucescu'nun başkan corioni'yi kafalamasıyla 1992'de real'den brescia'ya transfer olur. tabii brescia deyip geçmemek lazım. sadece hagi değil; baggio, pirlo, guardiola gibi fenafillaha ermiş bir sürü yıldızın gelip geçtiği bir takım o zamanlar. doksanların hipster kulübü gibi bir şey. neyse, o yıllarda serie a'da üç yabancı sınırı var* ve takımlar bunu değerlendirirken bu üçlünün hemşehri olmasına dikkat ediyorlar. misal milan'ın üç hollandalısı*, inter'inse üç almanı var*. e lucescu durur mu? dolduruyor takıma rumenleri: hagi, mateut, raducioiu, sabau... zaragoza'dan getirilen mateut hariç üçünden iyi verim alıyor brescia ama tabii bizi ilgilendiren kişi hagi (r.a)...

    92-93 serie a'da ve 93-94 serie b'de olmak üzere hagi'nin brescia'da geçirdiği iki sezon var. ilk sezonu pek de parlak değil. real'den gelmenin etkisiyle ve yeteneklerinin farkındalığıyla takımı da luce'yi de sallamıyor. antrenmana geç geliyor, ceza yiyor, luce'yle takışıyor, tembellik ediyor... ve brescia serie b'ye düşüyor. işte orada hagi'ye dank ediyor. nakledildiğine göre o sezon serie b'de hayvanlar gibi oynamış. maalesef özet olarak dahi kaydı yok o maçların ya da ben bulamadım. liderliği, pasları, asistleri ve golleri* ile brescia'yı tekrar serie a'ya taşıyor ve bu performansıyla beraber ve barça gelip kapıyor.

    92-93 sezonunda attığı 5 gole gelince...

    ilki 4-1 kazandıkları foggia maçında. tipik bir hayvani hagi golü: https://youtu.be/qbPHKfic-ko?t=1m54s
    bu arada videoda ara ara geçen sarışın herif, o zamanlar foggia'yı çalıştıran zdenek zeman. videonun sonunda gözüken fox mulder imitasyonu da hagi'nin hemşehrisi, foggia'nın forveti petrescu.

    ikincisi 5-1 kaybettikleri ancona maçında. bir tipik hagi golü daha ama bu sefer o kadar sert vuruyor ki allah'tan kimsenin çüküne gelmiyor zira adamın zürriyetini keser o top yeminlen: https://youtu.be/D9IsnOGIrN4?t=1m32s

    bir de insan şunu fark ediyor ki hagi bize geldiğinde az da olsa güçten düşmüşmüş. yani o haliyle bile ortalığın anasını ağlattı da bir de şu brescia'daki hagi bize gelseydi acaba neler olurdu?

    üçüncüsü 1-1 berabere kaldıkları fiorentina maçında. kelimeler gene kifayetsiz... 35 metre civarı bir mesafeden kullandığı frikiği akıllara seza bir şiddetle yolluyor kaleye: https://youtu.be/on9Dz7c5tuE?t=22s

    görüldüğü gibi adamın brescia'da da normal golü yok. hiç de olmamış galiba. bazen kendisinin ne kadar iyi bir şutör olduğunu unutuyorum, allah affetsin. bu arada o sezon batistuta'lı fiorentina da serie b'ye düşüyor. ertesi sezon ranieri eşliğinde onlar da hagi'li brescia gibi tekrar serie a'ya yükseliyorlar.

    dördüncüsü 2-1 kazandıkları udinese maçında. bilin bakalım nasıl atıyor? https://youtu.be/GkZJFs399Mo?t=50s
    insan değilsin hagi.

    beşincisi 2-0 yendikleri lazio maçında. nromal bir insan gibi attığı tek gol bu sanırım ama bunda da organizasyonu kendisi kuruyor, sonra gidip kafayı çakıyor: https://youtu.be/RJ01GOOP5sQ?t=47s

    işte hagi'nin serie a'daki 5 golü. (aslında sadece gol attığı maçların özetlerini değil, bir gün hepsini taramak lazım. yaptığı asistleri, çektiği şutları da ayrıyeten tasnif etmek gerek.) hem serie a'yı hem hagi'yi seven biri olarak nostalji olsun diye başlamıştım entry'ye ama şu golleri gördükten sonra içimdeki hagi sevgisi ve hayranlığı bir nebze daha depreşti. dördüncü golden sonra şu tepkileri verdim zaten:

    https://i.hizliresim.com/VYnPnj.gif

    hatta bu yaşta telefonumun arka planına hagi wallpaper'ı koymaya niyetlendim an itibariyle. bir de şunu da tekrar idrak ettim ki bize ne kadar büyük futbolcu gelirse gelsin (kewell, sneijder, drogba, tarık çamdal vs.) hiçbiri hagi'nin seviyesinde değil, yeteneğinde hiç değil.
  • 5324
    hagi'nin meşhur golünde hani spiker bağırıyor ya "nasıl anlatalım bu golü şimdi size" diye. ben de dün başlığı gördüğümden beri düşünüyorum ne yazayım diye ama birşey bulamıyorum.

    nasıl anlatalım biz şimdi size hagi'yi? ne desek az kalacak.

    açın izleyin. lider futbolcu, büyük futbolcu ne demekmiş görün.

    https://www.youtube.com/...HmAFh1yIY&t=221s
  • 5325
    genç arkadaşlarımızın "hagi'yi çok merak ediyorum, bize anlatın" yazdığını görünce ben de elimden geldiğince anlatmak istemiştim ama gerçekten de benim türkçem, dil bilgim, anlatma yeteneğim bu işi yapmak için yetersiz kalır.

    ben mesela wesley sneijder'in hagi'den sonra türkiye'de yapılmış en zor transfer olduğunu düşünüyorum.(28 yaşında hala çok ciddi bir piyasası varken)

    fakat bu transferlerin zorluğu için bir puanlama yaparsam hagi 10 ise sneijder 5'tir.

    hagi'nin galatasaray'da yaptığı iş, maradona'nın napoli'de yaptığı işe bir bakıma benzer. galatasaray ligde napoli gibi bir takım olmamıştır hiçbir zaman ama fenerbahçe'nin türkiye ligi'ndeki hegemonyasını kıran ve bitiren kişi hagi önderliğindeki o efsane kadrodur.

    mesela hagi geldiğinde 13'e 10 fener lehine olan şampiyonluk sayılarında 2000 yılında 14'e 13 öne geçen taraf olduk.

    198o'lerin sonunda başlayan avrupa serüvenimiz, hagi ile birlikte dünyanın bir numarasına çıkarak taçlanmıştı.

    https://img-s1.onedio.com/...d17df72af47d087.webp

    kaybetmeye asla tahammülü olmayan, yaptığı işe son derece saygılı ve futbolu bırakırken hala 90 dakika maç çıkarabilecek kondisyonu varken artık antrenmanlardan sıkıldığından, bunladığından "kal sadece 45 dk oyna" teklifini bile işine olan saygısından kabul etmeyen bir futbolcuydu. yani sahada yürüyerek 40 yaşına kadar rahat rahat oynayabilirdi ama bu onun karakteri değildi.

    http://www.webaslan.com/.../07/31/1agustosB.jpg

    şu haberin inanılmazlığını, tarif edemiyorum size. şimdiki gibi sosyal medya mı var? spor haberlerine ana haber bülteninden sonraki 3 dakikalık spor haberlerinden ulaşıyoruz. bir de bulabilirsek gazetelerin son sayfasından.

    kendisini canlı izleyebildiğim için son derece şanslıyım ve bize yaşattığı her şey için de ölene dek minnettarım.

    http://www.sormam.net/...ent/uploads/hagi.jpg

    http://cdn.ntvspor.net/...636WA.jpg?&w=940

    (bkz: başka bir şey yok kardeşim en büyük galatasaray)
App Store'dan indirin Google Play'den alın