• 22
    bizler ki yıllar boyu top şişirmiş nesillerin evlatlarıyız.

    bizler ki yalnızca son dakikalarda değil, 60'tan sonraki taktiği yalnızca topu ileriye şişirmek olmuş ve bununla belirli aralıklarla başarıya ulaşmış galatasaraylılarız.

    yeri geldiğinde yılmadan usanmadan hakan'a şişirmiş, o yetmeyince stoperleri ileri yollamış, seneler sonra servet ile donk ile başarıya ulaşmış; kişiler yıllar içerisinde değişse de sistemi değişmemiş ataların evlatlarıyız.

    sözlük-ü sultani 2008'de kurulduğundan mütevellit sözlükte yalnızca didier drogba'ya top şişirmek ve umut bulut'a top şişirmek başlıkları yer alıyor olsa da, defansın topu ileriye şişirmesi başlığı hemen 2009'da açılmış ve altına şöyle bir entry dahi girilmiştir: "32. dakikada öne geçen tromsö'ye galatasaray 33. dakkadan itibaren defanstan şişirme top oynamıştır. bu taktikten sonuç alamayınca kafamız önde olarak avrupa mücadelemize son vermişizdir."

    tüm bunların ışığında bugün belki de yıllar yıllar sonra ilk kez bir sistem kurmaya, konuşmaya çalışıyor ve bazı geleneksel kalıplarımızı kırıp, eski demode sistem ile vedalaşmaya gayret ediyoruz. bu yolda acılar çekeceğiz ancak gelişen ve değişen futbolda var olmak için bunu bir şekilde yapıp, günün sonunda başarıya ulaşacağız. takıma ve yeni sisteme olan inancımız tam. bir şeyler yolunda gitmiyorsa da varsın bir kez de böyle ölelim.

    geçmişi ve geleceği harmanlayan şu beyit ile bitireyim yazımı:

    top şişirmemeyip, geriden pasla oyun kurmaya inancımız tam ama,
    geçen hafta hatay'a nasıl koydu luyindama!*
  • 33
    stoperleriniz kendi aralarında al-ver yaparken yaptığı bilmem kaçıncı pastan birinin beklenen şekilde yerine ulaşmaması sebebiyle sürekli olarak gol yediğiniz oyun kurma düşüncesidir. dünyanın en kaliteli stoperlerini de bulsak yaptıkları 200-300 pastan biri mutlaka hatalı olacaktır. kısa düşecek, hızlı gidecek ya da birileri araya girecek. topu kaybettiğiniz yer ise cezasahanızın önü oluyor. sonra topu kaybeden oyuncunun bireysel hata yaptığı konuşuluyor. bence sistemsel hata.
  • 112
    iyi çalışan takımların başarabildiği oyun kurma sistemidir. evet kaliteli ve zeki topçulara ihtiyaç vardır. ancak bu topçulara real madrid'i, juventus'u, chealse'yi, bayern'i falan yenmek için ihtiyacın vardır. giresun'a karşı geriden pasla oyun kurmak için de 1 milyar euro harcamaya gerek yok. bu kadar zeki ve kaliteli topçulara da gerek yok. iniesta ve xavi'ye denizli'ye karşı geriden oyun kurma için ihtiyaç yok. bu algıyı kırmak lazım. bu takım son üç yıldır iyi çalıştırılıp bir sistem oturtulamadı. boşuna kendimizi avutmayalım.

    iyi çalışan her takım bunu uygular. duran top organizasyonu gibi.
  • 125
    icinde bulunduğumuz ve muhtelen tarihimizin en kotu sezonu olarak hatırlayacağınız 2021-2022 sezonunda yakalandigimiz veba.

    modern futbol , bloklar arası bağlantı ya da her neyse olmuyor. sezonun geri kalanında bu illeti 3-0 , 4-0 falan öne geçmedikçe denememiz gerek. başımıza ne geldiyse bunun yüzünden geldi.

    zaten orta sahamız yok hükmünde. önümüzdeki sezon doğru kadro planlaması ve doğru taktiklerle istediğinizi yapın ama allah aşkına bu sezon bizi bı salın artık allah aşkına ya.
  • 83
    daha çok aut ya da faul ile başlamadan oyun içi hareket varken yapabildiğimiz oyun. topu kapıp rakip dengesizken görebiliyoruz bu varyasyonları.
    ancak muslera'nın aut ile başlattığı her oyun kurma amacındaki pozisyonun yüzde olarak bilmem ancak çoğu şok pres yenilerek yine muslera'ya dönüyor.
    bu bakımdan geçiş oyununu iyi oynuyoruz. geriden pasla oyun kurmada hala eksiklerimiz var. bu eksiği 1 oyuncu transfer ederek geçirebilir miyiz bilmiyorum.
    mesela bir city maçı izliyorum pep koymuş ortaya rodri-ilkay-de bruyne üçlüsünü. üçü de o ayağı kadife stoperlerden top almak için o kadar geri geliyorlar ki bu hem orta alanı çok çabuk aşmalarını sağlıyor hem de artı olarak ikinci bölgede fazladan adam bulundurmaya yarıyor.
    biz bunu yapamıyoruz.
    3 senede ancak 15 maç muvaffak olduk desek yeri.
    bu bakımdan bu oyun şablonuna göre oyuncu getirmek lazım.
    fakir jorginho'su yok mu şu afrika ya da güney amerika da?
  • 56
    çoğu büyük takım için bir zorunluluk olmakla beraber takımın ana oyun planına dönüştürülmesi bizim gibi takımlar için hatadır. geriden topla çıkmaya o kadar odaklıyız ki ne doğru düzgün savunma kurgusu oturtabildik ( buna değişen oyuncular da sebep oluyor tabi ) ne de vay be ne organizasyonmuş dediğimiz hücum setlerimiz var. korner, serbest vuruş gibi duran toplara hiç girmiyorum bile. ben galatasaray'da direkt futbol görmek istiyorum arkadaş. schalke maçındaki muslera-selçuk-umut üçgeniyle gol görmek istiyorum. inanın bugün o maç oynansa muslera elinde topu tutar iki stoperimizin ceza sahasının kenarlarına yerleşmesini bekler ve sonra da antrenmanda çalıştığımız gibi yavaş yavaş topla çıkmayı denerdik. oyuncularımız bu işe o kadar odaklı ki aman hata yaparsam sonraki hafta formayı alamam diye rakibin arkasına saklanıp pastan kaçıyorlar. son iki maçta bu kendini çok net belli etti.

    burada tabi ki geriden pasla oyun kurma işini bıraktığımızda galaksi seviyesinde bir takım olacağız demiyorum. ama elimizde cica-morutan-kerem-berkan gibi oyuncular varken daha direkt ve daha geçiş oyununa yönelik bir futbol oynamamız gerekirdi.

    bu sistemin ikinci defosu da sadece 13 kişilik (lazio ilk 11+emre kılınç+assunçao) bir grupla başarılı bir şekilde uygulanabilmesi. yani yedekten gelen her oyuncu seviyeyi daha da geriye çekiyor (kaç kere gördük). sen alpaslan-nellsson ikilisinden oyun kurmasını beklersen rakibin her ön alan presinde pozisyon verirsin. rakiplerimizin stoper ikililerine bakın kalite olarak bizden aşağıdalar. ama stoperlerine bizdeki kadar yük binmediği için yetersizlikleri fazla konuşulmuyor. luyindama gibi bu ligde her forveti yiyebilecek bir oyuncu var, marcao'yu zaten anlatmıyorum. nellsson geleceğin danimarka kaptanı olarak geldi. alpaslan da gayet iyi bir rotasyon oyuncusu. hiç olmadı kendi yetiştirdiğin ışık kaan var. ama bizde marcao-nellson ikilisi bozulduğu anda oyunumuz 1-2 seviye aşağı düşüyorsa bunun nedeni geriden pasla çıkmaya olan takıntımızdır.
  • 13
    daha az top kaybı ve daha garanti bir oyun için geriden sabırla ve yavaş tempoyla oyun kurmayı çalışıyoruz ama tercih ettiğimiz oyunun mantığına ters olarak çok basit top kayıpları yapıyor ve o esnada takımın büyük bölümü rakip yarı sahada olduğu için geride eksik yakalanıyor ve tehlikeli kontra ataklar ile karşılaşıyoruz.

    işin garip yanı, topu rakip sahaya acı çekerek de olsa taşıyabilirsek, oradaki top kayıplarından çok fazla tehlikeli kontra atak yemiyoruz. 2. ve 3. bölgede geçiş savunmamızın çok kötü olduğunu düşünmüyorum ama 1. bölgede yapılan top kayıplarına karşı çok çaresiz durumdayız.

    bu durum ve luyindama gibi bu oyuna taban tabana zıt bir oyuncu mevcutken, geriden oyun kurarken daha fazla uzun ve direkt oynamak bir nebze sorunları çözebilir gibi görünüyor ama bu kesinlikle yasakmış gibi davranıyoruz. kaleci de oyunun bir parçası diye kaleciye pas vermenin serbest, ileriye uzun vurmanın yasak olduğu bir oyun planını, ben naçizane bir galatasaray taraftarı ve futbol izleyicisi olarak kabul edemiyorum.

    1999-2000 yılındaki galatasaray'ınki gibi, kalesinde taffarel gibi ayağı iyi olan bir kaleci varken bile geriye pas vermenin neredeyse yasak olduğu oyun planını özlüyorum. şimdi ise ayağı kötü olan kaleci ve oyuncularla takıntılı bir şekilde geriden oyun kurmaya çalışıyoruz.

    hatta o kadar geriye bile gitmeye gerek duymadan, fatih hoca 2011-2012 sezonunda oynattığı futbolu şimdi oynatsa, hala dünyada çalıştırmayacağı takımın olmadığını düşünüyorum ama 2019-2020 sezonundan bu yana sahaya birkaç maç dışında hiçbir şeklinde aklındaki gibi yansımayan futbol ile üst seviyede hiçbir takımı çalıştıramayacağıını düşünüyorum.
  • 15
    övülen pozisyona bakalım hadi;

    https://twitter.com/...641709376835589?s=20

    4. saniyede sol bek, bir istisna olarak taç çizgisine basmamamış bu kez ve stopere yaklaşmış. pası verdikten sonra topu geride aldığı için önünde bindirme yapabileceği boş alan bulmuş. o bindirme sayesinde boş adam ve boş alan oluşmuş. top rakip sahaya geçmiş, ondan sonrası yan pas ve orta zaten. tabii orada berkan'ın becerikli bir ilk dokunuşla topu boşa taşıması da atlanmamalı. burada alkışlanacak mesele topun savunmadan rakip sahaya geçirilmesi.

    şimdi dön videoya 2. saniyeye bir daha bak bakalım sağ bek nerede duruyor. işte göreceksin ki 3 maç sonra sol bek de öyle duracak ve o top çıkmayacak savunmadan. çünkü fatih hcoa öyle yerleştiriyor bekleri anlayamadığım bir şekilde.
  • 28
    bu oyun kurma biçimi pas oyunu oynadığımız anlamına gelmiyor. biz oyun kuramıyoruz sadece. sahada hareket eden oyuncu kısıtlılığından bu. pas iki kişilik bir hadisedir. pas atacağın oyuncu doğru yere hareketlenmiyorsa kim olursan ol sorun çıkacaktır oyun kurulumunda. pas olmadan nasıl oyun kurulacak? her topu ileri mi dikeceğiz? pas oyunu oynuyor olabiliriz ama konunun bu başlıkla bir alakası yok.
  • 144
    fatih terim, erhan önal gibi son adamlarla oynanan liberolu sistemler vardı 80li yıllarda. 4-4-2 ler, 3-5-2 ler moda oldu sonraları. şimdilerde geriden oyun kurmayanı dövüyorlar. modadır, bir hevestir gelir geçer. sevmediğim, daha doğrusu bizde sevmediğim, daha doğrusu beceremediğimiz ve illa oynayacağız diye yıllarımızı heba ettiğimiz sistem. ezbere işler bunlar.
  • 29
    "geriden pasla oyun kurma" konusunda kendisini kanıtlamış, kaliteli bir yabancı teknik direktör (mesela de zerbi veya sarri gibi) ile türkiye'de de başarılabileceğini düşünüyorum ama mevcut yerli teknik direktörlerin hiçbirinin, türkiye'nin tartışmasız gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörü fatih terim bile olsa kısa vadede bunu başaramayacağını düşüyorum.

    geriden pasla oyun kurabilmek için kadro kalitesi de çok önemli ama bunu sahada etkili bir biçimde uygulayabilmek için, antrenmanların en üst düzeyde yapılması gerekiyor. ancak, 2019 yılından beri her türlü kadroda bu oyunu deneyip, başarılı olamadığımıza göre bir yerde eksiğimiz var demektir.

    ayrıca, "geride pasla oyun kurma"nın türkiye'de başarılı olabilmesi için özellikle yerli oyuncuların kafa yapısının değişmesi gerekiyor, çünkü değişmezse yabancı futbolcu da kısa sürede ortama ayak uyduruyor.

    bahsetmek istediğim; "fazla risk almayalım, basit top kaybı yapmayalım ve top daha çok bizde kalsın, kaleci de oyunun bir parçası" şeklinde bir talimat verildiğinde, oyuncular sürekli kaçak oynamaya başlıyor, top kaybı olmasın diye sürekli yan pas yapıyor veya hiç sıkışmasa bile risk almamak için kaleciye dönüyor. bu yüzden de ortaya tatsız tuzsuz, aşırı yavaş tempoda sürekli kendi yarı sahanda paslaşma şeklinde bir futbol ortaya çıkıyor.

    türkiye'deki takımların gerek ligde gerekse avrupa'da genelde başarılı olmasındaki etken "coşkulu ve "tempolu futbol" bu şekilde en azından taraftar da memnun oluyor. ha artık avrupa futbolu başka bir noktaya gidiyor ve buna ayak uydurmalıyız görüşüne de katılıyorum ve zamanında fatih terim, türk futbolunda bu şekilde çok büyük devrimler yapmıştı. ancak, teknik direktörlük kariyerinin sonunda artık böylesine büyük bir devrim yapabilme konusunda pek ışık vermiyor. sanki, 2011-2012 yılındaki gibi bildiği yoldan ilerlese her şey daha iyi olacak gibi...
  • 145
    geriden pasla oyun kurma günün trendi olabilir, gelecekte farklı taktikler denenebilir ama bugünün oyununda yapmanız gerekendir ki herkes yapıyor zaten. özellikle büyük takımların çok bir çaresi yok, aslında var ama onun için de geriden oyun kurabiliyor olmanız gerekiyor. şöyle ki, rakip size pres yaptığında uzun oynayabiliyorsunuz, böylece sayısal olarak geri kalmıyorsunuz. rakip size pres yapmadığında uzun vurmak sizin için daha dezavantajlı oluyor. ama pres yapması için sizin geriden oyun kurmaya niyetlenmeniz gerekiyor.

    teknik direktörümüz okan buruk bu konu hakkında ne diyor;
    --- alıntı ---

    benim için geriden oyun kurmak mühim ama ben oyunu pas için geriden kurmuyorum, pası aslında orada rakibi provoke etmek için kullanmak isteyen bir teknik direktörüm. onu provoke ettikten sonra ben bir an önce rakip kaleye gidebiliyorsam geriden oyun kurmanın anlamı oluyor."

    socrates eylül 2020

    --- alıntı ---

    geriden oyun kurmanın bir çok nedeni olabilir ama başlangıçta bunu yapabiliyor olmanız gerekli, günümüz futbolunda rakiplerin zayıflıklarına oynuyor herkes. bunu yapamazsanız rakibinize bir koz vermiş oluyorsunuz.

    geçen sezon city maçlarını izleyenler fark etmiştir, artık onlar da daha fazla uzun top kullanıyorlar (pep standartlarında tabii ki*) çünkü rakipler daha iyi pres yapıyorlar, onlar da bu özelliklerini geliştiriyorlar. tek yönlü değil, farklı stratejileri uygulayabilen "hibrit" takımlara dönüştüler, gerektiğinde direkt, gerektiğinde pozisyon oyunu oynayabiliyorlar, taktiksel esneklik çok önemli hale geldi.
  • 60
    maçların bazı anlarında az da olsa ( hatta tek tük) rakip kaleye kadar gol hariç kusursuz bir şekilde neticelendirdiğimiz şablon.

    ilk 2 lig maçımızı hatırlamıyorum ama kasımpaşa, trabzon ve lazio maçlarında çok küçük örneklerini gördüm. trabzon maçında 2- 2'den sonra halil'in vurduğu ancak defansın çizgiden çıkardığı top ile lazio maçında yine halil'in ilk yarıdaki aniden dönüp vurduğu top vardı. çok güzel bir şekilde dikine paslarla hızlıca rakip kaleye inmiştik. yani herkes doğru zamanda doğru yerde olursa sonuç alınabiliyor.

    bu konuda uzmanlaşmak için çok ama çok çalışmak lazım. ve aynısını hücumdayken dönen toplarımızı da alıp ya da sahanın herhangi bir bölgesinde kaptığımız toplarla da yapmalıyız. sadece muslera'dan başlayan toplar ile yapmak yetmiyor; hatta çoğunu yapamıyoruz.

    beraberinde birçok denklemi, çalışmayı, opsiyonu gerektiren ve bireysel beceri isteyen bir oyun tarzı. zaten futbolcular birbirine en fazla 5 metre yakın durmadan ve topun olduğu her yerde küçük üçgenler kurmadan bunu başarmak mümkün değil. aksi halde en fazla orta sahada ve defansta al gülüm ver gülüm top çevirir durursunuz. sonra topla oynama yüzde 60, başarılı pas 500 diyerek övünürüz. peki ya sonuç? kaç tane bek bindirmesi var, kaç tane defans arkasına atılan top var, kaç tane oyuncu rakip yarı alana girmiş..

    biz ne zaman ki top marcao'dayken hemen önünde taylan ve gustavo, onların en fazla 10 metre uzağında da 3'er kişi bulundururuz işte o zaman defanstan çıkmış oluruz. maçlarımızda dikkat ediyorum top defans oyuncumuzdayken sadece bir oyuncumuz orta alanın bize bakan kısmında duruyor, geri kalan herkes rakip sahada. biri de demiyor ki ulan bu adam süperman mi ki uçup topu getirsin veya maradona mı ki çalım atıp gelsin.. biz daha başlarken yanlış kuruluyoruz. izlediğim tüm iyi takımlar defanstan çıkarken kendi sahasında epey kalabalık halde oluyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın