• 478
    değil arda turan rıdvan dilmen dahi transfer edilse bile aslolan galatasaraydır. bu sebeple hiç katılmadığım bir önermedir. ama gerginlikler galatasaray' a yarar. tüm sorunlarından nispeten sıyrılmış olup diğer takımlara nazaran ne zaman daha rahat bir sezon başlangıcı öngörülse mahallenim muhallebi çocuğu hüviyetine bürünen camiamız bir türlü kenetlenemez. ama kaos ve tartışma ortamı hep bizim kenetlenmemize vesile olur. bu sebeple bırakalım askıyı falan, bu bizim takımımız. maddi ve manevi sahip çıkarız, yeri gelir en sevdiklerimizi de en sert üslupta eleştiririz ama tek gayemiz galatasarayımızı başarılı görmek, hep en ileride görmektir.
  • 479
    iyi gün taraftarlarının sıklıkla kullandığı bir cümledir. takımı takip etmezsin anlarım, maçını izlemezsin anlarım ama askıya almak nedir ? takım mı tutmuyoruz askıdayken ? askıdan başka bir taraftar kimliğimizi mi giyiyoruz üzerimize ? şampiyon olunca tekrar galatasaray kimliğimizi askıdan alıyoruz galiba.

    bence bu tanım kendimizce uyguladığımız davranışlarımızın tam karşılığı değildir.
  • 480
    dolabımda sevdiğim kıyafetlerim var, giymediğim zamanlar oluyor.
    sevdiğim dostlarım var, uzun süre görüşemediğim zamanlar oluyor.
    repertuara sığmayan şarkılar var, söylemediğim zamanlar oluyor.
    favori mekanlarım var, uzun süre gidemediğim.bazen bir süre uğramak istemediğim.
    konuşamadığım, dudaklarımdan dökülmeyen kelimeler var, bazen sustuklarım içimde büyüyor.
    anılarım var hatırlamak istemediğim, duyduğum yalanlar, yediğim kazıklar.hatta en güzel anılarımın bazıları dahi çıkıyor aklımdan bazen.
    ama sarı kırmızıyım ben.ne kişilere ne de sonuçlara bakmadan içime kazıdığım aidiyetim, sevdam o renkler.
    kendimi asarım, onları asamam, askıya alamam.
    içimde tutarım ama yine de askıya asamam.
    herkes gider, ben kalırım.
    ben galatasaraylıyım.
  • 481
    fatih terimin dediği gibi bize taraftar lazım seyirci değil. isteyen seyirci arkadaşlar askıda takım uygulaması başlatabilirler.
    arda turanı bende takımda istemiyorum. fakat ardayı istememek ayrı galatasaray taraftarlığı ayrı.
    birbirleriyle alakalı olmayan konuları yan yana getirerek galatasaray taraftarını gazlayıp karışıklık yaratmaktan başka bişey değil.
  • 482
    galatasaray sözlük kurallarının, üyelik ve yazar olma koşullari başlığının a maddesi derki;
    "galatasaray sözlük'e üye olmak için galatasaraylı olmak gereklidir. üyeler, galatasaraylı olduklarını ikrar etmiş olurlar."

    ve aynı kurallarda da şu yazar;
    "aşağıdaki kurallar, açıklamalar ve örnekler bütünü, galatasaray sözlük genel işleyişinde dikkate alınacak en temel yazılı kaynak olup sözlük moderasyonu bu kaynağa göre yürütülecektir."

    şimdi sözüm moderatörlere;

    galatasaray'lılığı askıya alma terimi ne demektir? ben söyleyeyim, o yazar artık galatasaray'lı değil demektir! sebebi ne olursa olsun 1 günlüğüne bile alsa değildir ve galatasaraylı olmayan bir bireyin sözlükte yazar olması kurallara aykırıdır!

    böyle bir şey yaşandığında gereğinin en hızlı şekilde yapılacağına inancım tamdır. burası diğer sözlüklere ve içerisindeki insanlara benzemez.

    saygılarımla...
  • 483
    kişinin en çok kendine zarar verecek olay.

    her zaman yaz, her zaman kış olmaz. elbette başarısızlık da olacak, istemediğimiz işler de kulüpte. fakat en güzel his; iyi günde kötü günde beraber olmaktır. başarı geldiğinde ya da takım recep ankaralı yüzünden duruş gösterip maça çıkmadığında o gurur hissini en yüksek perdeden yaşatır kötü günde de burada olmak.

    galatasaray’a küsülmez. galatasaraylılık ceket ya da gömlek değil ki askıya asılsın. bir hayat biçimi artık çoğumuz için, hatta kimliklerimizden biri. sokakta bile sarı kırmızı görünce yüzünde gülümseme olan insanlarız. o sebeple askıya almak değil; tam tersi yanlışlara saha gür sesle işaret edip sonuna kadar galatasaray’a sahip çıkmak esas olan.
  • 484
    cimbom'da gallardo sesleri ekolünden bir olay.

    ya da bein sports üyeliklerini iptal ediyoruz kampanyası gibi...

    boş beleş tehdit ya da "at yalanını sikeyim inananı" demeyeceğim ama futbol gelişmemiş yığınların afyonudur. biz de dünyanın gelişmemiş yığınları sıralamasında kafaya oynayan bir millet olduğumuz için bir anlık sinirden öteye gidemeyecek bir eylemdir. her kırılma olayda 1000 kişi söyler bunu. sözünden dönmeyecek inatta bir kişi dışında azami 3 ay, bilemedin 1 transfer ya da güzel galibiyet sonrası 999 kişi lafını güzelce yer. hatta epey bir süre o lafı hiç dememiş gibi yapar.

    keşke, gerçekten, herhangi bir rezillik sonrası bu boyutta bir tepkiyi dirayetle yerine getirebilecek kadarcık bile olsa bazı değerlere sahip bir yığın olsaydık. üç kişi bir yola çıksak ikisi diğerinin arkasından iş çevirecek, şaka yollu bile olsa "sen git bak bişey olmazsa biz de geliriz" lafını erdem sayan bir milletiz altı üstü. bir boş otobüs koltuğu için birbirine giren, park yeri için birbirine levye çeken falan bir milletiz.

    bizde ne öyle herhangi bir rezilliğe karşı içinde gerçekten tepki doğacak bir erdem var, ne de herhangi bir konuda büyüğü de geçtim bir kararı uygulayabilecek irade var.

    hele hele 7/24 her taraftan pompalanan, tüm sosyal hayatını üzerine kurduğun, hayatındaki tüm boşlukları/yanlışları/becerememişlikleri tamir etmekte kullandığın bir konuda...

    galatasaraylılığı askıya almak...

    yaw he he...
  • 485
    olmuyor. defalarca denedim, olmuyor, ancak bir miktar daha sogudugumu söyleyebilirim. son olarak geçtigimiz hafta glasgow rangers'a* elenerek avrupa ligine havlu attiktan sonra, sanirim bir daha uzun süre maç izlemem demi$tim. ne bileyim, avrupasiz bir galatasaray bana çok bo$ geliyor. kurulu$ amaci türk olmayan takimlari yenmek olan bir takimi sadece anasinin liginde rahat birakilsa kendisi ile rekabet bile edemeyecek takimlarla mücadele ederken görmek bana aci veriyor. avrupa'da olmayan bir galatasaray kendisini dogru dürüst lige bile veremez. bu yillardan beri böyledir. avrupa'da olmak galatasaray'i daima kamçilami$tir, lig için ekstra motive etmi$tir. nitekim rangers'a kar$i elde edilen maglubyet ile birlikte avrupa ligine gitme hakkini yitirdigimiz maçin hemen ardindan çiktigimiz kasimpa$a* müsabakasinda sahada öyle ruhsuz gezindik. bunu sebeni oyuncularin avrupa vitrininden uzak duracak olmasi. süperlig bizi paklamiyor, çünkü adi üstünde oldugu gibi süper bir lig degil!

    $ikecilerin cirit attigi, federasyonunun, idari organlarinin, kurumlarinin tarafsiz olmadigi bir lig. tarafsiz olmayi geçtim, ciddi ciddi taraf olunan ancak bunlar kar$isinda her hangi bir yaptirimin olmadigi bir yerden bahsediyoruz.

    en azindan futbol kalitesi diyorsun. fakat bunun da önünde yabanci kisitlamasi getirilerek bir $ekilde baltalamayi ba$arabiliyorlar. yabanciya biz de bayilmiyoruz. biz de isteriz yerli oyuncu izlemek. biz de isteriz ba$arili yerli oyuncu ile birlikte milli takim ile ba$aridan ba$ariya ko$mak. ancak önce yeti$tireceksin, yeti$tirebilecek ortami hazirlayacaksin, ondan sonra yabanci ile rekabete sokacaksin, baktin senin yerinlde en az yabanci kadar yetenekli, o zaman otomatikman kulübler yerliye yönelecek.

    yani anlatmak istedigim: avrupada farkli oynayan bir galatasaray vardi yillar önce. ben o galatasaray'i istiyorum. anasinin liginde tat / tuz vermeyen galatasaray'i neyleyim ben? kaçimiz bu galatasaray'i stadyuma gidip izlemek istiyor? veya kaçimiz yayinci kurulu$a para verip bu galatasaray'i izlemek ister? kimse can atarak izlemek istemez. hep zoraki. yapacak daha akilli bir i$imiz olmadigi için bir $ekilde bu rezillige katlaniyoruz i$te.

    ama nereye kadar..
  • 486
    hoca "nerede kalmistik" diye dondugunde sagda solda gormustum bunlari. terim varsa ben yokum diyenler vardi.
    saklandiklari yerden gecen sene cikmislardi, bu sene sesleri de epey cikmaya basladi.

    buranin kaliteli bir yer olduguna inaniyorum, inanmak istiyorum. ama bazi yazilar var, tamamen saygi duymakla beraber gulmeden de edemiyorum. hoca 96'da fenerden 4 yediginde gonderilseymis guvenc kurtar olurmus diye bir varsayim bile okudu bu gozler.

    fatih terim ile ilgili her turlu elestiriyi okurum zevkle. zaten oynanan futboldan memnun olan bir allahin kulu mu allah askina?

    fakat su adamin kariyeri ile ilgili bir sey soyleyecekseniz lutfen azicik konuyu bilin. 90-96 arasi donemi atlayip "96-2000'de dedem de sampiyon yapardi o kadroyu. bi kere hagi vardi" demek, ne bileyim. sozlugun kalitesine yakistiramiyorum.

    hocayi hazircilikla, iyi kadroyla basariya ulasti diye 'suclamak', ne bileyim yani, biraz ayip sanki.

    hele hele atalanta, salzburg leipzig falan...bunu ciddi ciddi yazmak, inanmak. bence acı ama komik.

    dahasi reiscilik, macoluk vs ile terim'i elestirmek de ayri. bu ulke reiscilikten cok cekti, o yuzden iktidar ile birlikte terim de gitsin. :)

    guardiola pembe pembe trikolar giyiyor, cesur adam ama, belgrad'a deplasmana falan bile gidiyor. ama bize yakisma oyle adamlar. maço sevmedigimiz gibi hitne gibi pusht gibim birini de istemeyiz. ne alakasi var derseniz her yere baglariz evelallah.
  • 487
    taraftarlık kitlesel bir olgu ifade edip, kolektif bir amaç gütse de, esasen bireysel temelde yetişen ve kişinin şahsi fikir, duygu ve düşünceleri ile beslenen bir histir.

    kimsenin ne taraftarlığını, ne de kişiliğini eleştirmek bana düşmez. bunu yapana da, aksine takımına kayıtsız şartsız bağlı kalana da saygım büyük. ancak bu işi yapmak, yukarıda belirttiğim gibi şahsi bir faaliyet olduğu için bu kadar polemiğe mahal vermemeli. ancak ne yazık ki ülkede iş yapmaktan çok, iş yapıyor görünümünde olmak daha çok prim yaptığı için bu da bu kadar gündemde kalabiliyor. çünkü ucuz popülizm ve edebiyat yapmanın dayanılmaz hafifliği :(

    tekrar edeyim, takımını her türlü destekleyen de, desteğini askıya alan da, ikisinin arası bir kıvamda olup ara sıra takım tutmayı aklına getiren de başım gözüm üzerine. çünkü ben de bu topluluklardan herhangi birisine dahilim, öbürüne de olabilirdim. hangisi olursanız olun elbette, ancak bunun üzerinden prim kasılmasına müsade etmeyin. siz de bunu yapmayın. tutan tutsun, bırakan bıraksın, ancak burada geyik yapmasın.

    eskiden "bilmem ne yapan, diyen, olan da kendine galatasaraylı demesin" tarzı kalıplar vardı da artık pek görmüyoruz. ne kadar ayıp yahu, kim kimi nasıl böylesi şeylerden yargılayıp, hüküm verebiliyor? size mi sorulacaktı nasıl galatasaraylı olunur diye?

    ayrıca söz konusu başlığın gerçekleşmesinde en önemli faktörlerden bir tanesi de, ne yazık ki mevcut ekonomik zorluklar olarak gösterilebilir. ekonomik gücün yetmezse hiçbir şeysin çünkü. ya da diğer deyişle, ekonomin müsade ettiği kadar özgürsün.
  • 488
    galatasaray'lılığımı askıya almıyorum ama galatasaray'ı takip etmeyi askıya alarak kısmi olarak katıldığım metefor.

    bu sözlükte harika insanlar var, gerek futbol, gerek f1 çok güzel zamanlar geçirdim çok güzel insanlarla tanıştım. ama bu saatten sonra galatasaray böyle bir yönetimin eline esir düşmüşken galatasaray için harcayacağım her dakika öz saygıma bir hakaret olacak. ne işimden gücümden zaman ayırıp takip edeceğim ne de 1 kuruş katkı vereceğim bu kulübe. bu galatasaray için tabi ki hiçbir şeyi değiştirmeyecek ama dediğim gibi öz saygı ile ilgili bir şey. çünkü bu zaman ve enerjinin 3-5 hain tarafından sömürüldüğünü bilmek insana iyi hissettirmiyor. bu hainlerin 30 milyon taraftarı adam yerine koymayıp, tek dertlerinin ibra olduğunu biliyor ve görüyorum. adam çıkıp sosyal medyaya göre tabi ki kulüp yönetmeyeceğiz diyor, ama seçim dönemimde o sosyal medya tam gaz arkandayken "taraftarın sesi" önemliydi değil mi.*

    galatasaray'ın başında yaptıkları şeyler beceriksizlikle açıklanamayacak çok kötü insanlar var. burada baştan tek tek yazıp tekrar etmeye gerek yok. zaten yazılabilecek her şey yazıldı. 9 aydır taraftarın yalvar yakar beklediği adamı rizespor formasıyla görmenin bir karşılığı yok sahada veya taraftara hissedecekleri açısından.

    bir takımı tutmak, mağlubiyetiyle üzülüp, kazanılan önemli bir maç sonrası yüzünde tebessüm ile uykuya dalmak gönül işidir. zorlayarak olmaz. ben galatasaraylı oluşumu değiştiremem ama bu insanların beni üzmesini değiştirebilirim. kalın sağlıcakla, kaleminize kuvvet.
  • 492
    lanet 2010-2011 sezonunda yapmadığı eylemdi. takımın durumu aşağı yukarı belli, juan pablo pino, anıl dilaver, lucas neill, gibi isimlerle mücadele edip sezonu çoktan bitirmiştik. akabinde yönetimin devrilmesi ile içimizde bir umut olmuştu. ünal aysal başkan seçilir seçilmez yaptığı transferleri florya'ya getirmiş sezona çok erken başlamamızı sağlamıştır.

    mevcut durumda ise galatasaray'a karşı çok umutsuzum. söz konusu olan şey şampiyonluk değil. 3-4 sene önce kulübü avrupadan men ettiren, takımı kendi otelinde konaklattırıp fatura kesen, çıktığı hiç bir mecrada haklarımızı savunamayan dursun özbek'in kurtarıcı olarak geri dönmesi beni umutsuz eden.

    bu kadar aşağı profil bir kulüp değildik biz. vasata tamah etmezdik. şimdi vasatı kurtarıcı olarak gece gündüz lanse ediyorlar.
    klasik "cebinden x milyon euro koyacak" haberleriyle üstelik. bu haberlerin hiç bir zaman doğru olmadığını gördük. en azından galatasaray'da.

    galatasaray'lılığımı askıya almayacağım ancak bu dönemde olan şeylerden olabildiğince az etkilenmeye çalışacağım.
  • 493
    asla beceremeyeceğim olay. bırakmaya hiç yeltenmedim ama hem united'a hayranlığımdan hem de türk futbol ortamından uzaklaşmak istememden dolayı united'ı tutmaya çok çalıştım ama bir türlü aynı tutkuya ulaşamadım. sonu hep manchester .bnesi kolla kendiniye bağlandı.

    belki birgün en azından galatasaray'ın yanında onu da tutmayı beceririm.
  • 496
    bugünlerde kesinlikle akıldan geçmemesi gereken durumdur. tam tersine desteğimizi iki üç misline çıkarmanın zamanı geldi. organize ve profesyonel bir kötülüke karşı birkaç darbe aldık diye vazgeçip, geri adım atacaksak eğer yandı gülüm keten helva.

    galatasaray futbol takımı 2018 yılından beri sistematik olarak haksızlığa uğradı. eğer bu haksızlıklar karşısında pes edersek onların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. galatasaray taraftarıyla, yönetimiyle ve takımıyla birlikte bu karanlık günlerinden üstesinden gelecektir.

    (bkz: galatasaray bir his takımıdır)
    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
App Store'dan indirin Google Play'den alın