• 355
    ne anlatmak mümkün, ne kelimelere dökebilmek. her maç günü sabahı kıpır kıpır uyanmak, işyerinde marş mırıldana mırıldana mesai bitişini beklemek, gider gitmez formayı giymek, maç saatine kadar hele ki yanında iki tane gsli arkadaşın varsa sohbet muhabbet.. maçtaki heyecanı söylemeye bile gerek yok.

    bunları yaşamıyorsan galatasaray'lı olmayı benimseyememişsin demek.
  • 356
    haklı gururdur. ben henüz 7 yaşımdayken karar vermiştim galatasaraylı olmaya. o çocuk halimle kendi başıma verdiğim en harika karar oldu tüm hayatımı etkileyen. şuan 30 yaşıma artık çok az kaldı. geriye dönüp baktığımda bana hayatımın en güzel yıllarını yaşatan ve yaşatacak olan haklı gururumsun. gözlerimi kapatıp, son nefesimi verene kadar hep benimle olacak haklı gururum!
  • 358
    en güzel duyguların karşılığı, iyiki dediğim şeydir galatasaraylı olmak. öyle ki, hiç tanımadığın birini sırf galatasaraylı olduğu içln sevme sebebidir.

    (bkz: fanatik kafası)

    şimdi olaya gel.

    geçenlerde bir haftasonu sabahında markete gittim kahvaltılık biseler almaya. alacağımı aldım kasaya doğru yollanırken bir baktım adamın biri yolu kapatmış market arabasıyla avel avel bakıo ürünlerden birine.

    neyse bekledim yol verir diye tık yok. pardon müsade eder misiniz dememle uğursuz bir bakış attı. önüne geçmeyim diye kasaya yöneldi elindeki ürünü bırakıp. hatta hızlı gidicem diye saga sola çarptı birkaç ürün devirdi.

    yetmedı devirdiklerini aldım yerden bırak teşekkür etmeyi umursamadı bile. te allam dedim ne boktan insanlar var falan neyse kasaya geldik arkasında beklıom bunun. ürünleri geçirdi kasiyer ödeme için bir baktım gs kredi kartı çıkardı, yetmezmiş gibi baktım kolunda lisanslı saat.

    o anda kanım ısındı adama, hem nedir yani belki canı birseye sıkkındı adamcağızın.*

    (bkz: fanatik kişilik bozukluğu)
    (bkz: gerçek fanatizm bu değil)
  • 359
    birkaç ay önce babamla beraber belçikalı bir müşterimizle birlikte yemekteydik. konu futbola geldi. ya da ben getirdim bilmiyorum*. hangi takımı desteklediğini sordum. genk taraftarı olduğunu fakat futbolla pek ilgilenmediğini söyledi.
    sonrasında "there is a famous club in turkey, eeee" diye gözlerini kısarak hatırlamaya çalıştı. ne diyeceğini merak ettiğim için araya girmedim bekledim. 10 saniyelik bir düşünmenin ardından tabiki "galatasaray" dedi. bir kez daha gurur duydum galatasaraylı olduğum için. bu da böyle bir anımdır.
  • 362
    en güzel yanı, başka hiçbir takım taraftarının umut sahibi olamayacağı avrupa maçlarında umutlu olmak olan taraftarlıktır.

    (bkz: 21 şubat 2019 benfica galatasaray maçı)

    tüm taktik disiplin, sistem, dizilişlerden bağımsız olarak yazıyorum. biz bu adamları daha önce burada yendik. yine yenebiliriz. ben tura inanıyorum. işte galatasaraylı olmanın güzelliği bu. çünkü geçmişte bunu galatasaray’la çok yaşadım.
  • 363
    çoğunlukla çocukluktan başlar. ailedeki galatasaray taraftarlığıdır kimi zaman etken kimi zaman gelen bir hediye. ya galatasaray seni taraftarı yapar ya da sen galatasaraylı olursun. her yol mübahtır tabi galatasaraylı olmak için, büyük nimettir galatarasaylı olmak.
    benim gibi nicelerinin de çocukluktaki bir çok hayaline, sevincine vesiledir. öyle ki ilkokulda kum doldurulmuş pet şişe ile yapılan sınıf maçında attığın gole sevinirken kulaklarında galatasaray marşı çalar gaipten ve ben galatasaraylıyım dersin içinden benim gibi.
  • 364
    güzel olan birçok şeye denk gelir ancak bana göre biraz da şanslı olmaktır. şöyle ki bir takımı desteklemek, o takımın büyük* başarılara ulaşmasından tamamen bağımsızdır. sonuçta taraftarlık duygusal bir olgu. ne mutlu bize ki desteklediğimiz takım türk futbolunun en başarılı takımı.

    tabii bir de şu var;
    (bkz: başarıya endeksli taraftar profili)
    bu arkadaşlardan galatasaraylı olanlar ekstra şanslı. düşünsenize hem başarıya endekslisiniz hem de mesela fenerbahçelisiniz. farkındayım, düşünemediniz.
  • 365
    90'larda çocuk olmak...

    kendimi bildiğim daha doğrusu gördüklerimi parça parça da olsa hatırlayabildiğim zamanlar... 2'şer 3'er saniyelik ufak videolar var hatırımda. kendi evimizde değil, bir misafirlikteyiz. kardeşim ve ben yaşlarımız dört, beş muhtemelen. ev ikiye ayrılmış. hanımlar oturma odasında sohbet; centilmenler salonda maç keyfi. anlamıyoruz tabi, farkında değiliz ya da. kardeşim ve ben mekik dokuyoruz oturma odası salon arasında. keyfimiz yerinde. oyun oynuyoruz.

    derken salondan bir gürültü kopuyor, sevinç nidaları bağırışlar. bize oyun tabi, hemen koşuyoruz salona. görüyoruz ki herkes mutlu, sarmaş dolaş, yüzlerde gülücük, yumruklar havada. koltukların arasından geçip geliyoruz televizyonun önüne. merak tabi. nedir bu insanları mutlu eden bu kadar. ve işte orada oluyor hatırladığım ilk tanışıklığım. sarı kırmızı.

    babadan galatasaraylıyız dedim her sorulduğunda. nasıl galatasaraylı oldum'un net bir hikayesi olmadı bende. hafızamı zorladığımda hatırlayabildiğim en eskisi işte bu yukarıdaki satırlar. benim için sarı kırmızıydı insanları, babaları mutlu eden. o halde neden başka bir tercih yapabilirdim ki.

    doğru zamanda, doğru adres. 90'larda çocuk olmak, galatasaraylı olmak. ne büyük şans.

    mutluluk.
  • 366
    yıl 1992 samiyen'de bir gündüz maçı.
    okul çıkışı mahalleye giriyoruz. mahalle kahvehanesinin önünde hummalı bir çalışma var. esnaf maçı toplu izlemek için hazırlık yapıyor. dönemin dev ekranı, 78 ekran kahve önünde kuruluyor. ''iyi ki sabahçıyız lan'' nidalarıyla pazaryeri marka yünlü polyesterli parçalıları giymek üzere evlere koşuyoruz. dev ekranın önünde buluşmamız çok sürmüyor. maç öncesi sen papensin ben arifim o falko, bu stumpf kavgası var..
    badi uğur olmak istiyorum ama çok da emin değilim, malum son demlerinde. kısayım diye papen mustafa sensin, uzun kısa etme diyor susturuyorlar beni.

    kış güneşi, mis gibi hava ve cimbombom'um roma karşısında sahada. golü erken yiyoruz. re ler , ra lar boğazımıza düğümleniyor. sessizliği bozan gol benden geliyor, yaşa varol papen! tekrar geriye düşüyoruz ama ben durmuyor roma'nın her golüne cevap veriyorum 2-2

    genç arif giriyor oyuna sağdan soldan jet gibi gidişini izliyoruz hayranlıkla. o ana kadar 2 gol atmışım ama ''arif mi olsaydım ki lan'' demekten de alamıyorum kendimi.. genç arif vuruyor ilk defa öne geçiyoruz 3-2! kafamın üstünde acıyla uyuşukluk arası tuhaf bir hisle kendime geliyorum. bizim çocuklar sevinmeyi bırakıp hayretle yüzüme bakıyorlar. ayıboğan stumpf'un sünnetinde alınan metal kol saati kafamda bir yarık açmış, anlıyorum.. hastane çalışanı mahalleden amcamız kucaklayıp beni camiinin abdestliğine götürüyor. kahvehaneden tezahürat sesleri yükseliyor kazandık, anlıyorum!

    merakla aynaya bakıyorum. sari saçlarımın arasından alnıma süzülen kirmizi kan... gülüyorum..
  • 367
    özellikle 2019-2020 senesini ve son zamanlarda yaşananları gördükçe kendi büyüklüğümüzü tekrardan sorguladım. biz aslında çok çok daha büyük, çok daha onurlu, çok daha şerefli bir takımmışız.

    bu formayı her isteyen giymesin, herkes bu şerefe dahil olmasın. hak eden kim varsa da yıllarca çıkarmasın bu formayı.

    tekrardan ve daha yüksek bir sesle iyi ki galatasaraylıyım be.
  • 368
    https://youtu.be/AiIwFbpw3wU

    birçoğu bu videodan haberdardır ama izlemeyenler ve tekrar izlemek isteyenler için linki bırakıyorum.

    galatasaray taraftarını çevredeki insanlar rahatsız olmasın diye uyaran bir polis arkadaşımız, içindeki galatasaraylılığı daha fazla tutamayıp söylenen besteye eşlik ediyor ve kendiyle müthiş bir çelişki yaşıyor :)
  • 370
    benim için en zirve duygusu yurtdışında tanınırlık. bu gurur bambaşka bir şey.

    geçen hafta italya ortaklı bir şirkette işe başladım. çok fazla italyan çalışma arkadaşım olacağını biliyordum ve bugün nihayet kendileriyle tanışmaya başladım. bana görevini devreden italyan ile yemekte elbette futbol konusuna geldik. şirketimizin merkezi torino'da ancak kendisi milano’da yaşıyor. milan taraftarı mısın deyince gülümsedi ve juventus dedi. peki ya sen diye sordu. galatasaray dediğimde "aaahhhhhh galatasarayyyy!!!" dedi. yüzünde oluşan şeyi inanın tarif etmek zor. en son 10 yıl önce karşılaştık diyecekken daha cümlem bitmeden "sneijder" dedi. yüzündeki buruk tebessüm muazzamdı. yani acı çekti ama tebessümü de bozmadı. yazarken bile hala tüylerim diken diken oluyor. adam italyan beyefendisi bir yönetici. mükemmel bir uyum içinde çalışmaya başladık ve gerçekten karşılıklı bir saygı ve sevgi söz konusu. iyi bir yönetici olduğumu düşünüyor, daha iş görüşmeleri esnasında bana çok ısınmış ve direkt olarak işe alınmam tarafında olmuş ve bunu açık açık söylemişti. az biraz italyanca konuşmam, özgeçmişim, tavırlarım hepsi çok etkilemişti. beni böylesine seven bir adam, galatasaray'ı duyunca inanılmaz bir burukluk yaşadı. :) bir italyan'a bunu yaşatmak benim için hayatın en güzel anlarından ve hazlarından. bu satırları okuyan galatasaraylılar bunu iyi anlar ama diğer takım taraftarları gerçekten anlayamaz. juventus'a karşı üstünlüğümüz gerçek bir gurur konusudur benim için. müziğinden mutfağına italyan kültürünü sevmek, onlarla çalışmak, onlarla yaşamak çok güzel ve fakat futbolda yanlarında üstün hissetmek muazzam bir gurur. iyi ki galatasaraylıyım. bu bambaşka bir mevzu...

    bu arada, görev tesliminden sonra bu beyefendi milano'ya dönecek. haftaya gitmeden kendisine bir formamızı hediye edeceğim.
  • 375
    ayrıcalıktır. net.
    fenerli ve beşiktaşlı akrabalarıma bakıyorum da tövbe haşa kuş takımları taraftarı olmak istesem de olamam.
    kendimi "beşinci yıldız, 2006-2010-2015 fetö hep önümüzü kesti, herkesle mücadele ediyoruz, yıkılmayan son kale" muhabbetleri yaparken tasavvur ettim bir an, sonra da "hakkımız yenmese en çok şampiyon bizdik, renklileri kardeş yaptık, selahattin aydoğdu türk futboluna iyilik yaptı, bilmem kim 150 milyon" muhabbetleri yaparken de tasavvur ettim, aman aman aman.
    çok yaşa galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın