• 1
    objektif olacağım diye galatasaray'ı yerin dibine sokup feneri yalayan gazetecilerdir. fenerlilere bakıyorsun adamlar körü körüne galatasaray düşmanlığı yapıp fenere tapıyor. bir de üstüne türkiye'nin en objektif zamazingosu damgası yiyor. gazeteci dediğime bakmayın bu sınıfa yorumcular ve muhabirler falan da girmekte. tek çatıda toplamak istedim.
  • 3
    tff nin kulübümüze kurduğu ve yönetimimizce ifşa edilen kumpasa ses çıkarmayan veya geç ses çıkartan sözde galatasaraylı kalemşörlerdir. isimleri her yerde olsun ki ne tür oldukları herkesçe bilinsin ona göre muamele görsünler.
    tesislere, stada vb ye alınmasınlar gerekirse. bu savaşta düşmandan önce hattimizin gerisine sizanlar ile mücadele etmeliyiz.
  • 5
    lafı eğip bükmeye gerek yok. rezillerdir, kepazelerdir, korkaklardır. gücün karşısında eğileli çok olmuş, çok önceden para babalarına biat etmiş, galatasaray muhabirliğini galatasaray'ın açıklarını kollayıp haince haberler yapmak olarak görenlerdir.

    burak elmas ve rezan epözdemir açıklamayı saat 13.15'ten itibaren yaptı, neredesiniz siz o zamandan beri? ne oldu patronlarınız izin vermedi mi? bir tweet bile atamayacak kadar göbekten bağlı mısınız bu kara düzene? bak galatasaray işte, salladığınız ve mesnetsiz haberler yaptığınız kurum. karalasanıza bir iki haber.

    kimse maval okumasın, ben de bu meslektenim. gazeteciliğin memlekette ne kadar pespaye bir hale geldiğini biliyoruz. o yüzden bu arkadaşların akreditasyonlarını iptal etmekte de bir sakınca yoktur. lütfen bu beyler galatasaray'ın herhangi bir organizasyonunu takip etmesin zira faydalarından çok zararı oluyor, görüyoruz.

    galatasaray büyük bir kurumdur. elbet bugünleri de atlatır ama sizi unutmayacağımızdan emin olabilirsiniz.
  • 7
    https://twitter.com/...833045914791951?s=21
    bakın burak elmas’ın, galatasaray başkanının, tapelerden sonra lakabı “emenike tahir” olan gazeteciye cevap vermesi, türkiye’deki spor gazeteciliğinin bokunun çıktığının resmidir. herkes o kadar sus pus ki, normalde kolay kolay konuşmayan bir profil çizen başkan bile müptezellere cevap vermek zorunda kalıyor, en azından bu mesaj var.
    kimse galatasaray’ın avukatı gibi galatasaray’ı savunsun demiyorum ama aka ak, karaya kara diyecek insanlar, gazeteciler olmadıkça daha çok bu dipte kalırız.
  • 12
    içlerinde güvenilir ve dinlemeye, söylediklerine güvenmeye değer 1 tane kişi var mı diye düşündüren, çoğu ana akım medyası minvalinde kendilerine ne söylenirse onun haberini yapan gazeteciler topluluğu. kendileri direkt gazeteci olmasa bile yellow red wall'u takip ediyorum ancak onlardan başka güvenilir ve şişirme haber yapmayan, kaynakları güvenilir olan hiç gazeteci yok mu acaba. keşke basında güvenilir isimler olsa da biz de kim güvenilir kim değil diye hem yakınıp hem arayış içinde olmasak. dürüst gazetecilik bu kadar zor olmamalı...

    edit: format uyarısından dolayı pera'ya teşekkürü borç bilirim.
    edit2: ikinci format uyarısından dolayı hagi'ye teşekkürü borç bilirim. kulağı önce uzun yoldan sonra kısa yoldan tuttum galiba çok yanlış yerlere geldim...
  • 13
    dursun özbek'in başkan seçilmesi, erden timur'un futbol a.ş. başkanvekili olması ve teknik direktör olarak okan buruk'un tercih edilmesiyle özellikle turkuvaz gruba ait sabah, takvim ve fotomaç gazeteleri galatasaray'ı hedef tahtasına koymuş gibi görünüyorlar. bu konuda sözlük özelinde en dikkati çekici, tepkilerin odağı olan gazeteci sabah gazetesi galatasaray muhabiri mehmet özcan. mehmet özcan, galatasaray genel kurulunun iradesi kendi şahsi fikirlerinin ve kendi galatasaray vizyonunun dışında bir karar almasından ötürü bence tepkili. özcan, (kerameti kendinden menkul) burak elmas ve domenec torrent yanlısı bir galatasaraylı muhabir ve son 6 aydır bütün haberleri özbek yönetimini ve okan hocayı yıpratmak üzerine. son 8-9 senedir kullanılan terimspor, aysalspor vb. ifadeleri hiç sevmem ama mehmet özcan net bir "elmassaray" taraftarı. bu yüzden de daha haziran ayında abdülkerim bardakcı'nın ücretinin takımdaki türk futbolcular tarafından tepkiyle karşılandığı palavrasıyla yıpratma çalışmalarına başladı; tepki alınca "bir kaynağım yok ama öyledir herhalde biz biliriz bu işleri" diye yan çizdi. o abdülkerim (maçlarda görebilirsiniz, en net örneği 7-0'lık başakşehir maçı) takımdaki türklerin belki de en sevdiği futbolcu. mehmet özcan, dolayısıyla sabah gazatesi spor servisi, çeşitli aralıklarla taraftarımızın sinir uçlarına dokunmaya devam ediyor. devam edecekler de. dünün ve bugünün konusu da "van aanholt'un sözleşme fesih tazminatı 3,5 milyon euro!" ve "sacha boey şoku!". bu haberlere itibar etmemek lazım. içeriğinde kısım kısım doğrular olsa bile (en fazla 10%'dur), haberin bütününün amacı yönetimi ve teknik heyeti yıpratmak. mehmet özcan bunu bunu ara ara yapıyor, çok göze batmak istemiyor (galatasaraylılığı ağır basıyor nadiren de olsa herhalde). savaş çorlu isimli beyfendi ise gerek fotomaç gazatesinde gerek a spor'da bunu her gün yapıyor. mehmet bey kadar dikkate alınan bir isim değil savaş çorlu ama seçim döneminden itibaren hemen her gün galatasaray'da çatlak sesler olduğunu, dursun özbek ve okan buruk ikilisinin kalıcı olamayacağını anlatıp durmakta kendisi. son 6 ayda yapılan her bir hamlenin hata olduğunu (hiçbir mantığa dayandırmadan) söylüyor. o da mesela alttan alta "eşref hamamcıoğlu kazanmalıydı" mesajını vermekte konuşmalarının satır aralarında. bu anlatımlar, konuşmalar önemli mi peki? bence hiç değil. ama elbette sinir bozucu.

    ben galatasaray muhabirlerinin yönetim yanlısı olmasını da istemem, yanlış anlaşılma olmasın. gazeteler gazetecilik yapmak için var; amigoluk yapmanın yeri statlar. herkes işini yapcak. bu noktada içeriden alınan talimatla yazdırıldığı belli olan, birebir aynı kelimelerle atılmış gazeteci tweet'lerini de yanlış buluyorum. ali naci küçük ve nevzat dindar gibi galatasaray muhabirlerinin son 6 aylık dönemde yönetimi ve okan hocayı desteklemeleri güzel olmakla birlikte, kendilerini de sütten çıkmış ak kaşık olarak görmüyorum. niyetlerinin temizliği zaman zaman şüphe oluşturuyor elbette. geçmiş dönemde yaptıkları haberleri de hepimiz biliyoruz bu isimlerin. ama şu sıralar mehmet özcan, savaş çorlu gibi gazetecilerin yaptıkları çok daha kötü. çok daha yanlış. sırf ego tatmini (ben haklıyım, ben doğruyum inadı) veya kişisel çıkarlar uğruna galatasaray için doğru olan şeyler hakkında "yanlış!" diye haberler yapmak ya da okuyuculara gerçek dışı içerikler sunmak gazetecilik değildir. galatasaraylılık hiç değildir. bu noktada da biz galatasaraylıların dikkatli olması gerekir. haberin içeriğine odaklanmadan önce haberi yapan gazeteciyi ve gazeteyi değerlendirmek en doğrusu. ali naci beyin (hürriyet) haberlerini okurken de bu yapılmalı, mehmet özcan (sabah) için de bu yapmalı. galatasaraylı muhabirlerin ve çalıştıkları gazetelerin galatasaray'a dair niyetlerini bilmek ve bu isimlere(ve kurumlara) şüpheyle yaklaşmak iyidir özetle.
  • 14
    lig bitmeden yine başlamışlar transfer haberlerine.

    okan buruk'a şampiyonluk hediyesi. sergio ramos.
    okan buruk'a şampiyonluğa özel dembele hediyesi.
    okan buruk'a şampiyonluğa hediyesi fransadan orta saha gelecek.
    galatasaray kaleci transferini hızlandırdı.

    bir durun yahu lig bitsin. önce şampiyon olalım.

    kutlu akpınar bana şey diyor galatasaray orta saha, kaleci, sol bek, santrafor alacak. isim yok ama sadece alacak. oralara yapılacak takviyeleri herkes biliyor zaten.

    lig bitmeden bu pompalama haberler niye? pazar günü ülkenin kaderi değişecek bunlar sosyal medyada takipçi kovalama peşinde.
  • 18
    meyve veren ağacı taşlayan gazeteciler. özellikle birkaç tane aklı başında adam haricinde, hiçbirini şahsi olarak takip etmiyor, okumuyor, prim vermiyorum. 1 kişiysem bile suyu taşıdığım taraf belli. galatasaray'ın başında kim varsa, hangi topçusu armayı göğsünde taşıyorsa (etobo, muğdat vs dahil) hepsine istisnasız destek veririm. yalnızken, kimse duymazken, görmezken, söver sayarım ama dışarıda kesinlikle "rosier türkiye'nin en iyi sağ beki" diyen zımbırtılara karşı en yakın arkadaşım bile olsa, ... çekmeyi borç ve görev bilirim. spor sosyal hayatımı etkilemez ama sportif faaliyetlerde hayatın geri kalan kısmındaki gibi "adil ve dürüst" olmayı severim.

    gelelim konuya.

    kocaman adamların tüm dertleri bitmiş gibi etkileşim kastırdıklarına inanmak istemezdim ama sosyal medya gerçekten bu anlamda artık bir idol (put) olmuş durumda ve inanılmaz rağbet gören şey fikrin ne olduğundan ziyade, kim ve ne söylediğiyle ilgili'ye dönmüş bir süredir. bu kadar insanın sırf adının zaman akışında geçiyor olması için, demeç verecek ve bu tip demeçlerin koskoca galatasaray camiasına zarar vermeyecektir düşüncesi, neresinden tutulursa tutulsun, elde kalır. geriye kalan sadece "etkileşim", "biz demiştik", "biz biliyoruz", "önce biz öğrendik, biz yazdık, biz söyledik".

    enaniyet tehlikeli iştir, adamı başka bir tarafta ayaklarını yerden kaldırırken, başka bir taraftaysa sonun başlangıcını hazırlatır.

    galatasaray'a vurabilmek ve adını duyurabilmek için yapılan işler, aciz kalır diyecem ama kendi muhibbi tarafından da aynı sopaya maruz kalıyor.

    neyse galatasaray daha vefalı her zamanki gibi.
  • 19
    yanlış transfer haberi verdi diye linçlenen, takip etmeyin denilen kişiler. bunu söyleyenlerin akıl mantık çerçevesinde hareket ettiğini düşünmüyorum. piyasa kepçecilere, küfürbazlara kaldı zaten. devletin kanalında kültürsüz, kahve yorumcuları cirit atıyor. bu adamları da el birliğiyle piyasadan silelim. sonra bol bol ahmet çakar izleriz.
  • 21
    arada bir duyum almak için tamamen sessizliğe bürünmeyi tercih eden gazetecilerdir. maalesef galatasaray medyasının en pasif olduğu dönemlerin birinden geçiyoruz. transfer haberlerini sabundan, fabrizio'dan ya da yabancı basından duyuyoruz. anlaşma detaylarıyla ilgili ise aylardır muallakta olan çok şey var. mesela galatasaraylı gazeteciyim diyen bir gazeteci bile aylardır yunus'un veya zaniolo'nun zorunlu satın alma durumunun devreye girmesi için gereken şartları soramadı. bir tanesi çıkıp ndombele transferini sorgulayamadı. bir tanesi zeminle ilgili bir eleştiri yapamadı.

    maalesef başka camialara benzeme işi ilk önce medyada başlıyor ve galatasaray'da bu durum çoktan başladı.
  • 22
    gazetecinin görevi haber konusu olayı öğrenmeye çalışmak, yöneticinin görevi de bu haber konusu olayı menfaatleri ölçüsünde saklamaya çalışmak olmalı. tabi bizde bu işler ahbap-çavuş ilişkisine döndüğü için, galatasaraylı gazeteciler işlerini yaptıkları takdirde hem yönetimin hem taraftarın gazabına uğrayacağı için risk almazlar. kusura bakmayın ama onlar da haklı. bugün kahraman olursun, yarın transfere engel olan fenerbahçeli bir ajan. aynı durum muhtemel 11'ler konusunda da var. her hafta muhtemel 11'i bilen gazeteci iyi gazetecidir. ama bu durum kimsenin hoşuna da gitmez. niye 11'i sızdırıyorsun kardeşim derler. halbuki bu adamın işi 11'i öğrenmek veya tahmin etmek. galatasaray'ın işi de bu 11'i saklamak. iki taraf da işin doğası gereği birbiriyle çekişeceğine işini yapan gazeteci hain olduğundan kimse bu işlere artık kalkışmıyor. ama önce fener'de başladı bu işler. fener amigo gazetecisini yaratınca diğerleri de yarattı. o da yetmedi bu gazeteciler troll örgütlerinin başına geçti. gazetecilik konjönktürü tamamen değişti. evet bir haber yaptıkları yok. bildiklerini bile herkes bildikten sonra söyleyebilirler. gazetecilik bu hallere düştü işte.
  • 23
    yüz yıl da geçse fenerbahçe ya da beşiktaş medyasına benzemeyecek gazetecilerdir. şimdiye kadar tuttuğu takım aleyhine haber yapan bir tane fbjkli gazeteci ya da haberci görmedim ben. belki biraz kemal belgin. galatasaraylı gazeteciler ise aleyhimize haberlerine aralıksız devam ediyorlar. gazetecinin işi tuttuğu takımın lehdarlığını yapmak değil zaten ama fenerbahçe ve beşiktaş medyası bunu istisnasız yaptığı için galatasaray şu anda medyada güçsüz. her şey zamanın imkan ve koşullarına göre değerlendirilir.

    bizim medyamızda uğur karakullukçu diye birisi var ya. sadece burdan bile pay biçebiliriz diğer medyalarla aramızda alaka bile olmamasını.
  • 24
    "galatasaray'da cuma gününe kadar iki transferin açıklanacağını düşünüyorum. sağ bek ve sol bek olacaktır bu transferler" cümlesini kopyala-yapıştır yapıp, sosyal medyada haber diye önümüze koyan gazeteci grubu.
    galatasaray cuma gününe kadar iki transfer yapacakmış, habere bakar mısınız? bu transferler de bek oyuncuları olacakmış. allah allah, ne kadar da enteresan. böyle bir şeyin olabileceğini hiçbirimiz tahmin etmiyorduk; demek uefa avrupa ligi kadro listesinin son günü olan 2 şubat'a kadar (tamamen tesadüf bir tarih olsa gerek!), galatasaray iki bek transferi açıklayacakmış. çok şaşırdım bu müthiş habercilik karşısında. haberin içerisindeki "düşünüyorum" fiili de son bir manevra payı bırakmak adına, olur da yönetim çarşafa dolanırsa, "ben haberde bir kesinlik ifade etmemiştim zaten" diyebilmek için.
    iki bek alacakmışız. üstelik de cuma gününe kadar alacakmışız, vay be (başka bir tarih seçeneği var sanki). gerçekten çok şaşkınım, gizleyemiyorum bunu bir türlü. bu istihbaratın olağanüstü bir çabanın sonucunda elde edildiğinden eminim; bu bilgiyi bizlerle paylaşan her bir galatasaray muhabirinin alnından öpüyorum.
  • 25
    içlerinden bir tanesinin artık ortaya çıkma vakti gelen güruh. şu ndombele'nin gerçek sözleşme detaylarını sorgulayacak bir gazeteci yok mu? napoli'de 1280 dakika süre bulana kadar bu adam 40 maça çıkmış. başta fazla süre bulmuş, daha sonra 1-2 dakikaya yayılmış. 40 maç 1280 dakika saçma bir istatistik.
    bu sene de bu performansla bu kadar forma şansı hiç mantıklı durmuyor. bunu herkes görüyor da bir gazeteci kalkıp soru soramıyor mu?
    (bkz: 6 şubat 2024 galatasaray bandırmaspor maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın