• 4
    14 yıl...

    o dönemin sonlarına doğru dönseniz, üzerine sarı-kırmızı'yı çekivermiş birini bulup sorsanız ' şampiyon olmak ne demek?' minvalinde.. derdi ki ' şampiyonluk mu? şampiy... kusura bakmayın ama hatırlayamayacak kadar uzun zaman oldu.'
    evet, kaçmayın oradan. bulmuşken böyle birisini usunmadan sorun.
    -inanç nedir?
    +galatasaray.
    peki ey yüce insan, sen söyle! inanç varken umutlar tükenir mi?
    http://www.youtube.com/watch?v=GhvDv-B9PMs


    ne kadar ısrar ederseniz edin, zorlayın. o, galatasaray! diyecektir. çok bekledi… dalga geçercesine, sinirleri alnmışcasına umursamadan. tek bildiği yoldan, sevdasından sapmadan! inanç ve sevginin kutsal karışımından mıdır nedir bilinmez ama yıllar sonra, o gün geldiğinde…
    7 haziran, 1986/87
    http://www.youtube.com/...;amp;feature=related
    takribi 50.000 küsür kişi, şampiyonluk maçı, hep bir ağızdan; ‘ seni sevmeyen ölsün!’
    cevat… muhammet…

    maç başladı. daha 20 dakika geride kalmadan frikikten attı biriciğimiz, cevatımız. akabinde dakikalar elli küsüre geldiğinde muhammet… attı be! ne attı be!.. skor olmuş mu 2-0 ? sami yen coşmuş mu durmamacasına?
    an geldi eskişehirspor golü buldu. tamamıyla buz kesmişti her ne kadar tavrından taviz vermemeye çalışsa da mabed. az değil. kalmış 15-20 dakika… simovic’in elleri belki de hiç bu kadar titrememişti. sorsanız cevat’a, belki de hayatının en anlamlı golüydü. uğur, hiç böylesine yorulmamıştı. sahaya çıkan bütün aslanlar inancıyla oynadı. bu nasıl bir inanç? şu bahsettiğimiz, dönemin taraftarında bulunan, sevgi ile bağlılığın kutsal karışımında ortaya çıkan inançtan.

    ali sami yen, şu an 30.000 bile değil. o zaman ise günümüzde bile olmayan 30.000’in 2 katı kadar ağlayan galatasaraylı vardı orada. göz yaşlarının ilk defa sel olduğunu görmüştü kimisi.

    sen, günümüzün modern galatasaraylısı! uefa kupası’nı, süper kupa’yı gördün. üst üste şampiyonluklar yaşadın. sen hiç 14 sene bekledin mi ha nankör? kitle iletişim araçlarının sunmuş olduğu rahatlıkla evinden, cebinden, iş yerinden takım desteklerken düşündün mü yağmuru, çamuru, 365x14’ ü ?
    senin bir kuşak üstün efendidir. bu tavrına ağzını dahi açmaz. lakin seni ciddiye de almaz. saygı, hoşgörü, ruh, ayrıcalık ve en mühimi o inanç kalmamış yahu sizlerde. isim mi vardı? marka mı, tek tip pankart, taraftar, tezahürat mı vardı? rakip oyuncuya tutulan lazer, atılan su şişesi mi vardı? maçlardan sonra teker teker analiz mi vardı ? kanal bolluğu mu vardı be nankör? ah ulan nankör, kıymet bilmiyorsunuz. metrobüs ile, şahsi arabanızla, son model toplu taşıma araçları ile maçlara geliyorsunuz. yine de nankörlük yapıp ardınıza bakmak istemiyorsunuz. metin’i düşünmek varken küme düşmeyi bile göze alıyorsunuz. hani o hırs? 14 senenin götürdüklerini topladığın zaman ne çıkıyor biliyor musun? kocaman bir hırs yumağı. galatasaraylı babana, amcana sor sen bunu. o hırs akıllarına geldiğinde yaşlarına bakmaksızın çıkarlar sahaya. top diye oynarlar seninle. galatasaraylının hırsı da, inancı da, özgüveni de bunu gerektirir. şereftir o’nu sevmek. yükselecek arş’a kadar…

    eski toprak hakikaten mütevazı. paraydı, puldu, yıldızdı… umursamaz. futbolcunun yıldızı o taraftar sayesinde oluşurdu. senin ata taraftarın böyleydi işte. peki ya şimdi niye burnu dik gezmek?
    şimdi okudumuş olduğunuz galatasaray futbol takımı’nın tarihini sadece biz türkler olarak düşünmeyin. geçmişimizde gönül veren ecnebiler de mimardır. gönlüyle oynayan ecnebiler de… ben onlardan birini bile hatırlamayı unutursam utanıyorum. peki ya sen nankör galatasaraylı? bu umutsuzluk, umutsuzluğunun sebebi nedir yüce galatasaraylı?

    azıcık şerefin, birazcık galatasaraylı yüreğin varsa her koşulda takımına güvenmeyi bil. hiç kimsen yokmuş, bu renkleri koruyacak başka biri daha yokmuşcasına savun takımını. göğsünü ger onun için. fakat bunu yaparken yine de bil ki milyonlarca omuz omuza verdiğin yoldaşın var. birbirinizi tanımadığınız halde farklı zamanlarda, ayrı mekanlarda ağladığınız, sevindiğiniz, koca bir yolun sonunu senelerce de olsa beklediğiniz ortak yanınız var. siz, galatasaraylısınız!

    dedesinden, amcasından, babasından kalan sarı-kırmızı tohumu bir şekilde yeşillendirmeye çalışan, solduğu ve kuruduğu zamanlarda dahi geçmişini düşünüp gözyaşlarıyla ıslatarak canlandıran kardeşinizden sevgilerle... kalifiye jurnal/ağustos 17

    günün içimizi acıtan son notunu ise bundan tam 11 yıl önce birçok can'ın hayatını karartan, yeni hayatları sıfırdan başlatan, adını anmak bile istemediğim o vahim olayı hatırlatarak vermek istiyorum; mekanınız cennet olsun inşallah.
  • 6
    hep tartışma çıkıyor ya sözlükte, kim daha galatasaraylı diye. hah, buna gerek yok işte. bunu ölçecek alet yok, vicdandan başka. vicdan diye boşuna demedim. bir resim var aşagıda.

    resmi çizen çocuk galatasaraylı işte. daha 4. sınıf ögrencisi, 9 ya da 10 yaşında olmalı. ingilizce ögretmeni* bir ödev vermiş, vücudun bölümlerini ingilizce yazın diye. cüneyt'in aklına galatasaraylı bir futbolcu çizmek gelmiş.
    cüneyt bilmez ki; ultraslan, rant, pegasus, yerine oturmak isteyen kale arkası taraftar, rijkaard taraftarı, rijkaard düşmanı, hakan şükür, cemaat, küçük hakan, niteliksiz entry, sözlükteki fenerbahçeli yazarlar, basketbol maçına gelmeyenin suratına tüküreyim falan filan. ona ne sorsanız galatasaraya baglıyordur mutlaka. ama saf sevgisinden. haklı çıkmak için kendini yırtıyordur mutlaka ama sadece rakip taraftar arkadaşlarına karşı.

    kendim dahil sizi bilmem ama bu çocuk galatasaraylı.

    http://captanoblogpics.files.wordpress.com/...12/galatasarayli.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın