• 76
    böyle bir değişikliği olumlu yorumlamadan önce şu noktayı öne çıkarmak gerekir: ülkemizin şu anki siyasi koşullarında sermaye sahiplerinin bağımsız hareket etmesi çok güç. başka pek çok satıştan görülebileceği üzere, şu ortamda böyle bir satış ya doğrudan yalaka bir sermaye sahibine ya da kazanç saglayabilmek adına belli odaklara boyun eğmekten başka şansı olmayan bir sermaye sahibine olur.

    başka bir bağlamda, kulüplerin artık nasır tutmuş yönetim sorunlarına, kronik borçlanma döngülerine, borcu yapan yonetimin borçtan maddi olarak sorumlu tutulabilmesi dolayısıyla çözüm üretebilecek bir seçenek olsa da bizim ortamımız buna uygun değil.

    ülkemizin yargısal, siyasi ve hatta toplumsal bir uzlaşı zemini bulmasını beklemeden yapılması durumunda güzide kulübümüzden olmamıza neden olabilecek bir girişimin düşünce deneyi.
  • 79
    bir malaga vardı bilir misiniz? bir arap yatırımcı aldı, ilk heyecanla şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynayacak kadro kuruldu, sonuç o yatırımcı battı. kulüp şu an ikinci ligde. türkiye'de "sahipli takım başarılı olur, uçar gider" diye yanlış bir algı var. diyelim ki sadece tek derdi kâr etmek olan pek transferle, sportif başarıyla ilgisi olmayan arsenal sahipleri gibi sahiplerimiz oldu, ne yapacağız? kulüp başkanları gibi değil adamı seçimle, ibrasızlıkla vs yollayamıyorsun. ne yapacaksın?

    tanım: kulağa hoş gelen ancak zararı yararını geçmesi çok muhtemel uygulamadır.
  • 80
    bunu isteyen ve kabul edenin aklından şüphe duyarım. kulübü tamamiyle tek bir sermayenin eline mahkum etmek ne demek bir düşünün derim. hep aklınızda iyi örnekler kalıyor tabi ama bir dünya kötü örnek de var. yukarıda bir arkadaş malaga örneğini vermiş ki çok doğru, anji mahaçkale diye bir takım vardı hatırlar mısınız? prime döneminde eto'o'yu falan almışlardı. işte öyle bir takım yok artık. varsa da kim bilir nerelerde? ya hu her şeyi geçtim, bugün iki transfer gecikse bir tweet atıp, hatta organize olup mustafa cengiz'i istifaya davet edebiliyorsunuz. bakın bu güzel bir şeydir. kulübün sahibi adam çıksa dese ki "evet sayın galatasaray taraftarı dünyanın içinden geçtiği zorlu covid döneminde bu sezon biz futbol takımı bütçesini 9 milyon euro ile sınırladık", ne diyebilirsin? tek bir tweet atabilir misin? atsan faydası olur mu? lütfen mantıklı düşünelim. galatasaray galatasaraylılarındır, ve öyle de kalmalıdır.
  • 81
    teknik ve yasal olarak, bugun imkansiz olan durum. galatasaray kulubunun yuzde 45 gibi bir kismi halka acik durumda. yani isteyen bir sirket gidip borsadan bu hisseleri bugunku degerinden 300 milyon dolar gibi bir paraya toplayabilir. lakin bu durumda hisselerin %55'i hala galatasaray sportifin elinde bulundugu icin azinlik hisseyi elinde bulunduracak yatirimci anca gider sonrasi elde kalacak net kara ortak olur.

    bu tur bir satisin onunu acacak iki ihtimal var. birincisi, galatasaray yonetimi uyelerden gerekli onayi alip yuzde 5.1 lik bir hisse satisi daha yaparsa cogunluk hissenin el degistirmesi ihtimalini mumkun kilarlar ki bence bunun olmasi imkansiz. ikinci ihtimalde hukumet istanbul kuluplerine yeter artik bu isin boku cikti, sizi kayyuma devrediyorum der ve kuluplere ait sportif as'leri ozel istiraklere satar. bence bu hukumetin para icin yapmayacagi sey olmadigi goz onunde bulundurulursa bu ihtimal hic de imkansiz degil.

    bir taraftar olarak elbette galatasaray'in bir kisiye veya kuruma satilmasini istemem. kulubu satin alan kisi veya kurumun tek amaci yatirimindan getiri kazanmak olur. bunun tek yolu da sampiyonluk kazanmak degil. redbull kulupleri gibi oyuncu yetistirip satarak, veya arsenal gibi sampiyonlar ligi-pl gelirleri yoluyla da yatirimlarina getiri saglayabilirler. galatasaray gibi 116 yasinda olan bir koklu cinarin ilalebet var olmasi icin bagimsiz olmasi bence on kosuldur.
  • 85
    yapılırsa da size bize sorulmayacak olan olaydır. şöyle yaparım böyle yaparım diyen de en fazla hafta sonu yaptığı mangal partisinde yapanlara sallar. en en olacak şeyi söylüyorum, ultraslan falan 1-2 protesto eder. doğru sucuk seçimiyle o da bertaraf edilir ama sucuğa dikkat, reflü azdırır.

    benim çok umurumda olmaz. liseliler isterdim ki ılgaz çınar gibi güzel insanlar olsun, ama çoğunluğu, özellikle belirli yaşın üstündekileri değiller. küçük olsun bizim olsun kafasında, başarı oldu mu yırtık dondan gibi fırlayan, başarısızlıkta ortadan kaybolan tipler bunlar.

    üstelik siz ne kadar başarı koyarsanız bu kulüp tarihine, ben de o kadar rezalet koyarım.
    milyarlarca lira borç karşısına koyacağınız hiçbir kupayı da kabul etmiyorum. buna uefa kupası da dahil. süper kupa da dahil.
    üstelik bu milyarlarca lira borç da yabancı sermaye varken yapılmadı. bu borç, ağırlıklı olarak liselilerin verdiği oylarla seçilen yönetimlerce yapıldı.
    bir de ben şu an kulübe üye olmak istiyorum. bana liseliyle eşit şartlar sunuyor musun? bu soruya evet cevabı verilene kadar kimse bana kötü örneklerle, adanmış hayatların bilmem nesi soslu garip duygusalımsı-arabesk laflarla gelmesin. ben somut bir şeyden bahsediyorum.

    sözün özü, biranızı-çayınızı için, maçınızı izleyin, çok da dert etmeyin.
    çabamızın adı galatasaray diyenler milyarlarca lira borç yarattı, bir de no sir, yes sir deneyelim.

    son olarak hiç merak etmeyin para kazanmak isteyen adam yirmi-otuz milyon insanın parasını sağmak ister. bunun için de akıl almaz güzellikler yapar size. bir bakmışsınız hem kulübe üyesiniz, hem kombineler-biletler ucuzlamış, hem farklı etkinliklerin sayısı artmış, hem de takımla daha çok etkileşim içerisindesiniz. çok basit düşünün: elinizde onlarca milyon insan var, amacınız para kazanmak. bu insanlara yönelmez misiniz? yani taraftarlığımızı ve aidiyetimizi daha çok hissetmemiz bile mümkün.

    daha birkaç sene önce galatasaray lisesi mezunu şahıslar taraftara kulüple alakaları ne ki tarzı şeyler söyledi ya. emin olun para kazanmak isteyen insan sizin, bizim kıymetimizi bu elit görünümlü beceriksizlerden daha iyi bilir.
  • 86
    su lise denen bir avuc kulube hakim oldugunu dusunen kimil zararlilarindan kurtulacaksak hemen dedigim hadise.

    tabi iki sikinti var. birincisi, abramovic gibi birinin eline dusmeyi hayal ederken, gercekler bizi dursun aydin ozbek gibi birinin eline dusurebilir, kabus dolu yillar geciririz. nfl’de en buyuk sikinti o suan. cogu takimin sahipleri amerikan futbolundan o kadar uzak ki sacma sapan kisileri onemli gorevlere getirip takimi ulkeye rezil ediyorlar.

    ikincisi de malum beyaz avrupali olmadigimiz(!) ve adimizin paris saint germain, real madrid, veya manchester city olmadigi icin uefa bu saydigim takimlara yapamadigi o meshur financial fairplay yaptirimlarini bize yapabilir ki yapacaktir haliyle de bizi nice cakne’lere, bonservissiz 5 milyon maas isteyen eski yildizlara, ve dukkan gibi kiralik oyuncu transferlerine mahkum edebilir.
  • 87
    teklif dahi edilmemesi gereken bir konu. ayrıca yabancı yatırımcı neden bir spor kulübü alsın bu şartlarda ? zaten yabancı yatırımcı ülkemizi güvenli görse önceki cümlede geçen “bu şartlar” oluşmazdı.

    bir diğer husus, sahipli takımlar gelirleri çok yüksek olan ülkelerde başarılı oluyor. ingiliz takımların sahipleri var evet. ama 1 sezonluk gelirleri bizim birkaç şampiyonluğumuza bedel. fransa’da sahipli olan kulüp denince akla psg geliyor. bilmem kaç sezondur şampiyon da oluyorlar fakat harcamaları ortada. diğer sahipli fransız kulüpler ise yetiştirip sat modelinde takılıyor. bu hem sabır hem de çok doğru bir yapılanma gerektirir yani sadece parayla olmuyor.

    iyi örnekleri var evet fakat şartlar çook farklı.

    başarının ardındaki belli başlı kıstaslardan biri olduğunu düşünmüyorum. manchester united senelerce şampiyonluklar kazandı, büyük yıldızlar transfer etti. fakat başarısının sebebi sir ferguson olduğu acı bir şekilde ortaya çıktı.
  • 88
    renktaşların, "kesinlikle satılamaz, bunu yapan ihanet eder" mantığını pek anlayamıyorum açıkçası.
    çünkü, geçmişte bu iş zaten bir kaç kere yapıldı.
    2000'li yılların başında kulübün %21,05 'i aig 'ye blok halinde 20 milyon dolar karşılığında satılmıştı.
    bunları geri alabilmek için 9 milyon dolar tazminat ve 1,5 milyon dolar avukat vekalet ücreti ödendi.
    sonra bu hisseleri ünal aysal bey aldı.
    o da tekrar qvt vb. kuruluşlara tekrardan sattı.
    sonra bu hisseler yeniden alınıp, şirketler ayrıldı ve öz sermayede bedel artırımlarıyla gönümüzdeki halini aldı.
    bugün b grubu hisselerin %44,95 'i halka arz edilmiş durumda. yani alım satıma açık.
    http://cdn1.galatasaray.org/...es/sportif/82201.pdf

    şimdi, aig ye sattık da ne oldu 390 milyon dolandırıldık.
    iyi iş yapalım derken iyice battık diye düşünülebilir.
    orada çok büyük hatalar yapıldı.
    bir, hisseler; o zaman 20 milyon dolar gibi çok komik rakama gitti.
    iki, kulüp reklam, pazarlama, yayın hakları gibi sağlam gelirleri aig ye devredecek, kalan her türlü futbol faaliyeti maliyetini de kendi üstlenecek gibi bir anlaşma vardı. buradaki felsefe de aig networkü ile kulübün gelirleri artsındı.
    bu durum galatasarayı faiz borç sarmalına soktu. anlaşma temelde sıkıntılı olduğu için kısmi gelirler büyüyen futbol takımına yetmedi. yani felsefe yanlıştı. bu her zaman böyle olacak anlamına gelmiyor.
    http://www.doganhasol.net/...arayin-ortagi-2.html

    galatasaray değeri var kardeşim, ne olursa olsun burası bir kulüpten çok öte,
    sahiplik durumunda kar odaklı olunduğu için bu değerlere zarar gelebilir o yüzden istemiyorum da diyebilirsiniz.
    şimdi sorarım size?
    allah aşkına şu son 10-20 yılda yaşananları bir gözünüzün önüne getirin.
    galatasaray değerinden bahsedebilirmisiniz?
    yukarda kısaca anlattığım aig ve sonrası sarmaldan kurtulabilmek için rahmetli başkan özhan canaydın, resmen kendini batırdı. bütün servetini harcadı.
    adnan polat'a yapılanlar. onun ibra edilmeyip, dursun özbek'in ibra edilmesi hangi değerimize sığıyor?
    sonra, ünal aysal bey'in durumu. resmen küstürülmesi.
    sisteme zorla bülent tulun'un monte edilmeye çalışılması.
    sonrası 6 aylık duygun yarsuvat dönemi, dursun bey'in ikinci başkan ve akabinde sürpriz yumurtadan çıkar gibi başkan olması. sonrasında, kulübe kesilen otel faturaları vs... uefa dan ceza alınması, hiç iplenmemesi...
    devamında mustafa cengiz'in tepki oyları ile başkan olması. lisenin içine sindiremeyip, kurulda aynen adnan polata hazırlanan tezgah gibi, 100 tane çoluk çocuğun toplanması ve bindirilmiş kıtalar şeklinde oy verdirilmesi.
    arada fatih altaylı'nın çıkıp galatasaray başkanı'na hakaret etmesi.
    transferde girilen menajer sarmalı.
    örnekler çoğaltılabilir. hangi durumda değerlerden ve galatasaraylılık duruşundan bahsedebilirsiniz.

    ben değer meğer yok kardeşim, satılsın bitsin gitsin diye düşünmüyorum.
    ama, mevcut durum da galatasaray için aşırı tehlikeli diyorum.
    kuvvetler ayrılığı gibi kılıçla kesilmiş şekilde bir yerlerde denetçi/sorumlu bir yapı olmalı.
    bugün başkansanız, kredi çekip akabinde anormal fahiş transfer yapabilirsiniz.
    ve bunun hesabını soracak ne bir kurum var ne de bir insan. genel kurulda zaten her türlü ibra ediliyorsunuz.
    yaptırımı yok.
    kendi şirketiniz olsa bu şekilde mi yönetirsiniz sorusunun cevabı hep hayır olan bir durumdan bahsediyoruz.

    yıllardır, floryanın bakım onarımını fatih terim hep cebinden karşılar.
    niye? neden fatih hoca bunu cebinden karşılasın ki. ya da başka bir yönetici, hatta futbolcu.
    tamam bu adamlar kulübü çok sevdiği için yapıyor ama,
    yarı sebebi de kulübün maddi imkansızlığının içinde yalapşap yapılmak istenmesi.

    şahıs ismi vs, hiç önemli değil.
    ama bugün tamamı değil ama minimum temsiliyet sağlayabilecek sahiplik olsa,
    en azından gelir/gider bilanço vs hesap verilmesi gereken durum ve özel olaylar çıkar.
    bu, bir şirket grup ya da holding ise,
    network'ü kullanılır. pazarlama, ilave gelir konularında yeni gelir kalemleri sözkonusu olabilir.
    bugün galatasaray tv nin hali içler acısı. hem içeriği hem de niceliği ile.
    en önemlisi kulüp ekonomik olarak bağımsız değil. kulüp bankalar birliği adaletine kalmış durumda.
    düşünün paranız yok, ama kıymetli menkulleriniz var.
    ama onu nasıl kullanacağınıza kendiniz karar veremiyorsunuz.

    bu kulüp son 20-30 senedir aynı network ve aynı kütür içerisinde gidip geldi.
    bu çember'in içerisindeki adamlar maalesef, birbirleriyle konuşup ortak akılla sonuca gidemedi.
    bunu beceremedi. bu kulübü çok ileri götürürdü ama olmadı.
    dahası, kulüp bu kültür içerisinde kurumsallaşamadı. şahsi başarısızlık veya başarı düzleminde geldi gitti.
    inancım o ki, kulübün ihtiyaç duyduğu en büyük şey, mantık çerçevesinde denetleyici ve yaptırımcı kurum.
    bu sayede şeffat denetlebilir bir halde global marka olmalı. bu iş satılarak mı olur yoksa belli yüzde sahiplikle mi olur bilemem.
    ama insanlar galatsaray'ın ekmeğini yiyor, reklamında kullanıyorsa, başarıda harika hissediyorsa; başarısızlıklarında da berbat hissetmeliler. ve cezası neyse çekmeliler. aksi halde, sürdürülebilir bir yapı olmaktan çıkıyorsunuz.
  • 90
    arkadaşlar galatasaray sportif a.ş. ye ait hissenin %60'ı galatasaray spor kulübü derneği'ne aittir. birinin gelip en büyük hissedarı olma ihtimali yoktur. dar boğaza girip kayyum falan atanması dışında... böyle bir şey de olmaz, galatasaray'ın kulübüne sahip çıkan taraftarı vardır. her dar boğaz böyle atlatılmıştır.

    dolayısıyla böyle bir ihtimal asla yoktur.

    ayrıca halka açık hissenin ciddi bir bölümünün de inan kıraç'da olduğuna dair söylenti vardır. yanlış bilmiyorsam taşınmazlar derneğimizin üzerindedir...

    stadımızın üzerinde yazan galatasaray spor kulübü derneği yazısı bu sebepten yazmaktadır.
  • 92
    gelecek yıllarda olacak tahmini yayıncı geliri sonrası ilk önce beşiktaş, sonra fenerbahçe sonra galatasaray olmak üzere eninde sonunda olacak şey.
    bu gelirler böyle düşmeye devam ederse ve biz küçülmeye gitmezsek imkansiz buradan dönüş olmaz. hatta bahsedilen yayıncı gelirleri sonrası kaybı önlemek için herald rio ave seviyesinde falan maaş vermek lazım. (bir ara net maaş ödemeleri 7-8 milyon euroydu)
    artık sermaye yabancı mı olur yoksa zengin türk biri alıp takılır mi bilemem. ama olacağı bellidir.
    ondan sonra taraftara söz kalmaz tabi, kişinin kendi parası olacağından istediğine para yedirir, istediğini alır/almaz-satar/satmaz.

    edit: teknik olarak satış yapmanın mümkün olmadığını bilsem de çıksın yolu yoksa bir şekilde satılacaktır. brezilya'da da bizim gibi dernekken bu sene satılmaya başladı kulüpler.

    edit2: demek istediğim "zorla" satılması değil. kulübün karar verilerek satışı.
  • 94
    kendi kendimize bir hayrımızın olmamasından, hatta bilakis sürekli daha fazla zarar vermemizden dolayı artık makul karşıladığım olaydır.

    alacak olan her kimse hayırlı uğurlu olsun. tepe tepe oynasın takımımızla. ışıtan oynayacağına yabancı oynasın. ışıtan gün ve burak elmas kadar rezil edecek halleri yok ya. biz de genel kurul falan zart zurt uğraşmayız, iki haftada bir tribünde rerererarara'mızı çeker dağılırız.

    yalnız tek bir sorum var...

    türkiye gibi bugünüyle yarını belli olmayan bir ülkede, siyasetin her şeyin direkt merkezinde olduğu bir federasyona bağlı, milyarlarca tl borcu olan bu kulübe kim neden yatırım yapsın?
  • 96
    mevcut durumda galatasaray bir sermayeye ait degilse de galatasaray a.ş. vakıfa ait, kalanı da borsaya açık.
    şu an bir sermayenin ortak olması için vakfın elindeki cogunluk hissesini alması gerekir ve bu durumda lisenin kulüp ile baglantısı kopar.
    tabiki şu an galatasarayın reputasyonunu donem donem farklı mezunlarını parlatmak için kullanan liseliler buna asla izin vermez.
    olsa nasıl olurdu diye dusunursek;
    olumlu yanları;
    * profesyonel bir yönetim olur ve yonetim kuruluna hesap verir.
    * hem sportif, hem de finansal anlamda uzun vadeli yatırımlar yapılır ve takip edilir.
    * mevcut başkanlarının kişisel kaygıları sebebi ile soyleyemedigi ya da yapamadıgı şeyleri yapabilecek bir sahiplik olacaktır.
    * kasıtlı ya da kasıtsız ortaya cıkan verimsizlikler, müsriflikler ya da birilerine fayda saglama konuları ortadan kalkar.
    * taraftar aynı zamanda bir musteri olacagı için mevcut yonetim ve yonetim kurulunun donem donem ortaya cıkan nobran "kulubun sahibi biziz, tarafarın gorevi destek vermek" tavırları ortadan kalkar.
    olumsuz yanlar;
    * kar amacı guden bir sirkete donusur ve bazen sportif basarının onune gecebilir.
    * keyfi bir sekilde kulup kucultulebilir.
    * vakıf olmanın getirdigi yasal avantajlar ortadan kalkar.

    sonuc olarak oyle ya da boyle olacak olandır. cunku yavas yavas vakıf takımları dibe giderken, sirket takımları yukarı gidecek, ki su an bile bunu gorebiliyoruz. onemli olan bunun dogru sekilde ve zamanda olması.
  • 97
    herhangi bir galatasaray taraftarının asla desteklememesi gereken hadise. neden desteklememek gerektiğini sorgulayanlar olacaksa valencia'ya bakabilirler. valencianistalar yaklaşık 200 gündür hiçbir tweet'e yorum bile atamıyorlar. istifa istekleri boşa düşüyor çünkü istifa edecek biri yok, kulübün sahibi var. takımın hali içler acısı. kaptanını ezeli rakibe yok paraya yollayan bir yönetimden bahsediyorum varın gerisini siz düşünün.

    bu durumlara gelmemek için karşı olduğum eylem. her yabancı yatırımcı city football group değil maalesef.
  • 99
    futboldan anlamayan, sadece kâr için birisinin kulübü satın alma ihtimali olduğu için desteklemediğim durum. diyceksiniz ki burak elmas, dursun özbek çok mu anlıyor futboldan yoo anlamıyorlar ama onları değiştirme gücümüz var en azından. kulübün satıldığını düşünün, kötü de gitsek sesimizi çıkaramayacağız çünkü sahibi olmuş olacak. çıkarsak bile boş gürültü olacak. ensesi kalın birine küfür edip tehdit etmek bi yere kadar, isterse tek tek küfür edenleri ömür boyu stada sokmama hakkına bile sahip olur kimse de bi şey diyemez. her kulüp satıldığı zaman uçup kaçmıyor, borçları kapatacak diye kulübü satarsak o borçlar 5 katına da çıkabilir. ama ben zaten herhangi bir zenginin gelip bu kaos ortamına yatırım yapacağını zannetmiyorum o yüzden içim rahat.
  • 100
    bu borç durumuyla taraftar cebinden toplayıp üzerine para vermezse gerçekleşmeyecek olan hadise.

    ya da ali koç gibi sıkıntıları olan fakat zengin biri gelecek de borcun harcın altına girecek.

    bankalar birliği anlaşmasına hiç girmiyorum bakın.

    sportif a.ş. favök’üne bakasım gelmiyor ne zamandır. küçük hıncallar için: favök = ebitda

    edit: uygula bir dcf metodu da görelim kaç senede paranı amorti ediyorsun
App Store'dan indirin Google Play'den alın

Güvenlik hatası! (Ref)