• 1
    olmayan ihtimaldir.

    neden mi ? daha önce de belirtildiği gibi aşağıdaki linkte de görüldüğü üzere, en ufak bir açığı yakalamaya çalışıp saçmalayan ve başka şeyleri tutan basının ve diğer takım taraftarlarının, olası bir ihtimalde bunu anında dile getirecek olmalarıdır.

    http://spor.milliyet.com.tr/.../1499604/default.htm

    yok arkadaş ben böyle bir şey görmedim. 90'lı yıllarda biz de top oynayan kazma siyahi oyuncumuz mapeza zimbabve'de şike olayına karışmış ve başlık "eski galatasaraylı şike yüzünden işinden oldu.". alttaki mal mal yazılmış yorumlar da cabası. bağdaştırmaya gel.

    sizin gelmişinizi geçmişinizi ben...!
  • 2
    http://www.sakaryasehri.com/...itirafi-yapilir.html

    --- alıntı ---

    aslında memleketin şu ortamında spor yazmak, o kadar abes ki…
    ama her şey insanlar için.
    nasıl ki bir gün “düğüne” gidiyoruz, ertesi gün “cenazeye”…
    bugün spor yazma niyetimi de; ülkeyi getirdikleri ortamın, bende yarattığı iç sıkıntıdan kurtulabilme gayretime verin.
    yoksa ben de biliyorum; (şu ortamda) bu yazdıklarım, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler.

    bu yazım…
    beşiktaşlı biraderlerime…
    amaaa…
    daha fener kongresi biter bitmez; sanki bir yerden işaret almışçasına:
    “işte şikenin belgesi” diye; yıllar öncesine dönmeyi maharet sayan fenerliye de!
    o da okusun; varsa diyeceği, o da cevap versin…
    buradayız!

    fener kongresi bitti; baktık dha (doğan haber ajansı’ndan) bir haber:
    “malatyaspor başkanı nurettin güven, 86-87 sezonundaki şike olaylarını itiraf etti!”
    oysa daha dün; fenerbahçe kongresi’nde 3 temmuz şike olayları konuşuluyordu.
    ne olmuştu da; gündem aniden “galatasaray’ın şikeciliğine” (!) getirilmişti.
    (ben bunu önce, hemen hemen her fenerbahçe-galatasaray maçı öncesi başka bir versiyonu sergilenen “klasik ayak oyunlarına” yormuştum.)
    ama akşam olunca…
    malatyalı (!) bir arkadaşım;
    “engin, bu mesele üzerine yazdığın yazıyı şimdi okudum. ama adım gibi eminim; o dönemde malatyaspor’un başkanı nurettin güven değildi!”
    hava kararmış; mesai saatleri bitmişti.
    ama arkadaşımın iddiası, çok önemliydi!
    malatyaspor başkanı olmayan; (hapisten de yeni çıkmış, avrupa’nın en büyük uyuşturucu baronu olan biri) “malatyaspor’un o günkü başkanıymış süsü verilerek”, şike itirafı gibi çok ciddi bir suçlamayla piyasaya sürülüyordu!
    tabi ki başka yerlerden de araştırıyordum ama…
    bu işin en garanti yeri, o günün gazete arşiviydi.
    gittim ve gördüm ki; benim malatyalı, (ve doğal olarak da çok iyi bir malatyasporlu olan) arkadaşım haklı!
    malatyaspor’un başkanı turan çevik’tir!
    amiyane tabirle; nurettin güven’i de, türk spor basını’na “malatyaspor başkanı” diye “o biçim kakalarlar!”
    evet; güven de malatyaspor’a başkan olacaktır ama…
    daha ileriki yıllarda!

    zaten yazacaktım.
    ama işin içinde böyle “çetrefilli işler” de olunca…
    ben bu konu üzerine; “iyi olunca sizden, kötü olunca cinlerden” başlığıyla tam 3 yazı yazdım.
    (okumak isteyen, geçmişteki yazılarımdan bulabilir.)
    o günleri yaşayan (ve yaşamayan); hem fenerli, hem de beşiktaşlılarla tartıştık.
    onlara sadece tek bir şey söyledim:
    “arkadaşım… malatyaspor-beşiktaş maçını senelerden beri bitiremiyorsun.
    ama buyur sana belge.
    o sene şampiyonluk mücadelesi yapan galatasaray ile beşiktaş’ın son 4 haftaları...
    4+4; toplam 8 maç var.
    o maçlara ‘elini vicdanına koyarak” bak; toplam 8 maç içinde 1 tanesinin şike olduğunu ‘şıp diye’ göreceksin” dedim.
    sahiden de gördüler!
    vallahi gördüler; billahi gördüler!

    “benimkiler” gördüler de; herkes, her detayı bilmek zorunda değil.
    koca spor basınına adamı “malatyaspor başkanı diye” kakalamışlar; sosyal medyada, “kendi işine gelen ne bulursa paylaşanları mı” yiyemeyecekler!
    nitekim; aynı röportajı (!) dayanak gösteren beşiktaşlı bir avukat, tff’ye resmi başvuruda bulunmuş.
    “o şampiyonluğu beşiktaş’a iade edin” demiş!
    buna da eyvallah; beni burası ilgilendirmez...
    ama geçen akşam, bu işin içine (beyaz tv’de) sinan engin’i de çektiler!

    sinan engin ismi önemli…
    neden önemli?
    çünkü sinan engin, o dönemde beşiktaş’ın futbolcusu olan bir isim.
    biz hepimiz, “dışarıdan gazel okuyan” adamlar olabiliriz.
    ama o; işin içinde olan bir isim.
    nitekim sinan engin; “teşvik primi olarak giden arabaları geç; malatyasporlu futbolcuların doping yapmaları için gönderilmiş iğnelerden bile” (!) haberdar olduğunu söyledi.
    o yüzden…
    sinan engin’e;
    “34… 35… ve 36. haftalarda olan-biten her şeye yorum yapma hakkı buluyorsunuz.
    peki; 33. haftada oynanmış bir beşiktaş-fenerbahçe maçı var. o maçı 4-0 beşiktaş kazanmış ve averajını da düzelterek galatasaray’a güzel bir darbe vurulmuş!
    evinde denizlispor’u yenemeyen bir beşiktaş’ın; fenerbahçe’ye 4 gol atması üzerine de yorum yapmak istemez misin?” diye sorabiliriz!

    o program bitimi; ertem şener’e de, sinan engin’e de, bir “internet sitesi linki” yolladım.
    “neymiş, ne değilmiş”, görsünler istedim.
    site, malatya’ya dönük yayın yapan bir site…
    sitenin görüşlerine başvurduğu muhabir arkadaş; o günleri çok iyi takip eden…
    ve dolayısıyla; “çok iyi detay veren” bir muhabir; adı da bülent korkmaz…
    ben ara ara; sözü malatyaspor muhabirliği yapmış arkadaşa bırakacağım.
    bir de siz okuyun; bakalım “sizin ordan” ne görünecek; nasıl görünecek!

    neden başladık yazıya?
    o tarihte malatyaspor başkanı olmayan nurettin güven’in, “malatyaspor başkanı diye” kakalanması yüzünden!
    ve o adamın, “şike itirafı” yapmasından…
    buyurun; malatyaspor muhabiri bülent korkmaz’ı dinliyoruz:

    “1987’deki maç için bir ara, teşvik primi aldık, diye eski malatyasporlu futbolcu şeyhmuz suna’yı televizyona çıkarttılar. yalnız unutulan küçük (!) bir ayrıntı vardı: şeyhmuz, o tarihte malatyaspor futbolcusu değildi.”

    yani; böyle bir itirafı yaptırabilmek için bugün “başkan” uyduranlar; daha önce de “futbolcu” uydurmuşlar!
    o dönem malatyaspor’da oynamış-oynamamış; önemli değil...
    yeter ki ettiği itiraf; beşiktaşlı (ve tabi ki fenerli biraderlerimizin) işine gelsin!
    azıcık ayılmaya başladın mı beşiktaşlı biraderim!

    bu malatyaspor nasıl bir takımmış ki; aradan yıllar geçmesine rağmen o yenilgi unutulmuyor?
    malatyaspor (o maçta) beşiktaş’ı 1-0 yenmiş.
    ilk 4’ün aşağı yukarı belli olduğu bir ligde, malatyaspor ligi kaçıncı bitirmiş?
    altıncı!
    yani malatyaspor, ligdeki konumundan da anlaşılacağı üzere, “taş gibi” bir takımmış!
    düşünün; asıl hocaları özkan sümer, türkiye kupası yarı finalinde gençlerbirliği’ne kaybettiği için görevinden alınmış!
    bu malatyaspor, kendi evinde fenerbahçe’yi de yenmiş!
    peki; beşiktaşlı bu yenilgiyi neden “sıradan bir lig maçında alınmış yenilgi gibi” değerlendiremiyor?
    onu da malatya’ya bağlanarak (!) öğreniyoruz:

    “bu maç öncesi malatya kamuoyunda beşiktaş’a karşı antipati olduğunu söylemeliyiz, ki bunun sebebi vardı. önceki sezonlarda küme düşmemeye oynayan malatyaspor, beşiktaş’a karşı haksız hakem yönetimleriyle yenilgiler almıştı. bilhassa malatya’da oynanan bir maçta hakem sadık deda’nın, metin tekin’in sedat ile girdiği mücadelede resmen “uçtuğu” pozisyona penaltı çalması büyük bir haksızlık olarak görülmüştü. yani şehir bir anlamda beşiktaş’a dersinin verilmesi gerektiğini düşünüyordu. “

    yani günümüzle kıyaslarsak; beşiktaş’ın nasıl ki bugün bursaspor’la bir “sıkıntısı” var…
    o dönemde de malatyaspor; “beşiktaş’ı bir köşebaşında sıkıştırmayı” bekliyormuş!
    (ben kendi yazdığım yazıda, malatyaspor başkanı turan çevik’in beşiktaşlı olduğunu, maç günü otelde beşiktaşlı futbolculara moral verdiğini (!) yazmıştım.
    ama başkanları beşiktaşlı olsa da; daha önce galatasaray forması giyen metin yıldız ve adnan esen’in de “galatasaray için” oynayacaklarını yazmıştım.)
    ancak, çok net görüleceği üzere;
    malatyaspor takımının, “beşiktaş’la görülecek bir hesabı” zaten varmış!
    (almamışlardır demiyorum…) ama malatyasporlu futbolcunun “teşvik primi almasına bile” gerek yokmuş!
    çünkü onun işi zaten yenmek...
    o dönemde şampiyonluğa oynayan bir takıma çelme takmak, orta sıra anadolu takımları için büyük zevktir.
    kendisi için de, önemli bir “piyasa yapma” vesilesidir!
    tamam yahu!
    kabul; ben size “galatasaraylı penceresinden” bakıyorum.
    hadi “malatyalı topçu” para aldı; o yüzden bu maçı kazanmayı çok istedi.
    peki “malatyasporlu” ne durumdaydı?
    onu da, malatya’ya bağlanarak öğreniyoruz:

    “malatya seyircisi bu galibiyete o kadar sevindi ki yarım saatten fazla stadı terk etmedi. bu sevincin ardında yatan sadece beşiktaş’ı devirmek değil aynı zamanda önceki sezonlar malatyaspor’dan çalındığı düşünülen puanlardı. seyirci stadı terk ettikten sonra kanalboyundan kışla caddesi boyunca yürümüş, tezahüratla kent otelinde dinlenen başkan turan çevik’i balkona çıkartmıştı. çevik, balkondan seyircileri selamlıyordu.”

    dikkatinizi çekerim…
    malatyaspor’un o günkü başkanı turan çevik, bu göreve seçilmeden önce beşiktaş’ın 2 yıl asbaşkanlığını yapmış!
    yani emin olun; “en az sinan engin kadar” (!) beşiktaşlı…
    başkanın “içi kan ağlasa da” (!); taraftar coşkusu başkanı balkonlara çıkartmış; ve o coşkuya onu da ortak etmiş!

    sinan engin’e dönüyoruz.
    sinan engin’in konuşması önemlidir!
    çünkü o; “esas oğlan”dır.
    sahadaki futbolcudur.
    sadece o değil, (o günler üzerine kendisine soru sorulan her beşiktaşlı futbolcu), “haklarının yendiğini” söylüyor.
    sinan engin yetmez!
    o sene beşiktaş forması giyen her futbolcu “eteğindeki taşı” dökmelidir!
    onlar konuştukça…
    beşiktaşlı futbolcunun, (çok korktukları taraftar baskısı yüzünden) “topu tamamen kendi üzerlerinden atmış olduğunu” göreceğiz!
    beşiktaşlı futbolcunun…
    malatyalı meslektaşına…
    denizlili meslektaşına…
    “sırf oynadıkları için” (!) çok ayıp ettiklerini göreceğiz!
    beşiktaşlı futbolcu, asla:
    “bu şampiyonluğu kaçırmamıza neden olan, bizim kendi salaklığımızdır...
    galatasaray rize’ye kaybettiği gün, işi bitirdik sanarak gevşedik.
    gençtik, tecrübesizdik, ligin final kısmını oynamayı beceremedik” demeyecek!
    “malatyasporlu da, denizlisporlu da teşvik aldı” demek, onun daha kolayına gelecek!

    manzara ortada…
    hangisi olursa olsun; o gün beşiktaş’ta oynayan bir futbolcuya sorun...
    beşiktaşlı futbolcunun;
    36. haftada oynanmış galatasaray-eskişehir (2-1) maçı hakkında “zalad’la ilgili” düşüncesi vardır!
    beşiktaşlı futbolcunun; 35. haftadaki beşiktaş-denizlispor (1-1) maçı hakkında fikri vardır! sorun; kesin olarak “teşvik primi aldıklarını” iddia edecektir.
    işte sinan engin’in ağzından duyduk;
    beşiktaşlı futbolcunun, ligin 34. haftasında “teşvik primini bırak, doping yapılacak iğnelerden bile” (!) bahsettiğini dinledik.
    ama “yetmez” diyoruz!
    beşiktaşlı futbolcuya…
    33. haftayı da soruyoruz!
    kendi sahasında denizlispor’u yenemeyen beşiktaş…
    ondan çok daha zor geçmesi beklenen fenerbahçe maçını “güle oynaya” 4-0 kazanıyor ve averaj düzeltiyor!
    ve yine beşiktaşlı futbolcu;
    kendisi fenerbahçe gibi güçlü bir takımı 4-0 yenerken; galatasaray, deplasmanda rizespor’a yeniliyor.
    sorun beşiktaşlı futbolcuya…
    galatasaray’ın rize’ye yenilmesi; ona “gayet doğal”, “futbolun içinde olan skorlar olarak” gelecektir.
    lakin beşiktaşlı futbolcuya…
    bir tek kendi işine gelen maçlar ‘şike gibi’ geliyor…
    işine gelmeyendense, hiç bahsetmiyor!
    ne koymuşum yazı başlığımı?
    iyi olunca senden…
    kötü olunca cinlerden!

    sinan engin’in “bu topa girmesi” iyi oldu!
    bakalım; başka bir “delikanlı beşiktaşlı futbolcu” çıkacak mı?
    ama sadece 34-35 ve 36. haftayı sormayacağız!
    33. haftayı da soracağız!
    o 33. haftada…
    “kim kimi ketenpereye getirmeye” çalışmış…
    arada “ketenpereye getirilmeye çalışılan takım kimmiş”; onu da soracağız!

    galatasaraylıyız ya; bana inanmazsınız diye, o yılları çok iyi hatırlayan malatyaspor muhabiri bülent korkmaz’ı araya koyduk.
    şike itirafı yaptırmak için önce “futbolcu”, sonra da “başkan” icat edenler; bundan sonra nasıl bir yol izlerler, bilemiyoruz!
    malatyalı meslektaşımızın görüşleriyle yazıya son vermek için…
    son bir defa daha malatya’ya bağlanıyoruz:

    “bu maç; gün geçtikçe, leman mizah dergisi vasıtasıyla dillere pelesenk edilmiş “kara murat benim” gibi slogan bir söz olup kalacağa benziyor”

    işine gelen itirafı duymak için “başkan ve futbolcu” icat edenlerin…
    yeni meziyetlerini, “merakla” bekliyoruz!

    not: aşağıda; alıntı yaptığım sitenin linki var. tabi bir de 86-87 sezonunun son 4 haftasında ne olduğunu gösteren puan cetveli.
    vicdanını kaybetmeyen insanlara, bu kadar uzun yazı yazmaya da gerek yok aslında.
    vicdanlı bir adam;
    son 4 haftada “ne olduğunu”, “ne yapılmak istendiğini” bir bakışta görecektir!

    http://www.malatyahaber.com/...yor-yanlis-konusuyor

    http://futbolunsifreleri.blogspot.com/...onu-son-4-hafta.html

    --- alıntı ---

    14 yıl aradan sonra şampiyon olduğumuz 1986 1987 sezonu hakkında engin biçer tarafından yazılan harika bir yazı.
    fenerbahçe'nin beşiktaş'a yatması, malatya'nın tofaş geyiği ile değil onuruyla beşiktaş maçına çıkması.
    rize deplasmanında çökmüştük hocaların hocası derwall hocaya taraftar olarak büyük ayıp etmiştik.
    o sezon türk futbol tarihinin dönüm noktası olmuştur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın