güzel bir olaydır. şu bakımdan, fener bizi sahamızda yendiği zaman kızarız, üzülürüz, hatta mağlubiyet gününün ertesine berbat başlarız; ama o kadar da şey yapmayız, çünkü sadece bir 3 puan kaybetmiş olduğumuzu, şampiyonluk yarışı içindeysek öyle ya da böyle kupayı alacağımızı biliriz. neden? çünkü hayat gayemiz fenerbahçe'ye yenilmek değil, ligi kazanıp şampiyonlar ligi'nde gerçek büyük takımları yenmektir, içimize işlenmiş, dna'mıza kodlanmıştır bu.
fener cephesinde ise durum bunun tam tersidir. bir fenerli kadıköy'de galatasaray'a yenilmektense seneye avrupa'da olmamayı kabul edebilir, hatta bu kitlenin hatrı sayılır bir kısmı "lig şampiyonu olacaksın ama galatasaray'a içerde yenileceksin" deseler reddeder. hal böyle olunca kadıköy'de kazanmak herhangi deplasmanda kazanmaktan azıcık daha keyifli oluyor. hani çocukken küçük kardeşimizle uğraşırdık da o gıcık oldukça biz daha çok keyif alırdık, eğer yaptıklarımız onu gıcık etmezse sıkılırdık ya, aynı hesap.
mert hakan yandaş adlı ulvi kişilik, büyük galatasaraylının dediği gibi, ellerinde bir şey kalmaması çok güzel oluyor, ben zevke geliyorum şahsen. ha olmasa da olur mu, olur tabii. kupayı biz alalım, şampiyonlar ligi'ne biz gidelim isterlerse 3-0 yensinler bizi.
bir de öngörü döşeyelim,
8 ocak 2023 fenerbahçe galatasaray maçı'nda yine kazanacağız. ne zaman fener medyayı arkasına alsa, bizi karalamada kantarın topuzunu kaçırsa, adaletsizliği yüzsüzce savunsa hezimete uğrar. o yüzden son derece rahat bekliyorum maçı. hatta şöyle, bizim sahada oynanacak olsa bir tık gergin olurdum, çünkü bizim sahada kaybetseler de kopacak kıyamet içerde kaybettiklerindeki kadar büyük olmayacağı için bir şekilde iyi işler yapabiliyorlar. şu an tüm yük
jorge jesus adındaki derbi yetersizi loser adamın omuzlarında. sıvayacağına kuşkum yok, 7sinde neyse 70inde de o bu adam. porto nasıl secdeye getirdiyse bunu biz de aynısını yapacağız, kuşkum yok.