• 27
    futbol kulüpleri malesef iyi yönetilmiyor, o çok başarılı denilen beşiktaş temmuz 2017'de 94 milyon dolarlık kredi çekti. ama temmuz ayında çektiği için gösterilen bu tablolara yansımadı. http://www.hurriyet.com.tr/...dolar-kredi-40510554

    galatasaray'ın hasılatları 150 m tl kadar azalmış, o da beşiktaş'ın kasasına gitmiş. o da şampiyonlar ligi, avrupa ligi katılımları ve onların satışlara yaptığı forma, maç günü vs vs gelirleri. biz bu sene de onlardan mahrum kalacağız. gelecek seneye kesinlikle avrupa'da olmamız gerekir, kesinlikle! ayrıca bilet fiyatlarının da düşmesi gerekli, tribün dolarsa forma da satılır, takım da başarılı olur.

    ancak anlamadığım finansal gelir kısmıbizim 300k civarındayken beşiktaş'ın 34 m civarı, fener'de bu 71 m. bunun sebebi nedir? bilen arkadaşlar açıklık getirirse teşekkür ederim.

    aşağıdaki linklerde 2 büyük ve bir de büyükcük takımın bilançoları var. inceleyebilirsiniz.

    galatasaray - https://pbs.twimg.com/media/DG0Jyn3XkAEnzAE.jpg

    fenerbahçe - https://pbs.twimg.com/media/DGziKLtXUAIYv6B.jpg

    beşiktaş - https://pbs.twimg.com/media/DGznHpYXkAYjYch.jpg

    ama bizimkiler en düşük 40 liraya bilet satıyor. tey allahım ya, bu arada maç pazartesi ve saat 21:45'te oynanıyor. sizin yapacağınız işe ben...

    https://img-gs.mncdn.com/...cc7f3ce2e7af3c0.jpeg
  • 31
    bu tabloyu tersine çevirmek aslında teoride o kadar basit ki...

    mustafa cengiz, gözlemlediğim ve geçmişiyle bildiğim kadarıyla finansal tablolar analizlerine oldukça hakim birisi. nakit akış analizi ve kulübün aktif-pasif dengesinin ne olduğundan çok, onu sağlıklı şekilde yorumlayabilecek bilgiyi haiz olan birisi gibi. buradaysa iş başkandan çıkıp, diğer yetkililer ve yöneticilerimize kalıyor. dursun özbek, ünal aysal ve adnan polat dönemindeki gibi parayı har vurup harman savurma dönemi artık bir zahmet sona ermeli, bir daha da hiçbir zaman karşımıza çıkmamalı.

    galatasaray store'dan başlanmalı mesela. 'yellow friday' kampanyasının kulübe kısa vadede nasıl nakit akışı sağlayabildiğine şahit olduk. yalnızca bir hafta sonundan ibaret olan bu kampanyada, store'un senelik cirosunun %7'lik kısmı kadar gelir elde ettik. bu inanılmaz bir şey. ama bu kampanyayı tek seferlik değil, periyodik aralıklarla dönem dönem karşımıza çıkarmalılar. popüler gündemi, sportif olayları, hatta işin biraz da magazin kısmını takip edip, buralara oynamayı becerebilmeliler. yani 'taraftara oynama' kısmını işte kulübün bu departmanı iyi yapabilmeli.

    riva-florya kısmını pas geçiyorum. mustafa cengiz bu konuyla ilgili zaten emlak konut'la görüşmelerin yapılacağından bahsetmişti.

    sosyal medya konusunda da daha aktif olunmalı mesela. kulübün takımla ilgili birer gayriresmi twitter-facebook-instagram hesapları açıp, oyuncular, teknik heyet, gerekirse yönetici ve dahi taraftarların katılımlarının olacağı bir 'fanzone' etkinliği düzenlemeleri elzem. dünyanın en büyük takımları bu sosyal medyayı öyle etkin kullanıyorlar ki, bir bilseniz. manchester city, bayern münich, tottenham hotspurs, psg, real madrid, barcelona gibi dünyanın en iyileri sırf buralardan bile onbinlerce sempatizan kazanıyorlar yurtdışından.

    bu kulübü yönetmek kolay. gerekli olan üç şey var: vicdan, galatasaray sevgisi ve liyakat.

    malesef bu üçünden bizim kulübümüzde uzun bir müddet göremedik. tıpkı memleketimizde olduğu gibi.
  • 32
    mümkünse kulübün satılmasıyla sonlanacak hede. 20 senedir aynı bunalım edebiyat beni çok sıktı. beceremiyorsunuz işte kardeşim. yani gidin ne bileyim pul koleksiyonu yapın, gazoz kapağı biriktirin falan. olmuyor işte. 30 milyonluk kulübü 10.000 kişi yönetemiyorsunuz. yönetemezsiniz de. beşiktaş'ın fener'in de başına gelecek bu. ya zarar ede ede elden çıkarmak zorunda kalacaksınız ya da paşa paşa alıcısına çoğunluk hisselerini devredip farklı hobilere yöneleceksiniz. sonunda da biz gönül verenler hobi olarak görmeyen kulübün büyümesini isteyen profesyonellerle başbaşa kalacağız. amin.
  • 33
    galatasaray'ın kar-zarar dengesi ancak ve ancak yüksek bonservislerle futbolcu ihraç ederek gerçekleşir. tabi bu ihracı yaparken, yüksek bonservislerle ithalat yapmamak gerek. en önemli nokta alt yapıdan iyi futbolcuların yetişmesini sağlamaktır. bu da ancak ve ancak iyi antrenörlerle olur. alt yapıdan yetişmiş kalifiye futbolcuyu ihraç edemesek dahi takımdaki bir boşluğu dolduracağından dolayı oraya bir transfer yapılmasına gerek duyulmayacak ve bonservis ödenmesine gerek olmayacaktır.
    sözün özü, parasal anlamda uzun vadeli refah hedefleniyorsa işe alt yaş gruplarının standartlarını artırarak başlamak gerek diye düşünüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın