• 24
    tarihte daha önce sadece bir kez başarılmış futbol hadisesi.

    buna göre takımımız 97-98-99 ve 2000'de şampiyon olarak tarihte 4 kere üst üste şampiyon olan tek takım ünvanını almıştı.

    bunu bir kez daha gerçekleştirmek için yolu yarıladık. ortam, rakiplerimizin durumu bu başarının tekrarı için gayet uygun.

    ilginç olan nokta ise şu :

    4 sene üst üste şampiyon olduğumuz dönemdeki şampiyonluklarımız 11., 12., 13. ve 14. şampiyonluklarımızdı.

    şimdi ise 21., 22., 23. ve 24. şampiyonluklarımız olacak diye umuyorum.

    dediğim gibi yolu yarıladık. #hedef23

    (bkz: gerçekleri tarih yazar tarihi de galatasaray)
  • 32
    96-2000 arası hakettiği değeri görmeyen şampiyonluklar.

    bu dönemde ki rakip kadrolara bakarsak:

    fb: engin, rüştü, uche, högh,alpay özalan, mustafa doğan,erol bulut,abdullah ercan, okocha,samuel johnson,ogün temizkanoğlu, tayfun korkut,murat yakın, elvir bolic, kostadinov, saffet sancaklı, sergen yalçın, moldovan

    bjk: mrmic, alpay özalan,ibrahim üzülmez, sergen yalçın, oktay derelioğlu, mutlu topçu,tayfur havutçu, metin tekin, rıza çalımbay, mehmet özdilek, ertuğrul sağlam,ayhan akman, daniel amokachi, nihat kahveci, ahmet dursun, ersen martin, pascal nouma

    daha ts'nin de ögün, abdullah,ünal karaman,tolunay, hami'li kadroları var.

    çok büyük iş, çok.
  • 28
    20 yıldır bırakın 4 yıl üst üste şampiyonluğu 3 yıl üst üste şampiyonluk bile yok.

    buna bu yirmi yıl içinde en çok yaklaşan takım fenerbahçe olmuştu.

    2005-2006 sezonunda fenerbahçe şampiyon olsaydı 3 sene üst üste olacaklardı ve 4. yıl da 100. yıllarına denk geleceğinden, ekonomik makas da açılacağından 4 yılı hatta daha uzun bir seriyi bile getirebilme olasılığından benim için 2005-2006 sezonu tarihimizin en önemli şampiyonluğudur.

    resmen marsı kestik o sene.

    bunun dışında diğer bir dominasyon şansı 2011-2012 ve 2012-2013'ün sonrasında olmuştu.

    yaşanan ünal aysal - fatih terim - a milli takım mevzuları yüzünden ve yabancı oyuncu sınırı saçmalığından önümüzün kesilmesiyle 2014'te fener şampiyon oldu.

    yine 2016 ve 2017'de beşiktaş 2 sene şampiyon oldu ama devamı gelmedi.

    bunun peşine de biz 2018 ve 2019'da 2 yıl şampiyon olduk.

    kimseye yedirilmeyen 3. şampiyonluk bize gelir mi bakacağız?

    ama 3'ü alabilirsek sonraki her yıl bir öncekinden daha da zor olacak buna hazır olun. tıpkı 2019'un, 2018'den daha zor olması gibi.
  • 29
    başarmamız durumunda türkiye'nin bayern münih'i, juventus'u olacağımız durum.

    çünkü şampiyonlar ligi ile birlikte inanılmaz bir gelir elde edeceğiz. taraftarın ve sponsor destekleri ile birlikte mali açıdan çok güçlü olacağız. rakipler çakmak satarak, sms ile 10 tl bağış alarak bizimle mücadele edemezler.

    çok değil, 2 - 3 şampiyonluğa bu dediklerim olacaktır. tabi saha dışında çeşitli oyunlar oynanmazsa...
  • 35
    doksanlı yılların galatasaraylı çocuğu olmak diye bir başlığın ortaya çıkmasına sebep olan çomolokko hadise. dört senenin üçünde beşiktaş'a, birinde ise fenerbahçe'ye üstünlük kurmuştuk. 1989 doğumlu bir insan olarak çok da anlamadan geçip giden yıllardı aslında. sezonda 4-5 maçı belki kahvehaneden izleyebiliyordum, izlediğimi de çok anlamıyordum aslında. ama mutlu ve biraz da şımarık bir çocukluk geçiriyorduk. dört sezonda 95 galibiyet, 29 beraberlik, sadece 12 mağlubiyet görmüştük. 136 maçta 338 gol atarken 126 gol yemiştik.

    1996-1997 sezonunda 82 puan toplamıştık. her ne kadar ahmet çakar vahap beyaz masalıyla bok atılsa da dört senelik serinin en rahat gelen şampiyonluğu budur. alınan 25 galibiyet, atılan 90 gol rekora yakın seviyelerdir. derbi fakiri görüntü sergilese de diğer maçlarda neredeyse puan kaybetmeden sonuca ulaşmayı başaran bir galatasaray vardı. şampiyonluk 17 mayıs günü ali sami yen'de oynanan ankaragücü maçında gelmişti. bu serinin sonunda 17 mayıs'a çok daha farklı anlamlar yüklenecekti...

    1997-1998 sezonunda 75 puanla şampiyon oldu galatasaray'a. ilk yarı biterken fenerbahçe 39 puanla lider, trabzonspor 36 puanla ikinci, galatasaray 33 puanla üçüncü sıradaydı. ikinci yarıda şampiyonluk modu açılınca 17 maçta 1 mağlubiyet 3 beraberlikle potayı bulmuştu galatasaray. fenerbahçe ise ikinci yarının başındaki 7 maçlık periyodda 3 mağlubiyet 3 beraberlik çıkarınca yakalamış, oradan da vermemiştik. bu periyodun içine denk gelen aziz yıldırım'ın ilk maçı title'ına da sahip derbide 88. dakikaya 2-1 önde girsek de bolic'in golüne engel olamamıştık. bu golden sonra türk futbolundaki nefret ortamının mimarlarından ali şen'in adeta jübilesi niteliğinde şampanyalı bir kutlama yapılmıştı. "20:45'te lider olacağız", "jay jay saat kaç ?" muhabbetleri arasında sezon sonu ipi göğüsleyen galatasaray olmuştu.

    1998-1999 sezonuna 5'te 5 galibiyetle başlamıştık. 5 maçta rakip filelere 20 gol atarken kalemizde sadece 2 gol görmüştük. şampiyonlar ligi fikstürünün başlaması ile bir önceki sezonda olduğu gibi puan kayıpları başlamıştı. 6. hafta kadıköy'de tarihe erol bulut penaltısı tabirinin kazandırıldığı maçtaki beraberlik, ali sami yen'de gençlerbirliği'nin aldığı galibiyet ve adan deplasmanındaki beraberlikle 3 haftada 7 puan bıraktı galatasaray. sonrasında yine farklı galibiyetler başladıysa da kevin campbel'in şov yaptığı efsanevi 5-3'lük trabzonspor mağlubiyeti, arkasındaki sakaryaspor deplasmanındaki golsüz beraberlik ve klasik "noel tatili" muhabbetleri arasında oynanan ilk yarının son maçında ankaragücü maçında alınan beraberlik ilk yarının diğer puan kayıplarıydı.

    ilk yarı biterken fenerbahçe ve galatasaray 38, beşiktaş 37, trabzonspor 36 puandaydı. ligin ikinci yarısında yine şampiyonluk modunu açan bir galatasaray vardı. ilk 13 maçta alınan 11 galibiyet 2 beraberlik sonrası 30. hafta sonunda galatasaray 72, beşiktaş 67, fenerbahçe ise 62 puandaydı. bir sonraki hafta inönü'de şampiyonluk maçında beşiktaş ile oynadık. eski açık tribünün komple galatasaray'a ayrıldığı maçın başında okan buruk'un eski açık önündeki kaleye fevzi tuncay'ı çalımlayarak attığı golle öne geçtik. beşiktaş var gücüyle saldırsa da maçı ancak beraberliğe getirebilmişti, böylece bitime 3 hafta kala 5 puan farkı korumayı başarmıştık...

    ertesi hafta ali sami yen'de ankaragücü'ne karşı alınan 2-1'lik galibiyet sonrası antalya deplasmanında alınacak tek puan şampiyonluğu ilan etmek için yeterli hale gelmişti. antalya'da yine hatırı sayılır galatasaray taraftarı önünde oynanan ve saha içinde bir taraftar kovalamacasına da sahne olan maçın ilk yarısı burak akdis'in golüyle 1-0 üstünlüğümüzde geçilmişti. fazlı'nın bitime on dakika kala attığı gol sadece skoru değiştirmiş, galatasaray üst üste 3. şampiyonluğunu ilan etmişti. maçtan sonra takımın antalya sokaklarında otobüsün üzerine çıkarak attığı tur ve otelde taraftarlarla birlikte havuzda yapılan kutlamalarla da hatırlanır bu antalya deplasmanı. onu da kim bilir belki takımın "havuza girmeyen fenerli olsun" tezahüratı sonrası üstündeki kıyafetlerle havuza atlayanlardan birileri anlatır sözlüğe...

    serinin son sezonu ise rüya gibiydi. hagi'nin yıllar sonra başka bir röportajda dediği gibi otomatiz vardı artık. önceki sezonların aksine ilk yarıda da gümbür gümbür giden bir galatasaray vardı. ligin ilk haftasında gaziantep deplasmanındaki kaza mağlubiyet ve fikstür sıkışıklığında araya kaynayan iki golsüz deplasman beraberliği vardı sadece. fikstüre göre sezonun ilk yarısının son haftasında istanbulspor'a karşı deplasmanda alınan beraberliğe rağmen 42 puan toplayan galatasaray en yakın rakibi beşiktaş'ın 11 puan önündeydi. trabzonspor ve fenerbahçe'yi deplasmanda, beşiktaş'ı ali sami yen'de yenerek herkese gözdağını vermiştik...

    arada bir anektod olarak o sezon 17 ağustos depremi sebebiyle henüz iki haftası oynanan liglere 1 ay ara verilmiş, euro 2000'den dolayı devre arası 15-16. hafta maçları arasında 2 haftaya sıkıştırılmıştı. bu mini araya galatasaray beşiktaş'ın 10 puan önünde girmişti. şampiyonlar ligi'nden uefa kupasına geçilmiş, orda ilk turda italyan ekibi bologna da saf dışı bırakılmıştı...

    takvimler 1999'dan 2000'e dönerken galatasaray ligi artık rölantiye alıp herşeyiyle avrupa kupası yolculuğuna konsantre olmuştu, zaten hem puan farkı hem de ligin gidişatı buna müsade ediyordu. ancak bu arada 12. hafta'da ali sami yen'de aldığı mağlubiyet sonrası galibiyet serisi yakalayan bir beşiktaş vardı. 16 maçta 15 galibiyetle 45 puan toplamışlardı ikinci yarıda inönü'de oynanacak maça kadar. ilk yarının sondan bir önceki haftasında kadıköy'de aldıkları mağlubiyetten sonra 12 maçlık bir seri yakalamışlardı.

    bu sebepten galatasaray ligin ikinci yarısının ilk 8 maçından galibiyetle ayrılsa da puan farkı bir türlü açılamıyordu. 25. hafta sonunda puan farkı hala 11'di. arada galatasaray avrupa'da iki tur daha geçmiş ve uefa kupası yarı finaline yükselmişti. 26. haftada johnson'un frikiğiyle gelen dumur fenerbahçe mağlubiyeti, yarı final maçı öncesi araya kaynayan erzurumspor deplasmanındaki beraberlik sonrası puan farkı bir anda 6'ya düşmüştü. bu maçtan 2 hafta sonra inönü stadı'nda iki takım tıpkı bir önceki gibi şampiyonluk maçına çıkıyordu. beşiktaş ilk yarının ortalarında şifo mehmet'le golü bulup öne geçti. tarihin en iyi galatasaray'ı tüm gücüyle saldırmasına rağmen fevzi tuncay'ı geçemiyordu adeta. maçın sonlarına doğru bitmeyen ataklardan birinde halilagic'in geri pasını ayağıyla uzaklaştırmaya çalışırken top tam genç kalecinin nişan aldığı yerde zeminden sekti. galatasaraylılar dahil tüm stadın bir an sessizliğe büründüğü pozisyonda top tıngır mıngır şekilde kaleye girdi. saha içinde fevzi, tribünde eşi hıçkıra hıçkıra ağlarken galatasaray "onca işin arasında" dördüncü lig şampiyonluğunu da garantiye almanın rahatlığını yaşıyordu...

    beşiktaş ertesi hafta da antalya deplasmanında iki puanı bırakınca galatasaray uefa kupasında finale çıkmanın rahatlığıyla ve leeds united deplasmanının yorgunluğuyla çıktığı maçta aldığı beraberliğe rağmen puan farkı korunmuştu. galatasaray uefa finaline kadarki süreçte iki maçını da rahat kazanmış, son 2 haftaya 6 puan önde girmişti. o yıllarda henüz ikili averaj uygulaması olmadığı için beşiktaş'ın matematiksel olarak şansı devam ediyordu. galatasaray kopenhag öncesi sırf çıkmış olmak için çıktığı maçta altay'a deplasmanda kaybetse de beşiktaş'ın inönü'de fenerbahçe'ye kaybetmesiyle kopenhag yolculuğundan önceki gece lig şampiyonluğunu resmen ilan etmişti...

    uzun lafın kısası, rüya gibi bir dönemdi. galatasaray'ın dört şampiyonluğunun yanı sıra fenerbahçe'nin pek ortalarda olmaması ve avrupa kupalarındaki rüya gibi başarıların gelmesi olayın tadını üçe beşe katılıyordu. eğer 2000-2001 sezonunda şansımız biraz yaver gitse ya da aziz yıldırım şampiyonluğu bu kadar istemeseydi seri 6 yıla da çıkardı. 2000-2001 sezonunda fatih terim milan'a gidince samsunspor'un başına geçen bülent ünder'in iki maçta aldığı 5 puan, içerdeki kocaelispor maçında son dakikalarda giden puan, inönü'de taffarel sakatlandıktan sonra yenilen 2 golle kaybedilen beşiktaş maçı, iç sahadaki ankaragücü maçı... bunlardan sadece 1 tanesi olmasaydı seri altı yıla uzayacaktı.

    rüya gibiydi o günler...

    2006'daki mucize şampiyonluk olmasaydı fenerbahçe de bir benzerini tekrarlayacaktı, en azından domestik bazda. ama işte o parasız pulsuz efsanevi şampiyonluk, hemen arkasından 2008'de 6 maç seyircisiz 6 maç da hocasız, çoğu maçta yabancısız kazanılan şampiyonluk derken fenerbahçe'nin öyle bir seri çıkarmasına engel olduk. zaten o yatırımın karşılığında aynı başarıyı tekrarlayamamak hep maddi hem manevi baskıyı arttırdı. fenerbahçe'nin ortada olmadığı yılları biz çok iyi değerlendirirken fenerbahçe'nin bizim ortada olmadığımız yılları değerlendirememesi sonrası geri dönüş şansımız oldu...

    galatasaray 2010'lu yıllarda bir kez daha öne çıktığında ise fenerbahçe'nin artık karşılık verecek hali yoktu...
  • 21
    1996-2000 yılları arasında süper lig'de gerçekleştirmemizin yanında, türkiye kupası'nın oynanmaya başladığı 1962-1963 yılından itibaren de ulaştığımız şeref.

    1962-196e sezonu: galatasaray - fenerbahçe: 2-1 / 2-1
    1963-1964 sezonu: galatasaray - altay: 0-0 / hükmen galip
    1964-1965 sezonu: galatasaray - fenerbahçe: 0-0 / 1-0
    1965-1966 sezonu: galatasaray - beşiktaş: 1-0

    ruhumuzda var demek ki 4 sene üst üste şampiyon olmak...
App Store'dan indirin Google Play'den alın