1
prandelli 20. şampiyonluk senesinde takıma kondüsyon yükledi. takım kötü değildi ama kötü yönetiliyordu. aslında sıkıntı mancini'li sezondan geliyor. kimse bana anlatmasın boşuna mesaj falan da atmasın, bugün melo'nun gönderilmesinde parmakları olan oyuncular haydi ortalığı kızıştırmayayım berbat bir performans gösterdiler diyelim kapansın mevzu.
galatasaray nasıl şampiyon oldu sorusuna gelecek olursak öncelikle hamzacı dedeci zevatın devamlı bok attığı taraftara dönmek lazım. prandelli taraftar tarafından tam zamanında gönderilmişti. gelmiş gelecek tüm hocalara ibret olacak şekilde "bizim hedefimiz lig" dediği hafta gönderildi. galatasaray'ın hedefi asla lig falan değidir. hedef o kupadır. nokta.
hamza getirildi. hamza genel olarak 5'li ortasaha oynattı. umut'u oynatacağım diye bir tarafını yırttı ve sağ açık umut'u icad etti. zaten çapını da belli etti. halbuki aynı sene başlarda oynattığı gibi emre'de daha çok ısrar etse sağ kanadımız defansif anlamda bu kadar patlak vermeyebilirdi. ha hayırlısı oldu. bugün sabri iç sahada oynayamaz halde geldiyse hayırlı olmuş demektir. eric cantona idi sanırsam değilse yazarı beni bağışlasın uzun uzun bir hamza analizi yapmıştı oyuncu değişikliklerine dair. neyse sonuç olarak birkaç trol ve yönetimin adamı hariç taraftarın geneli sözlükte de hemfikirdi. normal şartlarda şampiyonluğu ellerimizle vermiştik.
peki nasıl şampiyon olduk?
muslera, melo ve sneijder faktörlerinin haricinde öncelikle bir hamit mucizesi yaşadık. tecrübesiyle sakatlanana kadar 5 maç bizi taşıdı. lakin asıl bakmamız gereken kadronun genelde şampiyon bir kadro oluşu. mancini'li sezonda aslında ikincilik bir nevi stratejik şampiyonluktu. zira o sene ikinci olarak doğrudan cl'ye katılmıştık fener cezalı olduğu için. yani oyuncuların winner karakterleri büyük etken oldu. özellikle iç sahada taraftarın tek yumruk oluşunu belirtmek lazım. kazandık ama hamza bize kan işetti resmen.
öbür tarafta bakıyorsun ismail gibi bir futbol cahili var. adam caner bir maçta sağ açıktan gol attı diye devamlı sağ açık başlattı. aynı bizim çapsız gibi. aynı alışkanlıklar aynı futbol sığlığı. diğer tarafta statsız bir takım ve onların başında ingiltere'ye gidebilmek için uefa'da gösteriş yapmak isteyen ve bunun için özellikle eskişehirspor maçına eksik kadroyla çıkan bir biliç var. hatta size şunu söyleyeyim fener ibb'yi yense bizim son hafta çaykur maçını kazanmamız hiç de garanti değildi. ölçü değil ama ligin son maçında da kazanamadık.
başımızdaki çapsızın şampiyon olunduktan sonra gönderilmesi gerekliydi. 14 yabancılı sezonda star falan değil kaliteli nokta transferler yapılmalı ve ne oynatacağı belli bir hocayla anlaşılmalıydı. çapsız sandı ki onu evlatları şampiyon yaptı. fıtık ameliyatından dönen bir melo yoktu, kalede muslera yoktu, sneijder yoktu çünkü. gözüne birşey kaçmıştı çapsızın ve bunları görmedi. görmek istemedi. burak'ı üzmedi, sabri'yi kesmedi, umut'tan vazgeçmedi. belki geçen seneki yabancı sayısı devam etse yine ite kaka gidebilirdi. ballıydı zira. lakin herkesin basbas bağırdğı gibi takımın kalitesini öyle bir düşürdü ki takım halen daha anadolu takımlarıyla derbi havasında maç yapıyor. devre arasında 4-5 transferden bahsediliyor. bu da yönetimin vizyonsuzluğudur işte. vizyonu misyonu çapı kafamızı vura vura öğrendik. öğrendik öğrenmesine de tarihin en ballı cl kurası ziyan oldu. oradan gelecek euro'lar da ha keza.
edit: ilgili entariyi buldum. http://gss.gs/1770616 olenekadarhepseninyanindayiz yazmış aklımda eric cantona kalmış. ikisinden de özür.
galatasaray nasıl şampiyon oldu sorusuna gelecek olursak öncelikle hamzacı dedeci zevatın devamlı bok attığı taraftara dönmek lazım. prandelli taraftar tarafından tam zamanında gönderilmişti. gelmiş gelecek tüm hocalara ibret olacak şekilde "bizim hedefimiz lig" dediği hafta gönderildi. galatasaray'ın hedefi asla lig falan değidir. hedef o kupadır. nokta.
hamza getirildi. hamza genel olarak 5'li ortasaha oynattı. umut'u oynatacağım diye bir tarafını yırttı ve sağ açık umut'u icad etti. zaten çapını da belli etti. halbuki aynı sene başlarda oynattığı gibi emre'de daha çok ısrar etse sağ kanadımız defansif anlamda bu kadar patlak vermeyebilirdi. ha hayırlısı oldu. bugün sabri iç sahada oynayamaz halde geldiyse hayırlı olmuş demektir. eric cantona idi sanırsam değilse yazarı beni bağışlasın uzun uzun bir hamza analizi yapmıştı oyuncu değişikliklerine dair. neyse sonuç olarak birkaç trol ve yönetimin adamı hariç taraftarın geneli sözlükte de hemfikirdi. normal şartlarda şampiyonluğu ellerimizle vermiştik.
peki nasıl şampiyon olduk?
muslera, melo ve sneijder faktörlerinin haricinde öncelikle bir hamit mucizesi yaşadık. tecrübesiyle sakatlanana kadar 5 maç bizi taşıdı. lakin asıl bakmamız gereken kadronun genelde şampiyon bir kadro oluşu. mancini'li sezonda aslında ikincilik bir nevi stratejik şampiyonluktu. zira o sene ikinci olarak doğrudan cl'ye katılmıştık fener cezalı olduğu için. yani oyuncuların winner karakterleri büyük etken oldu. özellikle iç sahada taraftarın tek yumruk oluşunu belirtmek lazım. kazandık ama hamza bize kan işetti resmen.
öbür tarafta bakıyorsun ismail gibi bir futbol cahili var. adam caner bir maçta sağ açıktan gol attı diye devamlı sağ açık başlattı. aynı bizim çapsız gibi. aynı alışkanlıklar aynı futbol sığlığı. diğer tarafta statsız bir takım ve onların başında ingiltere'ye gidebilmek için uefa'da gösteriş yapmak isteyen ve bunun için özellikle eskişehirspor maçına eksik kadroyla çıkan bir biliç var. hatta size şunu söyleyeyim fener ibb'yi yense bizim son hafta çaykur maçını kazanmamız hiç de garanti değildi. ölçü değil ama ligin son maçında da kazanamadık.
başımızdaki çapsızın şampiyon olunduktan sonra gönderilmesi gerekliydi. 14 yabancılı sezonda star falan değil kaliteli nokta transferler yapılmalı ve ne oynatacağı belli bir hocayla anlaşılmalıydı. çapsız sandı ki onu evlatları şampiyon yaptı. fıtık ameliyatından dönen bir melo yoktu, kalede muslera yoktu, sneijder yoktu çünkü. gözüne birşey kaçmıştı çapsızın ve bunları görmedi. görmek istemedi. burak'ı üzmedi, sabri'yi kesmedi, umut'tan vazgeçmedi. belki geçen seneki yabancı sayısı devam etse yine ite kaka gidebilirdi. ballıydı zira. lakin herkesin basbas bağırdğı gibi takımın kalitesini öyle bir düşürdü ki takım halen daha anadolu takımlarıyla derbi havasında maç yapıyor. devre arasında 4-5 transferden bahsediliyor. bu da yönetimin vizyonsuzluğudur işte. vizyonu misyonu çapı kafamızı vura vura öğrendik. öğrendik öğrenmesine de tarihin en ballı cl kurası ziyan oldu. oradan gelecek euro'lar da ha keza.
edit: ilgili entariyi buldum. http://gss.gs/1770616 olenekadarhepseninyanindayiz yazmış aklımda eric cantona kalmış. ikisinden de özür.