*

  • 1
    sebebinin futbolcuların mental durumuyla alakalı olduğunu düşünmediğim olaydır. bu süreç zaten bana göre 2 senedir ufaktan ufaktan hissettiğimiz birşeydi. açıkçası 2 senedir tam olarak ne oynadığımızı veya ne oynayacağımızı anlamadım. kondisyon sıkıntısı da bu süreçte tam olarak çözebildiğimiz bir problem olmadı. bir şekilde bireysel performanslarla*** kazanıp, takım oyunundan çok emareler göremeden bir nevi kendimizi kandırdık. zira bu kişiler olmadığında takımın nasıl tıkandığını da az çok hatırlıyoruz. bu seneye baktığımızda zaten bireysel performansı ile sivrilen hiç kimse yok. bana kalırsa ne oynamaya çalıştığımızı bilen de yok. bunun üzerine performans gösteremeyen futbolcularda ısrar, forma adaletsizliği de bu gidişatı başlattı.
  • 2
    2019-2020 yaz transfer sezonunda yaşlı kadroyu genclestirmek yerine yas ortalamasının daha da yukarıya çekilmesi.

    mariano ve yuto ile yolların ayrılması herkesçe kabul edilmişken yola bu iki yaşlı bek ile devam edip linnes'in kadro dışı bırakılması.

    senelerdir genç atik uçan kaçan pırpır kanat forvet ile sezona başlanmasına rağmen bu sezon babel gibi daha statik, ayağına top bekleyen bir kanat ile oyuna başlamamız.

    belhanda'nin her skandalından sonra teknik ekip tarafından alkışlanıp prens ilan edilmesi.

    geçtiğimiz sezonun yıldızı feghouili'nin bu sezon oyuna konsantre olamaması ve şiddetli böbrek ağrıları.

    geçtiğimiz sezon iyi işler çıkaran marcao'nun bu sezon yaşlı beklerimizin yanında daha da siritmasi ve lyundama'ya yardımcı olmaması.

    seri-nzonzi-lemina üçlüsünü yeterli seviyede kullanılmaması.

    galatasaray'ın bir taktiginin olmaması ve gol atmayı unutmasi..

    sekiz olay saydım, sıralaması değişibilir. herbiri başlı başına büyük bir sorundur.
  • 7
    2019-2020 sezonu özelinde (bkz: selçuk inan/#2734644)

    kampın yarısına katılmamış, katıldığı kısmında da hiç bir etkisi olmamış selçuk inan'ı sezonun ilk 2 resmi maçı olan 7 ağustos 2019 galatasaray akhisarspor maçı ve 16 ağustos 2019 denizlispor galatasaray maçında 90 dakika sahada tutarak kampta canla başla çalışan ömer bayram'ın veya default ayarlarıyla bile standby'da iken dahi selçuk'u aratmayacak donk'un tüm emekleri çöpe atıldı. daha ilk günden zaten forma adaleti rafa kalktı. akhisar maçını selçuk'a rağmen ve denizlispor maçını ise bizzat selçuk yüzünden kaybettik.

    sonrasında gelen mariano, nagatomo, belhanda ısrarı ve linnes tercihi de cabası.

    ben selçuk inan örneğinden yola çıkarak, forma adaleti ve dolayısıyla kötü gidişatı başlatan olayların fatih terim'in tercihleri olduğunu düşünüyorum. bu durumun tek sorumlusu olarak da fatih terim'i görüyorum. hatta arttırıyorum her hafta sorup cevap alamadığım soruyu tekrarlıyorum. içimizde "ben bu takımı daha kötü yönetirim. 10 kişi sivas'a 2-0'dan maç veririm. 9 kişi kayseri'ye yenilirim. bitik beşiktaş'tan 5 yerim" diyen var mı?
  • 8
    en başta formanın hak edene verilmemesi. bir futbolcu sahanın ortasına da yapsa oynayacağını biliyorsa tüm takımın enerjisini, inancını yok eder. ayrıca kondisyon ve taktik çalışması yapılmıyor bu çok açık. takımda bazı futbolcuların yürümeye hali yok. belki psikolojik bir durumdur bilmiyorum. ayrıca bu takımın tek hücum planı muslera nın topu babel e şişirmesi olmamalı.
    ve bunlar dönüp dolaşıp fatih terim de düğüm oluyor. bu düğümü de çözecek kişi hocanın kendisi. istifa falan etmeyi düşünmesin hiç. istifa etmek en kolay iş. radikal kararlar alsa da şahsım adına destek vereceğim.
  • 13
    doğru kadro planlamasının yapılmaması. geçen sezon kadroda 3 tane dinamik oyuncumuz vardı. onyekuru, ndiaye ve nagatomo. nagatomo ciğer sönmesi olayından sonra yokları oynuyor. ndiaye her ne kadar pasör bir ortasaha oyuncusu olmasa da topla dikine koşularıyla ve topu almak için yaptığı önde baskıyla bizi rahatlatıyordu. onyekuru’yu ise söylemeye gerek bile yok. yıllardır sol kanatta hep bruma, garry rodrigues, onyekuru gibi hızlı bir oyunculu sistemle oynadık ve başarılı da olduk. babel o bölge için statik kalıyor. feghouli, belhanda, mariano gibi oyuncuların formsuzluğu ve lemina, falcao’nun sakatlıkları eklenince, üstüne de fatih terim’in formayı adaletli bir şekilde dağıtmaması sebebiyle bu kadar kötüyüz. ama en başta dediğim gibi şu berbat oyunun asıl büyük sebebi kadro planlamasının en başta yanlış yapılması. nzonzi - ndiaye - sneijder(bizde oynadığı dönem) üçlüsünü birarada izlemeyi çok isterdim inanın.
  • 14
    bir değil birden fazla olay ve olaylar zinciridir. gözüme bata bata artık göz bırakmayanlardan bazıları;

    1) dedeler aş ısrarı*
    2) martin linnes'in yabancı sayısı nedeniyle kadroya dahil edilmemesi
    3) takımda 'asker' oyuncu olmaması, herkes komutan; en asker olacak adamlar bile cv'sinden veya kiralık olduklarından dolayı komutan.**
    4) sürekli kadro değişikliği, hocanın son 1 senedir sürekli olarak ocak ve yaz transfer dönemlerini işaret etmesi, ki buna hala devam ediyor, özellikle hücum bölgesinde oyuncu öğütme makinesi gibiyiz.
    5) gereğinden fazla kiralık oyuncuya bel bağlayarak kadro planlamasını yapmış olmamız
    6) takımın yaşını aşağı çekmeye çalışmak ya da en azından aynı ortalamada tutmaya çalışmaktansa takımı daha da yaşlı oyuncularla kurmuş olmamız
    7) geçen sene ve senelerde kötü bir grafik göstermesine rağmen son birkaç maçta performans verdi diye bu senede de kadroda tutulan doymuş ve vurdumduymaz oyuncular.***

    edit: imla
  • 15
    igor tudor'u kovup yerine fatih terim'i getirmahahzhahs. her mağlubiyetten sonra tudor başlığı hortlayınca espiri yapayım dedim. neyse espiriyi bir kenara bırakırsak bence en temel sorun fatih hocanın kafasının çok karışık olması ve tarihinin en formsuz dönemini geçirmesi.

    bu formsuzluk konya maçında başladı. ikinci yarının başından beri 30 metrekarede oynayan seri'yi çıkarmadı ki 1-0 öndeydik, seri'yi çıkarıp götünü dönüp faul alabilen selçuk'u ya da taylan'ı alsaydı o maç 3-0 bitmişti bile. çünkü konya gerçekten hücuma bile çıkamıyordu. sonuç olarak 1-1 bitti ve bu günlere gelmemizin ilk darbesini orda yedik.

    daha sonra bir malatya maçı [(bkz: #2772840)] var ki izleyenler hatırlar; kimse bana, hocanın o maçta emre mor'u oyuna neden almadığını açıklayamaz. sonucunda maç yine 1-1 bitti ve takıma ikinci darbede böylece inmiş oldu. malatya maçında kaybedilen puan kaybı takımın özgüvenini iyice düşürdü.

    şu iki maçta kaybedilen 4 puan bence her şeyin başlangıcı. zaten şu iki maçtaki 4 puanı alabilmiş olsaydık şu an 17 puanla fener'le eşittik. yani demek istediğim şey her şeye rağmen eşittik ve taraftar hala bir şeyler için ümitli olurdu.

    sonuca gelirsek bence hala kaybedilmiş bir şey yok. yeter ki rize maçında, artık zamanı gelmiş olan radikal değişiklikler yapılsın ve maçı kazanalım. zaten sonrasında taraftar yeniden takımıyla bütünleşir. madrid deplasmanından dönüp, gaziantep'ten de 3 puan çıkarırsak o zaman işte şampiyonluk için meşale hazırlığı başlar...
  • 18
    teknik ekibin inanılmaz formsuz olması. hâlâ ne tür bir diziliş ve oyun anlayışı ile sahaya çıkacağımıza karar veremediler. oyun planı sık antrenman ile gelişir . biz oyunu geliştirmeyi bir kenara bırak daha oyunun planına karar vermiş değiliz. yok şuna şöyle yaptik buna böyle yaptik ahh edebiyatı yapmanın anlamı hic yok. gören de iki tane gariban işçiyi işten çıkardık sanar linnes'de yusuf'da çatır çatır paralarını alıyorlar hem de milyon milyon bu kadar duygusallık batıl inanç resmen..
  • 22
    2 kritik dönemeç var;

    1-) ryan babelin transferi

    bu kadar kötü, bitik bir oyuncuya bu paralar verilmesi ve sürekli 90dk maç çıkması gol sorunun da kötü futbolun da temel sebeplerinden biri

    2-) martin linnesin yabancı sınırından kaynaklı kadro dışı kalması

    linnes eminim forma giyseydi, takımın en iyi bek performansını verecekti.

    gerçi şener mesela mariano'ya kıyasla çok daha iyi performans gösterdi ama ısrarla mariano forma giyiyor. fatih terim'in kafasında bir oyun var ve bu oyunu oynayabileceğini düşündüğü oyuncuları sürekli oynatıyor. bu ısrarı da kafasındaki oyunu kötü oynayan bir takım çıkarıyor.
  • 23
    * hocanın formsuzluğu
    * forma adaletinin bitmesi, (şener, taylan, adem, jimmy...)
    * hocanın 4-1-4-1 takıntısı,
    * iki bekinde yaşlı ve temposuz olması, (hele nagatomo sol ayağı olduğunu unuttu)
    * kanatların forveti beslememesi, (kanatlar ne orta, ne dripling yapmıyor)nwakame,
    * belhandanın ruhsuzluğu, (bir an kadromuzda sosa var diye düşünün anlamak için)
    * sezonun ilk 2 maçında kırılma anlarında gelen kırmızı kartlar,
    * forvet arkası(10 numaramızın) olmayışı, hücumda kısır kalıyoruz, şut bile çekemiyoruz
    * ffp yüzünden transfer yapamayıp her sezon kiralıklardan kadro kurulması
    (ve bu kiralıkların mevcut kadroya uyum süreci)
    * transferde yaş ortalamasını düşürmeyip aksine yükseltmemiz
    * yardımcı hocaların yetersizliği (salla başı al maaşı)
    * hocanın kıvranıp kıvranıpta söyleyemediği şey (yukarlardan bi talimatmı geldi?)
    * duran top organizasyonumuzun hiç olmayışı (ne korner, ne frikik)
    * tamamen yabancılardan kurulu bir ilk 11'le galatasaray ruhunun takımda azalması
    (yerli sevdalısı değilim; muslera yerli, selçuk yabancıdır mesela gözümde)
  • 24
    aslında talihsiz serüvenler dizisi * * * olması gereken olay. kimse bir anda çökmüyor ki çöktük mü o da tartışılır.

    birincisi fatih terim takımları sezona kötü başlar. neden bilmiyorum, teknik / taktik olarak biri açıklar herhalde. artık yüklemeyi mi ona göre yaptırıyor falan, bende soru işareti.

    ikincisi de artık ligde herkes herkesi yenebiliyor * baktığınız zaman 27 puan toplayabilecekken 13 toplamışız, 14 puan kaybetmişiz. cidden bizim açımızdan çok kötü bir durum bu. ancak lig lideri bir anadolu kulübü ve aramızdaki puan farkı sadece 5. söz konusu şampiyonluksa, daha iç karartmaya gerek yok. problem oynadığımız * oyun, oraya geliyorum *

    üçüncüsü de ffp.

    dört; pas takımı kurduk genel manada bakarsak. pas takımlarındaki oyuncuların birbirlerine alışmaları zaman alır, kolay bir oyun değildir.

    beş; taraftarın oyuncuların bir kısmını küstürmesi. eleştirmeyelim mi dediğinizi duyar gibiyim, eleştirin renktaşlarım ama işin çivisini de çıkarmayın. ben de eleştiriyorum ama millete küfretmiyorum ya da ne bileyim sosyal medyadan go to arabia falan yazmıyorum. zaten türkiye'ye gelen adam %75 profesyonel değildir, duygusaldır; böyle yaparak adamı kaybediyoruz.

    altıncı olarak bir de fatih terim takıntıları var. bir oyuncuya inanıyorsa onu kolay kolay silmez. belhanda için durum bu şu anda. ancak silince de tam siliyor. eğer bir gün silerse garanti gider. şimdilik oyuncuyu kazanma peşinde. uğraşa uğraşa kazandırdığı çok adam da olmuştur. yerine göre artısı eksisi var yani. belhanda için eksisini yaşıyoruz şu anda.

    yedi; yaşlı takım kurmamız. aynı hataya ünal aysal döneminde düştük. bizden sonra beşiktaş düştü. şimdi yine biz düştük. akıllanmamak bu olsa gerek. günümüz futbolunda dinamizm bu kadar önemliyken bizim iki bekimizin yaşı 33. forvet ve bir kanadımızın yaşı da 33. şaka gibi. kafadan takımın yarısı * eder zaten.

    bu genel 7 durumu geride bırakıp özel durumlara geçelim.

    kale ve defans 4'lüsü; toplam 5 kişiden ancak ikisinin performansı cidden iyi düzeyde. marcos do nascimento teixeira marcao sezona çok kötü başladı, yavaş yavaş kendine geliyor. bana göre 1. sınıf bir stoper değil zaten, burada çok abartıldığını düşünüyorum geçen sene * de. ancak bekler formda olsa kotarırdı yine bir şekilde. bekler de kötü. zaten iki tane 33 yaşında bekle sezona girmek hangi aklın ürünü bilemedim. baştan yanlış karardı, tutmadı da zaten. transfer dönemindeki hatamızdı ancak devre arası düzeltilebilir.

    orta alana yapılan transferlerden jean michael seri, maalesef beklenen performansı gösteremiyor. benim klasik beklentimdir; bir orta alan merkez oyuncusundan topu kaybetmemesini, takımı rahatlatmasını, topun bizde kalmasını sağlamasını beklerim. çok bir şey beklemem; asistmiş, golmüş onlar ekstradır benim için. ancak younes belhanda * ve seri öyle yerlerde öyle toplar kaptırıyorlar ki arkadaş kendi kalemize %1000 lik pozisyon olarak geri dönüyor bu. bu pas kalitesizliği yüzünden ileride topu tutup baskı da yapamıyoruz. taktik yüzünden oyuncular birbiri ile paslaşamıyor durumunu geçti artık çok çok basit pas hataları yapılıyor, taktikle falan açıklanamaz. pas takımı kurduk yazdım üst tarafta, birbirlerine alışmaları gerek de yazdım ancak 10 hafta oldu ve hala o kadar basit top kayıpları yapılıyor ki yani ne diyeyim bilmiyorum. şu haftaya kadar beklentim durumun daha iyiye gitmesiydi *, iyiye giden hiçbir şey yok. aynı basit pas hatalarına dayalı basit top kayıplarını steven nzonzi yapmıyor, sakatlanmadığı zamanlarda mario lemina yapmıyor ama iki pasör oyuncu diye bel bağladığımız adam resmen bizi mahvetti şu ana kadar. orta sahanız iyi değilse şampiyon falan olamazsınız, şampiyonluğu geçtim iyi oyun da göremezsiniz; net bu.

    sofiane feghouli, geçen yılın hatta son iki şampiyonluğun temel taşlarından biri. ancak bu sene çok formsuz başladı o da. belhanda ile beraber sakatlıkları vs. de oldu kabul ama ikisinin de kötü durumda olması takımı izlenemez hale getirdi.

    radamel falcao garcia da bana göre yanlış transferdi. transfer dönemindeki ikinci hatamız. biz ileriye zaten çok zor gidiyoruz, ilerideki adamın topu saklayacak fiziksel kuvvette olup orta alan oyuncularını ileri çekmesi gerekiyordu. kişisel fikrim ve böyle tek forvet oynamaya devam edersek gerekli bir durum bu. ancak falcao hem eski kuvetinde değil hem de görüldüğü üzere sakatlık problemi var. oynadığı zaman da zaten ona çok az top getirebildiğimiz için bir şey yapamıyor. top gelmediği zamanlarda da 3-4 defans oyuncusunun arasında kaybolup gidiyor, ileride de çoğalamıyoruz.

    takım düzelir mi, tabii ki düzelir. düzelmez diye bir şey yok. ancak taktiksel değişiklikler şart. tek forvet oynayamıyor bu takım. sene başından beri bakarsanız çift forvete döndüğümüz zamanlarda en azından kaleyi tutan şutumuz oluyor. bu seneki gol bakımından kısır takımı düşünürsek cidden önemli bir özellik. misal bu bir mesajdır. çift forvet diye bağırıyor takım. peki orta alanı nasıl kuracaksınız, asıl soru işareti bu. ryan babel'i forvete değil de kanada koyarsanız defansif zaafiyet yaşarsınız, çünkü adam geri gelmiyor. bu bağlamda orta alan kurgusunu da iyi düşünmek gerek. ocak ayında da bek transferi şart. bunlar yapılırsa bir şeyler değişir gibi.

    terim gönderilsin gibi laflar duyuyorum, yapmayın etmeyin. bu ligde yabancı hocayla şampiyonluk çok zor, en iyi yerli hoca da bizde. beşiktaş şenol güneş'i yolladı hala doğrulamadı, az biraz örnek almak gerek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın