1
var böyle birşey. ünal aysal her seferinde taraftar tepkisinden bahsediyor. taraftar tepkisini ölçtüklerinden ve bazı hareketlerini ona göre belirlediklerinden bahsediyor. umarım bu tepkiyi facebook, twitter gibi yerlerden takip etmiyorlardır. belki sözlüğü de takip ediyorlardır.
3
sosyal medya ile daha da kolaylaşan ama buna rağmen mevcut yönetim hala bir gariplikler peşinde.
5
herkesi her zaman mutlu etmek kolay değil. herkes ayrı telden calıyor. kiralık gonderilen oyuncuları, transferleri, oynanan futbol eleştirilirken, hepsinin sorumlusu olan, takımın basında 4 sene boyunca duran fatih terim gönderilince, bu sefer de; neden fatih terim gonderildi, zamanı mıydı diye eleştiriler geliyor. herkesin hatası elbet olur ama sürekli taraftarın dürtüsel tepkilerine kulak verip ona göre hamle yapılırsa, takımda adam kalmaz, herkes istifa eder, falcao, diagne gibi oyunculara milyonlarca euro harcanır. taraftarların fikirleri önemsiz demiyorum ama bazen taraftarlar olarak bizlerin de galyana gelmeden biraz kendimize ayna tutmamız gerektiğini düşünüyorum. bunun dışında da zoom toplantısında binlerce üyesine soru cevap yapan bir yönetimin, emin değilim ama ilk defa olması gerekiyor, tepki ölçmüyor denmesini doğru bulmuyorum. he dersiniz ki oy içi yapıyor, oy için yapılacak olsa, burak elmas'ın florya'da yaptığı takım toplantılarını, tff'ye hakkımız yendiği için gösterdiği tepkileri özelden, direk kişilere değil, kameralar karşısında yapardı. ki belki de öyle yapmalıydı, bu kadar ağır eleştiri almazdı.
6
özellikle sosyal medyayla ortaya çıkan taraftar tepkisi, anlık duygulanımlar, histerik reaksiyonlardan ibarettir. ortaya çıkan toplam tepkinin zeka seviyesi 13 yaş civarındadır.
lazım olduğunda bazen mevcut yönetim, bazense kulüp içindeki diğer güç odakları tarafından kullanılır. bazen hayırlara vesile olur, bazen olmaz. ciddi bir gelir kalemi olmasından başka daimi bir etkisi ve önemi yoktur yönetim politikalarında.
1994'ten beri tribüne giden biri olarak naçizane tavsiyem, taraftar olarak kendinizi fazla önemsememeniz. taraftarlığın en hastalıklı seviyesi bana göre kulüp başkanıyla, yönetimiyle alakalı dertlenmek, bu hususları kafaya takmaktır. nihayetinde burada çoğu kişinin 1 oy hakkı yok bu işlere etki edebilecek.
gazeteciler, duyumcular, bet reklamcısı twitter hesapları tarafından günde onlarca kez manipüle edilebilen bir kitleden bahsediyoruz. lazım değilse ölçmenin hiçbir anlamı yok.