• 5226
    gelecek seçim değişecek olan galatasaray başı. sözlükte pek hoş karşılanmasa da ünal aysal dönemini "genel anlamda" beğenen birisi olarak ebru köksal'ın başkanlığını yaptığı bir yönetimin galatasaray'ı yönetmesini isterim. ebru köksal'dan ciddi bir ünal aysal vibe'ı alıyorum. güçlü bir yönetim kadrosuyla kongreyi rahatlıkla süpürebilir. işi profesyonellere bırakırsa -ki kendisinin vizyonundan beklentim budur- abdürrahim albayrak gibi son dönemde yaşamadığımız rezillik bırakmayan yöneticilerden kurtuluruz. fakat tabii ki bunlar ebru köksal yönetiminin mükemmel olacağını göstermiyor.

    öncelikle son 20 küsür seneyi konuşacak olursak hiçbir yönetimimiz mükemmel değildi. faruk süren yönetimi dahil. galatasaray kulübünün kasasının eksi yazdığı ve büyük darbeler almaya başladığı yıllar faruk süren döneminde başlıyor. kendisinden önce alp yalman yönetimindeki galatasaray bütçe fazlası veren ve kasası artı yazan bir kulüptü. faruk süren ile birlikte kasa -50 milyon euro'ya düşerken, gelirlerin de giderleri karşılamaması gibi durumlarla karşı karşıya kaldık. bir daha da ekonomik olarak toparlanamadık zaten. burada anlatmaya çalıştığım şey "faruk süren döneminde kazandığımız başarılar buna değer miydi?" değil. her yönetimin artı ve eksilerinin olduğuydu.
    şimdi olası bir ebru köksal ya da o ayarda bir yönetime gelirsek...

    karşılaşacağımız 2 sorun var ve ciddi bir düğüme sebep oluyorlar:
    1. yönetim tekrar statüko sahiplerine geçecek.
    2. fatih terim meselesi.

    statüko meselesi taraftarı en çok korkutan konu. galatasaray'da statüko sahipleri daima perdenin arkasından iş çeviren isimler olarak anılırlar. doğruluğu da var mı? evet abartıldığı kadar olmasa da var. galatasaray'da son dönemde(ünal aysal ve sonrası) gerek siyasi, gerek taraftar baskısı artmış ve kulübün işleyişini kendilerine bağımlı olarak gören, galatasaray'ın sahibi olduğunu düşünen birtakım şahsiyetler zayıflamıştır. fakat son dönemde belki de tarihinin en fazla taraftar desteğine sahip olan başkanın(dursun özbek dönemi ciddi derecede etkili) yani mustafa cengiz'in, desteğini kaybetmesiyle(sözlükte hala azımsanmayacak bir destekçisi var ama milyonlarca taraftar arasında genel bir anket yapsak yüksek bir oranla bırakması istenecektir. sözlük dışında istenmeyen adam olmuş durumda)kulübün tekrar statükonun etkisi altına gireceğine kesin gözle bakıyorum. bunu engelleyebilecek tek bir isim var, onu da birazdan açıklayacağım ama siz zaten o ismi biliyorsunuz.

    statüko yönetimi tekrar ele geçirdiğinde beklediğimiz profesyonellik, beklentimizin altında kalıyor çünkü ciddi bir kazanç elde etme durumu oluyor. galatasaray'ı yönetmenin kendi hakları olduğunu iddia eden şahsiyetler, yönetimde bulundukları süre zarfı boyunca kendilerinin ve çevrelerinin maksimum fayda görmesi için galatasaray'ın zarar görmesini çok da umursamıyorlar diyebiliriz. her ne kadar kulübe daha hakim olsalar da, lobi ve çeşitli bağlantıları daha güçlü olsa da, ya da kültür ve yönetim becerileri olarak koltuğu daha rahat doldurabilseler de yukarıda saydığım fayda-zarar durumu, kulüp üzerinde beklenilen olumlu etkinin yaratılmasına engel oluyor.

    ayrıca statüko kelimesinin tanımı dolayısıyla; rutin hale gelen yönetimsel şekil, kendilerinden sonra yönetime gelecek aday için torpil(hadi referans diyelim) niteliğinde olduğu için benim gibi birçok taraftara "kulüp babanızın çiftliği mi?" sorusunu sordurtuyor. bir spor kulübü bu düzende ne kadar sağlıklı yönetilebilir?

    maalesef çok da yönetilemediğini gördük ama aksi durumda da çıkış yolu bulamadık. mustafa cengiz yönetiminin başarılı olmasını, yönetim ve spor branşları için sistemler üzerine yoğunlaşmalarını çok istemiştim. günlük meşgalelerde boğuldular.
    oysaki yeni modeller getirmelerini ve kulübün değişim geçirmesini en çok isteyenlerden biri bendim. ama çok ciddi hatalar yaptılar ve savaşı kaybettiler. zaten fatih terim'in 24 ekim 2020 bb erzurumspor galatasaray maçı sonrası yaptığı röportajla birlikte başkanlık süreçleri fiilen son buldu. şimdi kaybedişlerini beklemekten ve kabul etmekten başka çareleri yok.

    fatih terim meselesine gelirsek işler daha da karmaşık bir düğüm halini alıyor çünkü tam bir kapalı kutu.
    öncelikle yeni yönetim kadrosu ve fatih terim arasında nasıl bir ilişki olacak bu çok önemli.(terim'in cengiz dönemi boyunca kulüpten ayrılmayacağını varsayıyorum ki kendisi de bunu dile getiriyor.)
    şu an başa kim gelirse gelsin fatih terim'i kovamaz. galatasaray'da statüko derken bahsettiğimiz yapıya üye olmamasına rağmen daha güçlü olan bir isim varsa o da buraya tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş olan fatih terim'dir. bunun için yapabilecekleri en iyi şey terim'i yıpratmak ve mobbing uygulamak olacaktır ki hoca çok güçlü görünüyor. bu sefer ayrılmamakta kararlı gibi. saha içini ayrı tutuyorum pek ipler gibi gözükmüyor.

    şimdi gelelim yukarıda, fatih terim'den kapalı kutu olarak bahsetmeme.
    fatih terim'e kapalı kutu demem yeni yönetimle olan bilinmez ilişkisi değildi. burada bahse geçen olay kendisinin her ne kadar reddetse de olası başkanlık adaylığı, dolayısıyla kesin olarak kazanacağı başkanlığıdır.

    yine yukarıda galatasaray'ın statüko tarafından yönetilmesini engelleyecek tek bir kişi var demiştim. o isim tabii ki fatih terim'di. galatasaray'da yaşayan hiç kimse fatih terim'den daha büyük değil. kabul edin ya da etmeyin. elbette aranızda katılmayanlar olacaktır ama gerçekler bu şekilde. fatih terim adaylığını koyduğu anda karşısına bir aday çıkacağını bile düşünmüyorum. çıkarsa da rezil olur zaten, hiçbir şansları yok. henüz girişte bahsettiğim ebru köksal'dan tutun ünal aysal'a, ozan korkut-burak elmas'dan eski efsane başkan sıfatıyla faruk süren'e kadar kimse terim'i yenemez.

    peki, fatih terim adaylığını koydu ve başkan oldu diyelim. galatasaray'da bir şeyler değişir mi?
    işte pandora'nın kutusu burada açılıyor. fatih terim gerçekten galatasaray'a kimsenin başaramadığı sistematik yapıyı kazandırır mı?(hem saha dışı/yönetimsel hem de saha içi/spor branşları dahilinde) yoksa tecrübesiz olduğu bir yerde beklentileri karşılama konusunda yetersiz mi kalır?

    fatih terim her ne kadar başkanlık konusunda tecrübesiz olsa da birçok isimden iyi başkanlık yapar diye düşünüyorum ama beklentiler çok yüksek olduğu için hayal kırıklığı yaşatma ihtimali de bir hayli yüksek. fakat en heyecan verici şey fatih terim'in galatasaray'a gerçekten sistem kazandırabilecek ve değişim başlatabilecek gücünün olması. mustafa cengiz hem taraftar desteğiyle, hem tüzük kurallarını çiğnemesine rağmen ses çıkaramayan muhalif galatasaray kongresinin zayıflamasıyla(tabii ki bu sadece kendisinin başardığı bir şey değil.) birlikte kulüpte değişim rüzgarlarının esmesini sağlayabilirdi ama bunu yapamayacağını çok kısa sürede gördük. fatih terim için ise aynı şeyler söz konusu değil. mevzubahis konu fatih terim olduğunda mustafa cengiz gibi isimlerin esamesi bile okunmaz.
    "terim yapar mı yapamaz mı? iyi mi olur kötü mü?"
    bu sorulara ise ne yazık ki cevap veremiyoruz. kapalı kutu olmasını söylememin sebebi de buydu.
    tabii ki etliye sütlüye karışmayıp teknik direktör olarak da yoluna devam edebilir ama ne zamana kadar? bence fatih terim de bunu önünde sonunda isteyecek.

    gelecek dönemde kulüpte ne olup biter bilemem. şu an için kimsenin ne plandığını bilemiyoruz. herkes aday olabilir, güç dengeleri her an değişebilir. ama kesin olan bir şey var ki kulüpte mustafa cengiz sonrası sert bir geçiş olacak. bu noktada umarım yeni galatasaray yönetimi galatasaray için olabilecek en iyi seçenek olur. kulübün daha fazla hata yapmaya gücü kalmadı gibi geliyor. hem maddi hem manevi anlamda son dönemde çok büyük bir delik açıldı. deliğin koca asırlık camiayı yutması an meselesi. bugüne kadarki yönetimlerin yanlış kararları kulübü ciddi manada lekedi. bir sonraki yönetim temizleyebilecek mi göreceğiz.
  • 5227
    mustafa cengiz yönetimi, kendi kendini bitiren bilmem kaçıncı galatasaray yönetimi olarak tozlu sayfalarda yerini alacak yönetimdir. kendisinden daha kötü bir yönetim olan dursun özbek yönetiminden sonra geldiği için göz boyadılar ve gidiyorlar. görevde oldukları süre boyunca futbol takımının başarılarında büyük pay teknik direktörümüz fatih terim'indir. seçildikleri günden, bugüne kadar yaptıkları hataları saya saya bitiremeyiz. kendi sonlarını kendileri getirdiler ve gurur kırıcı bir şekilde veda ediyorlar. veda ederken, rezil olmaları ise ayrı üzücü bir taraf.

    bundan sonraki kısım tamamen benim hayal dünyamdaki galatasaray spor kulübü yönetimini anlatacağım kısımdır. ben artık kasa kolaylığı sağlasın diye başkan veya yönetim kurulu üyesi seçilsin istemiyorum. kasa kolaylığı sadece bugünü kurtarır, başka bir işe yaramaz. kasa kolaylığı sağlayan ekipler geldiği zaman olanlar belli, yerine yeni yönetim geldiği anda sudan çıkmış balığa dönerler. o yönetimin de iki ihtimali vardır, ya kasa kolaylığı sağlayacak bir ekip gelecek ya da hisse senedi, oyuncu satışı, kredi gibi anlık çözümlerle gemiyi sürüklemeye devam etmeye çalışacak. bu işin sonu yok, bu böyle gitmez ve bitmez. galatasaray gibi büyük bir marka böyle yönetilmemeli. galatasaray spor kulübü yönetimi güçlü ve vizyonlu olmak zorundadır. projeleri olmak zorundadır. kulübün ekonomik çarkını döndürmesi için tanınır ve güvenilir olmalıdır. galatasaray spor kulübünü kendi reklamını yapmak için kullanmamalıdır. galatasaray spor kulübüne yakışır şekilde açıklamaları olmalıdır. suyun karşı tarafı veya diğer kulüp yöneticilerinin yaptığı açıklamalar sonrası nasıl rezil oluyorlarsa, bizi o duruma düşürmemelidir. yönetim kurulu üyelerini ahbap çavuş ilişkisiyle seçmemelidir. küçük hesapların peşine düşüp, akıl sağlığını yitirmiş birey gibi davranmamalıdır. kendi sporcusunu ahsen tv mikrofonu görse orada bile kötüleyip, sonrasında biz bunları satmaya çalıştık ama teklif gelmedi biz n'apalım gibi zeka kokan cümleler kurmamalıdır. sadece bir menajerin eline bakıp, galatasaray'ın paralarını o menajere kaptırmamalıdır. kendimi ifade ederken ingilizce kelimeler kullanmayı sevmemekle beraber, yönetim kurulundaki üyelerin networkleri geniş olmalıdır. yoksa, 50 gün boyunca alan mı gelecek pato mu gelecek diye beklersiniz transfer sezonu kapanır gelen olmaz. galatasaray yönetimi, kendi içinde ve dışında hiç kimseyi düşman olarak hedefe koymamalı,kişilerle ve kurumlarla ikili ilişkilerini isimlerden bağımsız galatasaray kültürüne ve değerlerine son derece bağımlı olmak kaydıyla iyi tutmalıdır.

    pandemi sürecinden sonra süre gelen dönemde mustafa cengiz yönetimi yavaş yavaş eridi ve dünkü maçtan sonra hocamızın da son vuruşu yapması ile ipleri tamamen çekilmiş oldu. ufukta seçim var, en geç mayıs ayında yapılacak bir seçim. yeni olası adaylar için herhangi bir yorum yapmak istemiyorum, zira bu kişileri ve yönetim kurulunda olmasını istediği kişileri yargılayacak kadar tanımıyorum. yeni yönetimin önünde iyi ve kötü örnekler var. hangi tarafı seçeceklerini, hangisi olarak anılmak isteyeceklerini kendileri bilirler. bundan sonraki yönetimlerin işi daha zor, insanoğlu olarak teknolojide atılımlar yapıyoruz ve atılımlardan bir tanesi dijital arşivcilik. ulaşımı ve yayılması kolay, saklaması zor. mevcut yönetimin yıllar sonra bile yüzünün kızarmasına sebep olacak olan durum budur. o yüzden yeni yönetimi, galatasaray spor kulübünü yönetme zorluğunun yanında böyle bir sınavı da var. umarım, galatasaray markasının gücünün ve potansiyelinin öncelikle bize sonrasında ise türkiye ve dünyanın geri kalan ülkelerine tekrar hatırlatacak bir yönetim görevi üstlenecektir.
  • 5229
    (bkz: #3002693)

    duygun yarsuvat'ın yıllardır inan kıraç'ın adnan polat'a yaptığını bu yönetime yapmaya çalıştığı görülüyor. çatı aday lafı da duygun yarsuvat'ın çok vurguladığı bir olaydı. sanırım artık işin sonuna geldik. ne başkanda devam arzusu var ne hocada bu yönetimle ilerleme isteği ne de camiada bir ''kal'' düşüncesi yönetime.

    eğer savaş çorlu doğru istihbarat aldıysa camianın ağır toplarının kafasındaki çatı aday alp yalman ya da faruk süren olabilir sanki.
  • 5230
    ünal aysal yönetimi hariç 2002-2020 arası hiçbir yönetim başarılı olamamıştır, ünal aysal yönetimi de kendi ipini 24 eylül 2013 tarihinde fatih terim'i kovarak çekmiştir. mustafa cengiz yönetiminden sonraki yönetimlerden de hiç umudum yok açıkçası. gün gelip fatih hoca da olmadığında ne yapacağız çok merak ediyorum. fatih hocasız 53 sezonda 14 şampiyonluğumuz var, yaklaşık 4 senede 1. bu şampiyonlukların özellikle 2000'li yıllar sonrası olanları gelecek vaat etmeyen şampiyonluklar (2006-2008-2015). çünkü hep rezalet yönetimler oldu başımızda. bundan sonrası için de umudum yok maalesef. başkan adaylığı için ismi geçenlere bakıyorum ve sinirden gülüyorum. bari fatih hoca gidene kadar farkı iyice açıp avrupai takım kursa da cepten yesek. fatih hoca sonrası cepten yemeyeceğimize zerre inanmıyorum. çünkü her şey fener'in elinde, medyası, kurulları, kamuoyu gücü, rakip başkanlara etkisi... bundan sonra da bu düzen değişmeyecek. umarım yanılırım da fatih hoca'nın vizyonuna ve yeteneğine en azından ayak uydurabilecek yönetimlerimiz olur. ama durum hiç öyle gözükmüyor.
  • 5231
    bu yönetimlerin iki şeyinden eminim;
    - gelen öncekinin transferlerini satar
    - gelen öncekinin ekonomik yönetimine laf atar.

    mustafa cengiz'in dursun özbek hakkında dediklerini buraya koymaya gerek yok ama misal arşiv bakarken dursun aydın özbek'in önceki yönetimler hakkında konuşmalarına denk geldim.
    https://www.google.com/...yazik-gunah-29522901

    ha ama nasıl kendisi borçlardan bahsedip paraları saç saç yaptıysa geçen sene de mustafa cengiz aynısını yapmıştır (5 kiralık oyuncuya 14 milyon euro sözleşme ve 4.5 milyon euro kiralama bedeli).
    anladığım bu yönetimlerin geleneği öncekini eleştirip, eleştirdiğini yapmak, sonra gelen yönetim tarafından elestirilmek. kısır döngüye girmiş.
  • 5234
    kesinlikle falcao'nun devre arası gönderilmesi gerektiğini düşünen taraftayım ama bu yönetimin yerine kimseyi koymayacağına o kadar eminim ki en azından bu sene sonuna kadar kalıp diagne ile dönüşümlü oynasınlar diyorum.

    sağ olsunlar bizi öğrenilmiş çaresizliğe alıştırdılar.

    takımın 3 as orta sahası gittikten sonra orta saha transfer edemeyecek erdemde insanlar ekstra forvet falan getiremez.
  • 5235
    galatasaray ile ilgili ileri geri konuşan rıza çalımbay hakkında hiçbir şey yapmayacak olan yönetim. hakkını yiyen hakeme de yöneticilere de yapmaz. galatasaray tarihinin en basiretsiz ve pasif yönetimidir mevcut mustafa cengiz yönetimi. asla harekete geçmek eylemini uygulamazlar. kulüp zor duruma düşünce açıklama yapması fatih terim'e kalır, sonra ceza yer. bu sefer beklersin ki terim'in cezasını bari eleştirsin, hakkımızı savunsunlar ama yine ses çıkmaz. öyle bir yönetimdir. ne yazık ki son dönemlerde gerçekten galatasaray'a yakışan bir yönetim göremedik. beni ilgilendiren tek şey icraat. yönetimdeki fertlerin sosyal medya, sözlük ve forumlarda kişisel olarak nasıl insanlar olduğuyla ilgili yazılar beni zerre etkilemiyor. görevini yapamayan insan melek olsa ne yazar, bana ne ?
  • 5239
    hayatımda gördüğüm en ezik olaylardan biri olan başka takım maçları hakkında resmi hesaptan laf atma olayını yapmadıkları için teşekkür ederim.
    açıkçası bu hareketi kim yapsa ezik, başarısız takım olarak görürüm.
    adama derler kendi maçında senin lehine olan hakem hataları için de yazacak mısın diye.

    edit: bunu dedikten sonra attılar, ne desek boş...
  • 5240
    gelen geçen yönetimler iyi veya kötü olabilir. keza öyle de oluyor. yıllar içerisinde her türlü yönetimi ve yönetici profilini gördü bu kulüp.

    lakin ;

    herhangi bir yönetim fenerbahçe'nin terör örgütleri üzerinden galatasaraya ahlak dersi vermeye kalkmasına göz yumup sessiz kalıyorsa bunun affı yoktur. ve böyle bir yönetimin iyi anılma şansı da yoktur. bunu fevri duygularla yazmıyorum, bu konunun gerçekten kırmızı çizgi olması gerekir.

    artık fenerbahçenin tweetine verilecek cevap işi yüksek ihtimalle iletişim bölümünden çıktı yönetimsel bazda bir konu bu. o yüzden direk olarak galatasaray yönetimi başlığına yazıyorum. bu saatten sonra verilecek cevap reşit ömer kükner'in insiyatifine bırakılmayacaktır ve bırakılmamalıdır.
  • 5241
    yaşım yettiğince gördüğüm başkanlar ve yönetim kurullarını değerlendirdiğimde, en başarılıdan en başarısıza doğru mustafa cengiz, ünal aysal, adnan polat, dursun özbek şeklinde sıralayabileceğim kulübümüzün yönetim kurulu. faruk süren, mehmet cansun, özhan canaydın yönetimlerini de gördüm ama çok da iyi değerlendirebileceğimi düşünmediğim için sıralamaya dahil etmedim. bunların arasında ünal aysal dönemini bile görece başarısız olarak değerlendiriyorum. yönetime yaklaşımımı gölge etme başka ihsan eylemem şeklinde özetleyebiliriz.
    2020-2021 sezonu sonrasında seçilecek yönetim için de tek beklentim de dursun özbek yönetimi gibi gölge etmemesi. beklentilerimi düşük tutmamın sebebini iki madde halinde açıklayabilirim.
    1. kulübümüz bir dernek olarak yönetiliyor. bu durum başkan adaylarımızın amaçlarını kendi popülaritelerini artırmak, kulüpten bir şekilde maddi kazanç elde etmek ve egolarını tatmin etmek ile sınırlıyor. kulüp kimsenin kendi malı olmadığı için borçları kapatmak, kar etmek, uzun vadeli projeler gerçekleştirmek gibi amaçlar sert muhalefetlere karşı günü kurtarmanın yanında ikinci planda kalıyor. bu maddeden kulübün satılması gerektiğini düşündüğüm çıkmamalı. böylesi bir durum bizim camia için oldukça sürreal. bu nedenle kulübün satılması senaryosunu kafamda kuramıyorum ve bu konu hakkında bir fikrim yok.
    2. o kadar çok başarısız yönetim gördük ki, ünal aysal gibi başarısız olacağını anlayınca bırakan, arkasında enkaz bırakan ya da dursun özbek gibi bir transfer döneminde parayı saçma sapan harcayıp gelecek üç dört yılı mahveden bir yönetim olmadığında benim için yeterli oluyor.
  • 5245
    talihsiz bir kaza geçiren futbolcumuz omar elabdellaoui'nin sağlık durumu nedeniyle eleştirilmesi yersiz olan yönetimdir.
    kaldı ki ikinci başkan abdurrahim albayrak çok kısa sürede futbolcumuzun yanına hastaneye gelmiştir.

    yönetim olarak resmi açıklamayı yapmak için muhtemelen doktor raporu bekleniyordur. bu zaman zarfında da bir kulüp çalışanı zaten açıklama yapmış.

    (bkz: deniz gülen)
  • 5248
    sadece muhasebe işlerini yöneten ekip. başka bir meziyetlerini görmedik.

    teknik kadro ile anlaşmazlık yaşadılar, transferi zaten beceremiyorlar, tff'nin* takımı göz göre göre yakmasını sadece izliyorlar. dün yönetimen gelen ahmet nur çebi bile kendilerinden daha iyi yönetiyor takımını.

    en son erman toroğlu'nun atilla karaoğlan hakkında yaptığı açıklamayla ilgili (bkz: ne dediler/#3050324), arda kardeşler ataması ile ilgili ağızlarını açmayacaklar, milletin takımı hakem yardımı ile lider oluyor ama yaptıkları algı en çok zararı onlar görmüş gibi. bizim takımın yemediği darbe kalmadı ama ses yok.

    kazandığınız savaş yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın