yaptıkları transferlerle, futbol takımını, oyuncuya dayalı bir takım hüviyetinden sistem takımı kimliğine büründürmeye uğraşan yönetimdir zannımca. yıllardır türk takımları belli oyuncuların ekseninde oluştu ve mücadele etti. galatasaray'ın son on küsür yılı
hakan şükür endeksli olarak geçti. oyun sistemi hakan'a ayarlıydı; şişir hakan'a, o indirsin, birileri kaleye vursun. bir dönem
gheorghe hagi'ydi, takımın ve sistemin merkezi. onların olmadığı bir maçta tedirgin olurduk, "eyvah, nasıl kazanırız bu maçı?"
taraftarda hala bu düşünce tarzı mevcut.
harry kewell gitmesin,
arda turan bizimle yaşlansın diye dövünüyoruz. ama yönetim ne yapıyor? "isteyen gitsin arkadaş, ben de gider daha iyisini getiririm." diyor. bu takımın bir sistemi var artık, oyuncular değişir ama sistem tıkır tıkır işler.
milan baros sakat mı?
joao alves de assis silva'yı alırım, kewell kalmayacak mı?
giovani dos santos'u getiririm. önemli olan takımın başarısı.
taraftarın, artık içinde bulunduğu zihniyetten yavaş yavaş sıyrılması gerekiyor. kewell gitmek istiyorsa bırak gitsin, bu yönetim daha iyisini getirecek potansiyele sahip. arda avrupa'ya gitmek istiyorsa bırak peşini, alt yapıdan yenisi
*geliyor. yaslan arkana, yaşanan futbol devrimine tanıklık yapmanın keyfini çıkar. herkese nasip olmaz bu.