1
gerçekdışı beklentilerden kaynaklanan enteresan bir durum.
2017-18 sezonunda iç sahada rakipleri ezerken deplasmanda maç kazanamıyorduk, "takımın santrforu duvar olmayı bilmiyor ki, gomis varken deplasman galibiyeti hayal" dendi. sonra gomis sezon sonundaki peşpeşe üç penaltıyı da kaçırdı, anasına bacısına sövüldü. "şampiyonluk kaçarsa bir numaralı sebebi sensin" dendi. sezon kazasız belasız bittikten sonra gomis zam istedi, "bir de utanmadan zam mı istiyorsun, burası senin babanın çiftliği mi" denip fırça çekildi. süper kupa maçında* rezalet bir performans gösterdikten sonra 6 milyon euro'ya arabistan'a satıldı.
gomis'in satılmasından sonra santrfor transferi yapılamadı ve galatasaray şampiyonlar ligi'nin en az koşan takımı olarak grubunu üçüncü sırada tamamladı. taraftar bu kez faturayı eren derdiyok'a kesti, forvet almadığımız için şampiyonlar ligi'nden elendik geyiğine sarıldı. "devre arasında eli ayağı tutan herhangi birini alın getirin, yeter ki bizi eren'den kurtarın" diye feryat figan etti. öyle ya, eren gittiği ve adam gibi bir santrfor alındığı anda bu takımın önünde hiçbir engel kalmayacaktı. takıma golcü lazımdı.
devre arasında diagne ve mitroglou ikilisi geldi. taraftar sevinçten havalara uçtu. "rabbim sana çok şükür, sonunda şu takımda bir forvet olacak" cümleleri semada yankılandı. gel gör ki iki ay sonra diagne de küfür yemeye başladı. "mitroglou neden oynamıyor, diagne'yi donunda sallar" diye isyan edildi. kanayan bu yarayı hiçbir forvet kapatamıyor, taraftar ise hanımı vefat ettikten sonra her sene başka biriyle evlenen fakat bir türlü mutlu olamayan aile babası misali çareyi hep başka forvetlerde arıyordu. en sonunda sezon bitti ve diagne resmen hedef tahtasına oturtuldu, artık ne pahasına olursa olsun bu takımdan def edilmesi gereken bir "çöp"tü.
aynı taraftar şimdi falcao'nun gelmesi için gün sayıyor fakat falcao'nun da bu yaraya çare olamayacağını bir türlü göremiyor. avrupa futbolunu esas alırsak 100 üzerinden 65 puanlık bir takıma 90 puanlık santrfor geleceğini umuyor, her santrfor transferinde bu beklentiye giriyor ve elbette sükut-u hayale uğruyor. bu sefer hıncını santrfora küfür ederek çıkarıyor ve "bu yetersizi takımdan gönderin" diye bağırarak yeni kurtarıcısını (santrforunu) beklemeye başlıyor. bu döngü senelerdir böyle sürüp gidiyor.
bu sebeple ne yaptığını bilen bir yönetim ana planını asla taraftar tepkisi yüzünden değiştirmez, çünkü taraftar rasyonel düşünmez, yalnız duygusal ve anlık tepkiler verir. bu durumda eğer falcao'ya 4-5 milyon euro bonservis verilirse mustafa cengiz yönetiminin ne yaptığını bilip bilmediği de ortaya çıkmış olacak.
2017-18 sezonunda iç sahada rakipleri ezerken deplasmanda maç kazanamıyorduk, "takımın santrforu duvar olmayı bilmiyor ki, gomis varken deplasman galibiyeti hayal" dendi. sonra gomis sezon sonundaki peşpeşe üç penaltıyı da kaçırdı, anasına bacısına sövüldü. "şampiyonluk kaçarsa bir numaralı sebebi sensin" dendi. sezon kazasız belasız bittikten sonra gomis zam istedi, "bir de utanmadan zam mı istiyorsun, burası senin babanın çiftliği mi" denip fırça çekildi. süper kupa maçında* rezalet bir performans gösterdikten sonra 6 milyon euro'ya arabistan'a satıldı.
gomis'in satılmasından sonra santrfor transferi yapılamadı ve galatasaray şampiyonlar ligi'nin en az koşan takımı olarak grubunu üçüncü sırada tamamladı. taraftar bu kez faturayı eren derdiyok'a kesti, forvet almadığımız için şampiyonlar ligi'nden elendik geyiğine sarıldı. "devre arasında eli ayağı tutan herhangi birini alın getirin, yeter ki bizi eren'den kurtarın" diye feryat figan etti. öyle ya, eren gittiği ve adam gibi bir santrfor alındığı anda bu takımın önünde hiçbir engel kalmayacaktı. takıma golcü lazımdı.
devre arasında diagne ve mitroglou ikilisi geldi. taraftar sevinçten havalara uçtu. "rabbim sana çok şükür, sonunda şu takımda bir forvet olacak" cümleleri semada yankılandı. gel gör ki iki ay sonra diagne de küfür yemeye başladı. "mitroglou neden oynamıyor, diagne'yi donunda sallar" diye isyan edildi. kanayan bu yarayı hiçbir forvet kapatamıyor, taraftar ise hanımı vefat ettikten sonra her sene başka biriyle evlenen fakat bir türlü mutlu olamayan aile babası misali çareyi hep başka forvetlerde arıyordu. en sonunda sezon bitti ve diagne resmen hedef tahtasına oturtuldu, artık ne pahasına olursa olsun bu takımdan def edilmesi gereken bir "çöp"tü.
aynı taraftar şimdi falcao'nun gelmesi için gün sayıyor fakat falcao'nun da bu yaraya çare olamayacağını bir türlü göremiyor. avrupa futbolunu esas alırsak 100 üzerinden 65 puanlık bir takıma 90 puanlık santrfor geleceğini umuyor, her santrfor transferinde bu beklentiye giriyor ve elbette sükut-u hayale uğruyor. bu sefer hıncını santrfora küfür ederek çıkarıyor ve "bu yetersizi takımdan gönderin" diye bağırarak yeni kurtarıcısını (santrforunu) beklemeye başlıyor. bu döngü senelerdir böyle sürüp gidiyor.
bu sebeple ne yaptığını bilen bir yönetim ana planını asla taraftar tepkisi yüzünden değiştirmez, çünkü taraftar rasyonel düşünmez, yalnız duygusal ve anlık tepkiler verir. bu durumda eğer falcao'ya 4-5 milyon euro bonservis verilirse mustafa cengiz yönetiminin ne yaptığını bilip bilmediği de ortaya çıkmış olacak.