artık kuşak farkı mı,
farklı bakış açısı mı,
yetiştirilme tarzı mı,
fatih terim nefreti mi / sevgisi mi;
ya da başka bir şey mi dersiniz bilemiyorum.
ancak
3 ekim 2021 çaykur rizespor galatasaray maçı ile beraber bir çoğu ve özellikle bu sözlükteki renktaşlardan çok farklı bir şekilde hayata baktığımı iyice ve üzülerek anladım.
-son 4-5 yıldır bizi düşman belleyen;
-küçük fenerbahçe gibi takılan
* ve maşalığını yapan;
-deplasmanda bir ara sürekli uzun süreli sakatlık verdiğimiz ve bize çok sert oynayan;
-oğulcan olayından beri sürekli ateşi korlayan;
-
ö-den-di! diye twit atıp, aklınca bizi küçük düşürmeye çalışan;
-yaklaşık bir ay önce bize
malum takım diyen ve dünkü maçı işaret ederek bizi
sahaya gömeceğini itham eden bir başkana sahip olan ve daha buraya bir çok madde ekleyebileceğim bir takımı;
hem de kendi sahalarında,
hem de ligin son sırasında sadece 1 puanları varken,
hem de ali palabıyık gibi tescilli bir galatasaray düşmanının yönettiği maçta,
christopher nolan yazsa, "siktir çekeceğimiz" bir senarayoyla yeniyoruz...
ama ne yeniyoruz..
1-0 öne geçiyoruz,
bariz faül ile gol yiyip önce üstünlüğü kaybediyoruz ve hemen ardından oyundan düşüp 2-1 mağlup duruma geliyoruz;
ikinci yarı oyuna sonradan giren ömer'in müthiş asisti ile
** maçı 2-2'ye getiriyoruz,
ondan sonra 87. dk'da 10 kişi kalıp penaltıyla karşı karşı kalıyoruz,
boldrin gibi top tekniği yüksek bir adam penaltı kaçırıyor.
10 kişiyken diagne ve morutan oyuna giriyor,
sonra uzatma boyunca toplam 4 dk yerde yatan takıma, uzatmanın uzatmasında,
santrası olmayan bir golle,
hem de ne golle,
faulle karışık ceza yayında topu kapıp,
keremin müthiş pasıyla,
cagnenin kanırta kanırta, vura vura, yıka yıka, seve seve yaptığı inanılmaz asistle,
90+11'de morutan'ın attığı golle
maçı kazanıyoruz..
ama halen hoşnutsusuz.
çünkü norveçte hollandada yaşıyoruz.
hayat standartlarımız, refahımız, kur değerlerimiz, ekonomimiz mükemmel ya.
sanki her şey müthiş, bir tek fatih terim galatasaray'ı kötü....
2 dk gülmek / sevinmek bize harammış gibi...
o yüzden bu maçı epik bir şekilde değil, 6-0
baskıyla,
harikulade gollerle, sırtımız yaslayarak,
fatih hocanın değil, taraftarın istediği oyuncu terchilerini yaparak kazanmalıydık.
o yüzden, 3 ekim gecesi galibiyet kutlanması yerine, terim istifa şenliklerinin / ondan sonraki hoca tercihlerini konuşulması normal.
açıklasanıza bana, neden son dk golüyle böyle epik bir şekilde kazandık?
buna ne hakkımız var?
6 yazdım ama 12 tane filan atmamız lazımdı.
içimiz soğumadı hala..
#birakelmas #terimistifagerçekten anlamıyorum.
eskiden olsa -ki çok eskiden değil- 4.terim dönemi öncesi filan.
en azından böyle epik bir gecede önce zafer sarhoşu olurduk, 1-2 gün sonra sabah kahvemizi içerken sözlükte, sosyal medyada yapıcı eleştirileri okurduk.
ama artık moda bu değil, artık moda üzüm yemek değil; bağcıya bizim rizeye yaptığımızı yapmak....
haa bi de şu var tabii.
fener ve beşiktaş kötü oynayıp maçı alınca, son dakika golü atınca, maçı bırakmadan kazanınca "bak adamlar en azından kazanıyor, bu puanları almak çok önemli" "bunlar şampiyonluk alameti"
biz böyle yapınca "allah yardım etti kazandık"
bırakın bu işleri...
neyse hanımlar & beyler.
ben dünden beri aşırı keyifliyim.
milli maç arası öncesi bu galibiyet mükemmel oldu.
takım gün geçtikçe daha da iyi olacak / daha da iyi top oynayacağız...
ama isteyen istediği kadar negatif düşünebilir / hayatını aklını fikrini kalbini kötü bakmaya alıştırabilir.
bu arada maç başlarken benim de çok üzüldüğüm babel tercihi vardı.
ama eleştirmedim, eleştirmek için maç bitişini bekledim.
bir baktım, bu tercihte eleştirilecek bir şey yokmuş.
hatta bilakis doğru bir terchimiş:)
canım
kaideciğimden bir twit gelsin;
https://twitter.com/...925177779871747?s=20 ---
alıntı ---
ryan babel vs. rizespor...
dakika : 96
ileri pas : 8/8
geri pas : 13/13
yana pas : 22/18
üçüncü bölgeye pas : 7/8
kilit pas : 1
şut asisti : 3
ikili mücadele kazanma : 17/21
dripling : 10/11
sahipsiz top kazanma : 3/5
şut : 0/0
:))))
---
alıntı ---
hayatta her zaman şuna inanıyorum.
muhakkak iyi ve kötü / sevinç ve hüzün dolu anlarımız olacak.
ancak hepsini o an yaşamalıyız.
yani maçtan önceki günlerde babel oynarsa bok gibi oynarız diye düşünüp iç karartmaya gerek yok.
oynarsa ve kötü oynarsa dibine kadar eleştirir ve üzülürüz.
ama o zaman gelmeden buna üzülüp, negatif çekmeye ne gerek var:)
neyse.
allah hepimizin gönlüne göre versin.
edit: imla