özellikle son 25 yılda yaşanılan tartışmasız başarılar ve futbol takımının dominant özelliği nedeniyle "şımarık" olarak tabir edeceğimiz renktaşlar topluluğudur. şımarık olmakta haklıdır zira sözlükte ve dünyada galatasaray taraftarı yaşı araştırılması yapılsa hayatlarının %70'inde galatasaray şampiyonluğu görmüş insanlar mevcut; inşallah bu oran %90 olur.
akdeniz insanı olmanın verdiği sıcakkanlılık, ülkemizde ve dünyada son dönemde prim yapan fevrilik ve empati yoksunluğu gibi olgular ile birleşen yaklaşım nedeniyle kimse alınmasın, kimse darılmasın ama üzülerek söylüyorum ki taraftarlık olgusunu kaybedip seyircilik olgusuna kaymaktadır.
sorun, yapılan eleştirilerin objektiflikten uzak ve tamamen skora bağlı sinir ile, eleştiri sınırlarını aşarak saldırı mahiyeti taşıyacak hale gelmesidir. bu saldırılar, kendi içimizde sinirimizi bozduğu gibi, dışarıya karşı da oyuncularımızın piyasa değerlerini düşürmektedir.
18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçından sonra yazılanlara bakıyorum;
- "muslera kaleyi acilen carrasso'ya devretmeli, 3 sezondur bok gibi oynuyor" : yahu arkadaşım, gören de önünde chiellini bonucci ikilisi, bekte marcelo ile dani alves var sanacak 3 sezondur. kaybettiğin maçlara aç bak, bu adam bu sene dışında standart dahi oynamıyor. 10 metrelik kaleye gelen her yan topa vurdurursan kaleci illa gol yer. ne yapsın mala ile duvar mı örsün kaleye? türkiye'de kendisinin yarısı kadar dahi olmayan fabri beşiktaş taraftarı tarafından göklere çıkartılırken biz adamdan memnun değiliz.
- "linnes orta yapamıyor amk" : adam dün bangır bangır top oynadı. ileri top taşıdı. 8 kasımpaşalı arasından ceza sahasındaki tek adam gomis'in kafaya top indiremedi diye yetersiz bulduğunuz adam, ne fenerbahçe'nin beki isla'dan, ne de beşiktaş'ın beki gökhan'dan kötü değil. maçı kazansak büyük topçu olacaktı, kazanamadık "amk senin" oldu. bu adam galatasaray kadrorsunda, iki beki de yeterli derecede yedekleyen, hiçbir zaman "ya amk buna mı kaldık" demeyeceğin bir adam. biz real madrid değiliz. real madrid demişken açıp bir carvajal'i de izlemenizi tavsiye ederim 2-3 maç, sonra linnes değerlendirmesi yapalım.
- "fatih hoca donk'un oyununun içine sıçtı" : öncelikle donk yoktu olm. fatih hoca gelmeden donk mu vardı? donk ne amk demiyor muyduk burada? fatih hoca kendisini çapa olarak 4-3-3'te iki orta sahanın arkasına yerleştirdi, antalya ve paşa maçlarında iyi verim aldı. serdar sakatlanmış iken de stopere çekti. doğru yanlış tartışılır ama ben kulübede hummels veya boateng göremediğimden, ahmet çalık'ı stopere koyacağına donk oynasın derdim. yine kendisini stopere çektiğinde oynayacak 3. bir orta saha oyuncusunun olmaması (404 not found gibi yok) da hocanın kusuru mu?
- "gomis iyi bitirici ama işte al veri yok top indiremiyor" : bırakın da bayıldığı maçın devamında top indiremesin adam. antalya maçında takır takır atılan her degajı, dikilen her topu babam indirmediğine göre, bir oyuncu hakkında kötü oynadığı ilk maçtan sonra sallamayın. zaten senin kafandaki kadar top indirse, hızlı olsa, adam geçse galatasaray'da ne işi var adamın real madrid, liverpool, arsenal bangır bangır bunları yapabilen forvet arıyor.
galatasaray bir his takımıdır. kaybedince hayata küser, kazanınca mutlu oluruz. karşılıksız sevginin en güzelini sarı kırmızı renklerde buluruz. hedef her zaman şampiyonluktur ancak şampiyonluk her zaman gelen bir şey değildir. kadro kalitesi, alternatif oyuncuların olmadığı sürece dünyanın bölgesinde en iyi 4-5 adamına bile sahip olsan şampiyon olamayabiliyorsun ve bizim kadromuz, ideal bir şampiyonluk için yeterli değil. 9 adam alınmasına, hatta yuto ile 10 adam alınmasına rağmen, ne rotasyon oyuncumuz, ne de net bir hamle oyuncumuz var.
bu önerme sadece bizim için geçerli de değil. geçen senenin sonunda şampiyon olup şampiyonlar ligini kaldıran,sene başında, morata, danilo, pepe gibi adamları satıp yerine adam almayan real madrid, ronaldo, ramos, bale, marcelo, isco, modric, kroos, casemiro, benzema, varane, asensio gibi dünyanın hemen her takımında oynayabilecek adamları olmasına rağmen lider barcelona'nın 17 puan gerisinde, ligde 23 maçın 13'ünde puan kaybetmiş. neden? çünkü bazı bölgelerde iyi adamlar var ama bazı bölgelerde derinlik yok.
bu sene, şartlar ne olursa olsun 21 hedefinden sapmadan, ancak takımın underachieve etmediği göz önünde bulundurularak eleştiri dozunu ayarlayarak destek verilmeli. gelecek sene 3-4 nokta atış transfer ile "uzay takımı" olarak nitelendirilen beşiktaş'ın da, fenerbahçe'nin de, akbilşehirin de içinden geçmek işten dahi değil. ancak dediğim gibi, bu süreçte, gerekli ve fark yaratacak oyuncular gelene kadar elimizde olan oyunculara "boktan" yaftası yapıştırmamamız, gelecek senelerde de bu oyuncuların iskeletin önemli parçalarını oluşturacak adamlar olduğunun bilinci ile hareket etmemiz lazım.
özetle, maçlardan sonra muslera'ya hayrettin, linnes'e tarık çamdal, gomis'e ali lukunku ve fatih terim'e hamza hamzaoğlu muamelesi yapılmaması, özellikle kalan 13 haftada, içeride dışarıda, skor ne olursa olsun destek verilmesi çok ama çok önemli. taraftarlık da bunu gerektirir zaten.