https://www.youtube.com/watch?v=jAlKfFLFnRI gracias a la vida, türkçesiyle teşekkürler hayat; sözleri şilili şair ve müzisyen violeta parra'ya ait olan, ünlü arjantinli şarkıcı mercedes sosa tarafından bestelenmiş efsane şarkı.
hayatın oldukça güzel bir hediye olduğu düşünülerek ve bu yüzden ona bize verdiği her şey için teşekkür etmeli temasıyla yazılmış bir şiirdir.
öylesine dolu sözleri ve etkileyici bir müziği vardır ki kafanız düşünceler yüzünden bulanıkken dinlerseniz direkt melankolik olursunuz bir anda. hissedersiniz zaten siz de o an bunu, çok derinlere dokunur.
sözlerine biraz daha anlayarak göz gezdirince hayatı ciddiye alan bir şarkı olduğunu fark edersiniz. insana dünyanın yaşanmaz bir yer olduğunu düşündüğü zamanlarda dinlerse yaşamak için nedenlerinin ne olduğunu anlatır sözleriyle bir bir.
ben bu tür şarkılara akdeniz sahilinde bir ispanyol, italyan kasabasında gün batımını izleyip şarap içerken denk gelinebileceğini düşünürken çok daha farklı bir durumda tanışmıştım gracias a la vida ile. yıllar önce münih'te marienplatz'ı gezerken neues rathaus'un önünde alman spd
* equal pay day etkinliği yapıyordu. mitingden çok baya böyle eğlenceli, şarkıların çalındığı, dansların edildiği festival tadında bir ortamdı ve sokaktan geçerken durup izlemeye koyulan mutlu bir kalabalık toplanmıştı etraflarına. bir de almanlar eğlenmesini hiç bilmiyor derler.
* ben de hemen seyircilerin arasına karışıp izlemeye ve söylenenleri anlamaya çabalayarak dinlemeye başlamıştım. orada aralarda çalan şarkılardan biriydi işte gracias a la vida. duyar duymaz çok sevmiştim.
şarkının ortaya çıkış öyküsü de ilginç. 1939 ispanya iç savaşında diktatör franco'nun destekçileri cadı avına başlamışır. tutuklanan muhalifler en ağır işkencelerden geçiyor, konuşmayanlar asılıyordu. bir haziran sabahı 18 yaşındaki tarım işçisi devrimci carlos asılmadan önce kilisenin atadığı papaz onun hücresine girdi. "evladım, adettendir" dedi, "son bir isteğin var mı, dua ister misin?" diye sordu. carlos papaza baktı, güldü ve bağırdı: "gracias a la vida!”
işte yıllar sonra 1966'da, bu hikayeyi dinleyip genç carlos'un son sözünden çok etkilenen violeta parra, gracias a la vida sözünün kendisine hissettirdiklerini bir araya getirerek gracias a la vida'nın sözlerini yazar ve besteler. şarkısında hayata dair böylesine doyurucu cümleler kullanan violeta parra bir yıl sonra 1967'de kafasına sıktığı tek bir kurşunla intihar eder.
violeta parra''nın hayatı bu denli çok sevmesi onu intihara sürükleyen unsurdu belki. nedendir bilmem, ama bana hayattan vazgeçmeye en meyilli insanlar, hayatı gereğinden fazla seven insanlarmış gibi gelir. hayattan vazgeçecek kadar hayatı sevenler diye de tanımlayabiliriz onları. bence violeta parra da onlardan biriydi. hayata bu kadar güzel teşekkür eden birinin kendi hayatını sonlandırmasının başka bir açıklaması olamaz.
fakat bence şarkının asıl yıldızı mercedes sosa ablamız. 1935'te arjantin'in yoksul bir mahallesinde doğan, 15 yaşında ailesinden gizli girdiği ses yarışmasında birinci olan, opera sanatçısı olması için eğitim bursu verilmek istenince "zenginlerin şarkıcısı olmam" diyip bu teklifi reddeden, kendi imkanlarıyla kendini eğiten, kısa sürede ünlenen, latin amerika'nın en güçlü seslerinden mercedes sosa...
sosa 1971'de violeta parra'nın şiirlerine beste yaparken, gracias a la vida'ya denk gelir. kendisinin, bu şarkıyı hem carlos hem de violeta parra anısına seslendirmek istemesiyle gracias a la vida, orijinal yorumunu alır ve bu şekilde günümüze kadar gelir...
latin amerika'nın annesi lakaplı mercedes sosa, 2009'da 74 yaşındayken kaldırıldığı hastanede böbrek yetmezliği sonucu hayatını kaybetti. sevenleri onu hep gracias a la vida ile hatırlıyor ve 1999'da luciano pavarotti ile arjantin'de yaptığı düetle tabii.
https://www.youtube.com/watch?v=oq56VZ1yo7I ---
sözleri ---
gracias a la vida, que me ha dado tanto. (bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler.)
me dio dos luceros, que cuando los abro, (bana iki parlak yıldız verdi, onları her açtığımda,)
perfecto distingo lo negro del blanco, (kusursuzca ayırt edebiliyorum siyahı beyazdan,)
y en el alto cielo su fondo estrellado, (ve gökyüzünün yıldızlı görüntüsünü,)
y en las multitudes el hombre que yo amo. (ve kalabalıklar içerisinden sevdiğim insanı.)
gracias a la vida, que me ha dado tanto. (bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler.)
me ha dado el sonido y el abecedario. (bana sesimi ve alfabeyi verdi.)
con él las palabras que pienso y declaro, (onlarla düşünüp söyleyebiliyorum,)
"madre,", "amigo," "hermano," y los alumbrando (anne, dostum, kardeşim, parlayan güneş ve)
la ruta del alma del que estoy amando. (sevdiğim insana giden ruhumun rotası gibi kelimeleri.)
gracias a la vida, que me ha dado tanto. (bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler.)
me ha dado la marcha de mis pies cansados. (bana yorgun ayaklarımın yürüyüşünü verdi.)
con ellos anduve ciudades y charcos, (onlarla birlikte şehirleri ve su birikintilerini gezdim,)
playas y desiertos, montañas y llanos, (plajları ve çölleri, dağları ve ovaları,)
y la casa tuya, tu calle y tu patio. (ve senin evini, sokağını ve bahçeni.)
gracias a la vida que me ha dado tanto. (bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler.)
cuando miro el fruto del cerebro humano, (insan beyninin özüne baktığımda,)
cuando miro al bueno tan lejos del malo, (kötülükten çok uzakta olan iyiliğe baktığımda,)
cuando miro el fondo de tus ojos claros, (senin parlak gözlerinin derinliğine baktığımda,)
me dio el corazón, que agita su marco. (bana göğüs kafesimi sarsan bir yürek verdi.)
gracias a la vida que me ha dado tanto. (bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler.)
me ha dado la risa, y me ha dado el llanto. (bana gülmeyi ve ağlamayı verdi.)
así yo distingo dicha de quebranto, (böylece ayırt edebiliyorum acıyı mutluluktan.)
los dos materiales que forman mi canto. (işte hem benim şarkımı oluşturan iki malzeme bunlar,)
y el canto de ustedes que es el mismo canto. (ve hem de kendi şarkıma benzeyen herkesin şarkısını.)
---
sözleri ---
sevgiyle ve her zaman umutla... gracias a la vida... ;)