637
üç istanbullu aynı gün yurt dışında avrupa kupası maçı oynadıkları halde, diğer ikisi pazartesi gecesi oynarken galatasaray'ın itirazına rağmen maçının pazar gününe konulması...
hem de yayıncı kuruluşun dahli yokken, "yayıncı böyle istedi" diyerek "bahane!?" sunulması...
okan buruk'un kasımpaşa maçı bitiminde "sen burada bir daha maç yönetemezsin" söylemine karşı "bak bakalım yönetemiyor mu?" diyen federasyon başkanın trabzonspor-fenerbahçe maçında felaket bir yönetim sergileyen oğuzhan çakır'ı bu maça görevlendirmesi...
gördükleri ile değil de "hissettikleri" ile var odasında karar veren, sahadaki hakeme "sufle" verdiği için uefa'dan ceza alan erkan engin'in var hakemi olarak atanması...
bir hafta boyunca sosyal medya trolleri tarafından eyüpspor başkanı ve arda turan'ın galatasaraylılığı konuşularak, maçın "satılacağının" ima edilmesi...
fenerbahçe hocası mourinho'nun geçen hafta kendi maçı biter bitmez basın mensuplarına eyüpsporlu oyuncuların bilerek sarı kart cezalısı olduklarını ima etmesi...
sanki ligin son maçıydı, sanki final maçıydı galatasaray-eyüpspor maçı...
galatasaray'ın puan kaybetmesi için "bütün tuşlara" basılmıştı...
"futbol ateşli silahla olmadan yapılan bir savaştır" demiş ya george orwell, aralık ayının ilk günü ali sami yen'de sanki bir futbol maçı değil de bir muharebe olacaktı...
çiçekler ve alkışlarla karşılandı karşı tarafın "komutanı" arda turan yuvasına eflatun sarı formalıların başında geldiği o pazar günü...
dubois, caner, sinan gümüş, emre akbaba gibi eski galatasaraylılar da vardı onun takımında...
bir de yine bir zamanlar fenerbahçe forması ile çömez olarak çıkıp "harikalar" yaratan berke koruyacaktı rakip takımın kalesini...
icardi-osimhen ikili forveti ile tottenham'a cehennemi yaşattıktan sonra 3lü savunma çift forvete "kafayı takmıştı" okan buruk da arjantinli'nin ince bilekleri bats'te yoktu, hucüm zayıf kalırken, savunmada da yunus hala ileri geri oynamaya alışamadı, barış-sallai birbirini engelliyordu...
yine de galatasaray taraftarının desteği ile baskılı başladı, osimhen ile de gol attı ama ofsayttı da yunus'un boşalttığı kanattan "kontra" geldi deplasman takımı halil'le, ortasında emre akbaba boş kaleye yuvarladı. kaçırsa "maç satmakla" suçlanacak, attı, aferin diyen çıkmadı sosyal medya trollerinden...
yenik duruma düşen galatasaray, barış'la, mertens'le, osi'nin direkten dönen topu derken eşitlik için rakip kaleyi abluka altına aldı da 21. dakikada claro'nun osimhen'e müdahalesi penaltıyken oguzhan çakır devam dedi, barış düşürüldü yine düdük çalmadı, pozisyon devam etti, sanchez thiam mücadelesinde kolonbiyalı düşerken rakibine "çifte" atar gibi krampon salladı da oğuzhan çakır uzaktan sadece düşürmeye sarı kart çıkardı...
oğuzhan çakır'ın "çekimserliğini" trabzonspor-fenerbahçe maçında bariz penaltıları var'a bıraktığını gördüğümüzde anlamıştık, kasımpaşa maçında da galatasaray aleyhine verdiği penaltıda var desteği almıştı, burada da "suçlanacaksa var suçlansın" diyerek çekimser kaldı ama ekran başında erkan engin vardı, o da "topu hakeme" iade ediverdi, "ben yokum" dedi, "etliye sütlüye karışmam" havasındaydı...
bastırıyordu galatasaray, bazen top istemiyor filelerle buluşmayı, bazen berke çıkarıyor, bazen de osimhen'in kafası çizgiden çıkarılıyor, sanchez iki adımdan auta atıyordu. gol gelecekti de, ne zaman?
devre biterken yine maç içinde sıkça şahit olduğumuz eyüpspor ceza sahası içindeki karambollerin birinde meşin yuvarlak barış'ın önüne düştü, o vurdu eşitlik sağlandı...
gol sonrası kaleci sakatlandı, 2 dakika tedavi gördü ama hakem 30 saniye uzattı maçı...
her şeyi geçtim, sadece bu "korkaklık" bile oğuzhan çakır'ın neden iyi hakem olamayacağını gösteriyordu... okan buruk maçın sonlarına doğru "sen ancak 1. ligde maç yönetirsin" derken yanılıyordu, amatörde bile zor maç yönetir bu kafayla bu genç çocuk...
apo'nun şanssız sakatlığı "her şerde vardır bir hayır" sözünü hatırlatırcasına berkan'ın oyuna girmesiyle galatasaray dörtlü savunmaya geçti ve eyüpspor atakları son buluverdi. sağ bek sıkıntı, sol bek sakat derken okan buruk ve ekibi savunmayı değiştirmeye çalışıyor ama iki yıl nasıl şampiyon olunduysa, bu sene de yunus'tan olsun, berkan'da olsun, barış'tan olsun "bek" devşirerek dörtlü savunma olmazsa olmazı olmalı galatasaray'ın...
golle de ikinci yarıya başladı ev sahibi takım... sara'nın ortasında osimhen'den seken topa sallai podolski misali sert ve düzgün vurdu, berke sadece seyretti. durmadı galatasaray, osimhen'in barış'a "al da at" maçın ipini çek diye verdiği topu barış kaleciye nişanladı. 15 dakika sonra mertens'in ortasında bomboş kafayı sallai yine kaleciye nişanladı.
galatasaray'ın oyunu rakip kaleye yığıp, eyüpspor'un hiçbir şekilde çıkamadığını gören arda turan oyuna saiz'ı aldı, forveti çiftledi, bir de ampem girince daha da görünür oldular rakip tarafta ve genç metehan'ın daldığı bir anda taşkın'ın savunma arkasına topunda ampem eşitliği sağlayıverdi...
20 dakika süre kalmıştı galatasaray'a tekrar öne geçmek için, osi, barış, torreira, metehan ile pozisyonlar da buldu ama o top bir türlü çizgiyi geçmiyordu. ve son 5 dakika kala osimhen'in şapkadan tavşan çıkarırcasına topuk pasıyla kerem demirbay kaleciyle karşı karşıya kaldı, plasesi berkeden döndü, seken top jellert kontrol etti, vuruşunu yine berke omuzuyla çıkardı... dayı atsa "gemisini kurtaran kaptan" olacak, danimarkalı atsa "siftah" yapacak ama berken maçın adamı oluyordu...
hakemler kötüydü, top girmek istemedi, galatasaraylılar beceriksizdi, eyüpsporlular "onur savaşı" verdi ve maç kamuoyunun istediği gibi galatasaray'ın puan kaybıyla sona erdi...
lakin bu mücadele gösterdi ki topuyla tüfeğiyle gelseler de bu sene galatasaray yine mayıslar bizimdir diyerek şampiyonluk kutlayacak...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...aray2-2eyupspor.html
hem de yayıncı kuruluşun dahli yokken, "yayıncı böyle istedi" diyerek "bahane!?" sunulması...
okan buruk'un kasımpaşa maçı bitiminde "sen burada bir daha maç yönetemezsin" söylemine karşı "bak bakalım yönetemiyor mu?" diyen federasyon başkanın trabzonspor-fenerbahçe maçında felaket bir yönetim sergileyen oğuzhan çakır'ı bu maça görevlendirmesi...
gördükleri ile değil de "hissettikleri" ile var odasında karar veren, sahadaki hakeme "sufle" verdiği için uefa'dan ceza alan erkan engin'in var hakemi olarak atanması...
bir hafta boyunca sosyal medya trolleri tarafından eyüpspor başkanı ve arda turan'ın galatasaraylılığı konuşularak, maçın "satılacağının" ima edilmesi...
fenerbahçe hocası mourinho'nun geçen hafta kendi maçı biter bitmez basın mensuplarına eyüpsporlu oyuncuların bilerek sarı kart cezalısı olduklarını ima etmesi...
sanki ligin son maçıydı, sanki final maçıydı galatasaray-eyüpspor maçı...
galatasaray'ın puan kaybetmesi için "bütün tuşlara" basılmıştı...
"futbol ateşli silahla olmadan yapılan bir savaştır" demiş ya george orwell, aralık ayının ilk günü ali sami yen'de sanki bir futbol maçı değil de bir muharebe olacaktı...
çiçekler ve alkışlarla karşılandı karşı tarafın "komutanı" arda turan yuvasına eflatun sarı formalıların başında geldiği o pazar günü...
dubois, caner, sinan gümüş, emre akbaba gibi eski galatasaraylılar da vardı onun takımında...
bir de yine bir zamanlar fenerbahçe forması ile çömez olarak çıkıp "harikalar" yaratan berke koruyacaktı rakip takımın kalesini...
icardi-osimhen ikili forveti ile tottenham'a cehennemi yaşattıktan sonra 3lü savunma çift forvete "kafayı takmıştı" okan buruk da arjantinli'nin ince bilekleri bats'te yoktu, hucüm zayıf kalırken, savunmada da yunus hala ileri geri oynamaya alışamadı, barış-sallai birbirini engelliyordu...
yine de galatasaray taraftarının desteği ile baskılı başladı, osimhen ile de gol attı ama ofsayttı da yunus'un boşalttığı kanattan "kontra" geldi deplasman takımı halil'le, ortasında emre akbaba boş kaleye yuvarladı. kaçırsa "maç satmakla" suçlanacak, attı, aferin diyen çıkmadı sosyal medya trollerinden...
yenik duruma düşen galatasaray, barış'la, mertens'le, osi'nin direkten dönen topu derken eşitlik için rakip kaleyi abluka altına aldı da 21. dakikada claro'nun osimhen'e müdahalesi penaltıyken oguzhan çakır devam dedi, barış düşürüldü yine düdük çalmadı, pozisyon devam etti, sanchez thiam mücadelesinde kolonbiyalı düşerken rakibine "çifte" atar gibi krampon salladı da oğuzhan çakır uzaktan sadece düşürmeye sarı kart çıkardı...
oğuzhan çakır'ın "çekimserliğini" trabzonspor-fenerbahçe maçında bariz penaltıları var'a bıraktığını gördüğümüzde anlamıştık, kasımpaşa maçında da galatasaray aleyhine verdiği penaltıda var desteği almıştı, burada da "suçlanacaksa var suçlansın" diyerek çekimser kaldı ama ekran başında erkan engin vardı, o da "topu hakeme" iade ediverdi, "ben yokum" dedi, "etliye sütlüye karışmam" havasındaydı...
bastırıyordu galatasaray, bazen top istemiyor filelerle buluşmayı, bazen berke çıkarıyor, bazen de osimhen'in kafası çizgiden çıkarılıyor, sanchez iki adımdan auta atıyordu. gol gelecekti de, ne zaman?
devre biterken yine maç içinde sıkça şahit olduğumuz eyüpspor ceza sahası içindeki karambollerin birinde meşin yuvarlak barış'ın önüne düştü, o vurdu eşitlik sağlandı...
gol sonrası kaleci sakatlandı, 2 dakika tedavi gördü ama hakem 30 saniye uzattı maçı...
her şeyi geçtim, sadece bu "korkaklık" bile oğuzhan çakır'ın neden iyi hakem olamayacağını gösteriyordu... okan buruk maçın sonlarına doğru "sen ancak 1. ligde maç yönetirsin" derken yanılıyordu, amatörde bile zor maç yönetir bu kafayla bu genç çocuk...
apo'nun şanssız sakatlığı "her şerde vardır bir hayır" sözünü hatırlatırcasına berkan'ın oyuna girmesiyle galatasaray dörtlü savunmaya geçti ve eyüpspor atakları son buluverdi. sağ bek sıkıntı, sol bek sakat derken okan buruk ve ekibi savunmayı değiştirmeye çalışıyor ama iki yıl nasıl şampiyon olunduysa, bu sene de yunus'tan olsun, berkan'da olsun, barış'tan olsun "bek" devşirerek dörtlü savunma olmazsa olmazı olmalı galatasaray'ın...
golle de ikinci yarıya başladı ev sahibi takım... sara'nın ortasında osimhen'den seken topa sallai podolski misali sert ve düzgün vurdu, berke sadece seyretti. durmadı galatasaray, osimhen'in barış'a "al da at" maçın ipini çek diye verdiği topu barış kaleciye nişanladı. 15 dakika sonra mertens'in ortasında bomboş kafayı sallai yine kaleciye nişanladı.
galatasaray'ın oyunu rakip kaleye yığıp, eyüpspor'un hiçbir şekilde çıkamadığını gören arda turan oyuna saiz'ı aldı, forveti çiftledi, bir de ampem girince daha da görünür oldular rakip tarafta ve genç metehan'ın daldığı bir anda taşkın'ın savunma arkasına topunda ampem eşitliği sağlayıverdi...
20 dakika süre kalmıştı galatasaray'a tekrar öne geçmek için, osi, barış, torreira, metehan ile pozisyonlar da buldu ama o top bir türlü çizgiyi geçmiyordu. ve son 5 dakika kala osimhen'in şapkadan tavşan çıkarırcasına topuk pasıyla kerem demirbay kaleciyle karşı karşıya kaldı, plasesi berkeden döndü, seken top jellert kontrol etti, vuruşunu yine berke omuzuyla çıkardı... dayı atsa "gemisini kurtaran kaptan" olacak, danimarkalı atsa "siftah" yapacak ama berken maçın adamı oluyordu...
hakemler kötüydü, top girmek istemedi, galatasaraylılar beceriksizdi, eyüpsporlular "onur savaşı" verdi ve maç kamuoyunun istediği gibi galatasaray'ın puan kaybıyla sona erdi...
lakin bu mücadele gösterdi ki topuyla tüfeğiyle gelseler de bu sene galatasaray yine mayıslar bizimdir diyerek şampiyonluk kutlayacak...
kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...aray2-2eyupspor.html