herşey soyunma odasında duvarda yazan şu yazıyı okumamızla başlamıştı;
"voetbal is simpel, maar het moeilijkste wat er is, is simpel voetballen." ne demekti bu, bir işaret miydi yoksa cnyvz ve tayfasının kafamızı karıştırmak için başvurduğu bir yöntem miydi, hayır, ingilizce de değildi ki yazılan cümle kendimizi idare edecek kadar varolan turistik lisanımızla olayı bir çırpıda çözelim... almanca desek değil (vaktiyle epey video izlemiştik en vhs'sinden) hollanda lisanında karar kılıp hemen akıl üstadımız rijkaard'ı aramaya karar verdik.
-alo frank ben saunders...
-ne frank'ı lan mahmut ben.!!1!!
-pardon abi yanlış aramışım.
-anan..... dıt dıt dıt dıt...(o son küfürü etmeyecekti)
soyunma odasında ölüm sessizliği hakim olmuşken bu kez doğru numara tuşlanır ve mert (çetin) aracılığı ile akıl hocamıza ulaştık ve sor bakalım mert "voetbal is simpel, maar het moeilijkste wat er is, is simpel voetballen" ne demekmiş dedik, ( elimizin altında laptop olsaydı google dan bakardık) mert de hemen atladı hocaya sormadan; aa, ben biliyorum bunu hoca daha önce söylemişti, "futbolu basite indirgemeyin, basit olanı herkes yapar, asıl iş zoru seçmektir" dedi. ulan bu bizim hocanın mantığına paralel birşey değil desek de yapacak çok şey yoktu o an...
veteran takımı olarak (yaş ortalamasını bir tek ben yükselttiğim halde takımın adı veteran kaldı ya neyse) maça hızlı başladık, öyle hızlı başladık ki
* yarım saat erken başlamışız maça (7-8 oynayacağımıza 6:30-8 oynadık) genel itibariyle hep 4-5 farkı koruyup önde götürsek de maçı aklımızdan mert'in söyledikleri çıkmıyordu bir türlü, istediğimiz oyunu sahaya yansıtamıyorduk önde olduğumuz halde, her geçen maç formuna form katan
psychonaut ve yancısı
orkun'un gol yollarındaki meziyetleri,
nkfvas nin her zamanki klası,
tobiyas makkenzinin defansı tek başına toparlaması, kalede
iker casillas'ın
* (bazı güçler tarafında hafta boyu baskı altına alınmış olmasına rağmen.!!) her geçen dakika devleşmesi, benim naçizane "box to box oynarım ben hacı" deyip de (yaşıma başıma bakmadan) solunum için üst solunum yolu dışında seçenek aramaya gittiğim dakikalarda rakip çakalların en formda oyuncusu, içine panter kaçmış bir
childofbodom'un da etkisiyle ahanda gitti canım maç derken; olum bu mert'in lafıyla iş yapıyoz, bu defa dediğinin tersini yapalım dememle birlikte fark açıldı ve ben deyim 5 siz deyin 10 farkla kazandık bu defa.
rakibe gelirsek; -ki gelmeyeceğim, her maç kazanmalarını adet haline getirdikleri için maçtan önce baklava iddiası ortaya attılar ancak arkasını göremediğim için kendilerine laflar hazırladım.
vesselam; her geçen hafta daha da keyifli geçen bir müsabaka daha geride kaldı, gelen herkesin (yancılar dahil) eline ayağına emeğine sağlık... tam kazanmayı alışkanlık haline getirecekken lig bitti, veteran takıma önümüzdeki sezon için kamp teklifimle entry'min sonuna geliyorum; gümüldür orman kampında 15 gün çadır kampı; nasıl... ?
*not: "voetbal is simpel, maar het moeilijkste wat er is, is simpel voetballen."
"football is simple, but the hardest thing there is, is to play simple football."
''futbol basit bir oyundur. zor olan, futbolu basit oynamaktir.''
yada buna benzer birşey, gugıldan baktım.
*not 2: o son şutu çekmeyecektim.!!1!!1!!1.
*