karşı takıma laf ederek yazıya başlamak istemiyorum zira santradan 1 dakika önce falan o takımın oyuncusuydum. düne kadar masabaşı oyunlarına ses etmeyen fernandorkun son hamlesini yaparak bipli takıma geçmemi sağladı.
maça geçersek, geçen hafta rakibin 45 dakika bir kişi eksik oynayıp yenilmesi üzerine galibiyet sevincini pek abartmadık. zaten bodom'un "timsah yürüyüşü yapalım beyler" önerisi geçerlilik görmediği gibi diğer 6 oyuncu tarafından yaptığı hareketin yanlışlığı yüzüne vuruldu. bu haftaki galibiyete ise laf ettirmem. her ne kadar cnyvz ilk 10 dakikada farkın 2 olduğunu söylese de takımlar eşitlendiğinde bir ara 2 farkla yenik duruma düşmüştük. skoru koruyabilirlerdi, biz ne yapalım?
takım değerlendirmesini ise şöyle yapalım:
cnkyvz: sahaya alışamadığını düşünüyorum. aksi takdirde yediği gollerin bir açıklaması olamaz. nerede geçen seneki casillas, nerede bu seneki zapata. çekidüzen vermesi lazım kendisine. yine de bu performansta cnyvz'nin, kardeşi üzerine uyguladığı mental zorlamalar ve tehditlerin etkili olduğunu düşünüyorum.
defanstaki beşiktaş formalı abi:
halı saha maçında defans oynamak gibi önemli bir görevi yerine getirdiği için saygı duyuyorum kendisine ve tebrik ediyorum öncelikle. performans olarak çok iyi olduğunu söylemek pek mümkün değildi, kritik hatalar yaptı ama mücadelesini verdi. hakkını yememek lazım, önemli müdaheleleri de oldu kritik anlarda. oyunun durduğu bir bölümde kalenin önünde yanıma yaklaşıp "adamlar kevgire çevirdi beni. nolur defansta kal sen de" dediğinde suçun tamamıyla onda olmadığının farkına varmıştım zaten. eh, ofansif takımlarda olur böyle şeyler.
hsnyvz: en iyi maçlarından birini oynadı. ileri-geri çalıştı. özeleştirisinde de söylediği gibi çok koşmuyordu belki ama dün bunun istisnalarından birini gördük. aynı takımda olduğumuz sürece aynı performansı bekliyorum kendisinden.
hezemerinyonapsin: sprinter, dribbler... galatasaray'a koy sırıtmaz, soldan akıp gider. oyun zekası çok yüksek. boş alanları görüp çok iyi paslar atarak oyunu yönlendirebiliyor. attığı diyagonal pasları beckham atamıyor. eksi olarak yazılabilecek olayı ise defansa fazla yardımda bulunmuyor. işte onu yapsa tottenham'da bale'in yerine oynar. sonuçta halı sahada da 4-3-3 oynayamıyoruz bre mübarek.
mert insani: geçmiş haftaya oranla ilerleme var ama hala eski mert değil. zaman zaman slalomlarıyla esintiler yaşattı geçen seneden, lakin boş kaleye gol falan kaçırdı. yakıştıramadık, takımca ayıpladık. gelecek hafta çok daha iyi olacağının sözünü verdi. aynı takımda olursak sözünü tutmasını bekliyorum.
fernandorkun: futbolcu olsa yeni hakan şükür olarak ilan edilirdi, net. karşı takımda über performans gösteren
saroc'un aksine çok iyi bir savunmacı tarafından müdafaa edildi. yüzünü döndüğünde affetmeyen bir golcü. ancak yüzünü dönmeyi bu kadar sık denemektense sağa sola pas servisi yapmalı bence. öyle olduğunda daha efektif hücumlar geliştirdik. ayrıca birbirini tanıyan oyunculardan kurulu takımda olmayı hak edendir.
karşı takımda ise
10numara nickli abimiz hakikaten 10 numara. kalede gerçekten başarılıydı. geriden oyun kurma konusunda souleymanou gibi. yapması gereken tek şey 10 numara kaleci kazağı bulmak.
savunmada marcha de la vida ve childofbodom ofansif gücümüze dayanamadılar. yeterli destek alamamış olabilirler, onu cnyvz düşünsün artık.
yeni sezona bomba gibi başlayan bıyıklı orta saha
x factor ve kendini futbola verdiğini söylese de saha dışında cep telefonunun elinden düşmediği gözlenen
cnyvz, aynı esnada oynanan türkiye-almanya maçındaki schweinsteiger-khedira ikilisi gibilerdi. daha doğrusu her zaman böylelerdi. basit paslarla ve 2'ye 1'lerle oyunu yönlendirmelerine izin vermeyen ben ve takım arkadaşlarım sayesinde bir bakıma eksik oynamalarını sağladık ve topa sahip olduk. hal böyle olunca oyun daha çok onların yarı sahasında geçti.
bu senaryoya aykırı olan ise
saroc oldu. onun sayesinde fark açılmadı. sırtını kaleye döndüğünde hakan şükür, önünü döndüğünde ise formda bir burak yılmaz gördük adeta. hele o kale içindeki direğe çarptırarak attığı, psikolojik bunalıma sokan golü yıldızını parlattı.
gobekli kel adam maçın kilit isimlerinden biri oldu. 10 dakikalık yokluğunda takımı 2 farkla geriye düştü. o girdikten sonra takımı 2 farkla öne geçti. fakat sonrasında, nickteki sıfatı mı etkili oldu bilmiyorum (gerçi bana göre kel de değil göbekli de değil ) ama yoruldu sanırım. ileriye de geriye de gerekli katkıyı sağlayamadı.
netice olarak, cnyvz'nin de belirtiği gibi en iyi maçlardan biri oldu. hemen herkes çok iyi performans sergiledi. bir zirveden olması gerektiği gibi herkes keyifli ayrılmıştır umarım. haftaya görüşmek üzere diyelim.