daha önce gruplarda muhtemelen turnuvanın en iyi maçını oynadığımız
suvereydiiyiydi'nin
tottenham'ıyla bu defa yarı finalde karşılaştık.
henüz maçlara başlamamışken, en önemli oyuncularımızdan
luis fabiano'nun antrenmanda ayağının kırılıp sahalardan 6 ay uzak kalacağının açıklanmasıyla birlikte umutsuzluğa kapılsak da, rakibimiz de en azından ilk maça
aaron lennon'un yokluğunda çıkmak zorunda kalınca şanslar biraz daha dengelendi.
ilk maçta
white hart lane'de tottenham karşısına umutlu çıkmamıza rağmen daha ilk atakta
ledley king'in kafa vuruşuyla golü kalemizde gördük.
alvaro negredo iki dakika sonra eşitliği getirmiş olsa da bu defa 6. dakikada
jermain defoe'ye engel olamadık ve maçın 6. dakikasında toplam 3 gol olmuş, 2-1 geriye düşmüştük.
sonrasında oyunun kontrolünü ele geçirdik ve 27'de
alvaro negredo ve 31'de
jesus navas'ın golleriyle 2-3 öne geçtik ama 40. dakikada gelen
roman pavlyuchenko golüne engel olamayınca, bu müthiş ilk yarı 3-3 berabere bitti.
ikinci yarıda yine tottenham bastırdı, biz ise en iyi uyguladığımız taktiğe, kontra atak taktiğine döndük. 90. dakikaya geldiğimizde maç böyle bitecek diyorduk ki maçın ilk golünü atan
ledley king bir kez daha sahneye çıkarak tottenham'ı 4-3 öne geçirdi. fakat bir sevilla-tottenham çekişmesi klasiği olarak 90+3. dakikada
alvaro negredo'nun golüyle 4-4'lük skoru bulduk ve maçı bu şekilde bitirdik.
tottenham 4 sevilla 4
http://i53.tinypic.com/2illq53.jpg ikinci maçın sahamızda
ramon sanchez pizjuan'da olmasının avantajını iyi kullanmak istedik ve alışılagelmiş kontra atak futbolumuzun aksine sahaya sürekli saldırmak amaçlı çıkan bir taktikle çıktık.
martin caceres'in henüz 2. dakikada sakatlanarak yerini
gary medel'e bırakmak zorunda kaldığı, ilk maçta coşan
alvaro negredo'nun bu maçta resmen batırması ile bir çok gol pozisyonundan eli boş dönerek
luis fabiano'yu mumla aradığımız maçta, ilk maçın aksine, saldıran sevilla, çok tehlikeli kontralar yakalayan ise tottenham'dı.
nitekim 12. dakikada
diego capel'in inanılmaz işler yaptığı bir pozisyonda william gallas topu kendi ağlarına gönderdi. bunun iki dakika sonrasında
ivan rakitic'in güzel golüyle durumu 2-0'a getirdik ve derin bir nefes aldık. 29. dakikada
jermain defoe ağlarımızı havalandırıp tottenham'ı maça ortak etse de, 39. dakikada
julien escude'nin kafa golüyle ilk yarıyı 3-1 önde kapattık.
ikinci yarıya iyi başlayan takım ise tottenham oldu ve 58. dakikada
william gallas bu defa bizim ağlarımızı havalandırarak tottenham'ı tekrar ateşledi. bu dakikadan sonra savunmamızı biraz daha sertleştirerek rakibi kalemizden uzak tutmaya çalıştık ve 90. dakikaya kadar da bunu başardık. ama bu dakikada
gary medel ikinci sarı karttan kırmızı görerek oyundan atıldı ve pozisyonun devamında
william gallas bir gol daha atarak maça eşitliği getirse de, geri kalan zaman tottenham'a yetmedi ve deplasman golü kuralıyla rakibimizi eleyerek finale çıktık.
sevilla 3 tottenham 3
http://i53.tinypic.com/xmmuzl.jpg centilmen oyunu nedeniyle rakibim
suvereydiiyiydi'yi tebrik ediyor ve önümüzdeki turnuvalarda bol gollü maçlarımıza devam etmeyi diliyorum.
artık finaldeki rakibimizi bekliyoruz fakat bunun öncesinde, bu turnuvada suvereydiiyiydi ile oynadığımız toplam 3 maça dair bazı tuhaf istatistikleri vermek istiyorum:
* oynadığımız üç maç da berabere bitti. ( 4-4, 4-4, 3-3)
* oynadığımız üç maçta da skor son dakika golü/golleri ile belirlendi.
*
jermain defoe üç maçta da gol atmayı başararak sevilla'nın başına bela oldu.
* sevilla adına her maçta gol atmasa bile maçların görünmez kahramanı
diego capel idi. tottenham ondan çok çekti.
* üç maçta atılan toplam 19 golün 14'ü ilk yarılarda atıldı.