13826
istisnaları saymazsak, bütün yazarlarının galatasaraylı olduğu sözlük. burada en sert şekilde eleştiren de var, aman ali rıza bey ağzımızın tadı bozulmasın diyen de. son dönemde özellikle avrupa'da başarısız olduğumuz aşikar. takımın başında da bir teknik direktör var. bu teknik direktör de sıradan bir teknik direktör değil üstelik. koskoca fatih terim. dolayısıyla beklentiler yüksek iken takımın ortalama bir başarı bile gösterememesi, taraftarın büyük bir kısmı için hayal kırıklığına dönüşmüş durumda. özellikle sözlük ile ilgili konuşacaksam söylebilirim ki yazarların bir kısmında ciddi bir eleştiri alerjisi var. sevdikleri insanların eleştirilmesine tahammül gösteremiyorlar. hatta bazen bu psikolojik durum öylesine ağır oluyor ki eleştirenleri düşman, sırtlan sürüsü, nankör, nokta nokta antisi olarak görebiliyorlar. ben şahsi olarak buna da saygı duyuyorum. bağ kurdukları insanlara olan sevgilerini anlayabiliyorum. fakat ortada bir gerçek var. o da takımımız adına işlerin toz pembe olmaması.
eleştiri ve övgü abartılmadığı sürece oldukça yararlı etkiler doğuruyor. fakat abartıldığında da bir o kadar yıkıcı olabiliyor. öncelikle yeterli süre verilip de başarısız performans gösteren başkan, teknik direktör, futbolcu, kulüp malzemecisi hatta yazar eleştirilebilir. kendi adıma konuşacaksam sene başından beri performansları dolayısıyla mustafa cengiz yönetimini eleştiriyorum ve eleştirilerimin çoğu ofsayta düşüyor. eleştiriyorum çünkü son dönemlerinin başarısız olduğunu ve artık kulübe yararlı olamayacaklarını düşünüyorum. aynı şekilde 4. senesine ilerleyen bir fatih terim de hem oyun anlamında hem de avrupa arenasındaki performansı dolayısıyla eleştirilebilir. ben de son dönemde kendisini bir şeyleri değiştirmek için uğraşmaması dolayısıyla eleştirdim. bu çok normal, çok insani bir durum. bu saydığım isimlere ya da başkalarına olan eleştirilerin sadece çok küçük bir kısmı düşmanlık içeriyor. dolayısıyla burada eleştiriler üzerine, eleştirenleri hain ilan etmeyi doğru bulmuyorum. şöyle düşünelim bu güne kadar kaç kişi galatasaray'a emek veren insanları övdüğü için sempatizan ilan edildi, kaç kişi eleştirdiği için düşman ilan edildi?
bana kalırsa bu makas bayağı açık. ben galatasaray'a emek veren(iyi ya da kötü) kimseyi, övdüğü için hiçbir sempatizana -abartmadığı sürece- ofsayt vermem, nokta nokta sempatizanları başlığı altına girip eleştirmem. sadece ben değil çoğu yazar bunu yapmıyor. fakat işler eleştiriye gelince farklılaşıyor(beğenmemeye bağlı tenkitlerden bahsediyorum). böyle bir durumda yazarlar ciddi anlamda ofsaytlanabiliyor, galatasaray sözlük başlığına girilip eleştiri dolayısıyla çok bilmiş oldukları yazılabiliyor, hain ilan edilebiliyorlar. oysa hem övgü hem eleştiri gerçek ve hayatımızın bir parçası. hayat her zaman toz pembe değil. kimse de eleştirilemez değil.
sözlük üzerinden en büyük beklentim düşüncelere saygılı olmasıdır. eleştiri bir haktır, herkes eleştirilebilir. hatta kıyaslanabilir. bizim olan eleştirilirken rakibinki övülebilir. bunların normal olduğunu farkettiğimiz zaman seviye atlayacağız diye düşünüyorum. çünkü iyiye iyi, kötüye kötü diyememek ciddi sıkıntılar yaratır. sadece kendimizi kandırırız. galatasaray sözlük seviye olarak diğer sözlüklerden argo, hakaret, küfür içermemesi sebebiyle üstün ama eleştiri bağlamında burada da ciddi bir sorun olduğu aşikar.
eleştiri ve övgü abartılmadığı sürece oldukça yararlı etkiler doğuruyor. fakat abartıldığında da bir o kadar yıkıcı olabiliyor. öncelikle yeterli süre verilip de başarısız performans gösteren başkan, teknik direktör, futbolcu, kulüp malzemecisi hatta yazar eleştirilebilir. kendi adıma konuşacaksam sene başından beri performansları dolayısıyla mustafa cengiz yönetimini eleştiriyorum ve eleştirilerimin çoğu ofsayta düşüyor. eleştiriyorum çünkü son dönemlerinin başarısız olduğunu ve artık kulübe yararlı olamayacaklarını düşünüyorum. aynı şekilde 4. senesine ilerleyen bir fatih terim de hem oyun anlamında hem de avrupa arenasındaki performansı dolayısıyla eleştirilebilir. ben de son dönemde kendisini bir şeyleri değiştirmek için uğraşmaması dolayısıyla eleştirdim. bu çok normal, çok insani bir durum. bu saydığım isimlere ya da başkalarına olan eleştirilerin sadece çok küçük bir kısmı düşmanlık içeriyor. dolayısıyla burada eleştiriler üzerine, eleştirenleri hain ilan etmeyi doğru bulmuyorum. şöyle düşünelim bu güne kadar kaç kişi galatasaray'a emek veren insanları övdüğü için sempatizan ilan edildi, kaç kişi eleştirdiği için düşman ilan edildi?
bana kalırsa bu makas bayağı açık. ben galatasaray'a emek veren(iyi ya da kötü) kimseyi, övdüğü için hiçbir sempatizana -abartmadığı sürece- ofsayt vermem, nokta nokta sempatizanları başlığı altına girip eleştirmem. sadece ben değil çoğu yazar bunu yapmıyor. fakat işler eleştiriye gelince farklılaşıyor(beğenmemeye bağlı tenkitlerden bahsediyorum). böyle bir durumda yazarlar ciddi anlamda ofsaytlanabiliyor, galatasaray sözlük başlığına girilip eleştiri dolayısıyla çok bilmiş oldukları yazılabiliyor, hain ilan edilebiliyorlar. oysa hem övgü hem eleştiri gerçek ve hayatımızın bir parçası. hayat her zaman toz pembe değil. kimse de eleştirilemez değil.
sözlük üzerinden en büyük beklentim düşüncelere saygılı olmasıdır. eleştiri bir haktır, herkes eleştirilebilir. hatta kıyaslanabilir. bizim olan eleştirilirken rakibinki övülebilir. bunların normal olduğunu farkettiğimiz zaman seviye atlayacağız diye düşünüyorum. çünkü iyiye iyi, kötüye kötü diyememek ciddi sıkıntılar yaratır. sadece kendimizi kandırırız. galatasaray sözlük seviye olarak diğer sözlüklerden argo, hakaret, küfür içermemesi sebebiyle üstün ama eleştiri bağlamında burada da ciddi bir sorun olduğu aşikar.