bünyesindeki ciddi sıkıntıların temelinde tek bir şey var bana kalırsa, bunun adı da "üslup".
aristo'nun güzel bir sözü vardır. der ki: "bir kişinin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yetmez, nasıl söyleyeceğini de bilmesi gerekir."
sözlükte
fatih terim düşmanlığı olduğunu düşünmüyorum pek, "düşmanlık" kavramı çok iddialı ve bir o kadar da sivri bir ifade. düşman olunan kişinin kazandırdığı (dolayısıya kazandığı) başarıyla mutlu olan insanlar o kişiye düşman değildir, nefretleri ve öfkeleri olsa olsa anlık sinirdir. tabii bunun planlı bir devamlılık arz etmemesi kaydıyla.
sözlükte infial yaratan entry'leri okuyorum herkes gibi, entry'lerin eleştiri ihtiva eden kısımlarına çoğu zaman katılıyorum da fakat yazar öyle iğnelemelerde, öyle dokundurmalarda bulunuyor ki bazen, olmuyor işte dostlar. farazi yazıyorum:
---
örnek ---
fatih terim'in erdekspor maçına selçuk'la başlaması büyük hataydı. hocanın, yetersizliği belli olan selçuk'a bu kadar fazla ümit bağlaması bize zarar veriyor. hatasından vazgeçmeli artık.
&
ego bombasının erdekspor maçına selçuk'la başlaması büyük skandaldı. bay megalomanın, yetersizliği belli olan selçuk'a bu kadar tapması bize zarar veriyor. bu saçmalıktan vazgeçmeli artık ama nerde!
---
örnek ---
yorum yapmıyorum. ifadelerin ne derece rahatsızlık yarattığını sizlerin görüşüne bırakıyorum.
ayrıca, bir yazar bir başlığa gün içinde zibilyon kez entry girince iş ister istemez sidik yarışına dönmeye başlıyor. sözlük demek bilgi demekti hani? forum değildik hani? hadi diyelim burası sosyal bir organizma, bundan ötürü "tartışma" metadolojisi de mevcut benliğinde, eyvallah ama "benim dediğim doğru"culuk gerçekten antipatik oluyor bir noktadan sonra.
böyleyken böyle yani ahali.